İstanbul’da 8 Mart: Kadınlar barikatlara rağmen yürüdü
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL - 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Türkiye’nin birçok yerinde yürüyüş ve etkinliklerle kutlandı. Bu yıl İstanbul'da kadın örgütlerinin 19.30’da buluşma yaptığı çağrısı, etkinlikten saatler önce polis engeliyle karşı karşıya kaldı. İlerleyen saatlerde barikatlara rağmen yürüyüşü gerçekleştiren kadınlar basın açıklamasının ardından dağıldı.
22. FEMİNİST GECE YÜRÜYÜŞÜ'NDE ÖNE ÇIKAN ANLAR
Feminist Gece Yürüyüşü’nün 22’ncisi için Taksim’de buluşmak isteyenlere önlem alan kolluk, İstiklal Caddesi’nin giriş ve çıkışlarında barikatlarla kapattı.
METRO SEFERLERİNE 8 MART AYARI
Metro İstanbul’un X hesabından yapılan paylaşımında, İstanbul Valiliği’nin aldığı karar doğrultusunda Yenikapı-Hacıosman Metro Hattı’nın Taksim İstasyonu ve Şişhane İstasyonu İstiklal Caddesi girişi ve F1 Taksim-Kabataş Füniküler Hattı’nın işletmeye kapalı olacağı bildirildi.
#MetroDuyuru #M2 #F1
— Metro İstanbul (@metroistanbul) March 8, 2024
İstanbul Valiliği'nin aldığı karar doğrultusunda 8 Mart Cuma günü saat 14.00 itibarıyla ikinci bir duyuruya kadar M2 Yenikapı-Hacıosman Metro Hattımızın Taksim istasyonu, Şişhane istasyonu İstiklal Caddesi girişi ve F1 Taksim-Kabataş Füniküler Hattımız…
Öte yandan Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesi'ne çıkan ara sokaklar da polis bariyerleriyle çevrildi.
Yasağa rağmen meydanda olacaklarını yineleyen kadınlar, şehrin dört bir yanında toplanma çağrısı yaptı.
8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü'nün "X" sosyal medyahesabından yapılan paylaşımda, kadınların erken saatlerde meydanda olması için çağrı yapıldı.
Paylaşımda, "Her yılın geleneksel metro kapanması açıklaması gelmiş. Mümkün olduğunca erken saatlerde Taksim’e gelmeye çalışalım. Taksim metrosu kapalı ama otobüsle ulaşım açık, Şişhane metrodan çıkış var. Gerekirse 20 bin adım da yürümez miyiz zaten" ifadelerine yer verildi.
Her yılın geleneksel metro kapanması açıklaması gelmiş.
— 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü (@8MartYuruyus) March 8, 2024
*Mümkün olduğunca erken saatlerde taksime gelmeye çalışalım.
*Taksim metrosu kapalı ama otobüsle ulaşım açık, Şişhane metrodan çıkış var.
*Gerekirse 20 bin adım da yürümez miyiz zaten :) https://t.co/n6yJeAgRz0
HER YIL AYNI YASAK
Kadınlar, ülke genelinde Feminist Gece Yürüyüşü için sokaklara çıkmaya hazırlanırken, İstanbul’da ise her yıl yürüyüşün gerçekleştirildiği Taksim Meydanı bu yıl da Valilik tarafından yasaklandı. İstiklal Caddesi'ne çıkan ara sokaklar polis bariyerleri ile kapatılırken kadınlar yasağa rağmen meydanlarda olma çağrısı yapıyor.
Engellemelere rağmen kadınlar Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir araya geldi.
Yürüyüşe geçmek için “Barikatı aç” sloganları atıldı.
Pankartlarda KYK yurdunun asansöründe ihmaller sonucu ölen Zeren Ertaş’a yer verildi.
Taksim İlkyardım Hastanesi'nin arkasında da bir grup toplandı.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ DA TAKSİM'DE
DEM Parti'nin İstanbul Büyükşehir Blediye Eşbaşkan adayı Meral Danış Beştaş, bir araya gelen kadınları yalnız bırakmadı.
Barikatın kaldırılmasını bekleyen kadınlar "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" sloganları attı.
Eylemde İsrail-Filistin savaşına da yer verildi. Filistin’le dayanışma mesajları veren kitle “Filistinli kadınlar yalnız değildir” sloganı attı.
Filistin direnişinin sembol isimlerinden olan Filistin Halk Kurtuluş Cephesi üyesi Leyla Hadid'in fotoğrafını da taşıyan kadınlar "Katil İsrail işbirlikçi AKP" sloganı attı. Polis slogana müdahale etti.
DEM Partili kadınlar alana "DEM yaşamdır" pankartıyla geldi.
