İzmir yangını paylaşımına dava açılan şair Çelik: Dilin imkanlarıyla yapılan eleştiri iktidarı daha çok etkiliyor

İzmir yangını paylaşımına dava açılan şair Çelik: Dilin imkanlarıyla yapılan eleştiri iktidarı daha çok etkiliyor
Nevzat Çelik'e, İzmir yangını hakkındaki sosyal medya paylaşımları üzerinden dava açıldı. Yurt dışı çıkış yasağı verilen Çelik, "İsim anılarak yapılan bir suçlama da yok. Ceza vermeye yönelik bir süreci işletirlerse sanıyorum örnek teşkil edecek" dedi.

Deniz ÇAKMAK


İSTANBUL - İzmir'deki orman yangınlarıyla ilgili 17 Ağustos'ta yaptığı paylaşımlar sonrası gözaltına alınan şair Nevzat Çelik, ifadesi alınıp serbest bırakıldıktan sonra ikinci kez Emniyet Müdürlüğü'ne çağrıldı ve adliyeye sevk edilmesinin ardından çıkarıldığı mahkemede kendisine yurt dışı çıkış yasağı getirildiğini açıkladı.

Hakkında "yalan bilgi yaydığı" gerekçesiyle, kendi deyimiyle "24 saatte, yıldırım hızıyla" yürütülen bir sürecin ardından dava açılan Çelik, "Burada hiçbir şekilde doğrudan bir isim anılarak yapılan bir eleştiri, bir suçlama da yok... Kaçma şüphesi göz önüne alınarak böyle bir yasak getiriliyor şaka gibi" dedi.

18 Ağustos gecesi gözaltına alınmasıyla başlayan süreci Artı Gerçek'e değerlendiren Çelik, "16 Ağustos'ta İzmir ve Türkiye'deki yangınlara dair iki tane tweet atmıştım; ilki 'Canım İzmir... Gavur İzmir değil,Türkiye yanıyor. Koltuğuna yapışmış iktidar, aynada saçını tarıyor!' idi. Diğer tweetimde de üç tane yangın görüntüsü vardı. Bana yurt dışı yasağı konulurken yalan bilgi yaydığıma dair bir gerekçe gösterildi" diye konuştu.

HİÇ Mİ GÖRMEYELİM, DUYMAYALIM, KONUŞMAYALIM?

Çelik yaşadığı süreci ilk olarak 19 Ağustos'ta sosyal medyada şu sözlerle anlatmıştı:

Dün gece. Saat: 21.45… Beşiktaş-Antalya maçını izlemek üzere tezgâhımı kurmuşum. Hakem düdüğünü ağzına götürmüştü ki... Kapı sertçe çaldı. Yakalama tutanağıyla geldiler. Haklarını teslim etmeliyim, polisler çok nazikti. Evet, adım Nevzat Çelik’ti. Emniyete davet edildim. Çağırsaydınız gelirdim, dedim… İhtimal onlar da gecenin bir vakti göreve çağrılmış… Gerekçe: 16 Ağustos’ta X’te yaptığım, “Canım #izmiryanıyor. Gâvur İzmir değil, #TürkiyeYanıyor!” paylaşımım. İfadem alındı… Hiç mi görmeyelim, duymayalım, konuşmayalım? Hiç mi eleştirmeyelim? Ne isteniyor? Mahalle yanarken hep saçımızı mı tarayalım? Peki, nasıl insan kalalım? Güzel günleri de görmek umuduyla… Günaydın.

'GECE VAKTİ ALIYORSUNUZ, GÜNDÜZ YASAK KOYUYORSUNUZ'

Hakkında dava açılarak yurt dışı çıkış yasağı verilen şair Çelik, mahkemeden çıkan yasak kararını hayretle karışıladığının altını çizerek şöyle devam etti: "24 saat içerisinde sürecin bu kadar hızlı ilerletilmesi karşısında insan şaşırıp kalıyor. Gecenin bir vakti alıyorsunuz, gündüz yasak koyuyorsunuz. Düşünsenize ne kadar çalışkanız ! İnanılmaz çalışıyor yargı...Çok korkunç tabii bu. Ki buradan ceza vermeye yönelik bir süreci işletirlerse sanıyorum örnek teşkil eden bir dava olacak. Çünkü burada hiçbir şekilde doğrudan bir isim anılarak yapılan bir eleştiri, bir suçlama da yok.

'DOĞRUDAN DEĞİL, SANATSAL İFADEYLE YAPILAN ELEŞTİRİ DAHA ETKİLİ OLDU'

Bütün dünyanın gördüğü, sadece sosyal medya değil, ulusal basının da gördüğü bir yangınla ilgili iktidar dolaylı olarak uyarılıyor benim tweetimde üstelik. Yani bir gönderme yapılarak, biraz sanatsal ve imgesel bir ifadeyle yapılıyor eleştiri. Dilin verdiği imkanla yapılan bu eleştiri onları daha fazla etkilemiş olmalı ki doğrudan yanıyor ya da yakılıyor desem belki hiçbir şey olmayacaktı ama "koltuğuna yapışmış iktidar aynada saçını tarıyor" dememiz herhalde etkili oldu. Kaçma şüphesi göz önüne alınarak böyle bir yasak getiriliyor şaka gibi" ifadelerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

Çelik'in gözaltına alınmasına gerekçe gösterilen 17 Ağustos tarihli paylaşımda, "Canım İzmir yanıyor. Gavur İzmir değil, Türkiye yanıyor! Koltuğuna yapışmış iktidar, aynada saçını tarıyor" yazıyordu. Bunun üzerine 18 Ağustos'ta 21:45'te evine gelen polisler tarafından gözaltına alındığını ve ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldığını ertesi günün sabahı sosyal medyadan yaptığı paylaşımla anlatan Çelik, ardından bir açıklama daha yaparak, aynı gün içinde yeniden gözaltına alındığını; sırasıyla savcılığa ve mahkemeye çıkarıldığını ve kendisine 24 saat içinde yurt dışı çıkış yasağı verildiğini açıklamıştı.

Çelik'in paylaşımında yer alan ifadeler şöyle:

"Sevgili arkadaşlar.. Benim ülkede yargılama yıldırım hızında işliyor! Canlı tanığıyım, dumanı üstümde tütüyor. Son durum şu: Dün geceki gözaltından sonra bugün yeniden emniyet müdürlüğüne çağrıldım. Savcılık, mahkeme derken… “Canım İzmir yanıyor, Gavur İzmir değil. Türkiye yanıyor” paylaşımım “yalan” olarak görüldü. Oysa benim ülkemde “yangına yangın” denir! Sonuç itibariyle 24 saat içinde gül gibi bir yurt dışı çıkış yasağım oldu. Beni yalnız bırakmayan arkadaşlarıma teşekkür ederim. Bu arada, her zorda kaldıklarında destek verdiğim ve vereceğim etli butlu isimlerden, hesaplardan gık çıkmadığını da gördüm. Üzülmedim dersem yalan olur! Neyse, enseyi karatmayalım. Özgürlük ve insanca yaşam için İtiraza Devam."

NEVZAT ÇELİK KİMDİR?

1960'ta Boyabat'ta doğan Nevzat Çelik, 1965'te ailesiyle birlikte İstanbul'a geldi. Mart 1980 yılında İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Uygulamalı Endüstri Sanatları Yüksek Okulu Grafik bölümü birinci sınıfta okurken tutuklandı. İdam istemiyle yargılandı.

1984'te Şafak Türküsü adlı şiir dosyası Akademi Kitabevi Şiir Ödülü birincilik ödülünü alarak kitaplaştı. 1985 yılında İTÜ İşletme Fakültesi Öğrenci Derneği tarafından ülke çapında yapılan şiir yarışmasına bir şiiri ile katıldı ve bu yarışma 1986 yılında sonuçlandı, Çelik'in şiiri yarışmaya katılan 1350 kadar şiir arasından ilk ona girdi. 1987'de Müebbet Türküsü adlı şiir kitabı Poetry International ve Hasan Hüseyin Şiir Ödülü'nü aldı. Daha sonra hiçbir yarışmaya katılmadı.

4 Aralık 1987'de Metris Cezaevi'nden tahliye oldu. 1990'da iki şiir kitabı daha çıkardı; 'Suda Seken Hayat' ve 'Yağmur Yağmasaydı', 1998 Ekim ayında 'Sevgili Yoldaş Kurbağalar' adlı şiir kitabı, 2005 Nisan'ında ise ilk romanı 'Bağışlanmış Hüzün' yayımlandı.

ESERLERİ

Şiir

Şafak Türküsü (1984)
Müebbet Türküsü (1987)
Yağmur Yağmasaydı (1990)
Sevgili Yoldaş Kurbağalar (1998)
Suda Seken Hayat (1990)

Roman

Bağışlanmış Hüzün (2005)

Öykü

Sen Giderken (2006)

"Sen Giderken" 2011 yılında "Leke" adıyla yeniden yayımlanmıştır.


Öne Çıkanlar