Bülent Ecevit’ten mektuplar: 'Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek'
Abdullah EZİK
“iki büyük suçumuz var
seninle benim cihangir
biri sevmek biri sevilmek
bunca büyük suçlarla”
Bülent Ecevit, “Cihangir” şiirinden
Bülent Ecevit’in Robert Kolej’den arkadaşı Tunç Yalman ile mektuplaşmalarını içeren Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek, kısa süre önce yayımlandı. Ecevit ile Tunç arasındaki arkadaşlığa/dostluğa farklı yönlerden dikkat çeken kitap, aynı zamanda bir devrin yansıması olarak da okunabilir.
Kendi içerisinde gerek mektuplar gerekse bu mektupların gün yüzüne çıkması bakımından birçok farklı hikâye barındıran Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek, Alper Çeker’in koleksiyonunda yer alan mektuplardan meydana geliyor. 2006 yılında Tunç Yalman’ın vefatının ardından sahaflar aracılığıyla bu mektupları edinen Alper Çeker, uzun bir aranın ardından söz konusu metinleri yayınlama kararı aldı. Gerek Ecevit ile Yalman arasındaki dostluğu göstermesi gerekse hiç geçmeyen/bitmeyen bir dönem ruhunu ortaya koymasıyla kendisine özel bir yer edinen söz konusu bu mektuplaşmalar, artık hayatta olmayan iki dostun aziz hatırasını yaşatması bakımından da kıymetli bir yerde duruyor.
Gerek Türk siyasi tarihindeki yeri gerekse yaptığı konuşmalar, verdiği röportajlar ve aldığı kararlarla nevi şahsına münhasır bir karakter olan Bülent Ecevit, yakın çevresinde yer alan birçok kişide iz bırakmış, oldukça entelektüel bir figür olarak tanımlanabilir. Kitapta yer alan mektuplar da okurları bir yandan Ecevit’in gençlik dönemine götürürken diğer yandan onun karakterini meydana getiren sürece ışık tutmasıyla dikkat çekiyor. Zaman zaman ciddiyeti, meseleleri ele alış şekli, olaylara yaklaşımıyla çarpıcı bir yerde duran, zaman zamansa oldukça renkli, espritüel ve sıcak kanlı bir karakter olarak ön plana çıkan Ecevit, bugün için hâlâ üzerine düşünmeye değer bir isim.
Tunç Yalman ile dostluğunu ömürleri boyunca sürdüren Bülent Ecevit, bu yakın arkadaşıyla içerisinde bulunduğu her türlü sıkıntıyı, mutluluk ve hayal kırıklığını paylaşmaktan geri durmaz. Bu anlamda oldukça uzun bir süreye yayılan mektupların içeriğine bakıldığında iki arkadaşın hem nelerden hoşlandığını hem de birbirleri üzerinde nasıl bir etkileri olduğunu görmek mümkün. Kavgalarını, aşklarını, öfke ve yüklerini her daim birbirlerine anlatarak çare arayan dostlar, Robert Kolej’de başlayan dostluk anlatısını böylelikle giderek katmanlaştırır , hayatlarında farklı bir yere koyar. Ecevit, Yalman ile yazışırken her daim arkasında olan bir dostun varlığından ve gücünden haberdardır.
Sokaklarda yürümek, kitap okumak, “komünist romancılar”ın izini sürmek, yeni ve farklı bir dünya hayal etmek, Bülent Ecevit’in ilkgençlik döneminden beri karakterini inşa eden noktalardandır. Yalman’a yazdığı mektupların büyük bir bölümünde yaptığı işlerden, okuduğu kitaplardan, Rilke’den, şiirden, edebiyattan, sanattan, gündelik olaylardan bahseden Ecevit, kendisini bütün çıplaklığı ve duygulanımıyla ifade etmekten sakınmaz:
“Çıkacağım şehirden. Hani komünist romancıların dediği gibi “şehvetle” atılacağım toprağa... Basit ve harikulâde güzel bir evim olacak. Gündüz sporların en mükemmeli. Ve kafamı toprak geliştirecek olgunlaştıracak. Akşamları, tertemiz bir kafayla evime gideceğim. Çay yapacağız, konuşacağız, okuyacağım, yazacağım, düşüneceğim ve duyacağım.”
Öyle ki onun için her şey, dostlarıyla vakit geçirmekten, güzel şeylerden bahsetmekten, barış içerisinde bir dünya tahayyül etmekten ibarettir. Hayatını da bu emelini gerçekleştirmeye vakfeder.
Birbirleri ile türlü sıkıntısını paylaşan Ecevit ve Yalman’ı buluşturan büyük sırlardan biri de aşktır. Ecevit, neredeyse bütün bir hayatını şekillendiren Rahşan Hanım ile aşklarını da ilk kez Yalman’a anlatır, aralarındaki sorunları, özlem ve duygulanımları da onunla paylaşır. Bu anlamda Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek, aynı zamanda "Bülent ve Rahşan” arasındaki aşkın bir izdüşümü olarak da görülebilir. Kendisinin Rahşan Hanım’a açılması, duygularını dile getirmesi, bulduğu karşılık ve zamanla işin içerisine ailelerin girmesi mektuplar boyunca devam eden ve uzun bir zaman dilimine yayılan aşkın farklı bir noktadan açılımı olarak değerlendirilebilir. Ecevit, bu aşkı bütün çıplaklığıyla yakın arkadaşına anlatmaktan geri durmaz. Rahşan Hanım’ın evine ilk gidişi, İstanbul’dan Ankara’ya uzanan ayrılık hikâyesi ve evlilik teklifi ve Aral ailesinin bu kararı onaylaması, bütün çıplaklığı ve Ecevit’in kendi satırlarıyla anlam bulur. Sözgelimi bu büyük heyecanı Bülent Ecevit şu sözlerle dile getirir:
“Rahşan ailesi ile konuşmuş; ‘Nasıl istersen kızım,’ demişler, ‘vaziyeti müsait olunca evlenirsiniz’. Gelgelelim, benimle rastlaşacak diye artık Seraplara bile göndermiyorlar, yalnız başına yahut arkadaşları ile, sokağa bile bırakmıyorlar. Mamafih ‘Bu benim mutaassıplığıma ceza’ diyorum. Şimdi canım tuhaf bir şey yazmak istedi; hem o kadar istedi ki ne tuhaf olursa olsun yazacağım: ‘Ben Rahşan’ı seviyorum…’”
“Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi”
Bülent Ecevit, “Elele Büyüttük Sevgiyi” şiirinden
Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek, yakın dönem Türk siyasi hayatının önemli figürlerinden biri olan Bülent Ecevit’in kişisel yaşantısına, Rahşan Aral ile aşkına, verdiği kararların arkasında nasıl bir bilincin yattığına işaret eden özel bir kitap/mektuplaşma örneği olarak görülebilir. Tunç Yalman’a yazdığı mektuplarda kendisini bütün çıplaklığıyla ortaya koyan Ecevit, yazışmalarında hayatının dönüm noktalarına işaret etmekten de kaçınmaz.