Katledilmelerinin 101’inci yılında Mustafa Suphi ve yoldaşları anıldı.
TKP’nin Kemalizm’le ‘inişli çıkışlı’ ilişkisi bu siyasi tercihle başlar. Bu siyasi tercih, Nazım ve sonrası sanatçı kuşağını biçimlendirir.
Mustafa Suphi kendi İttihatçı ve Cedidci geçmişi ile ciddi bir ideolojik hesaplaşma yaşamamıştı. M. Suphi’nin Milli Mücadele ile ilgili düşünceleri, ön yargılarla, hatalarla doluydu.
Kürtlerin istemleri ulusal, demokratik istemlerdi. Bunların irticayla, feodalizm ile, İngilizlerle ilgisi yoktu. Mustafa Suphiler 15 Kasım’da çekilen bu muhtıradan haberdar olmalıydılar.
Mustafa Kemal, ‘Suphi’den kurtulmayı sağlayacak bir plan’ hazırlanması talimatını verir. 18-19 Ocak 1921 tarihinde ‘ölüm yolculuğu’nun bütün aşamalarını telgraf başında izler.
'Onların bıraktığı devrimci miras ve kararlılık, bizler için yol göstericidir.'
Mustafa Suphi ve yoldaşlarının katledilmesinin 100. yıldönümünde süper güçler halkların değil, müstebitlerin yanında olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Bu kurultay Doğu halklarını emperyalistlere ve onların sömürü düzenine karşı teşkilatlandırmak amacıyla 'Şark Şûrası' (Doğu Halkları Propaganda ve Eylem Sovyeti) adıyla bir teşkilat kurdu.
1955: İstanbul-İzmir’de 6-7 Eylül pogromları, 1973: Şili’de 11 Eylül darbesi, 1980: Türkiye’de 12 Eylül darbesi, 1984: Yılmaz Güney’in erken yaşta sonsuzluğa göçü,…
1917 Devrimi fırtınası çokları gibi Salih Zeki’yi de sarmalına aldı. Ama Deir ez Zor sabıkası hep peşinden geldi.
Sovyet yardımını sağlama almak için alelacele sahte komünist fırkası kurup TKP liderlerinin katlinden hızla anti-komünistliğe geçişin ibretlik öyküsü...
Ahmet Kardam, Suphi ve yoldaşlarının Türkiye'ye dönüşleri ile ilgili olarak bugüne dek ihmal edilen 'Mustafa Suphi - Moskova ilişkilerinin' araştırılması gerekliliğine vurgu yaptı.
TKP hakim ulus milliyetçiliğine karşı tavır almada sosyalist bir tutum sergileyememiştir.
Katledilmesinin 97. yılında Mustafa Suphi
TKP'nin kurulduğu Doğu Halkları Kurultayı'nın görüntü kaydı TÜSTAV arşivinden çıktı.
Bizim kuşak Ankara'ya yönelik 'realpolitik' manevralara 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden sonraki yıllarda da tanık olmuştu.
Mustafa Suphi'ler, Nazım Hikmet'ler, Sabiha Sertel'ler, Aziz Nesin'ler, Yaşar Kemal'ler sadece devrimci değil, aynı zamanda Türkiye'nin yetiştirdiği en iyi gazetecilerdendir...
‘Truman Doktrini’ ile Türkiye ve Yunanistan komünizm tehlikesine karşı Amerikan şemsiyesi altına alındı. Soğuk Savaş da, Türkiye’nin hiçbir şekilde demokrasi ile tanışmasına izin vermedi.
Sovyetler burnunun dibindeki NATO üyesi bir ülke ile iyi ilişkiler adına TKP’ye yönelik operasyonlar ve baskılara karşı sesini çıkarmamış hatta kurban etmiştir diye düşünüyorum.
Daha en başından daha cumhuriyet kurulmadan da önce Ankara, sadece Komünistlere değil solun her türüne karşı düşmanca bir tavır takınacaktı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Bu siteye giriş yaparak çerez kullanımını kabul etmiş sayılıyorsunuz.