Metallica’dan 'Geleceğe Dönüş'

Metallica’dan 'Geleceğe Dönüş'
Can Öktemer bu hafta Metallica'nın son albümü 72 Seasons'ı yazdı. Öktemer okuru, grubun müzikal yolculuğunda retrospektif bir geziye çıkararak yeni albümün şifrelerini veriyor.

Can ÖKTEMER


Artı Gerçek - Metallica, 2016 yılında yayımladığı Hardwired… to Self Destruct albümünün ardından sessizliğini '72 Seasons’la bozdu. Grubun 11. albümü olan '72 Seasons', uzun zamandır büyük bir merakla bekleniyordu. Dolayısıyla albümün yayımlanmasıyla beraber içinde yer alan parçalar tartışma yarattı.

Gerçi neredeyse Black Album’den beri Metallica’nın tüm albümleri hayranlarını ikiye bölüp büyük tartışmalara neden olmayı becerdi. Her türden kutuplaşmanın izlerine rastladığımız Türkiye’de bile 'Nothing Else Matters' Metallica’cısıyla, "Muhafazakar Thrash Metal Metacallica’cısı” olduğu düşünülürse bu durumun bir yerde gayet normal olduğu düşünülebilir.

Şimdi albüm elimizde. Peki, Metallica bizi nasıl bir hikayeye davet ediyor? Albümün adı insan hayatının ilk 18 yılını sembolize ediyor.

O yaşlarda yaptıklarımız, tercihlerimiz bizi geleceğe nasıl taşıyor, karanlık yönlerimiz ne kadar peşimizden geliyor gibi sorular, yanıtlar ve arayışlar albümün hakim teması.

Büyük bir çoğunluğu pandemi zamanında Zoom üzerinden kaydedilen '72 Seasons'; 12 parçadan oluşuyor ve tam 77 dakika uzunluğunda. Grup tarihinden de aşina olduğumuz üzere tüm sözleri James Hetfield yazmış.

Lars Ulrich de parçalara son şeklini vermiş ama Hetfield’in grubun resmi dergisi 'So What’a verdiği röportaja göre bu sefer Kirk Hammett ve Robert Trujillo da parçaların yazım sürecine dahil olmuşlar.

Metallica tarihi boyunca farklı müzikal arayışlardan kaçınmayan bir grup oldu. Her yeni albümlerinde bir öncekinden değişik bir tarz denemekten kaçınmadılar. 1980’li yıllarda Thrash Metal’in bayraktarlığını yaparken 1990’lı yılların ortasında saçlarını aniden kısa kestirip hafiften Grundge’a da göz kırparak Load&Reload gibi bir albümle çıkagelmişlerdi.

Gitar sololarının olmadığı St.Anger ise bu arayışın en ağır eleştirilerine maruz kalan iş olmuştu. 2008 yılında yayımlanan Death Magnetic ise köklere dönüş sinyalleri vermişti. 2016 yılı yapımı Hardwired… to Self Destruct da grubun pusulasının yönünü iyiden iyiye 80’lere döndürdüğünün ilanı olmuştu.

'72 Seasons’ta hikâye kaldığı yerden devam ediyor. Grup yeni albümünde nostaljinin sıkıcılığına düşmeden bildiği yoldan devam edip ortaya yeni bir şey koymayı becermiş görünüyor.

Netice itibariyle Metallica gibi köklü gruplar bir noktadan sonra “geçmiş güzel günler” hissiyatına fazlasıyla saplanıp, yeni bir şey üretememe krizine düşebiliyorlar. Metallica bu anlamda müzikal varyasyonlarını olabildiğince geniş tutup, klişe grup tehlikesini en aza indirmeyi başarmış.

72 Seasons ise hem tavır hem de müzikal açıdan ayağı yere basan bir albüm. Albüm boyunca agresif riff yağmuru altında Hetfield’ın yırtıcı vokali bizlere eşlik ediyor. Lux Aeterna örneğin, Kill’Em All albümünden çıkmış gibi duruyor.

Grubu başlangıçtan bu yana takip edenler bir an bile susmayan davul partisyonları ve parçanın ara rifflerinde 'Hit the Lights'ın izlerine rastlayabilir. Albüme adını veren 72 Seasons adlı parça da sürekli değişen riffleri, uzun sololarıyla Master of Puppets’da yer alsa sırıtmayacak bir parça.

