Hititlerin beslenme alışkanlıkları araştırılıyor
Artı Gerçek - Hitit Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümünden Doktor Öğretim Üyesi Önder İpek başkanlığında, Türk Tarih Kurumu Başkanlığı finansal desteğiyle devam eden kazılarda farklı üniversitelerden akademisyenler, binlerce yıllık geçmişe sahip alanda tarihin izini sürüyor.
İpek, farklı alanlarda uzmanlaşmış kişilerden oluşan ekiple Hitit medeniyetini tüm yönleriyle anlamaya çalıştıklarını söyledi.
Kazılarda binlerce yıl öncesiyle ilgili ipuçları veren her bir bulgunun, uzmanı tarafından detaylıca incelendiğini belirten İpek, bu branşlardan birinin de kazılarda bulunan hayvan kemiklerini inceleyen zooarkeoloji olduğunu kaydetti.
Kazılarda bulunan hayvan kemiklerinin dönemin beslenme alışkanlıkları hakkında fikir verdiğine dikkati çeken İpek, "Şapinuva'daki kazıda bulduğumuz kemikler de burada inceleniyor ve bir sonuca varılıyor. Şapinuva'da binlerce kil tablet bulundu. Kemikleri inceleyerek yaptığımız tespitlerin büyük bir çoğunluğunu bu kil tabletlerde geçen ifadelerle doğrulayabiliyoruz." dedi.
Zooarkeoloji alanında akademik çalışmaları bulunan ve kazı ekibine 5 yıl önce katılan Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü doktora öğrencisi Pınar Perçin Gerçek de kemik parçalarını inceleyerek, dönemin beslenme alışkanlıkları hakkında araştırma yapıyor.
Yaklaşık 9 bin parça hayvan kemiği inceleyerek İngilizce hazırladığı "Anımal Economy and Consumptıon In The Admınıstratıon Sector Of Hıttıte Capıtal Šapinuwa" makalesi bir dergide yayımlayan Gerçek, aynı ekipte yer alan arkeolog eşiyle çalışmalarını sürdürüyor.
Gerçek, Şapinuva'daki arkeolojik kazılarda bulunan, bir dönem metal atölyesi olarak kullanıldıktan sonra şehrin atıklarıyla doldurulmuş alanda binlerce hayvan kemiği bulunduğunu söyledi.
Kemiklerin ait olduğu dönemle ilgili birçok bilgi verdiğini belirten Gerçek, "Buradan çıkan atıklara baktığımızda koyun, keçi, sığır gibi hayvanların kemikleri var. Bunlar temel türler. Bunun dışında farklı türler de var. Yaban hayvanları arasında kızıl geyik görebiliyoruz. Kızıl geyik bizim için coğrafya hakkında ekolojik olarak ciddi bilgiler veriyor. Döneminde Şapinuva ve çevresinin ormanlık araziye sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Tavşan, kuş kemikleri ve kaplumbağa kabuğuna ulaştık. Bunlar da döneminde tüketilen türler olduğunu bize gösteriyor." dedi.
HİTİTLER GÜNLÜK HAYATTA DOMUZ TÜKETMİYOR
Şapinuva'nın Tepelerarası ve Ağılönü diye adlandırılan iki bölgeden oluştuğunu dile getiren Gerçek, Hititlerin domuzu yalnızca dini ritüellerde kullandığını, şehrin dini bölgesini temsil eden Ağılönü bölgesinden çıkan kemiklerden belirlediklerini kaydetti.
Bu konuda yapılan tespitlerin bölgeden çıkan kil tabletlerle desteklendiğine dikkati çeken Gerçek, "Tabletler dini ritüellerde domuzların kullanıldığını söylüyor. Yazılı kaynaklara baktığımız zaman domuzun ve köpeğin ritüelik olarak kullanılan türler olduğunu görüyoruz. Yani zooarkeolojik buluntularla yazılı tabletler birbiriyle örtüşüyor. Ağılönü'nde yanmış kuş kemikleri mevcut. Bu da ritüel bağlamında Hititlerin ya da Şapinuvalıların bu türleri seçtiğini bize gösteriyor." diye konuştu. Gerçek, şunları söyledi:
"Hititlerde domuz, günlük tüketimde kullanılmıyor. Bunu yazılı belgelerde de net bir şekilde görüyoruz. Özellikle dini alanlara domuz ve köpeğin yaklaşmaması gerektiği bilinçli şekilde tabletlere yazılmış. Bizler de zooarkeolojik çalışmalarımızda bu sonuçlara varıyoruz. Benim çalıştığım alan mutfak atıklarından oluşuyor. Bu mutfak atıkları arasında oldukça az sayıda domuz kemiğine ulaşıyoruz ve bu kemikler üzerinde herhangi bir kasaplık izi görememiştik. Domuzun arınma ritüeli kapsamında kullanıldığı ve tanrılara sunulduğu söyleniyor. Belki de kişi kendi içinde kötü olduğu noktalarda domuzu kurban ediyordu çünkü yazılı belgelerde domuz ve köpeğin dini alanların yakınından dahi geçmemesi gerektiği özellikle belirtiliyor."
Yüksek lisans çalışması kapsamında 9 bin kemiği incelediğini bildiren Gerçek, "Şu anda kazı depomuzda bir oda dolusu kemik var. Bu da Şapinuvalıların beslenmesinde hayvanın ne kadar önemli bir noktada olduğunu gösteriyor. Zaten zooarkeolojik çalışmaların temelinde bu var. Bugün de dahil olmak üzere kesintisiz ilişkiyi açıklayabilmek için bu bilim dalını arkeolojiyle birlikte yoğurarak ortaya daha anlamlı ve nitelikli sonuçlar çıkarmayı amaçlıyoruz." bilgisini paylaştı. (AA)