Kırık saçlı kadınlar özgürlüğe yürüyor: 'Kırıldığımız yerden güçlenerek ayağa kalkıyoruz'

CHP İzmir İl Kadın Kolları, artan kadın cinayetleri ve çocuk istismarlarına dikkat çekmek için 'Kırık Saçlı Kadınlar Özgürlüğe Yürüyor' eylemi başlattı.

Kırık saçlı kadınlar özgürlüğe yürüyor: 'Kırıldığımız yerden güçlenerek ayağa kalkıyoruz'

İZMİR - CHP İzmir İl Kadın Kolları tarafından düzenlenen 'Kırık Saçlı Kadınlar Özgürlüğe Yürüyor' eylemi 15 Ekim'de Konak ilçesinde başladı. Kadın cinayetleri ve çocuk istismarına dikkat çekmek için başlatılan yürüyüş İzmir'in 15 ilçesini kapsayacak. Her gün bir ilçede etkinlikler düzenlenecek. Yürüyüş, 26 Ekim'de Konak ilçesinde düzenlenecek halk buluşmasıyla sona erecek.

'ÖRGÜTLÜ BİR TOPLUM HER TÜRLÜ BASKININ, ZULMÜN VE KARANLIĞIN ÜSTESİNDEN GELİR'

Düzenleme komitesinde yer alan Karabağlar Belediye Başkan Yardımcısı Burcu Ugantaş yürüyüşü Artı Gerçek’e anlattı.

Ugantaş, "CHP İl Kadın Kolları Başkanımız Zahide Kurun’un öncülüğünde kadınları kırılgan, güçsüz gösteren zihniyete karşı güçlü bir özgürlük yürüyüşü başlatma adına böyle bir sloganla yola çıktık. Daha sonrasında da 'devrim kadının ayak izinde' ve 'güç sende' sloganlarını bunun üzerine inşa ettik. Kadınların ve çocukların zayıf gösterilmek istenmesine karşı tam tersi güçle İzmir’i bir baştan bir başa yürüyoruz. Örgütlü ve bilinçli bir toplumun her türlü baskının, zulmün ve karanlığın üstesinden geleceğine inanıyoruz ve bunu toplumun her kademesine yaymak istiyoruz. Yürüyüşte güçlü kadın liderlerin yer almasını özellikle istedik. Her bir yürüyüşün farklı bir temada olmasını planladık ancak son günlerde öyle bir noktaya geldik ki vurgulayacağımız tek tema, 'şiddete, cinayetlere, istismara ve hukuksuzluğa hayır' oldu. Yürüyüş komitemiz ve örgütümüzle kısa bir sürede yol aldık. Meydanlara tek bir ses, tek bir görüntü ile çıkmaya karar verdik. Bu süreçte bütün arkadaşlarımız çok büyük bir özveri ile çalıştı" dedi.

'YÜRÜYÜŞTE GÜÇLÜ KADINLAR ÖNEMLİ BİR FİGÜR'

Kadınların sesini her yerde duyurmak için yola çıktıklarını vurgulayan Ugantaş "Her gün uyandığımızda karşılaştığımız kadına şiddet, çocuğa istismar haberleri, yanı başımızda yaşananlar bu yürüyüşün başlamasının bir sebebi. Biz bu projeyi hazırlarken bile beş kadın arkadaşımız cinayete kurban gitti. Çok hızlı bir şekilde aksiyon aldık. Hızlı bir şekilde bunu başlatmak istedik çünkü bu süreçte bir hashtag, bir basın açıklaması değil, tam tersine İzmir’in kadınlarının aralıksız yürüdüğü, sokakta olan bir kadın hareketi olsun istedik. Bu fikir CHP İzmir Kadın Kolları’ndan çıktı ama tüm toplumu, kadını, erkeği fark etmeksizin herkesi kapsayacak İzmir’i bir baştan bir başa kapsayacak bir yol haritası ile gitmesini istedik. Kadın belediye başkanlarımızın, kadın ilçe başkanlarımızın olduğu yerleri özellikle tercih ettik. Başlangıç ve bitiş noktasında kadın belediye başkanlarımız var. Bu yürüyüşte güçlü kadınlar önemli bir figür. Bir noktada kadının sesini her noktada halktan da destek alarak her yerde duyurmak için bu yola girdik. Toplumun tepkisinin daha yüksek, daha güçlü bir noktaya evrilmesi gerekiyor" diye konuştu.

