Van'da TJA'dan 25 Kasım eylemi: 'Erkek devlet şiddetine karşı jin, jiyan, azadi'

Van'da TJA tarafından düzenlenen eylemde kadınlar 'erkek devlet şiddetine karşı jin, jiyan, azadi' yazılı mor pankartla yürüdü.

Zelal Sahidenur SARİ


VAN - Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinên Azad- TJA) tarafından Van'da 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle eylem düzenlendi. Aydın Perihan Avm önünden düzenlenen eyleme, DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu, DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan, Van Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Neslihan Şedal, Barış Anneleri ve TJA aktivistleri katıldı.

POLİS BARİKATI KALDIRILDI, YÜRÜYÜŞ BAŞLADI

Polis ablukasına alınan kadınlar, Diyarbakır Valiliği tarafından yasaklanan 'jin, jiyan, azadi' (kadın, yaşam, özgürlük) sloganını atarak engellemeyi protesto etti. Görüşmelerin ardından polis ablukası kaldırıldı. Türkçe ve Kürtçe 'erkek devlet şiddetine karşı jin, jiyan, azadi' yazılı mor pankart açan kadınlar Aydın Perihan AVM önünden Kent Meydanı yürümeye başladı.

whatsapp-gorsel-2024-11-25-saat-14-17-14-da175098.jpg

Kadınlar; Mahsa Jina Amini, Narin Güran, Rojin Kabaiş, Gülistan Doku, Deniz Poyraz ve katledilen kadınların fotoğraflarını taşıdı.

SARICA: ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ SAĞLAYANA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ

Kent Meydanı'ndaki açıklamada konuşan TJA aktivisti Aynur Sarıca, "Mirabal Kardeşler adını altın harflerle tarihe yazdı. Biz de onların bıraktığı mirasa sahip çıkarak, bize bıraktıkları direnişlerini sürdürüyoruz. Tarih değişti, yer değişti ancak sistem değişmedi. Bu sistem dünyanın her yerinde kadın haklarını yok etmek istiyor. Kadını, varlığını yok etmek istiyor. Biz TJA’lı, direnen kadınlar olarak her alanda direnişimizi sürdürüyoruz. Özgürlüğümüzü sağlayana kadar mücadele edeceğiz. Yaşamın her alanında kadına saldırıyorlar. Çünkü onlar da biliyor ki kadın özgürleşirse toplum da özgürleşir. Ahlaki ve politik toplumu yasaklamak için kadına saldırıyorlar. Özgür toplumun önüne geçmek için kadına saldırıyorlar. Özgür kadınlar üzerindeki saldırıyı o nedenle artırıyorlar” dedi.

'İMRALI'DA TECRİT KIRILIRSA TOPLUM ÖZGÜRLEŞİR'

İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecride dikkat çeken Sarıca, "İmralı’da süren tecrit sıradan değil. Yıllardır Sayın Öcalan ile görüşme sağlanmıyor. Son sağlanan görüşme ile bir kez daha gördük ki toplum, tecrit kırılırsa özgürleşir. Tecrit tüm zindanlarda sürüyor. Cezaevindeki kadınların iradesini teslim almak istiyorlar ancak alamazlar. Kadın dışarda ne kadar direnirse o kadar saldırıyorlar. Bugün Kürdistan’ın her yerinde direniş var diye konuştu.

'ETRAFIMIZI SARANLAR NARİN KATLEDİLİRKEN, ROJİN KAYIPKEN NEDEN BU KADAR UĞRAŞMADI?'

Kadın ve çocuklara yönelik katliamlara dikkat çeken Sarıca, "Kadınlara, çocuklara el uzatılmasına izin vermeyeceğiz. Narin’in neden katledildiğini biliyoruz. Rojin 18 gün kayıptı. Bugün bizim etrafımızı saranlar neden Rojin’in bulunması için o kadar uğraşmadı? Neden kadın özgürlüğüne bu kadar saldırı var? Kadınlar neden katlediliyor? Bu soruları sormaya devam edeceğiz. Tüm dünyaya yayılan 'Jin, jiyan, azadî' felsefesi ile kadınlar bulundukları her alanda erkek egemenliğini yok edecek ve özgürleşecek. Kadınlar özgür olana ve toplum üzerindeki tecrit kalkana kadar direnmeye devam edeceğiz” dedi.

