Enzo Traverso'dan devrimlerin tarihsel seyri üzerine

Enzo Traverso'dan devrimlerin tarihsel seyri üzerine
Enzo Traverso eserinde, antikapitalist hareketlerin geçmişteki sol akımlar ile etkileşime geçmeden ve onları tarihi bir şuurla idrak etmeden yeni bir gelecek yaratamayacaklarını savunuyor.

Merve KÜÇÜKSARP


Tarihçi ve siyaset bilimci Enzo Traverso’nun kaleme aldığı ‘Devrim: Bir Entelektüel Tarih’, Osman S. Binatlı’nın çevirisi ile Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı. Daha önceki yıllarda dilimize kazandırılan “Yahudi Meselesi ve Marksistler”, “Geçmişi Kullanma Kılavuzu”, “Savaş Alanı Olarak Tarih: XX. Yüzyılın Zorbalarını Yorumlamak”, “Yahudi Modernitesinin Sonu/ Muhafazakar Bir Dönüm Noktasının Tarihi” ve “Solun Melankolisi-Marksizm, Tarih ve Bellek” gibi eserleri ile ülkemizde de oldukça ilgiyle okunan Traverso, bu eseriyle Avrupa devrim fikrinden yola çıkarak tüm dünyadaki devrimlerin izini sürüyor ve devrimi kavramsal olarak ele alıyor, geçmişten günümüze tarihsel seyrini anlatıyor.

Traverso, devrimin yalnızca politik olmayacağını, kültürel ve sosyal açılardan da meydana gelebileceğini söylese de, eserinde siyasi devrim kavramı üzerine yoğunlaşıyor. Devrim fikrinin altını dolduran anlamı mercek altına alırken, bir yandan da onun içeriğinin doğru dürüst anlaşılması gerektiğinin üzerinde duruyor. Zira bunu yapmadan bugünkü siyasi atmosferin ve modernitenin anlaşılamayacağını savunuyor.

1989 BERLİN DUVARI

Günümüzde -iphone devrimi, teknoloji devrimi, cinsel devrim gibi- yerli yersiz pek çok olgu için kullanılan devrim sözcüğü, bir cenah için romantik bir hayalken, bir başka cenah için içi boş, küçümsenen bir kavram olarak görülüyor. Traverso, bu iki görüşe karşı tavır geliştiriyor ve bilhassa 1989 yılında Berlin duvarının yıkılmasından sonraki yıllar içinde, devrim ihtimalinin öldüğü ve asla geri gelmeyeceği fikrini taşlıyor. Eserinde devrimin nasıl mümkün olacağını açık seçik anlatmasa da, devrim fikrinin ve onun olanaklarının tüm yönleriyle kavranmasına imkan sağlıyor.

Traverso, devrim fikrini irdelerken, aynı zamanda özgürlük kavramından da bahsetmemiz gerektiğini belirtiyor. Siyasi sözlüğümüz içerisinde anlamı belirsiz olan özgürlük kelimesinin çok sayıda tanımı olduğunu, zaman zaman çelişkili anlamları ihtiva ettiğini, bu sebeple farklı hatta karşıt ideolojik cenahlar tarafından kullanıldığını da ekliyor. Keza Marx, özgürlük alanının, -zorunluluğun sınırlarını çizdiği- emeğin bittiği yerde başladığını iddia ederken, neoliberal ekonomist Milton Friedman ise, bir toplumun ihya olması için özgürlük fikrinin eşitlik istencinin önüne konması gerektiğini, bu bakışın eşitliğin lehine olacağını savunur, -ki özgürlüklerin havarisi addedilen neoliberalizmin özgürlükleri ne hale getirdiği de günümüzde ortadadır.

DEVRİM KAVRAMININ ÇELİŞKİLERİ

Devrim ve özgürlük ilişkisine bakıldığında ise, devrimin, kitleleri monarşizmin, kapitalizmin ve otoriterliğin hegemonyasından kurtararak onlara özgürlük vaat ettiği tartışılmazdır. Buna rağmen özgür olma ülküsünün devrimin kendisinden önce geldiği söylenemez. Devrim kendisini gerçekleştirirken, şiddete başvurabilir ve bu şiddet, bir noktadan sonra özgürlüklerin önüne devasa bir engel olarak çıkabilir.