'KADIN YÖNETİCİLER ERİL SİYASETİN DEĞİŞMESİN ANAHTARI'

Kadınların siyasette ve bürokraside yönetici pozisyonunda olmasının bu dönemde çok önemli olduğunu söyleyen Ugantaş, "Kadın yöneticilerin bakış açısı ve yönetim tarzı, eril siyasetin ve yönetimin değişmesinin en kritik anahtarı . Ayrıca birçok kız kardeşimize de örnek olduğumuzu ve onların bizden güç aldığını görmek benim için büyük mutluluk. Bu dönemde bize de bu alanın açılmış olması, kadın yöneticilere daha çok fırsat eşitliğinin sağlanması CHP’nin bu noktadaki tavrı çok çok önemli. Bu da bütün yönetim süreçlerine de yansıyor. Daha 6 ay oldu ama sonuçları önümüzdeki dönemlerde çok daha net bir şekilde hissedilecek" dedi.

'TOPLUMUN HER KESİMİNDEN İNSANLAR YÜRÜYÜŞTE YER ALIYOR'

Yürüyüşün toplumun farklı kesimleri tarafından sahiplenildiğini dile getiren Ugantaş, "Yürüyüşümüzün bayraksız, logosuz ve flamasız olduğunun altını çiziyoruz. Gerçekten kadınların, çocukların insanca ve özgür yaşam hakkı için bir arada olduğumuz bir eylem bu. O yüzden bu rahatsızlığı hisseden, bu konuda ses çıkarmak isteyen her kesimden, toplumun her kesiminden, her partiden insanlar burada yer alıyor. İlk gün ve ikinci gün arasında çok ciddi bir fark var. İnsanlar bu eylemi daha fazla sahipleniyor. Bu eylem, kadın cinayetine, çocuk istismarına, şiddete ve hukuksuzluğa 'hayır' diyor sadece. Her geçtiğimiz yerden daha fazla insanın desteğini alarak, büyüyerek ilerliyoruz. Bunlar çok kıymetli çünkü birlikte sesimiz daha gür çıkıyor. Kadına şiddet ve çocuklarımıza istismarlar bitene kadar eylemlerimiz farklı ses ve tonlarda bundan sonra da devam edecek" diye konuştu.

'NARİNLERİN, İKBALLERİN SESİ TÜRKİYE'YE YAYILACAK'

Yürüyüşe destek çağrısında bulunan Ugantaş şunları söyledi:

"Bu yürüyüş hepimizi ilgilendiren bir konu. Yaşam hakkını korumak, insanca ve özgür yaşamak isteyen herkesi bu yürüyüşe davet ediyorum. Şiddetin, cinayetin ve istismarların hukuk sisteminde ceza olarak bir karşılığını olmasını istiyoruz. Önümüzde daha 8 gün var ve bu süreçte yolumuz uzun. Bu süreçte ilçesinden, yakınından geçtiğimiz fırsatı olup da bize katılmak isteyen herkesi buraya davet ediyoruz. Ne kadar güçlü bir ses yükseltirsek Narinlerin, Sılaların, İkballerin, Ayşenurların sesi Türkiye’ye yayılacak. Türkiye’nin gerçekten bu sese ihtiyacı var. Sesimize ses olun."

