Karl Marx 138 yıl önce bugün yaşamını yitirdi
Almanya’nın Lüksemburg sınırındaki Trier kentinde 5 Mayıs 1818’de dünyaya gelen Bilimsel Sosyalizmin kurucularından Karl Marx 14 Mart 1883’te, 138 yıl önce bugün İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşamını yitirdi.
Yakın arkadaşı, yoldaşı Friedrich Engels, Karl Marx’ın mezarı başında yaptığı konuşmada "Bu devin ölümü ile bırakılan boşluk, kendini duyumsatmakta gecikmeyecek" demiş, "Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak, yapıtı da!" vurgusu yaparak şunları söylemiştir:
"14 Mart günü, öğleden sonra üçe çeyrek kala, yaşayan düşünürlerin en büyüğü artık düşünmez oldu. Ancak iki dakika yalnız bıraktıktan sonra, odaya girince, onu koltuğunda rahat rahat, ama sonsuzluğa dek, uyumuş bulduk.
Avrupa ve Amerika militan proletaryasının bu adamda yitirmiş bulunduğu şey, tarihsel bilimin bu adamda yitirmiş bulunduğu şey, ölçülemez. Bu devin ölümü ile bırakılan boşluk, kendini duyumsatmakta gecikmeyecek.
Darwin nasıl organik doğanın gelişim yasasını keşfettiyse, Marx da insanlık tarihinin gelişim yasasını keşfetti; siyaset, bilim, sanat, din vb. peşinde koşmadan önce yemesi, içmesi, barınması ve giyinmesi gerektiği; bu nedenle, esas maddi araçların üretimi ve dolayısıyla belirli bir halk tarafından veya belirli bir dönem boyunca elde edilen ekonomik gelişme derecesinin, devlet kurumlarının, hukuki görüşlerin, sanatın hatta ilgili insanların dinsel fikirlerinin üzerinde evrildiğini buna göre, bütün bunların şimdiye değin açıklandığı gibi değil, ama tersine dayanarak açıklamak gerektiği yolundaki, daha önce ideolojik bir yığının altında üstü örtülmüş bulunan o temeli buldu.
Ama hepsi bu kadarla ibaret değil. Marx ayrıca, günümüz kapitalist üretim tarzını ve bu üretim tarzının yarattığı burjuva toplumunu yöneten özel hareket yasasını keşfetti. Artı-değerin keşfi, hem burjuva iktisatçıların hem de sosyalist eleştirmenlerin daha önceki tüm araştırmalarının karanlıkta el yordamıyla arayarak çözmeye çalıştıkları soruna birdenbire ışık tuttu.
Bunun gibi iki tane keşif bütün bir ömür için yeterli olacaktır. Bunlardan sadece birini keşifetmenin bahşedildiği birine bile ne âlâ. Ama Marx araştırdığı her alanda - ve hiçbiri yüzeysel olmamakla pek çok alanı araştırdı - her alanda, hatta matematiğin alanında bile bağımsız keşifler yaptı.
Tam olarak bilim insanıydı. Ama bu tanımlama onun yarısı bile etmez. Bilim, Marx için tarihsel olarak dinamik, devrimci bir güçtü. Her ne kadar pratikte uygulanması henüz çok da mümkün olmamasına karşın bazı teorik bilimlerde yeni keşifleri memnuniyetle karşılasa da, keşif endüstride ve tarihsel gelişimde ani devrimci değişiklikleri içerdiği zaman bambaşka bir bir sevinç duyuyordu. Örneğin, elektrik alanında ve son zamanlarda Marcel Deprez'in keşiflerinin gelişimini yakından takip etti.
Marx, her şeyden önce bir devrimciydi. Kapitalist toplum ile onun yaratmış bulunduğu devlet kurumlarının yıkılmasına şu ya da bu biçimde katkıda bulunmak, kendi öz durumunun ve gereksinmelerinin bilincini, kendi kurtuluş koşullarının bilincini kendisine ilk onun vermiş bulunduğu modern proletaryanın kurtuluşuna yardımda bulunmak, onun gerçek yönelimi işte buydu. Savaşım onun en sevdiği alandı. Ender görülür bir tutku, bir direngenlik ve bir başarı ile savaştı o. 1842'de birinci Rheinische Zeitung'a, 1844'te Paris'teki Worwärts'a, 1847'de Brüksel'deki Deutsche-Brüsseler-Zeitung'a, 1848-1849'da Neue Rheinische Zeitung'a 1852'den 1861'e değin New York Tribune'e katkı, ayrıca, bir sürü kavga broşürünün yayınlanması, tüm yapıtının doruğu olan büyük Uluslararasi Emekçiler Derneğinin kuruluşuna değin Paris, Brüksel ve Londra'da çalışma, işte, eğer başka hiçbir şey yapmasaydı bile, yapıcısının gurur duyabileceği sonuçlar.
Marx, işte bu yüzden zamanının en sevilmeyen ve en çok karaçalınan adamı oldu. Mutlakiyetçi olduğu kadar cumhuriyetçi hükümetler de kovdular onu; tutucu burjuvalar ile aşırı demokratlar onu karaçalma ve kargışlara boğmakta birbirleri ile yarışıyorlardı. O bütün bunları, hiç aldırmaksızın, örümcek ağları gibi yolunun dışına atıyor ve ancak çok zorunlu durumlarda yanıtlıyordu. Sibirya madenlerinden Kaliforniya'ya değin, Avrupa ve Amerika'nın her yanına dağılmış, tüm dünyanın milyonlarca devrimci militanı tarafından ululanmış, sevilmiş ve aklanmış olarak öldü o. Ve ben çekinmeden söyleyebilirim ki, onun birçok karşı-düşüncede olan hasmı olabilirdi, ama kişisel düşmanı pek o kadar yoktu.
Adı yüzyıllar boyunca yaşayacak, yapıtı da!"