Kadınlardan oluşan kortej Feminist Gece Yürüyüşü'nü başlatmak üzere barikatlara doğru yürümeye başladı.
Lazer ışıklarını bir binaya yansıtan kadınlar, “8 Mart’ın ruhu bu sokaklarda dolaşıyor” dedi.
Yansıtmada, “Kurtuluşumuz Feminist Mücadele, 8 Mart” yazıldı.
Yürüyüş devam ederken polis Beyoğlu Belediyesi Sanat Atölyesi önüne de barikat kurdu.
Kadınlar dev “Feminst İsyan” yazılı pankartı Beyoğlu Belediyesi Çocuk Atölye binasından sarkıttı. Ardından polis "Dağılın" anonsu geçti.
Kadınlar basın açıklamasının ardından dağıldı.
22. Feminist Gece Yürüyüşü'nün basın açıklaması şöyle:
"Bugün 8 Mart 2024. 22. Feminist Gece Yürüyüşü’ndeyiz. Sadece 22 yıldır değil, kendimizi bildiğimizden beri, yüzyıllardır mücadele vermiş, erkeklere direnmiş kadınlardan aldığımız güçle mücadele ediyoruz. Bu sene de başta patriyarkayla ve gücünü yine patriyarkadan alan siyasi baskılarla mücadele etmenin yolunu feminizmde, direnmenin gücünü feminist dayanışmada bulduk. Feminist mücadele bize sadece kadın ve lgbti+ düşmanlığıyla başa çıkma azmini değil, aynı zamanda her gün, her yerde dünyayı değiştirebileceğimize dair inancımızı verdi. Yalnızca bizler mücadele ettikçe, direndikçe artan iktidarın siyasi baskılarına karşı değil, hayatımızın her alanını ele geçirmeye, bedenlerimiz üstünde söz söylemeye, emeğimizi gasp etmeye, paramıza, malımıza, mülkümüze el koymaya, sırtımızdan geçinmeye, bizi sindirmeye, şiddetle kontrol edip cezalandırmaya çalışan erkeklere karşı her gün her an mücadele verdik. Bu erkekler kimi zaman sokakta tanımadığımız bir erkek, kimi zaman iş arkadaşımız, patronumuz, kimi zaman ve en çok da babamız, sevgilimiz kocamız oldular. Bizi sindirmek için, bizi bu eşitsiz sömürü düzenine mahkum etmek için yalnızca baskı ve şiddeti değil, aynı zamanda sevgi sözcüklerini kullanarak bizim için en iyisi olduğunu iddia ettikleri kendi kararlarına bizi iknaya çabaladılar. Şu yüzyılda, bugün burada bulunan on binlerce kadın, sırf geçtiğimiz 8 marttan bu yana binlerce defa hayatındaki erkeklere eşit olduklarını anlatmaya, kendi kararları ile diledikleri yaşamı sürme hakları olduğunu anlatmaya çalıştı. Bizim mücadelemizden, feminizmden korkuyorlar çünkü feminist dayanışmamız, birlikte ördüğümüz bu mücadele bizlere yalnız olmadığımızı hatırlatıyor. Kendimizi en çaresiz, alternatifsiz hissettiğimiz anlarda, bu hayatı değiştirme gücümüz olduğunu bizlere hatırlatıyor. Erkeklere hayır deme, bu düzene başkaldırma gücü veriyor.
6 Şubat depremleri sonrasında bu düzenin nasıl işlediğini en ağır biçimde gördük. Evler yıkıldı, binalar yıkıldı, sokaklar, meydanlar yok oldu ama kadınların yaşamı yeniden kurma yükü ortadan kalkmadı. Ev yokken bile ev içi emek sömürüsü vardı. Günler, aylar boyunca kadınlardan yoklukta düzen yaratmaları, çocuklarına, kocalarına, hastalara, yaşlılara, engellilere bakmaları, su olmadan çamaşır, bulaşık yıkamaları beklendi. Şiddet uygulayan kocalarıyla, akrabalarıyla çadır ve konteyner paylaşmaya zorlandılar. Sağlığa, beslenmeye, güvenliğe, haklarına erişimleri olmadan bir seneyi doldurdular. “Bize oy vermezseniz işte böyle olur” lafını işittiler siyasetin en tepesinden. Biz kadınlar bu tehdidi, "bana itaat etmezsen dayağı hak edersin" diyen erkeklerden, "o saatte sokaktaysan, öyle giyindiysen, içki içtiysen tecavüzü hak edersin" diyen erkek medyadan, yargıdan, toplumdan iyi biliyoruz. Bir de bu yıkımın sorumlusu olan belediye başkanları, bakanlar hiç utanmadan yerel seçimde aday oldular. Yaşadıklarımızı unutturma, bizi tehditle susturma çabalarını kabul edecek olsak, buna karşı susacak olsak çoktan sinmiştik, hayattan silinmiştik. Ama tam tersine bugün feminizm her yerde, çünkü kurtuluşumuz feminizmde!
