Abdal Haluk Tolga İlhan: Sınıf karakterli türkülerle geliyoruz

Abdal Haluk Tolga İlhan: Sınıf karakterli türkülerle geliyoruz
Opera ve halk müziği sanatçısı İlhan, 'Umduğum ve hayal ettiğim; demokratlara, Anadolu'nun ezilen halklarına bir şeyler üretmek ve gönüllere girmekti. Bunu başardığımı söyleyebilirim' diyor.

Filiz DENİZ


Bir çoğumuz onu, ‘Ervah-ı Ezelde‘ isimli ilk albümüyle tanıdık. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Sanatçısı Haluk Tolga İlhan ilk çalışması olan, "Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan" sonra, "Ervahı Ezelde", "Çerağ-ı Aşk" ve "Hançere" albümleriyle dinleyicilerinden olumlu tepkiler aldı.

Sanatçının "vicdanıyla muhasebesi" olarak yorumladığı Dâra Duran isimli albümü de öncekiler gibi müzikseverlerden büyük beğeni topladı. İlhan‘ın kendi eserlerinden oluştuğunu söylediği son albümünün hazırlıklarıysa sürüyor.

‘‘Sınıfsal mücadeleyi anlatan opera tarzında bir çalışma‘‘ olacağını belirttiği albümünü, ‘‘hepimizin üstadıdır‘‘ dediği Ruhi Su'yu ‘‘yad etmek" amacıyla hazırladığını söyleyen Abdal Haluk Tolga İlhan’la albümleri üzerinden sanat çalışmaları, sanat anlayışı ve sanatsal hedeflerini konuştuk.

UZUN YILLARDIR YOZLAŞAN BİR KÜLTÜRÜN YANSIMASI

Önce aktüel gelişmelerden başlamak istiyorum; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘ülkenin Cumhurbaşkanını bira içmeye, Mozart dinlemeye davet etmek faşistliğin dik alasıdır’ sözlerini siz nasıl değerlendiriyorsunuz?  

Bence konuyu Cumhurbaşkanı / Erdoğan olarak okumamak gerekiyor. Bu bir anlayış meselesi, uzun yıllardır yozlaşan bir kültürün yansıması ve dışavurumu. O değil farklı bir kişi de olsa mevcut sistemin bakış açısı çok benzer şekillerde günümüze gelirdi. Daha geniş bir perspektiften konuyu ele almalıyız. Mücadele etmemiz gereken durum kişisel tercihlerin, yaşam biçimlerinin toplumu ayrıştırmaya dönük birer done haline getirilmesi. Benim bira içip içmemem ya da bir başkasının her hangi bir alkollü içecek içip içmemesi bir başkasını ilgilendiren, dillendirilen, üzerinden herhangi bir değerlendirme yapılacak bir konu olmamalı. Ben alkolü mesleğim gereği sık olmasa da kullanan birisiyim, kullanmayan birisi için de yönlendirici teşvik edici olmam. Nasıl çaykolik bir insan olmama rağmen kimseye bu anlamda bir dayatmam söz konusu olmuyorsa...

İKTİDAR GÜNDELİK KONULARI ÇATIŞMA ALANI OLARAK KURGULUYOR

Öte yandan bu tartışmalar nereden çıkıyor? Sizce ustaca kurgulanmış bir gündem değiştirme çabası mı? yoksa Cumhurbaşkanının sanat ve sanatçı üzerinden topluma ayar verme çabası mı?

Gündem değiştirme olarak görmüyorum, çünkü bu iktidarın iktidar olma biçimi bu konuları gündelik çatışma alanı olarak kurgulamak. Özellikle sanat ve sanatçı mevcut iktidarın, özellikle kendi seçmenini konsolide edebileceği ‘modernler‘, ‘aydınlanmacılar‘, ‘ilericiler‘ ve tüm bunların karşıtları imajını kuvvetlendirmek için verimli bir alan. Onlar da bunu gündelik siyasetlerini yeniden yeniden üretmek için çok bilinçli ve sistemli biçimde kullanıyorlar. 

Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Ödül Töreni'nde yaptığı konuşmada ‘Geçtiğimiz 16 yılda kültür sanat alanında istediğimiz yere gelemedik ve bu konuda hep iç geçiririm" dedi. Bu söz size bir özeleştiri gibi mi geldi ya da başka bir anlamamı geliyor?

Gerçek bir özeleştiri fiiliyatla gerçekleşir, bu gibi cümleleri zaman zaman duyuyoruz, eğitim alanında da benzer çıkışlar oluyor. Halbuki cumhuriyet tarihinin hatırı sayılılır bir kısmında kendileri iktidardaydılar ve eğitimde de sanatta da neden bir arpa boyu yol gidilemedi çok iyi biliyoruz. Bu anlamda bu gibi açıklamaları toplum olarak samimi bulamıyoruz. 

Sizin çalışmalarınıza dönecek olursam; nasıl gidiyor? ‘Vicdan muhasebesi’ olarak nitelendirdiğiniz Dara Duran albümünü dinleyiciler nasıl karşıladı? Ne tür geri dönüşler ve tepkiler aldınız?

