Hollandalı elektronik müzik grubu Weval Zorlu PSM'de: 'Ne zaman İstanbul'da çalsak yaptığımız iş anlamını buluyor'
Tanya VARER
Artı Gerçek - Son yıllarda elektronik müzik alanında büyük beğeni toplayan Hollandalı ekip Weval ile Türkiye’de GRGDN Müzik temsilciliğinde, Ninja Tune Technicolor serisinden yayınlanan Dreaming EP’sinin hemen sonrası; 4 Kasım 2023’te MIX Festival kapsamında İstanbul’da verecekleri konserin hemen öncesinde Artı Gerçek için konuştuk.
Harm Coolen ve Merijn Scholte Albers’ten oluşan ikiliyi uzun sayılabilecek bir süre Zoom’da bekledikten sonra karanlıklar içinden Merijn’ın sesi geliyor. “Harm’ı bekleyelim mi biz başlayalım mı?” diye sorduğumda özür dileyerek kamerayı açıyorlar. Linke bağlanırken çeşitli aksilikler yaşamışlar, bütün gün çalıştıkları için akılları biraz karışık ama stüdyolarındaki kanepede yan yana oturmuş olanca sempatileriyle sorularımızı yanıtlamayı bekliyorlar.
Yeni EPDreaming'i dinlemek için tıklayın.
Turne öncesi yoğun zamanınızda bu söyleşi teklifini kabul ettiğiniz için çok teşekkürler. Nasılsınız nasıl gidiyor?
Harm: Bütün gün, beş dakika önceye kadar yeni konserlerin görsel elementleri üzerine çalışıyorduk. Aklımız karman çorman ama yine de seninle konuşacak enerjiyi bulduk. İyiyiz yani.
Daha önce İstanbul’da defalarca sahne aldınız. 4 Kasım’da MIX Festival’de neler farklı olacak? Sizi görmeye tekrar neden gelelim?
Merijn: Sanırım en son İstanbul'da ikimiz yine yalnız çalmıştık ama şimdikinden farklı bir stildeydi. Sanki daha çok DJ masasının arkasında kaldığımız bir performanstı, bilemiyorum. Artık daha çok canlı çalma olayına giriyoruz. Yine sahnede yalnız ikimiz varız, hâlâ dans edebilir ve büyük bir elektronik şov izlediğinizi hissedebilirsiniz.
Harm: Evet bir de yeni kayıt yayınlandı. Önceki konsere kıyasla sanırım on yeni şarkımız vardır.
Merijn: Son geldiğimizde çaldığımız setten belki birkaç şarkı olur. Bazı klasikleri çalacağız ama kalanı tamamen yeni olacak.
Yeni çıkışınızı tebrik ederim yeri gelmişken. Bazı müzisyenler kendilerini kayıt dönemi stüdyoda beste yaparken daha rahat hisseder bazıları sahnede olmayı tercih eder. Sizin için net bir ayrım var mı bunlar arasında?
Harm: Sonsuza kadar birini seçmemiz gerekse ikimiz de stüdyoda olmayı tercih ederiz bence. Bir yandan da müziğin çaldıkça hayat bulduğunu anladık artık. Sadece beste yapıp kaydedip, hiç canlı çalmamak çok gerçek dışı hissettirebilirdi. Sabah stüdyoya akşam ev yapmaktan başka bir pratiğimiz olduğu için zaman içinde güçlendik diye düşünüyorum.
Şu an devam eden başka projeleriniz var mı yoksa tek odağınız Weval’de mi?
Merijn: Sadece Weval. Önümüzdeki ay zaten turnemiz başlayacak.
Harm: Bir hafta içinde başlıyor.
Merijn: Doğru, az kaldı. Tek odağımız Weval şu an.
Harm: İstanbul 15 ayaklı Avrupa turnesinin ilk durağı olacak.
Çok iyi. Buradaki seyirciye aşinasınız diye düşünüyorum.
Harm: Açık ara en iyi seyirci.
Merijn: Evet her zaman bizi şaşırtan bir kitle. Seyirci sizi şımartıyor. Saygı görüyorsunuz, bu şahane bir şey. Kıyaslayınca İstanbul’da çalmak Hollanda’da çalmaktan çok farklı.
Harm: İstanbul’un elektronik dahil olmak üzere zengin bir müzik kültürü var. 5-6 yıl önceye kadar, yani oraya gelip gitmeye başlamadan önce bunun farkında değildik. Öğrendikçe çok etkilendik. İstanbul’da çok kez çalmış olmamızın sebebi bu. Samimiyetle çok seviyoruz.
Bir yerde müziğe eski alanınız olan sinemadan kaçmak için başladığınız gibi bir şey okumuştum…
Merijn: Yani kaçmak diyemem de… İkimiz de sinema çalışmalarında bulunduk ve kısa sürede fark ettik ki bizim için müzik…
(Harm muzipçe araya girip Merijn’ın ezberini bozuyor.)
Harm: Müzik iyi bir kaçışmış, onu mu fark ettik?
Merijn: Ne? Ha, iyiymiş herhalde. Nasıl diyeyim… Beynim artık çalışmıyor teşekkür ederim.
Harm: Film işinde prodüksiyon, yazım aşaması gibi ayrı ayrı katmanları olan bir bütün var. Müzikte hepsi bir arada. Aynı anda hem yazıp hem de prodüksiyonla ilgilenmek mümkün. Müziğe geçmek kesinlikle bir özgürlük hissiydi. Bu yüzden benim için bir kaçış gibi geldi. Sağlıklı bir kaçış…
Deminki soruyu sormamın sebebi, Weval’in görsel işlerini başkalarına mı emanet ediyorsunuz yoksa sinema geçmişiniz sebebiyle videolar, kapaklar, fotoğraflarla bizzat mı ilgileniyorsunuz diye merak etmemdi.
Merijn: Görsel konularda bize yardımcı olan başka insanlar var çünkü bu farklı bir dünya. Fakat bizim güçlü görüşlerimiz olabiliyor tabii.
Harm: Evet, bugün mesela bütün gün bir VJ (Video Jockey) ile çalıştık. Kelimenin tam anlamıyla bütün gün birlikte sahnede kullanacağımız görseller üzerine ince ayar yaptık. Müzik konusunda o kadar “nerd” davranıyorduk ki artık görsel açıdan düşünecek takatimiz kalmıyordu. Müziğin içine dalmıştık. Görsellerde başka insanlarla birlikte çalışmaya ve bundan en iyi şekilde yararlanmaya çalıştık.
(*nerd: konuyla ilgili takıntılı derecede çalışıyorduk, "inekliyorduk" anlamında)
Hollanda’da müzik sahnesi genel olarak nasıl, bunu merak ediyorum. Örneğin Türkiye’de lokal bağımsız sanatçılar ekip kuruyor, birlikte üretiyor, imkanlarını paylaşıyor, birbirlerini destekleyerek birlikte büyüyorlar. Orada bu tip bir ağınız var mı?
Merijn: Komşularımız konusunda şanslıyız. Güzel stüdyoları olan birçok insanın bulunduğu güzel bir stüdyo binasındayız. Komşularımız aynı zamanda dostumuz. Bir şeyler ödünç alabiliriz ya da bir şeyler paylaşabiliriz. Bazen bir arkadaşımız bizim stüdyoya girip vokal kayıtlarına katılabilir. Biz son zamanlarda kendi kendimiz daha fazlasını yapmayı deniyoruz veya Hollanda dışından başka sanatçılarla birlikte çalışıyoruz. Hollanda’da bu açıdan güzel bir topluluk olduğunu düşünüyorum ama kendi kendimize “nerd”lük etmeyi de seviyoruz.
Kariyerinizde “Şunu böyle yapmasaydık Weval Weval olmazdı.” diyebileceğiniz kadar net dönüm noktaları oldu mu?
Merijn: Biraz düşüneyim, epey bir süredir işin içindeyiz.
