'Terzi Fikri'nin oğlu Naci Sönmez: Babamın ölüm kaydı bile yok

'Terzi Fikri'nin oğlu Naci Sönmez: Babamın ölüm kaydı bile yok
Naci Sönmez, '36 yılın özlemi sadece Fikri Sönmez'in fiziki duruşuna bir özlem değil, aynı zamanda demokratik bir ülkede yaşama idealine karşı bir özlem' dedi.

ARTI GERÇEK- Bugün Fikri Sönmez, namı diğer "Terzi Fikri"nin ölümünün 36'ncı yıl dönümü. Fatsa'da "sosyalist bir yönetim kurduğu" gerekçesiyle 11 Temmuz 1980'de yapılan "Nokta" isimli askeri operayonla belediye başkanlığı görevinden alınan ve konulduğu cezaevinde geçirdiği kalp krizi sonucu ölen Sönmez'in, büyük oğlu Naci Sönmez, ARTI TV yayınına katılarak o gün yaşadıklarını anlattı. 

Nazım Alpman'ın konuğu olan olan ve aynı zamanda HDP Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkanlık görevini yürüten Sönmez, babasının öldüğü dönemi hatırlayıp hatırlamadığı sorusuna şöyle yanıt verdi:

'O DÖNEMİN CANLI TANIĞIYIM VE 36 YILDIR ÖZLEMİMİZ DEVAM EDİYOR'

"Tabii hatırlıyorum, lise ikinci sınıf öğrencisiydim o zaman. Doğal olarak, olaylar 36 yıl boyunca hafızadan hiç silinmeden aynı canlılığını koruyarak devam ediyor ne yazık ki. Neticede bu 36 yılın özlemi sadece Fikri Sönmez'in fiziki duruşuna bir özlem değil, aynı zamanda demokratik bir ülkede yaşama idealine karşı bir özlem. Her geçen gün koşullar daha kötü oluyor ve Fatsa bir o kadar daha anlam kazanıyor. Tabii Fikri Sönmez şahsında da önemli bir anlamı var dönemin. 'Nokta operasyonu'nun olduğu sabah, bir devlet düşünün, tankıyla, topuyla, yüzlerce askeriyle, polisiyle o gün 16 bin 500 nüfuslu bir kente adeta bir çıkarma harekatı yaptı. Bu harekat büyük acılara neden oldu, daha sonra 12 Eylül askeri darbesi de bunu takip etti. Ölümler, işkenceler, acılar yaşadık. Doğal olarak ben de o dönemin canlı tanığıyım ve 36 yıldır özlemimiz devam ediyor diyebilirim."

'DEDEME 'BABAM ÖLÜMÜŞTÜR, CEZAEVİNDEN HASTALIK HABERİ GELMEZ' DEMİŞTİM'

Ölüm haberini nasıl ve nerede aldığını da anlatan Sönmez, "O gün annemin köyüne gitmiştim, Perşembe'ye bağlı Çaka köyü. Evimiz sahilden bir kilometre yukarıdaydı" diyerek sözlerine devam etti:

"Dedem sahile inmişti ve PTT abonesi olan bir bakkala gelen telefonla haberi öğrenmişti. Bize ölüm haberi olarak gelmedi, hastalık olarak geldi. Ben tabii cezaevinde hastalık haberinin ailelere pek ulaşmadığını bilen biri olarak öldüğünü kabul etmiş ve hatta dedeme 'Babam ölmüştür, oradan hastalık haberi gelmez' demiştim." 

'BABAMIN ÖLÜM KAYDI BİLE YOK'

O dönemin, Türkiye tarihinde karanlık ve ders çıkartılması gereken bir dönem olduğunu söyleyen Naci Sönmez, "Düşünün, cezaevinde birisi ölüyor, cezaevi yönetimi en azından cezaevi yönetimi kendisi garantiye almak için, işkence veya başka bir durum olmadığını göstermek için, otopsi yapabilir. Ama babama otopsi yapılmadı. Hatta daha sonra mahkeme aracılğııyla yaptığım başvurularda gördük ki, öldüğü Amasya Devlet Hastanesi'nde ölüm kaydı bile tutulmamış, yani babamın adına herhangi bir şey yok. Halbuki o dönem Özal'ın başta olduğu, güya 'sivilleşmeye' geçildiği dönemdi. Ama cumhurbaşkanı, ihtilalin başındaki Evren'di." dedi.

"Bugün o karanlık dönemi referans alanların sonu, o dönemi yaşatanların akıbetiyle karşı karşıya kalacaklarını düşündüren bir dönem" diyen Sönmez, "Herkesin zaman zaman aynaya bakıp, o döneme bakıp o karanlık dönemi görmesi lazım ki Türkiye daha aydınlık, eşitlik ve özgürlük içerisinde yaşanabilen bir ülke olsun." diye konuştu.

Öne Çıkanlar