Genco Erkal 'sanık' olarak vefat etti, davası hâlâ Yargıtay'da
Artı Gerçek - 'Bir Delinin Hatıra Defteri' ile Türkiye'de Batılı anlamda metne dayalı sahnelenen ilk tek kişilik tiyatro oyununu sergileyen, Dostlar Tiyatrosu'nun kurucusu usta sanatçı Genco Erkal, 86 yaşında vefat etti. Erkal bir süredir kan kanseri ile mücadele ediyordu.
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, aynı zamandan politik tiyatronun Türkiye'deki önemli temsilcilerinden biri olan, "Nazım'ın unuttturulmak istenen sesi" olarak tanımladığı usta sanatçının hâlâ 2021'de hakkında açılan Cumhurbaşkanı'na hakaret davasından yargılandığını belirterek, Erkal'ın vefatına dek Türkiye'de yargı sistemi, davalar ve AKP iktidarıyla verdiği imtihanı hatırlattı.
Tahincioğlu'nun T24'teki yazısından satır başları şöyle:
"Paylaşımlarımda hakaret yoktur. Hiçbir zaman olmadı. İddianame kabul edilirse mahkemede sadece kendimi değil, başta Cumhuriyetin temel değerleri olmak üzere, doğayı, demokrasiyi, insan haklarını, ifade özgürlüğünü savunacağım. Bana bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum."
2021’de, 83 yaşındayken hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan dava açılan Genco Erkal’ın, iddianameye yönelik ilk tepkisi bu olmuştu…
'CUMHURBAŞKANINA HAKARET SUÇU' HAPİS CEZASI KAPSAMINDAYKEN YARGILANDI
Erkal, bu suçtan yargılanan tek kişi değildi elbette. 2014-2021’de, bu suçtan 38 bin dava açıldığı kayıtlara girmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına rağmen, bu suç hapis cezası kapsamından çıkartılmamıştı.
Ancak Genco Erkal’a kadar uzanması, Türkiye’nin en önemli sanatçılarından birinin 83 yaşında mahkemelik edilmesi, Cumhurbaşkanlığı avukatlarının davayı takip edip, ceza istemesi, haklı olarak, hala şaşırtabiliyordu insanları…
Zira Erkal hakkında açılan davanın kendine özgü yanları vardı. Erkal’ın, sosyal medya hesabı geriye doğru taranmış, üç ayrı twitter mesajı saptanmıştı. Her biri için ayrı hesap yapılmış, 1 yıl 2 aydan 4 yıl 8 aya kadar hapsi talep edilmişti. İstanbul Başsavcılığı, suçun zincirleme ve aleni işlendiğini belirterek cezanın arttırılmasını da istemişti.
SOSYAL MEDYADA ÜÇ MESAJ SUÇ SAYILDI
Neydi suç olan? Savcılığa göre şu üç sosyal medya mesajı:
-7 Haziran 2016: Ailenin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına diplomayı ortaya bir koy bakalım. Arkadaşın rektörden de olsa, sahte de olsa görelim şunu.
-16 Kasım 2016: Başkanlık sistemi yetmez. Türk usulü çobanlık sistemi olsun.
-16 Ağustos 2020: 'Erdoğan, Ayder Yaylası'nda 2022'ye kadar çalışmanın bitirilmesini hedefliyoruz.' Eyvaaah, güzelim doğa harikası Ayder Yaylası'nı bitirmeye karar vermiş. Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor."
5 YIL SONRA İŞLEME KONULAN İHBAR
Hadi, bu sosyal medya mesajlarının benzerlerine de dava açılıyor diyelim. Sembol olmuş sanatçının mahkeme kapılarına gelmesine neden olan inceleme neden yapılmıştı?
İddianameye göre, 20 Temmuz 2016'da İ.K. adlı kişi tarafından e-mail yoluyla Emniyet'e hakkında ihbarda bulunulmuştu. Beş yıl sonra aniden bu ihbar savcının gündemine gelmiş, yetinmemiş sosyal medyasını taramıştı Erkal’ın. Ve sonuçta 2021’de bu üç ayrı mesajı suç saymıştı.
İlk ifadesinde, savcıya şunları söylemişti usta sanatçı:
"Hiçbir zaman hakaret yoluna başvurmadım. Bunu kendime yakıştırmam. Ben cumhurbaşkanlığı sistemine, çevre katliamlarına, laik bir ülkede sürekli din olgusunun siyasi malzeme olarak kullanılmasına, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına, insanların düşünceleri nedeniyle hapis yatmasına, yoksulları daha yoksul kılan bir düzene karşıyım. Buna ilişkin görüşlerimi eleştiri sınırları içerisinde aktardım."
Buna rağmen savcı davayı açtı. Duruşmalar İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Erkal, sanatçı dostlarının da takip ettiği, avukatlığını eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan’ın yaptığı o duruşmada kendini şöyle savundu:
“Öncelikle Twitter paylaşımlarımda hiçbir hakaret unsuru olmadığına yürekten inandığımdan böyle bir dava açılacağını hiç beklemediğimi ifade edeyim. Dava açıldığına göre şimdi burada söz konusu tweetleri teker teker ele alıp savunacağım. Ayder Yaylasından başlayalım. Bu iktidarın doğayla arası pek parlak olmamıştır. İnşaat ve beton aşkı her zaman doğa aleyhine çalışmıştır. Onlar için önemli olan pazarlanacak yeni rant alanları yaratmaktır. Toprağı, alınıp satılacak arsa olarak görürler. Doğaya verilen zararlar konusunda tipik örnekler arasında Kaz Dağında maden aramaya izin verilmesi, halkın karşı koymasına rağmen İkizdere’de taş ocaklarına ruhsat vererek doğanın tahrip edilmesi, özel koruma altındaki kıyıların imara açılması sayılabilir. Cumhurbaşkanı da zaman zaman bizzat özeleştiri yaparak, örneğin İstanbul için şunları söylemiştir: ‘Biz bu şehre ihanet ettik. İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bundan ben de sorumluyum.’ Bu paylaşımlar bir eleştiridir, hakaret içermez. İddia makamının bunun kabul edilmesi sevindirici. Diploma meselesi yıllardır tartışılıyor bunu tek söyleyen ben değilim. Çobanlık konusunda Cumhurbaşkanının kendisi de 'ben de çobanım' diyerek kabul ediyor burada hakaret olamaz. Beraatımı talep ediyorum.”
Yazının tamamına buradan erişebilirsiniz. (KÜLTÜR SANAT)
Selahattin Demirtaş'tan Genco Erkal için taziye mesajı
Sanat ve siyaset dünyasından Genco Erkal'a veda: 'Tek bir ömür ışık saçtı'
Usta sanatçı Genco Erkal vefat etti: 'Hoşça kalın dostlarım'