İktidarın 'soyadı ısrarı' yargı paketinde: 'Reisli aile modelini' dayatma çabası

İktidarın 'soyadı ısrarı' yargı paketinde: 'Reisli aile modelini' dayatma çabası
Kadının bekarlık soyadını tek başına kullanamamasını öngören yasa teklifi AYM'nin iptal kararına karşın 9. yargı paketiyle yeniden Meclis'e geldi. Kadın örgütleri ve hukukçular tepkili: Aile bütünlüğüne zarar veren soyadı değil, aile reisliği.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - Türkiye’de kadınların kendi soyadını kullanma talebiyle başlattığı hak mücadelesi çok eskiye dayanıyor. Soyadı kullanımını mutlak ve vazgeçilmez bir kişilik hakkı olarak gören kadınlar, bu hakkın Türk Medeni Kanunu’nda da güvenceye alınması için uzun senelerdir hukuk mücadelesi veriyor. Ancak Kadının bekarlık soyadını tek başına kullanamamasını öngören yasa teklifi AYM'nin iptal kararına karşın 9. Yargı Paketi ile yeniden Meclis'e geldi. Kadın örgütleri ve hukukçular bu duruma tepki gösteriyor.

AYM KARARI: KADINLAR SOYADINI TEK BAŞINA KULLANABİLİR

Yıllar içerisinde Türk Medeni Kanun’un 187. Maddesi’nin iptaline yönelik açılan birçok dava kadınlar lehine sonuçlanırken, son olarak Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) verdiği karar, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelen bir dönüşüm açısından emsal teşkil etti.

Anayasa Mahkemesi, kadının bekarlık soyadını ancak eşinin soyadı ile birlikte kullanabilmesine ilişkin düzenlemeyi “eşitlik” ilkesine aykırı bularak geçen yıl nisan ayında iptal etti. Gerekçeli kararda TBMM’ye bu yönde düzenleme yapması için 9 aylık süre veren AYM, bu kararı ile kadınların bekarlık soyadını tek başına kullanmasına olanak tanımıştı.

‘AYM’NİN İHLAL KARARI DİKKATE ALINMADI’

Senelerdir soyadı hakkı için mücadele eden kadınlar bu emsal karar ile anayasada düzenleme beklerken, geçtiğimiz günlerde Meclis’e sunulan 9'uncu Yargı Paketi’nde AYM’nin bu yöndeki iptal kararı dikkate alınmadı. Kanun teklifinde AYM’nin aksine kadının bekarlık soyadını ancak eşinin soyadıyla birlikte kullanabileceği öngörüldü.

Gerekçede de Anayasa'nın 41’inci maddesinde yer alan ‘aile’ vurgusuna yer verilerek, “anne ve babanın ayrı ayrı soyadı kullanmalarının, çocuk üzerinde olumsuz etkiler doğurabileceği, çocuğun hangi soyadını kullanacağını tartışma konusu haline getireceği” savunuldu.

'MAHKEME KARARLARINA UYMAYAN İKTİDAR YASALARI ÇİĞNEME NOKTASINDA CESARET VERİYOR'

Kadın örgütleri ve hukukçulara göre erkek soyadı üstünlüğünü dayatan iktidar zihniyetindeki ‘aile reisi’ bakış açısı, toplumdaki kadına yönelik şiddet ve cinayetleri daha da körüklüyor.

AKP'nin söz konusu düzenleme ile tamemen bir kanunsuzluğu hayata geçirdiğini savunan Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü, AYM kararlarının tanınmamasının yeni bir uygulama olmadığını söyledi.

whatsapp-gorsel-2024-07-04-saat-16-18-15-f88b712b.jpg
TKDF Başkanı Canan Güllü

Güllü, kendi ülkesindeki mahkeme kararlarına uymayan iktidarın topluma da 'yasaları çiğneme', 'şiddet sonrası cezasızlık' gibi birçok konuda cesaret verdiğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Öncelikle iktidarın hukuksuzluk yaptığını ortaya koymak lazım. Hukuka uymayan, mahkeme kararlarını tanımayan iktidar suçlu kişilere de cesaret veriyor. İktidarın hukuksuz uygulamalarından cesaret bulanlar kadına şiddet uyguluyor, çocuklara istismarda bulunuyor. Çünkü bu suçların cezasızlığına güveniyor. Canan Güllü olarak ben de bu kararı tanımıyorum. Hukuki normlar üzerinden gerekeni yapmayan bir iktidarın, o iktidarın düzenlemesini onaylayan parlementonun kararını tanımak mümkün olabilir mi?”

'KADINLAR BİR KEZ DAHA GÖRMEZDEN GELİNİYOR'

AYM'nin 'eşitlik' ilkesinin ihali gerekçesiyle düzenlemeyi iptal etmesinin kadın erkek eşitliğine giden bir yol olduğunun altını çizen Güllü,

“Ancak iktidar bu yolu yine tıkadı. Meclis'e sunulan pakette yer alan soyadı düzenlemesi, kadınları görmek istemeyen iktidarın bu saatten sonra da kadınları görmek istemeyen yapılara katkı sunması anlamına geliyor. Yani kadınlar bir kez daha görmezden geliniyor. İktidar yasal olmayan bu kanun teklifini acilen geri çekmeli, kadın örgütleri ve hukukçular ile ortaklaşa istişare edilmesi gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

'ERKEK SOYADI ÜSTÜNLÜĞÜNDEKİ DAYATMA 'AİLE REİSİ' BAKIŞ AÇISININ BİR ÜRÜNÜ'

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Kadın Meclisleri Genel Temsilcisi Gülsüm Kav da soyadı mücadelesinin yeni başlamadığını, çok eski bir tarihi olduğunu hatırlattı. Anayasanın 10'un maddesinde yer alan 'eşitlik' ilkesine karşın soyadı mücadelesini 'tuhaf' olarak niteleyen Kav,

