Bu yazıda Japon filozof Kohei Saito’nun Türkçeye en son çevrilen eseri Antroposen’de Marx kitabı hakkında bir değerlendirme yapıyorum.
Türkiye hâlihazır durumuyla bile, tek parti iktidarından çok partili rejime nispeten barışçı geçişi temsil eden sayılı örneklerden biri olarak görülebilir.
Üçüncü ayına giren Rusya-Ukrayna Savaşı, tüm Avrupa' da militarizmi adeta şahlandırdı. Putin Rusyası, 19’uncu yüzyılda Rus Çarlığının Avrupa'da oynadığı rolün bir benzerini oynuyor.
İlk kez tiyatro sahnesine uyarlanan Komünist Manifesto oyununun Almanya turnesi ertelendi. Oyun Sandalı'ndan yapılan açıklamada 'Avrupa’da bir heyula hâlâ kol geziyor' denildi.
Friedrich Engels’in 'İnsanlar yaşadıkları gibi düşünürler' sözü üzerinde düşünmeye değer.
Proletarya hiçbir zaman 'egemen sınıf' olamaz. Neden? Sınıfın üretimdeki koşulları buna izin vermez. Hem bütün gün fabrikada çalışıp hem de 'egemen sınıf' olmak mümkün değildir.
Kapitalist Modernite, normların reddini 'modernleşme ve ilerleme' olarak yansıtırken, reddettiği normların yerini kendi normları ile doldurmuştur.
Farklı katmanlardaki eşitlik mücadelelerinin birbirinin önünü kestiği iddiası sadece teorik bir körlükten ibaret olabilir.
'14 Mart günü, öğleden sonra üçe çeyrek kala, yaşayan düşünürlerin en büyüğü artık düşünmez oldu.'
Özel mülkiyetin ortaya çıkışı insanlık için yıkıcı dönemin başlangıcıydı.
Karl Marx yaşıyor olsaydı, popülist ve otoriter siyasetin damga vurduğu dünyanın ve Türkiye'nin son yıllarda içinde olduğu toplumsal, politik ve kültürel duruma dair bize ne söylerdi?
İbrahim’i, Helin’i, Mustafa’yı, Dilek Özçelik’i, Rabia Naz’ı… Daha yüzlercesini düşününce tarihten güç alma gereksinimim artıyor.
Yani bir ezilenlerin dini, Allah'ı, kitabı bir de ezenlerin dini, Allah'ı ve kitabı vardır. Marksist perspektiften gericilikle ilericiliğin ölçüsü dinsel değil; sınıfsaldır.
Bilimsellikten uzak materyalizm tanımı, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından basılan İslam Ansiklopedisi’ne dayandırıldı.
RTE'yi çözümlemek için, tam da 'Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i'ni okumanın zamanı! Seçim sandığından çıkan bir cumhurbaşkanının imparatora (bizde Sultana!) dönüşmesinin öyküsü.
Modern devlet teorilerine ve bunların örgütleniş biçimlerine Marx, Engels ve Lenin’in getirdiği eleştirilere karşın Sovyet devleti, tam da bu eleştirilen devletler gibi bir devlet oldu.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.