Harm: Başlangıçta her an bir nevi “Ya bunu bir daha yapmayacağız ya sonsuza kadar yapacağız.” anıydı. Bana göre, ilk EP’den üç ay sonra çıktığımız festival mesela başarılı geçmeseydi bizim için bir gelecek yoktu. Şanslıydık ki oldukça iyi geçti. Dönüp geriye bakınca dönüm noktası olduğunu hissettiren bir andı, ilk festivalin iyi geçmesi bize güven verdi. Neticede böyle çok fazla minik minik an var. Kariyerin en başında, bir parça bir şey için seçildiğinde, bir programa dahil edildiğinizde adım adım yükselişinizi görebiliyorsunuz. Bizim durumumuzda her şey organik biçimde ilerledi. Bazen düşündüğünden daha epik anlar oluyor. Bazen tam tersi. Bu sebeple, su nereye götürürse oraya doğru gidiyoruz, böyle olduğu için de çok memnunuz.
Merijn: Hala düşünüyorum. Kompakt'la yaptığımız anlaşma çok şeyi değiştirdi. Pek çok farklı ülkede çalabileceğimiz ve geçimimizi müzikten sağlayabileceğimiz, önemli bir geçmişe sahip bu plak şirketiyle anlaşma imzaladığımız an bence önemlilerinden biri.
(*Kompakt: 1993’te kurulmuş, elektronik müzik alanındaki en önemli bağımsız plak şirketlerinden biri.)
Harm: Bu kesinlikle bir tanesi, büyük bir adımdı. Bundan bir buçuk yıl kadar sonra ilk albümümüz için Pitchfork’ta iyi bir eleştiri yazısı yayınlandı. Bunlar işin hızlanması için itici güç oldu.
Ben de bir plak şirketinde çalıştığım ve bu konularla yakından ilgili olduğum için konuştuğum her müzisyene sormaya çalıştığım bir şey var. Müzisyenlerin işin sanatsal üretim dışındaki iş tarafıyla da daha çok ilgili olması gereken bir zamandayız. Sizin sektörün dinamikleriyle ilgiliniz var mı yoksa sadece müziğinize odaklanmayı mı tercih ediyorsunuz?
Merijn: Harm’a bazen “Business Harm” diyorum, ben dediğim gibi nerd biriyim, işimdeyim gücümdeyim.
Harm: Uzun bir süre inanılmaz derecede nerd ve saftık. Turnelere başlamamızla fark ettim ki turne yaparken geri kazanmadan önce paranızın hepsini harcamanız gerekiyor. Hiçbir yere gidemediğiniz Covid gibi bir durum yaşanabiliyor, bunlar hayatın gerçeği. Sonuç olarak ödenmesi gereken faturalar var. Deli gibi kampanyalar yapmıyoruz ama kendimizi pazarlamak zorundayız. Sanırım bu yüzden hikayenin o kısmına biraz daha fazla odaklandık. Bu konularla ilgilenmeye başlamak kendi aramızda ve aynı zamanda ekibimizle aramızda iyi ve sağlam bir işbirliği için süper sağlıklı. Grupla ilgili konularda masraflar o kadar hızlı artıyor ki… Sürekli her şeyi kontrol etmek gerek. Bence işin büyük kısmı bizim için hala görünmez kalıyor. Spotify’da filan üzerimize düşen promosyon görevlerini yapıyoruz. Bazen birileri bize “Basın fotoğrafı lazım.” diyor. “Tabii ki, gönderelim.” diyoruz. Sonra onu nerede nasıl kullanacakları onların işi.
Anladım, yani tanıtım konularından tamamen kopuk değilsiniz, biraz olsun fikriniz var.
Harm: Kısacası evet tamen kopuk değiliz. Mereijn biraz daha kopuk. Ben yarı kopuğum, o hatta tamamen kopuk diyebilirim.
Merijn: Benim konuya dair hiç fikrim yok.
Bu biraz kişisel bir soru. Biliyorsunuz dünya tuhaf bir halde. Sürekli olarak savaşlar, insanlık dramları, politik, ekonomik, çevre ile ilgili krizlere şahit oluyoruz. Tüm bunlara bakışınız ne? Özel bir baş etme yönteminiz var mı?
Merijn: Güzel bir soru, gerçekten güzel bir soru. Hepimiz zaman zaman kendimizi haberlere dalmış halde bulabiliyoruz.
Harm: Zaman zaman amaçsız hissediyorum, özellikle birkaç sene önce bu duygu daha yoğundu. Şimdi birlikte güzel bir an yaşamanın, beraber geçirdiğimiz zamanları kutlamanın önemini daha iyi anlıyorum. Belki dünya için daha faydalı bir iş yapmayı tercih edebilirdim. Yıllar içinde bunun da farkına vardım. Çok karanlık şeyler oluyor. Büyük bir karanlığın içinde olduğumuzu bilince güzel anlara verdiğimiz kıymet de artıyor. Her insan için olduğu gibi, savaşlara şahit olmak korkunç…
Merijn: Üstüne bir de iklim krizi. Bazen gerçekten fazla karamsar geliyor ama belki de bu yüzden, canlı performanslarımız eskiye göre biraz daha pozitif hissettiriyor. Sanki ortada hâlâ karanlık şeyler var ama çoğu o an için bizden uzaklaşmış. Bir süredir ne olursa olsun sahneyi moralli bir şekilde bitirmeye karar verdik. Belki de bunun bu durumla bir ilgisi vardır, bir başa çıkma yöntemidir.
Harm: Kesinlikle bir başa çıkma mekanizması. Eğer dünya daha pozitif bir yer olsaydı, karanlık bir müzik ve sahne şovu yapmak belki daha ilginç olabilirdi.
Anladım. Son olarak olmazsa olmaz bir soru: Türkiye’deki dinleyicilerinize söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Merijn: Gerçekten geri dönme konusunda çok heyecanlıyım. Bunu İngilizce tam ifade edebilecek miyim bilmiyorum ama ne zaman İstanbul'da çalsam yaptığımız iş anlamını buluyor, bu da çok hoşuma gidiyor. Kalabalıktan çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Seyircilerle konuştuğumuzda şarkıların insanlar için ne anlama geldiğine dair farklı hikayeler duyduk, bu çok farklı bir his. O hikayelerin çoğunu, konuştuğum insanları, orada eskiden verdiğimiz konserlerin hissini hâlâ hatırlıyorum. Bu yüzden çok heyecanlıyım.
Harm: İstanbul’a son geldiğimizde son anda uçuşumu değiştirdim. Bütün ekip ertesi gün eve döndü.
Merijn: Tabii, Harm’ın bütün ekipmanını taşımak zorunda kaldık.
Harm: Doğru, her şeyimi geri taşımak zorunda kaldılar. “Çocuklar kusura bakmayın, ben kalacağım, eve dönmek istemiyorum.” dedim. Kendi başıma bir hafta daha kaldım. Şehri keşfetmek için çok iyi bir yoldu. Tek başınayken bir başka oluyor. Sürekli vapura bindim. Kafamı dağıttım, resmen kayboldum. Kötü anlamda bir kaybolmak değil, çok hoş bir deneyim yaşadım.
Merijn: Kıskanmıştım.
Harm: Evet bütün ekibi kıskandırıyordum, hatırlıyor musun?
Merijn: “Manzarama bakın, penceredeki manzara böyle.” diye göstermeye arıyordu sürekli.
Harm: Kesinlikle özel bir yer. İstanbul'u, Türkiye'yi bu şekilde keşfedebildiğimiz, tanıyabildiğimiz için minnettarız. Oraya alelade bir tatil için değil, bu şekilde gelme zevkini yaşadık ve sonra bir nevi Türkiye'ye aşık olduk.
Bu övgü dolu sözlerin ardından, Harm “Bu sefer biraz daha uzun kalacağız. Bir değil iki gece kalıyoruz!” diye ekleyerek coşkusunun altını çizerken Weval’e teşekkür ediyor ve 4 Kasım’da MIX Festival’de görüşmek üzere hoşça kal diyorum. Etkinliğin biletleri için bağlantıya tıklayınız.