2024'te giderek yoksullaşırken barınma krizinden işsizliğe, çocuk bakımından yaşlı bakımına, nitelikli eğitime erişmekten meslek seçebilmeye kendi ayaklarımız üzerinde durmamızın ne kadar zorlaştırıldığının farkındayız. Bize bunun karşısında tek bir yol sunuluyor: Aile. Bu siyasetin en üst mertebesinden Aile şuralarıyla, Medeni Kanunu ve Anayasa'yı değiştirme çabalarıyla, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tamamen silindiği eğitim sisteminin Diyanet'in etkisi altına girmesiyle örgütleniyor. Bize kapatılan bu sokaklar, "Büyük Aile Buluşmaları" adı altında LGBTİ+ nefreti yayan tarikatlara açılıyor. Onların aile dedikleri, içinde istismara ve şiddete uğradığımız, emeğimizin, bedenizim, varlığımızın yok sayıldığı ve sömürüldüğü bir dayatma. Barınacak bir ev için, geçinebilmek için eşitsizliğe razı gelmemiz bekleniyor. Başka türlüsünü yaşamak ise "ayıp" ve "yasak". LGBTİ+ların film gösterimleri, Kuirfest gibi festivalleri, piknikleri, sergileri bile yasak. Yıllardır var olan Bayram Sokak'ın mühürlenmesiyle transların, seks işçilerinin evlerinde yaşaması, çalışması yasak. Ayıplara, yasaklara kaybedecek hayatlarımız yok!
Bununla beraber mevcut iktidar, esnek ve güvencesiz çalışma vaadiyle kadınları evden ve evin yükünden çıkışsız bırakmak, yılların emeğinin karşılığı olmayan nafaka ve tazminatı bile kısmak üzerine sürekli gündem üretiyor. Özetle, paramız olmadığı için erkeklere mecbur olalım istiyorlar. Yoksulluğu gizlemek için buldukları yöntem patriyarkayı pekiştirmek. Bu sırada o ailelerin içinde kadınlar öldürülüyor veya şiddetten kurtulmak için öldürmek zorunda kalıyor, sonra da hayatta kaldığı için en ağır şekilde cezalandırılıyor. 1980’lerden bu yana feminist hareket o kutsal addedilen ailelerde yaşanan şiddeti ifşa ediyor. Erkeklerin şiddetinin devletin uygulamalarıyla meşrulaştırıldığını anlatıyor. Resmi olmayan verilere göre 2023’te de 300’ün üzerinde kadın erkekler tarafından öldürüldü. Sadece iki gün içinde 9 kadın ya evlilik içinde ya boşanmaya çalışırken ya boşandıktan sonra uzaklaştırma kararına rağmen katledildi. Biz erkek şiddetini, şiddetin engellenmeyişini, erkek egemenliğini bir toplumsal sistem olarak ele alıyoruz. Kolluğun görevini yapmadığını, 6284’ün etkin uygulanmadığını, hakimlerin cinsiyetçi yargılamalarını, devlet sığınaklarının yetersizliğini gündeme getiriyoruz. Mevcut siyaset ise kadınların güçlenmesini, eşitlenmesini ürkütücü buluyor ve aileyi güçlendirmede ortaklaşıyor. Ürksünler zaten, çünkü bize eşitlik, özgürlük yoksa onlara da huzur yok.
Bu yıl yine her yanımız savaşla kuşatılmış halde. Gazze'de gözlerimizin önünde açık bir soykırım sürüyor. Bu soykırım Batı dünyasında feminizmle meşrulaştırılmaya çalışıyor. Halbuki işgalle, soykırımla feminizm olmaz! Türkiye bir yandan Filistin'e destek olduğunu söylerken öte yandan İsrail'le ticareti, sürdürüyor. İsrail'e betonu, çeliği, petrolü sağlamaktan geri durmuyor. İsrail'i kınadığını söylerken Rojava'da kadınların çocukların üzerine bombalar atıyor. Bunun üzerine mülteci ve yabancı düşmanlığı sürekli kışkırtılıyor. Göçmen kadınlar her zamankinden güvensiz. Ama tüm bunların karşısında bitiremedikleri feminist dayanışmamız var!
Savaşın, patriyarkanın, transfobinin, homofobinin, kapitalist emek sömürüsünün, ırkçılığın olmadığı bir dünyayı hayal etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bunun için:
Umudumuz feminist mücadele!
Gücümüz feminist mücadele!
Hayatımız feminist mücadele!
Kurtuluşumuz feminist mücadele!
08.03.2024 / 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü" (HABER MERKEZİ)