TÜRKOĞLU: 'KADINLAR CİNSİYETÇİLİĞE İSYAN EDİYOR'

DEM Parti Kadın Meclisi Sözcüsü Halide Türkoğlu da "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde Van'da direnen kadınlarla birlikte bir aradayız. Mirabal Kardeşlerden bugüne 64 yıldır kadınlar meydanlarda, sokaklarda, alanlarda erkek devlet şiddetini teşhir etmeye devam ediyor. Bugün 25 Kasım'da Amed'den Van'a, Hakkari'den İstanbul'a, ülkenin dört bir yanında kadınlar isyan ediyor. Bu hükümetin kadın düşmanı politikalarına karşı isyan ediyor. Bu toplumda yükselen cinsiyetçiliğe karşı isyan ediyor. Bu ülkede kendisini oluşturmaya çalışan sermayenin sömürü düzenine karşı isyan ediyor. Ve dünyada şu an da herkes bir anda bu ülkelerin bu şekilde yönetilme krizine karşı, erkek egemenliğine karşı kadınlar sokaklarda, meydanlarda şiddetin her halini teşhir ediyor, isyanlarını büyütüyor. Mücadeleleriyle kadınlar yan yana geliyor. Dayanışmayla kadınlar mücadelelerini yükseltiyor" diye konuştu.

'BİZE DAYATILAN DÜZENİ KABUL ETMİYORUZ'

Kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddette yaşanan artışa dikkat çeken Türkoğlu, "Kadınlar şahsında aslında toplumlar çökertiliyor. Çünkü ulus devletler bu yönetim anlayışlarıyla kadınların iradelerini kırarak toplumun da iradesini kırmak istiyor. Sadece, bu ülkede yaşanan kadın cinayetlerine baktığımızda aslında tam bir kırım politikası var. Dünyanın her yerine gittiğimizde ne yazık ki kadınlara yönelik bir savaş politikası var. Ve bu savaşın hedefinde olan kadınlar aslında hem emekleriyle hem bedenleriyle hem kültürleriyle hem kimlikleriyle şiddetin hedefi halindeler. Ve 21. yüzyılda biz kadınlar bugüne kadar binlerce yıl sürdürülen bu düzeni kabul etmediğimizi en kararlı şekilde, en yüksek sesle ifade ediyoruz. Biz bize dayatılan bu düzeni kabul etmiyoruz. Erkek egemen bu düzeni kabul etmediğimiz gibi cinsiyetçi, kadın düşmanı iktidarların politikalarını da teşhir ediyoruz. Bizler özgür ve eşit bir yaşamda ısrar ediyoruz. Özgür ve eşit yaşayabilmek için de kadınlara yönelik ayrımcılığın ortadan kalkması gerekiyor. Kadınlara yönelik eşitsizlik politikaların ortadan kalkması gerekiyor. Bu ülkede kadınlar ve erkekler eşit yaşamalıdır. Sadece 22 yıllık AKP iktidarının kadın politikaları ne yazık ki kadınları inkâr üzerinden kurulmuştur. Kadınları aile içine hapsedip, var olmalarını bile kabul etmemiştir" dedi.

'KAYYIMLARLA KADINLARA 'SEÇİLME HAKKINIZ YOK' DİYORSUNUZ'

Kayyım atamalarını eleştiren Türkoğlu, "Biz bu ülkede kadınlar şahsında eşit ve özgür yaşamanın olanaklarını çoğaltmak istiyoruz. Ve diyoruz ki bizim bir kimliğimiz var. Kadın kimliğimiz, özgür kadın kimliği üzerine kuruludur. Bizler irade sahibiyiz. Nasıl seçme hakkımız varsa seçilme hakkımız da var. Eğer bugün kayyım atamalarıyla 'kadınların seçme hakkı var, seçilme hakkı yok' diyorsanız siz o zaman kadınlara, 'siz kendinizi yönetemezsiniz' diyorsunuz. Eğer bugün Kürtlere 'evet seçme hakkınız var ama seçilme hakkınız yok' diyorsanız bugün Kürtlere 'siz kendi kendinizi yönetemezsiniz' diyorsunuz. İşte tam da budur erkek egemen sistem dediğimiz. İşte tam da budur erkek egemen ulus devlet aklının halklara, kadınlara nasıl bir yaşam ve gelecek vaat ettiği. İşte gelecek vaadi savaş politikası" diye konuştu.

'SAVAŞ POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİN'

Savaş politikalarını eleştiren Türkoğlu, "Ne yazık ki bu ülkede her 25 Kasım'da bir şiddete karşı mücadele ederken 'savaş politikalarından da vazgeçin' çağrısı yapıyoruz. Çünkü savaşın hedefinde kadınlar var. Sadece geçen yıl Birleşmiş Milletler'in raporuna göre her on dakikada bir kadın katledilmiş, hem de savaş bölgelerinde oluyor bu. Bu katliamlar bir kırım politikası haline geliyor. İşte bu yüzden savaş politikalarından vazgeçin derken aslında kadınların, çocukların şiddetin hedefi halinden vazgeçilmesi için uğraşıyoruz. Çünkü savaş politikalarında ısrar eden çocuk ve kadın katliamlarına ses çıkarmayanlardır. Siyasetin hedefinde yine kadınlar vardır Bu yüzden derinleşen yoksulluktan emek sömürüsüne, eğitim hakkımızdan sosyal haklarımıza kadar, anayasal haklarımızdan 6284'e kadar bugün her hakkımız kadınların bütün mücadelesi hedef halindeyse bu iktidar savaş politikalarından bağımsız değildir. Bizler her yerde sesimizi yükselteceğiz. Özgür ve eşit yaşamın teminatı barış mücadelesidir çünkü" dedi.

