İnsan beyninin uyku ile imtihanı
Merve KÜÇÜKSARP
Prof. Dr. Guy Leschziner’ın kaleme aldığı “Beynin Gece Hayatı” isimli çalışma, “Kabuslar, Sinirbilim ve Uykunun Gizli Dünyası” alt başlığı ve Zeynep Arık Tozar’ın çevirisi ile Metis Yayınları tarafından yayımlandı. Bir nöroloji ve uyku tıbbı bilimi uzmanı olan, “Sözcükleri Tadan Adam” isimli kitabı ise geçtiğimiz yıllarda yine Metis Yayınları tarafından yayımlanan Guy Leschziner bu eserinde, çeşitli vakalar ekseninde beynin uyku ile imtihanını ele alıyor ve okuru insan beyninin karanlık dehlizlerinde dolaştırıyor.
Guy Leschziner, kitapta yalnızca uyku sorunu çekenlerin veya bu konuda ihtisas yapanların değil, nörobilimle ilgili olanların da kolaylıkla okuyacağı ve özümseyeceği, insan ruhunun karanlıklarını keşfedeceği bir metin ortaya çıkarıyor. Kitapta bulunun konu başlıklarını çeşitli örneklerle zenginleştiriyor. Üslubu ne bilimsel metinler gibi mesafeli, ne de kişisel gelişim kitapları gibi buyurgan. Aksine okura, örnek vakalardaki kişilerin dünyalarına adım atacağı alan bırakıyor. Bu kişilerin pek çoğu uyurgezerlik, narkolepsi, epilepsi, huzursuz bacak sendromu, Kleine-Levin sendromu, REM uykusu davranış bozukluğu gibi sorunlardan mustaripler, ki bu konular Guy Leschziner’in çalıştığı klinikte üstlendiği sorunların başını çekiyor.
Eserde farklı konular ele alınırken, beynin uyku sırasında kepenklerin kapatıp kendini atalet içinde bırakmadığını, aksine başka bir fazda çalıştığını öğreniyoruz. Uyurken bilincinin dışında bambaşka bir devranda hayat devam ediyor. Rüyaların, kabusların, uyurken hallerimizin, uyanıkken duyduğumuz korkuların, sevinçlerin veya kişiliğimizden dış dünyaya yansıyanların burada geceleri çalışan laboratuvarın eseri olduğunu okuyoruz.
20. yüzyılın başından itibaren gelişmeye başlayan ve bugün geldiği yere rağmen hala aydınlatmadığı alanlar bulunan beyin görüntüleme teknolojileri sayesinde elde edilen bilgiler ışığında uyku sırasında beynin ahvalini şöyle özetleyebiliyoruz: uyku sırasında beynin farklı kısımları çalışırken, uyanıkken işlevsel olan vücudun hareketlerini düzenleyen kısımlar, bellek ve düşünme melekelerimiz atalet halindedir. Oysa uyku bozukluklarında, her vakada farklı alametler –keza narkolepside beyindeki kimyasal bir salgının bozukluğu, kataplekside uyanma sırasında felç meydana gelmesiyle birlikte kişinin düşmesi veya darbe alması- görülse de, ortak olarak ekseriyetle hareketi ve duyguları düzenleyen, beyne dair kısımlar aktif bir haldedir. Bilinç ise her durumda yine uykuda atıldır.
Uykuda yaşanan başka bir durum ise, gün içindeki anılardan gereksiz olanların silinmesi, bazı bilgilerin yok edilmesi, bağlantıların ortadan kaldırılmasıdır. Guy Leschziner bu durumu kendisinden önce DNA yapısını keşfeden Francis Crick’e ait bir makaleye atıf yaparak açıklar:
“…Crick ve meslektaşı, bu makalede rüya görmenin işlevi konusundaki görüşlerini ileri sürmüşlerdi. O sıralarda rüyaların yalnızca, uykunun “hızlı göz hareketleri” (rapid eye movements - REM) evresinde görüldüğü düşünülmekteydi. Crick ve meslektaşı rüya görmenin, Freud’un yaklaşımıyla “bilinçdışına giden kral yolu”nu temsil etmekten çok, beynin bakım ve temizliğine bir şekilde hizmet ettiğini savunmuşlardı. Onlara göre rüya görmek, beyin hücreleri arasında gün içinde kurulmuş bağlantıların bir kısmını budamaya yarıyor ve böylece, gereksiz bilgilerden kurtulmayı hedefleyen bir “tersine öğrenme” süreci oluşturuyordu. (…) Uyku yatağa yatmakla uyanmak arasında uzanan bilinçdışı bir durum olmaktan ibaret değildi; farklı beyinsel durumların bir araya geldiği karmaşık bir fenomendi.”
SIRADIŞI VAKALAR VAR
30'lu yaşlarında fıkra anlatırken her seferinde uykuya dalan Adrian, sabaha karşı aynı evi paylaştığı arkadaşlarını heyecanla uyandıran, üzerlerine atlayan ve sabah bunu hatırlamayan Alex, uykuya dalarken boğulma hissi yaşayan 50lilerindeki Janice, uykusunda yemek yiyen ve buzdolabına asma bir kilit takmak zorunda kalan 60lı yaşlarındaki Don, rüyasında motosiklet kullanan 70lerindeki Ackie, yine 70 yaşlarında rüyasında küfür eden ve tuhaf şeyler söyleyen Robert kitaptaki vakalardan yalnızca birkaçı…
Eserde bu şekilde tuhaf ve olağan dışı vakalar yer alsa da, bu bir gerçek ki, günümüzde her on kişiden biri kronik uykusuzluktan dolayı sıkıntı çekiyor. Kitapçılarda gitgide sayıları artan ve nasıl daha iyi uyuyabileceğimizi anlatan kitaplar bu durumun yaygınlığına bir kanıt olsa gerek. Guy Leschziner, uykusuzluğu giderecek formüller ortaya koymuyor belki ama her seviyede yüz yüze gelebildiğimiz uykusuzluk sorunlarına neyin sebep olacağını açıklıyor.
Guy Leschziner, “Beynin Gece Hayatı” isimli çalışmasında, uyku bilimi araştırmalarını herkesin anlayacağı bir dilde ele alıyor, bugün sıkça yaşanan uyku sorunlarına nörolojik ve psikolojik açılımlar getiriyor, her konu başlığı altında yer verdiği vakalarla birlikte okurun keyifle okuyacağı zengin bir kaynak ortaya koyuyor.