Katledilen bir kuşak 78 kuşağı. Ve bu kuşağın en iyi ozanlarından birini Emir Ali Yağan’ı yitirdik. Yine erken bir ölüm. 78 kuşağı için olağan sayılan bir şey erken ölüm. Ve sürgünde ölüm.
12 Eylül'den sonra kapanmamış, kendi kendini kapatmamış 2 yayınevi kalmıştı. Belge ve Birikim yayınları.
Raffi, gurur duyuyor ve sıkça dillendiriyordu, 'Ermeni-Türk diyaloğunu biz başlattık' diye. Ben de 'abartma!' diyordum. 'Ben Ermeni tarafındayım!' diye devam ediyordum.
O sırada, Niksar Ermenileri, tehcir yollarına düşürülmek üzere kentin aşağı Kelkit kıyısına inen orta yol üzerinde toparlanmış. Annem, 'Dışarda Ermeniler, içerde biz ağlıyorduk.' derdi.
General Türün’ün Selimiye’de açtığı 'özel' zindanda beni ziyaret etme cesaretini de gösterdi. Ancak bu kitapları ancak 1974 affı ile çıktıktan sonra görebilecektim, el konulduğu için.
Eğer Yassıada’ya düşşeydi, o kalp sorunu nedeniyle yaşaması mümkün olmayacaktı. Dr. Lütfü Kırdar ve Dr. Zakar Tarver ya da diğerleri gibi…
Yavuz Önen Ankara’da meslek kurumlarını ayakta tutmaya çalışırken, Ayşe Nur İstanbul’da sol yayıncılık ve dağıtımcılığı ayakta tutma kavgasındaydı.
Böylesi bir saldırıya 1925 Takrir-i Sükun günlerinde tanık olmuştuk. 'Welat' gazetesi fotokopi ile çoğaltılma durumunda kalmaktadır. Kendisini basan Gün Matbaacılığa el konulduğu için.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.