'BÜTÜN KADINLARIN SÖZÜ OLSUN İSTEDİK'

Yürüyüşü Artı Gerçek’e değerlendiren CHP İzmir İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun da "Hepimizin bildiği üzere maalesef artık Türkiye’de, ülkemizde kadınlar, çocuklar nefes alamaz oldu. Her gün kadın cinayetleri, çocuk istismarları artarak devam etmekte. Bunlara bir 'dur', bir 'sus' demek gerekiyordu. Sesimizi daha güçlü bir şekilde duyurmak gerekiyor. Elbette bütün STK’lar bütün bileşenler, partimizin bütün illeri, ilçeleri bütün örgütler ayakta. Herkes sesini duyurmak adına bir şeyler yapmaya çalışıyor ancak biraz daha güçlü bir sesin çıkması gerekiyordu. Biraz daha devamlılığı olan, bir basın açıklamasıyla değil, bir-iki saat meydanda görülerek değil, daha fazla görülür olmak gerekiyordu. Bu anlamda biz de arkadaşlarımızla ne yapabiliriz diye konuştuk. 30 ilçemizin 15’ini kapsayan, özellikle başlangıç ve bitiş noktalarında kadın belediye başkanları ve kadın ilçe başkalarımızın olduğu, yani yine kadınların temsiliyet hakkı ve temsiliyet yetkisi olan yerlerde başlayıp böyle bir eylem ortaya koyma planımız gerçekleşti. Bu eylem planını gerçekleştiriken biz sadece bizim yönetimimiz, bizim irademiz ya da bizim idaremiz değil bütün kadınlarımızın sözü olsun istedik.” dedi.

'KADINLARIN ERİL DÜZENE DAHA FAZLA SES ÇIKARMASI GEREKİYOR'

Her sabah kadın cinayeti ve çocuk istismarı vakalarına uyandıkları belirten Kurun, "Her gittiğimiz yerde farklı bir konuya değinelim istedik çünkü ülkemizde konuşulması gereken, değinilmesi gereken o kadar çok konu var ki. Bunların en önemlisi kadın cinayetleri, çocuk istismarı ve hayvan katliamı yasası. İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı, her gün sabah uyandığımızda kadınlar ve çocuklar ölmüş oluyor. Bu yaz hepimiz İzmir’de o duman kokularını, yangını içimiz yana yana izlemek zorunda kaldık çünkü ciğerlerimiz yandı, nefes alamıyoruz, can damarlarımız gidiyor ve daha is kokusu burnumuzdan gitmemişken daha küller üzerimize yağıyorken bir baktık imara açıldı yanan alanlar. Maalesef bir talan düzeni, maalesef karanlık eril erkek zihniyetin yaratmış olduğu bozuk bir düzen ortaya çıktı. Buna biz kadınların daha fazla ses çıkarması gerekiyor çünkü okullarımızda görüyorsunuz yine Milli Eğitim sistemimizdeki çürümüşlük, çökmüşlük; sağlık sistemimizdeki yozlaşma artık o duruma geldik ki sokak röportajlarında 'doktor dövüyoruz' diye övünür olduk, bununla gururlanır olduk. Artık kadının bedeni surlardan parçalanarak atılıyor. Küçücük çocuklarımızın akıbetini bilemiyoruz. Depremde kaybolan çocukların nerede olduğu bu devlet tarafından sorgulanmadı bile, araştırılmadı. Her şeyin üstü kapatılmaya çalışılıyor. Yayın yasağı getirmekle sanki kimse bir şeyi duymuyor, kimse bir şeyi bilmiyor ve buna ses çıkarmayacakmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Biz de bu algıyı yıkmak adına böyle bir eyleme çıktık" diye konuştu.

'KADINLAR KIRILDIĞI YERDEN GÜÇLENİYOR'

Kadınların kırıldığı yerden daha da güçlenerek ayağa kalktığını vurgulayan Kurun, "Kırık saçlar, bazı kesimler tarafından güçsüzlük olarak nitelendiriliyor ancak tam tersi. Biliyorsunuz ki saç hem kadının esaretini hem kadınların özgürlüğünü simgeliyor. Ne kadar vahşice katledilirsek ne kadar zulme uğrarsak ne kadar zalimler karşımızda olursa olsun biz kadınlar kırıldığımız yerden güçlenerek ayağı kalkıp yolumuza yürümeye devam ediyoruz. Aslında 'kırık saçlar özgürlüğe yürüyor' da tam da bunu ifade ediyor. Kırıldığımız yerden güçlenerek ayağı kalkıp yürümeyi, yolumuza devam etmeyi, sesimizi duyurmayı, güçlenmeyi ifade ediyor" dedi.

chp İzmir kadın