Bu açıdan Traverso, devrim kavramının çelişkili yapısından da bahsediyor: Devrimi gerçekçi bir bakışla ele almak entelektüel tarih açısından elzemdir, zira devrim hem özgürlük ve kurtuluş vaat eder, hem de teröre ve şiddete teşnedir. Böyle kaygan ve zıtlıklarla dolu bir zeminde hareket ettiği için devrimin tanımını yapmak zahmetli, onun ideal şartlarda gerçekleşmesini beklemek de gerçekçi değildir.

Ancak yine de Traverso, devrim kavramına eser boyunca senalarda bulunmakta geri durmuyor ve devrimin insanın deneyimleyeceği yüce bir olay olduğunu satır aralarında belirtiyor. Bu noktada, devrimin tesadüfen oluşan bir olgu olmadığının, bilinçli özneler tarafından kolektif bilinçle gerçekleştirilen bir eylem olduğunun altını çiziyor ve devrimlerin tarihsel ilerlemenin düzenli ve kümülatif zamanına ait olduğu inancını eleştiriyor. Zira devrimler, tarihsel sürekliliğin kırıldığı, zamanın büküldüğü, günlük yaşamın aniden sekteye uğramasıyla patlak veren, ezilenlerin, alt sınıfların ve yönetilen insanların güçlerini keşfettikleri nadir ve büyülü anlardır. Devrimlerde özneler topluluğa dönüşürler ve bu kolektif hareket tarihin kırılmasını gerçekleştirir. Devrim böylesine tekil bir anken, tarihsel bir miras beklentisi veya devrimin bir –evrimsel- alt yapısı olacağı fikri, geçtiğimiz yüzyıldaki sol cenahın içine düştüğü çıkmazlardan biridir. Nitekim 1989 yalnızca Duvarın değil, bu görüşün de yıkıma uğradığı simgesel bir tarihtir.

Traverso, 1989 yılını daha pek çok yerde vurgulamaya devam ediyor. Kapitalizmi şekillendirenin komünizm olduğunu, 20. Yüzyılın ortalarındaki politik dengeyi komünizmin sağladığını, duvarın yıkılmasıyla birlikte kapitalizmin gerçek ve karanlık yüzünü gösterdiğini, zira komünizmin olmadığı bir sistemde dengelerin bozulduğunu, demokrat solun, neoliberal ideolojinin güdümünde kalacağını savunuyor.

BOLŞEVİK DEVRİMİ

Traverso’nun önemle üzerinde durduğu bir diğer tarih ise 1917’dir. Her ne kadar 20. Yüzyıla kadar Fransız devrimi, 1848 devrimleri ve Paris Komünü gibi olaylar meydana gelmişse de, 1917 Bolşevik Devrimi, hem 20. Yüzyıl siyasi tarihini tümüyle etkileyen ve şekillendiren hem de devrimin fikirsel zeminini değiştiren bir olay olmasıyla mühimdir. 1917 Bolşevik Devriminin tarih sahnesine yeni bir türevini sunduğu komünizm kavramı, savaş ve devrim arasında yeni bir ilişki kuran bir ideoloji olmasının yanı sıra örgütsel bir hareket olarak seleflerinden farklıdır.

Enzo Traverso eserinde -günümüzde sol cenah için bir yol haritası sunmasa da-, antikapitalist hareketlerin geçmişteki sol akımlar ile etkileşime geçmeden ve onları tarihi bir şuurla idrak etmeden yeni bir gelecek yaratamayacaklarını savunuyor. Anlatısının eksenine Avrupa’daki devrim tarihini alsa da, Latin Amerika, Karayipler ve Asya'daki devrimci hareketlerden de bahsediyor, buradaki kimi olayları coğrafi ve zamansal düzlemde birbirine bağlayarak devrim kavramı üzerine okura çok boyutlu bir düşünme alanı açıyor.

Öne Çıkanlar