“Bu memlekette maalesef anayasanın en temel şartlarının ihlal edildiği durumları yaşadığımız için en temel haklarımız için mücadele etmek durumunda kalıyoruz. Bu ihlaller toplumdaki pek çok temel hak ve özgürlere de yansıyor. Bugün AYM kararını tanımama, erkek soyadı üstünlüğündeki dayatma, toplumdaki kadına yönelik şiddet ve cinayetler ‘aile reisi’ bakış açısının bir ürünüdür” dedi.

whatsapp-gorsel-2024-07-04-saat-16-18-15-4a66b619.jpg
Kadın Meclisleri Genel Temsilcisi Gülsüm Kav

AİLE BÜTÜNLÜĞÜNE ZARAR VEREN İKİ OLGU: AİLE REİSLİĞİ VE EKONOMİK KRİZ

Düzenlemenin gerekçesinde 'aile bütünlüğü' vurgusuna yer verilmesinin anlamsız olduğuna vurgu yapan Kav, zira toplumsal şiddet ve ekonomik kriz ortamında ailenin bütünlüğünü bozacak çok sayıda etken olduğunu ifade etti. Kav,

“Aile bütünlüğü çoğu zaman kadınların ve çocukların uğradığı şiddetle sarsılıyor. Özellikle son dönemde yeni bir olgu yaşıyoruz. Topluma pompalanan 'aile reisliği' kavramı son yıllarda kadın cinayeti faillerinin kendilerini ve zaman zaman da çocuklarını öldürmeleri ile sonuçlanıyor.
Bu yeni bir olgudur ve mevcut rejimle bir bağı vardır. Erkekler için reisliğin bu kadar pompalandığı bir ortamda ekonomik şartlar nedeniyle evine gelir getiremeyenlerin de eşini, çocuklarını ve kendisini öldürdüğü olgular yaşıyoruz” ifadelerine yer verdi.

Kav, hanelerin içinde bulunduğu ekonomik kriz ve sefalete de dikkat çekerek, “Hanelerin bu ekonomik krizde açlığa ve sefalete mahkum edilmesi aileye zarar vermiyor da kadınların soyadı mı zarar veriyor. Ailelere kadının soyadı değil, ekonominin getirildiği bu nokta zarar veriyor” şeklinde konuştu.

'AİLEDE VE ÜLKEDE REİS İSTEMİYORUZ, BAŞARAMAYACAKLAR'

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) avukatlarından Selin Nakıpoğlu ise 9. Yargı Paketi'nin kadın haklarını tırpanlayan son derece tehlikeli bir teklif olduğunu kaydetti. Kapalı kapılar ardında hazırlanan taslakların topluma dayatılmasının hukuk dışı anti demokratik bir yöntem olduğunu savunan Nakıpoğlu, aileye zarar veren olguları şu şekilde anlattı:

“Öncelikle bu hususun altını çizmek isterim. Kadının soyadı konusundaki hukuk dışı dayatmalar, erkeğin aile reisliğini geri getirme ve reisli aile modelini yeniden dayatma çabalarının bir parçası.
“Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar verebileceği” gerekçesi traji komik.
Zarar veren erkek şiddetidir. Zarar veren tek adamın kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden imzanın çekilmesidir. Zarar veren AKP’nin kadın düşmanı politikalarıdır. Ayrıca aile değil, kadınız biz! Kimliğimizi yok sayanlara karşı mücadelemiz sürecek. Ailede ve ülkede reis istemiyoruz, başaramayacaklar.”

whatsapp-gorsel-2024-07-04-saat-16-18-16-8e5fab2e.jpg
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) avukatı Selin Nakıpoğlu

'İKTİDAR AYM KARARINI TANIMAMAKLA SUÇ İŞLİYOR'

İstanbul Barosu Başkanı Kadın Hakları Merkezi Sözcüsü Birsen Baş Topaloğlu ise AYM kararını tanımayan iktidarın hukuka aykırı hareket ederek suç işlediğini söyledi. İktidarın bu hamlesinin hukuka ve yargıya güveni ortadan kaldıran bir davranış şekli olduğunun altını çizen Topaloğlu, “Kadınların eşlerinin soyadını alması ‘eşitlik’ ilkesine aykırıydı. Devlet de kadın-erkek eşitliğini sağlamak ile yükümlü. Ama biz düzenlemenin gerekçesine baktığımızda teklif tamamen ‘eşitlik’ ilkesinin aksine ailenin korunması hükmüne bağlanıyor. Yani toplumda eşitliği sağlamaya yönelik herhangi bir adım atmıyor. AYM, eşitlik ilkesine aykırı bulduğu bu hükmü iptal etmişken, tutup yine eski hükmü düzenlemeye uğraşıyorlar. Bu tamamen eski Medeni Kanunu’nda yer alan “koca ailesinin reisidir” hükmünün fiili bir devamıdır” diye konuştu.

11111111111111111111111111111111.jpg
İstanbul Barosu Başkanı Kadın Hakları Merkezi Sözcüsü Birsen Baş Topaloğlu

Topaloğlu, aileye zarar veren en büyük sorunun kadına şiddet olduğu ve bu soruna karşı bir çözüm üretilemediğine vurgu yaparak,

“Bunun bir nedeni de aslında kadın erkek eşitliğinin, yani toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmamasıyken, bu görülmüyor. Yasalarda da bu şekilde eşitsizlik pekiştiriliyor. Tamamen bir hukuksuzluk düzeni söz konusu. Erkeği üstün gören bir düzenleme söz konusu. Kabul etmiyoruz, itiraz ediyoruz” ifadelerine yer verdi.

Öne Çıkanlar