Benim albüm çalışmalarım felsefi bir zemine dayanıyor, Dara Duran da Alevilik inanıcının kökenlerine ve toplumsal karşılığı üzerine kurulu bir albümdü. Dolayısıyla kitlesel popüler bir ürün olarak değil ancak mesajının ulaşması manasında çok başarılıydı. Şu anda da sınıf karakterli bir albüm üzerine çalışıyorum, fakat bu sezon esas olarak yeni açtığımız Haluk Tolga İlhan Müzik Merkezi için çalıştık. Çok da büyük bir talep gördük. Özellikle şan alanında çok yoğun çalışmalar devam ediyor. 

SANATIMI ASLA TİCARETLEŞTİRMEDİM

Bugüne kadar kaç albüm yaptınız; genel bir değerlendirme yapacak olursanız operadan halk müziğine geçiş sürecinde neler yaşadınız? Umduğunuzu bulabildiniz mi?

Dönen Dönsün Ben Dönmezem Yolumdan, Ervahı Ezelde, Çerağı Aşk, Hançere ve Dara Duran ile birlikte 5 albüm yayınladım. Bunların yanında tek kayıtlarım ve belli isimlere adanmış çalışmalarım bulunuyor. Umduğum ve hayal ettiğim demokratlara, sınıf bilincine hakim, Anadolu'nun ezilen halklarına bir şeyler üretmekti. Bunu başardığımı söyleyebilirim. Amaç gönüllere girmekti. Bugün gittiğim etkinliklerin profiline baktığınızda göreceğiniz şey, müziğimi, sanatımı asla ticarileştirmediğim olur. Siyasi kurumların, eşitlikçi, özgürlükçü bir dünya için çabalayan, hakça bir yaşam arzu eden insanlarımızın birlikte olduğu yapıların etkinliklerine gidiyorum. Amaç buydu, o konserlerde dinleyenlerimizle, dostlarımızla birlikte olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Operadan halk müziğine bir geçiş yaşamadım, çünkü opera hayatımın her zaman merkezinde, benim mesleğim ve mesleğini çok seven, disiplinine ve kültürüne çok hayran, idealist bir opera sanatçısıyım diyebilirim. 

OPERA DEVAM EDİYOR

Ervah-ı Ezelde ile yaptığınız çıkış sizin sanat yolculuğunuz açısından bir zirve miydi? Bundan sonrasındaki hedefleriniz için neler söyleyeceksiniz?

Ervahı Ezelde, halk müziği çalışmalarımda iyi bir mihenk taşıydı. Her sanatçının hikayesinde özel eserler vardır, getirdikleri ve taşıdığı değer ile birlikte benim açımdan da çok özel. Ama bir zirve değil. Ondan sonra dinleyici ile buluşturduğum Nasıl Yar Diyeyim Ben Böyle Yare, Yalancısın İnanamam gibi eserler dinlenme oranları açısından Ervahı Ezelde'yi aştı. Ama ben hiçbir zaman üretimlerimi zirve olarak tanımlayamam, tatmin olmama duygusu üretkenliği teşvik ediyor ve her zaman daha iyisi için çalışıyorum. Kendi yolculuğumu bu şekilde özetleyebilirim. 

Bu arada opera devam ediyor mu? Ediyorsa neler yapıyorsunuz?

Evet opera devam ediyor. Bu aralar İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nin sahneye hazırladığı Don Kişot isimli opera eserinin çok yoğun çalışmaları devam ediyor. 19 Ocak'ta ilk temsilimiz vardı.

Gruptan ayrıldıktan sonra isminizin başına Abdal’ı eklediniz. Bunun nedenlerini bizimle de kısaca paylaşır mısınız? Ayrıca Abdal sizde ne tür çağrışımlar yapıyor?

RUHİ SU HEPİMİZİN ÜSTADIDIR

Öncelikle sorudaki bir hatayı düzeltmek isterim. Ben herhangi bir gruptan ayrılmış değilim. Abdal, Ali Ekber Kayış ve benim kurguladığım bir proje ismi idi. İki kurucu yollarımızı ayırdıktan sonra, kendisi bir grup kurdu. Dolayısıyla gruptan ayrıldıktan sonra adımı değiştirdiğim gibi bir durum yok.

Yeni albüm çalışmasından söz edecek olursak içeriği  hakkında dinleyenlerinize neler söylemek istersiniz?

2012 senesinden bu yana neredeyse her yıl bir albüme, bir çalışmaya imza attım. Şu an çalışmalarını yürüttüğüm albüm çalışması olgunlaşma sürecinde. Fakat dinleyicinin alışık olduğu alt yapının ve repertuarın çok dışında bir projenin alt yapılarını hazırlıyoruz. Bu kez anonim eserlerden çok kendi söz ve bestlerime ağırlık vereceğim. Fakat genel konsept tarihten bu yana sınıf mücadelesinden yana olacak. Ruhi Su hepimizin üstadıdır. Bahsettiğim sınıf eksenli albüm biraz da Ruhi Su'yu yad etmek olacak benim için. O bas sesiyle Anadolu’daki sınıfsal karakterleri inançları çok iyi estetize edip halka kendisini dinletebildi, kabul ettirebildi. Bu hikayeden çıkardığım dersler ile bu kez bağlama alt yapısına yaslanarak sınıf karakterli türküleri bir araya getireceğim, repertuarı da buna uygun olarak hazırlıyoruz. Tanıdığımız ezgiler var, fakat önceki albümünden farklı olarak söz müziği bana ait olan eserler de olacak. Tarihimizde ve yakın zamanda Anadolu'da devrimci rol üstlenen değerlerimiz için birkaç bestem oldu onları da ekleyeceğim. 

Öne Çıkanlar