Formların Akışkanlığı: Sergey M. Eisenstein’den Piranesi’ye Bakışlar

Piranesi ya da Formların Akışkanlığı, bir sanatçının bir başka sanatçıya, düşünür ve entelektüele dair notları, onun üzerinden kendisine dair çıkarımları olarak yorumlanabilir.

Formların Akışkanlığı: Sergey M. Eisenstein’den Piranesi’ye Bakışlar

Sovyet sinemasının önemli yönetmen ve kuramcılarından biri olarak ön plana çıkan Sergey M. Eisenstein’ın İtalyan mimar ve gravürcü Govanni Battista Piranesi üzerine notları ve onun üzerinden kendi sanat anlayışına dair anekdotları birleştiren Piranesi ya da Formların Akışkanlığı, Ali Karatay çevirisiyle geçtiğimiz günlerde yayımlandı.

Piranesi ya da Formların Akışkanlığı, bir sanatçının bir başka sanatçıya, düşünür ve entelektüele dair notları, onun üzerinden kendisine dair çıkarımları olarak yorumlanabilir. Çok yönlü bir yönetmen ve kuramcı olarak ön plana çıkan Sergey M. Eisenstein, öncelikle kendi sinemasında kuralları alt üst eden, kendisine öncüllerinden farklı bir sinema anlayışı geliştiren özgün isimlerden biri olarak belirir. Stachka / Grev (1924), Potemkin Zırhlısı (1925), Eisenstein in Mexico (1933) ve Seeds of Freedom (1943) gibi filmleri üzerinden benimsediği sinema anlayışını açıkça ortaya koyan Eisenstein, aynı zamanda bir eleştirmen ve kuramcı olarak da kendisine özgün bir alan inşa eder.

İlk filmi Grev ile başlayan, ardından Potemkin Zırhlısı ile gelişen Eisenstein filmleri, montaj, estetik, etki ve propaganda gibi başlıklarda bir devrim gerçekleştirmiş, onu ve Sovyet sinemasını zaman içerisinde çok daha farklı bir yere taşımıştır. Özellikle temsil, anlatı dünyası, yeni kahraman tipolojisi, mekân kullanımı gibi konularda devri için başat bir yönetmene evrilen Eisenstein, sanata ve sinemaya dair düşüncelerini açıkladığı metinlerde de bu yenilikçi tavrını sürdürmüştür.

Sergey M. Eisenstein’ın İtalyan mimar ve gravürcü Govanni Battista Piranesi üzerinden sanata dair düşüncelerini farklı yönleriyle ön plana çıkardığı Piranesi ya da Formların Akışkanlığı, geçmişin bugüne nasıl etki edebileceğine dair bir araştırma olarak da görülebilir. Söz konusu bu metninde 18. yüzyıl Avrupa sanatının ayrıksı figürlerinden biri olan Piranesi’ye dair yeni bir açılım geliştirmeye özen gösteren Eisenstein, bir sanatçının nasıl olup da bu kadar farklı ekol ve kuşakları etkileyebildiği sorusu üzerinden hareket eder.

Govanni Battista Piranesi, benimsediği estetik anlayış, geliştirdiği farklı anlatı ve sanatsal değerlerle çağının ayrıksı isimlerinden biridir. Gerek yaşadığı dönemde gerekse daha sonraki yüzyıllarda sıkça tartışılan bir isim olan Piranesi, nihayetinde birçok tartışmanın merkezinde olmuştur. Kendisi de çağdaşlarından farklı bir anlayış ile sanatını şekillendiren Eisenstein için Piranesi, üzerine düşünmeye değer önemli bir isimdir. Eisenstein’ın söz konusu Piranesi ya da Formların Akışkanlığı başlıklı eseri, işte bu arayış ve süreci bütün yönleriyle tartan, tartışmaya açan bir metin olarak belirir.

Eisenstein, Piranesi ya da Formların Akışkanlığı’nda öncelikle “form” meselesine odaklanır. Kendi sanat anlayışında da bu konuyu sıkça tartışmaya açan Eisenstein, Piranesi’nin nasıl olup da form meselesini bu denli farklı şekillerde değerlendirdiğinin izini sürer. Farklı formları zamanla iç içe geçiren Piranesi, hem mimarlıkta hem de gravür sanatında büyük bir etki bırakır ve onun çalışmaları, zamanını derinden sarsar. Ayrıksı bir sanatçı olarak Piranesi, izleyicilere formun bir kalıptan ibaret olmadığını, onu şekillendiren kişinin elinde bambaşka anlam ve biçimlere gelebileceğini gösterir. Onun bu tavrı, bir sanatçı için ayrıksı ve özgün olmanın, farklı formsal arayışlara girmenin ne derece önemli olduğunu hatırlatır.

Sergey M. Eisenstein, bütün bir kitap boyunca Piranesi üzerinden hareket ederken aslında kendi form düşüncesini de açıklamak, değerlendirmek için bir alan bulmuş olur. Özgünlük, çok katmanlılık, farklılık gibi başlıkların bir sanatçı için ne derece önemli olduğunun altını çizen yazar, Piranesi’nin çalışmalarında estetik ve sanatsal değerin ne derece yüksek olduğunu vurgular. Bu tavır, zamanla formları akışkan bir hâle getirirken bir çok yönlü düşünme sistemini de beraberinde getirmiş olur. Eisenstein, Piranesi ya da Formların Akışkanlığı boyunca işte bu form meselesini ve akışkanlık hissini tartışmaya açar.

Sergey M. Eisenstein’ın az bilinen metinlerinden biri olan Piranesi ya da Formların Akışkanlığı, Ali Karatay çevirisiyle Ketebe tarafından yayımlandı.