'JİN, JİYAN, AZADİ, KARŞISINDA DURANLARIN KORKU KAYNAĞIDIR'

Diyarbakır Valiliğinin 'jin, jiyan, azadî' (kadın, yaşam, özgürlük) sloganını yasaklamasına tepki gösteren Türkoğlu, "Sloganın anlamını bilmiyor diyeceğim ama bence çok iyi biliyor. Bildiği için yasak getirdi zaten; kadın, yaşam ve özgürlük. Bu ülkede kadın katliamlarının nedeni kadın kimliğini tanımamaktır, makul kadın üzerinden ısrar etmektir, köle kadın üzerinden ısrar edildiği için biz özgür kadın diyoruz. Yaşam, kadınlar yaşamak istiyor ama hükümetin ya da erkek egemen sistemin dayattığı şekilde bir yaşamı istemiyoruz. Özgür yaşamak istiyoruz, eşit yaşamak istiyor. İşte kadın yaşam bunu ifade ediyor. Ve biz biliyoruz ki özgür olduğumuz zaman eşit oluruz. İşte 'jin, jiyan, azadi' bunu ifade ediyor. Bu felsefe kadınlar şahsında bütün halklar için, bütün mücadele eden kesimler için en birleştirici, en dayanışmacı, şiddete karşı, erkek egemenliğine karşı, sömürü düzenine karşı en radikal sloganlardan biri. Radikaldir, anlamı çok yüklüdür. Anlamı ağırdır, çok ağırdır. Direnenin geleneğinden gelir, deneyimden beslenir ama karşısında duranların da korku kaynağıdır" diye konuştu.

'DÜZENLERİ SARSILIYOR DİYE DURMADAN 'KAMU DÜZENİ' DİYORLAR'

İstanbul Valiliğinin 25 Kasım eylemlerine yasak getirmesine değinen Türkoğlu, "Her şeyi kamu düzenine bağlıyorlar. İstanbul'da yasak getirmişler. Şurada yasak, burada yasak. Düzenleri sarsılıyor diye durmadan kamu düzeni diyorlar. Kamu düzeni dediğimiz şey kadınlar katledilirken nerede? Çocuklar istismara uğrarken nerede? Gençler her türlü zulmün altında, yoksullukla, özel savaşın hedefi haline geldiği zaman nerede? Bu ülkeye kayım atamalarıyla kamu düzeni mi geldi? Bu ülkede kamu düzenini bozan en birincil meselelerden biri şiddet kültürünün beslenmesidir. Ve ne yazık ki erkek devlet şiddeti dediğimiz mesele de tam da işte hükümetin politikalarından bağımsız değil. O yüzden biz buna erkek devlet şiddeti diyoruz. Bu şiddeti sadece erkekler uygulamıyor. Bu şiddeti koruyan, kollayan, besleyen bir kurumsallık var. Yargısından kolluk gücüne, eğitim kurumundan Diyanetine, Aile Bakanlığından İçişleri Bakanlığına kadar her birinin burada suçu var, bir suç ortaklığı var. İşte biz bunu teşhir ediyoruz. İşte tam da burada bu teşhiri büyütürken mücadelenin de kadın özgürlük mücadelesi olduğunu biliyoruz" dedi.

whatsapp-gorsel-2024-11-25-saat-16-56-51-60616255.jpg

'MİRABAL KARDEŞLERDEN NAGİHANLARA'

Kadınların dayanışma ve mücadeleye devam edeceğini dile getiren Türkoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Biz bu 25 Kasım'da da Mirabal Kardeşlerden Rozalar'a, Sakine'lerden Nagihanlar'a bugün her yönüyle bu ülkelerde bedel ödeyen tüm kadınları anarak ama aynı zamanda her kadının katledilmesinden tutalım. Bu katliamlarda sorumlu olanların hesap vermesi için de çok diri bir hafızamız var. Çok diri bir mücadele tarihimiz var. Ve biz bu mücadele tarihiyle beslendiğimiz sürece özgür ve eşit bir yaşamın nasıl inşa edileceğini de çok biliyoruz. Biz neye karşı mücadele ettiğimizi çok iyi biliyoruz. Ve mücadele ettiğimiz her bir zihniyetin kendisi aslında hem kadınlara hem halklara aslında topluma düşmanlık eden zihniyettir. İşte tam da iktidar temelli oluşan bu zihniyete karşı direnenler kazanacak, kadınlar kazanacak. Yaşasın kadın dayanışması. Jin, jiyan, azadi (kadın, yaşam, özgürlük)"

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar