SP İstanbul Kadın Kolları Başkanı: İstanbul Sözleşmesi küresel düzeyde aileyi hedef almış gibi görünüyor
Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanı Asiltürk, şiddetin engellenmesi için toplumun dini, milli, ahlaki ve manevi değerlerine uygun adımların atılması gerektiğini savunuyor.
YAĞMUR KAYA
ARTI GERÇEK- Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi amacıyla Avrupa Konseyi tarafından İstanbul’da imzalanan İstanbul Sözleşmesi erkek siyasetçiler tarafından sık sık hedefe alınıyor. Bu söylemeleri değerlendiren Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanı Nagihan Gül Asiltürk, "Kadın hakları ihlallerini önleme amaçlı bir sözleşme olarak sunulan İstanbul Sözleşmesi, küresel düzlemde aileyi hedef almış, kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlandırmış ve çatıştırmış görüntüsü veriyor" dedi.
Türkiye kadın katliamları sıralamasında ilk 10’da. Türkiye'de 2020 yılında 269 kadın öldürüldü. 152 kadın ölümü şüphe içeriyor. İktidarın imzaladığı sözleşmeleri uygulamak bir yana kadın katliamlarına yönelik tepki içeren bir açıklaması dahi olmuyor.
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk, AKP’den bazı yetkililerin kendisine gelerek, İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılması konusunu Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletmelerini istediğini açıklamıştı.
YİK Başkanı Asiltürk’ün bu açıklamaları sonrası Saadet Partisi İstanbul Kadın Kolları Başkanı Nagihan Gül Asiltürk, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili ne düşündüğünü ve kadın mücadelesine yönelik önerilerini Artı Gerçek'le paylaştı.
'KADIN MADURİYETİNİ MEDENİYET DEĞERLERİMİZE BAŞVURARAK ELE ALIYORUZ'
Nagihan Gül Asiltürk, Saadet Partisi’nin suçtan ziyade suçu oluşturan ortamın yok edilmesine odaklı çözüm önerileri getirdiğini ifade ederek, "Biz Saadet Partili kadınlar olarak; kadın maduriyeti meselesini, dünyada ve Türkiye’de yaşanan her türlü adaletsizliğin ve zulmün bertaraf edilmesi meselesini, kapitalist dünyanın dayattığı mantığa göre değil, medeniyet değerlerimize başvurarak ele alıyoruz" dedi.
‘ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE ETMEK İNSANLIK SORUMLULUĞUMUZDUR’
"Şiddeti sadece kadın üzerinden okumalar ile ele almak sorunu çözmemektedir" diyen Asiltürk’e göre resmin bütününe bakmak gerekiyor. Asiltürk, "Bugün insana, hayvana, çevreye yapılan şiddet türleri ile karşı karşıyayız. Sayılara sıkıştırılmış insanlar değil, sadece ‘bir tek kişi’nin bile haksızlığa uğraması, şiddet görmesi, hayatını kaybetmesi karşısında hepimizin, elimizle, dilimizle müdahale etmesi öncelikle insanlık sorumluluğumuzdur" diye konuştu.
'HADİSELERİ SADECE KADINA ŞİDDET OLARAK DEĞERLENDİREMEYİZ'
Asiltürk, "Partinizin İstanbul Sözleşmesi’ne bakış açısı nedir? Kadın hakları ve kadınların mücadelesine yönelik sizlerin bir önerisi var mı?" sorusuna şöyle yanıt verdi: "Şiddet; yaşamın her alanında görülen dünyada ve ülkemizde giderek artan, önemli bir toplumsal sorun olarak karşımızdadır. Hadiseleri sadece ‘kadına şiddet’ olarak değerlendiremeyiz, bu insanlığa karşı yapılan vahşettir.
'TOPLUMUN DİNİ, MİLLİ DEĞERLERİ ÖN PLANA ÇIKARILMALIDIR'
"Hepimizin malumudur ki çıkartılan yasalar, imzalanan sözleşmeler, panik butonları, Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM) ne şiddeti ne de kadın cinayetlerini önleyebildi. Şiddet toplumsal bir olaydır ve salt mevzuat değişiklikleri ile halledilemediğini veriler bize göstermiş oluyor. Bu nedenle toplumun dini, milli, ahlaki ve manevi değerleri ön plana çıkarılmalı. Bu değerlerin erozyona uğraması engellenmelidir.
'İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KADIN VE ERKEĞİ ÇATIŞTIRMIŞ GÖRÜNTÜSÜ VERİYOR'
"Kadın hakları ihlallerini önleme amaçlı bir sözleşme olarak sunulan İstanbul Sözleşmesi, küresel düzlemde aileyi hedef almış, kadın ve erkeği birbirinin karşısında konumlandırmış ve çatıştırmış görüntüsü veriyor, sözleşmeyi hazırlayanlar, uygulamaya geçirenler ve izleme örgütleri gerçekten samimi ise toplumların kaygılarını giderici bir yol izlemeleri gerekiyor."
Asiltürt, yukarda yer alan ifadelerine dayanak olarak Rusya ve Azerbaycan’nın Avrupa Konseyi üyesi ülkeler olmasına rağmen İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamadığını ve yine sözleşmeyi imzaladığı halde henüz onaylamayan ülkeler olduğunu belirtti. Asiltürk, "Sözleşmenin kadına yönelik şiddetle mücadele hükümlerini kabul ediyoruz. Ancak ideolojik unsurları reddediyoruz. Biyolojik cinsiyete karşı sosyo-kültürel cinsiyet dayatılıyor" açıklamasını yaptı.
'AİLE İÇİ ŞİDDET’LE MÜCADELE EDİLDİĞİ İDDİA EDİLİRKEN…'
Asiltürk, "Bir taraftan ‘aile içi şiddet’le mücadele edildiği iddia edilirken, diğer taraftan savaş ve benzeri koşullarda yaşam mücadelesi veren kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüzün sıradan bir savaş yöntemi olarak kullanılması ile ilgili hiçbir çaba sarfedilmemesi düşündürücür. Hatırlayacak olursak, ABD`nin Irak'a müdahalesi sırasında ilk 5 aylık sürede 20 bin kadına tecavüz edilmişti" diye konuştu.