'Meşru Gayrimeşru' vizyonda... Erkan Can: 'Belki de bu filmi izleyen hiç kimse bir daha dolandırılmayacak'
Ali GÜZEL
URFA - Türkiye'de hakim, savcı ve akademisyenlerin bile tuzağına düştüğü telefon dolandırıcılığı film oldu. Erkan Can'ın başrolde oynadığı film, 'Meşru Gayrimeşru' adıyla 27 Eylül'de gösterime girdi.
Usta oyuncu Erkan Can, filmde bir hukuk profesörüne hayat veriyor. Gerçek hayatta da telefon dolandırıcılarının tuzağına düşen Can, filmde de parasını telefonda kendisini emniyet müdürü olarak tanıtan dolandırıcıya kaptırıyor.
Yönetmenliğini Ömer Kaydı'nın yaptığı komedi türündeki filmin kadrosunda Kemal Uçar ve Şahin Sarsu gibi isimler de yer alıyor. Urfa ve İstanbul'da çekilen filmin gösterimi devam ediyor. Filmin başrolü oyuncusu Erkan Can, Artı Gerçek'in sorularını yanıtladı.
'ÖYLE BİR ANINIZI YAKALIYORLAR Kİ…'
- 'Meşru Gayrimeşru' ne anlatıyor, hikâyenin çıkış noktası ve izleyiciye vermek istediği mesaj nedir?
'Meşru Gayrimeşru', meşru olanın gayrimeşruya nasıl bir zemin sağladığını, gayrimeşrunun da aslında meşru olanın mutlaklığından güç aldığı bir paradoksu komediyle anlatıyor. Yani bir hukuk profesörü bile dolandırılabilir ve zaten baktığı davalar yüzünden başı belada insanlar 'ben düşmem bu tezgâha diyebilir' ama öyle bir anınızı yakalıyorlar ki; anlayana kadar iş işten geçmiş oluyor.
'KİMİN DOĞRUSU HAKİKATTİR?'
- Film, profesör Erdem Kuş'un öğrencilerine, dolandırıcıların ise çocuklara ders verdiği ironik bir sekansla başlıyor ve hukuk profesörü daha sonra çocuklara eğitim veren o dolandırıcıların tuzağına düşüyor. Buradaki ironi ile ne anlatılmak isteniyor?
Farklı hayatlar farklı anlayışlar. 'Meşru olan nedir'in sorgusu devam ediyor. Filmde dolandırıcılar bir çocuk için 'okuyup işsiz kalsın da aklı başına gelsin' diyor. Yani bakış açısı… Onların doğruları bunlar... Diğer yandan adalet duygusuyla yaşayan bir hukukçu… İşin ironisi de 'kimin doğrusu hakikattir' diyor. Film bu tartışmasını da kendi içinde kendi diliyle, komediyle anlatıyor.
'BAZEN İNSANLAR KENDİ ADALETLERİNİ SAĞLAMAYA ÇALIŞIYORLAR'
- Filmde meşru olanın sonradan gayri meşrulaştığını, yozlaşmış sistemin içindeki kişilerin de meşru olduğunu görüyoruz. Birincisi için pek emin olamayız ama geçmişe ve günümüze bakarsak ikinci kısım (yozlaşmış sistem) gerçek hayattakiyle benzeşmiyor mu? Filmin ismi bu yüzden mi 'Meşru Gayrimeşru'?
Evet, filmin isminin kendisi de o ironiyi taşıyor. Hayatın neler getireceğini bilemiyoruz. Bazen filmde de olduğu gibi insanlar kendi adaletlerini sağlamaya çalışıp, kendi sistemlerini kuruyorlar, doğrusuyla yanlışıyla meşru ve gayrimeşru iç içe geçiyor. Yani çokta anlatıp filmin içeriğine dair bilgi vermeyelim ama sorduğunuz yerden bakınca evet, filmin ismi de biraz bu yüzden 'Meşru Gayrimeşru'.
'CİDDİ ALT YAZILARI OLAN BİR FİLM'
- Erkan Can da gerçek hayatta Prof. Erdem Kuş gibi dolandırıcıların tuzağına düştü. İnsanlar 'neden' ve 'nasıl' bu tuzağa düşüyor? Buna uygun bir zemin mi var ülkede?
Halkın emniyet ve yargı mensuplarına olan güvenini kullanarak yapılan bir dolandırma sistemi. Yani emniyet ve yargı mensupları arayıp para istemez, hiçbir banka çalışanı şifre istemez. Bunları yavaş yavaş aklımıza kazımalıyız. Bu sebeple de bizim filmle birlikte vereceğimiz mesajlarımız, söyleyecek sözlerimiz var. Film durum komedisi ama ciddi alt yazıları olan bir film. Madem ülkede böyle bir problem var, biz de bu probleme daha fazla dikkat edilsin diye elimizden geleni yaptık.
'ERKAN'IN YAŞADIKLARINI ERDEM PROFESÖRÜN İÇİNE KOYUP OYNADIM'
- Erdem Kuş ile benzer bir kader paylaştığınız için mi bu rolü üstlendiniz? Sizi bu hikâyeye çeken şey neydi?
Önce film teklifi geldi. İş yoğunluğum olduğu için kesin bir dönüş yapamamıştım. Bir süre sonra gerçek hayatta dolandırıldım ve filmde oynamaya karar verdim. Bankadan aradıklarını söylediler, sigortayla ilgili bir şeyler söylediler. Ben kart numaramı, şifremi verdim. Kısa bir süre sonra anladım ki, 9 bin dolar dolandırılmışım. Sonra bu filmde oynamaya karar verdim. Bu buruk bir gülümseme olacak. Erkan’ın yaşadığı duyguları Erdem profesörün içine koyup oynadım. Bu film nasibimde varmış, öyle düşünelim. Belki de bu filmi izleyen hiç kimse bir daha dolandırılmayacak. Komedi dolu bir kamu spotu olmuş oldu.
'HERŞEYE VE HERKESE İNANMAMAMIZ GEREKİYOR'
Son olarak izleyicilere söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Yaş tahtaya basmayın. 'Benim başıma gelmez' demeyin. Sinemalara bekleriz izleyicilerimizi. Dolandırıcılar telaşlandırarak diyaloğa başlayıp, vaatle devam ettirip istediklerini almaya çalışırlar. Herkese ve her şeye inanmamamız gerekiyor.