'Shadows Fall' ise bas gitarın öne çıkmasıyla 'Justice For All' dönemini hatırlatan cinsten. Robert Trujillo’nun albümün derinlik kazanmasındaki maharetini unutmayalım. Bu anlamda albümdeki parçaların DNA’sına baktığımızda hem klasik bir thrash metal hissini yakalayıp hem de riff geçişlerinde progressive temalarla karşılaşabiliyorsunuz.

Bu anlamda albüm vaat ettiği epik bütünlüğe ulaşmış. “Karanlık olmadan aydınlığa ulaşamazsınız”

72 Seasons’ın epikliğini arttıran önemli unsurlardan biri de hiç kuşku yok ki şarkı sözleri. Başlangıçtan bu yana grubun şarkı sözü yazımı üstlenen James Hetfield, şarkıları yazarken genellikle kendi hikayesinden ilham alıyordu.

Zaten 'So What’a verdiği söyleşide Hetfield, şarkılarda otobiyografik öğelerin olduğunu vurgulamış. Ailesi katı dini kurallarıyla bilinen Amish tarikatına mensup olan Hetfield, ufak yaşlarda kayıplar, hastalıklar gibi trajedilerle karşılaşmıştı. Sadece aile meseleleri değil, alkolizm, pişmanlıklar, günahlar, insanın karanlık yönleri, kader gibi temalar da Hetfield’ın hikâye anlatıcılığının önemli sacayaklarından biri.

Özellikle bir dönem alkolizmle mücadele etmek durumunda kalan müzisyen orada yaşadığı deneyimi St. Anger’da kısmen anlatmıştı. Yıllar sonra yeniden bu sorunla boğuşan Hetfield, tüm iç dünyasını 72 Seasons’a boca etmiş görünüyor.

Şarkı sözlerinin çıkış noktası Hetfield’ın rehabilitasyon sürecinde tuttuğu günlüklerden ortaya çıkmış. 'Chasing Lights', Hetfield’ın yaşadığı ruhsal gel gitleri iyi özetleyen bir parça.

“Karanlık olmadan aydınlığa ulaşamazsınız” mottosu müzisyenin gittiği yolu en iyi özetleyen cümle. 11 dakikalık epik bir hikaye anlatan ve yer yer Nick Cave’ın Loverman’ını de hatırlatan Inamorata’da ise pişmanlıklar, ilişkiler, hayal kırıklıları ve bağımlıklar üzerine içini döküyor Hetfield.

“Misery, she needs me, Oh-oh, but I need her more” sözü ise tüm parçayı özetler nitelikte. Kısacası tüm yaşadıklarını en iyi müzikle anlatan Hetfield, kendi dünyasının en karanlık ve en zayıf yönlerini olduğu gibi ortaya seriyor.

Kendisini küllerinden yeniden doğuracak motivasyonu ve öfkesini koruyabilmiş. Bu anlamda 72 Seasons’ın en güçlü yanı güçlü şarkı sözlerinden geliyor bana kalırsa.

1982 yılında Lars Ulrich'in, “Gitarist ve vokal” aranıyor yazılı oldukça mütevazı sayılabilecek ilanına Hetfield’ın cevap vermesiyle kurulan Metallica, bugün dünyanın en başarılı rock gruplarının başında geliyor. Grubun başarısının sırrı istikrarlı bir şekilde müzikal hayatını devam ettirebilmesinde yatıyor.

Metallica öyle ya da böyle krizlerle de müziklerinin demode olma tehlikesiyle de başa çıkmayı başardı. Zamana karşı direndi ve varlığını kordu. Metallica hakkında yüzlerce şey söyledi. Fakat dünyada herkesin hemfikir olduğu bir konu, James Hetfield’in Metallica’nın başarısında ki payıdır şüphesiz...

Sahnedeki karizması, yazmış olduğu bir sürü olağanüstü şarkı ile birçok insanın gönlünde ayrı bir yerde Hetfield. Aile ve ölümü merkezine alan müthiş şarkılara imza atan vokalist zor bir çocukluk geçirmiş ve 16 yaşında annesini kaybetmişti.

Rolling Stone dergisi yazarlarından David Fricke’e göre, Hetfield’in şarkı sözlerinin seyirci üzerinde bu denli etkileyici olmasının ana sebeplerinden biri, Hetfield’in onların acılarını içeriden bilmeseydi.

Bununla beraber utangaç ve kırılgan bir ergenlik ve gençlik dönemi geçiren Hetfield için, müzik hep bir hayat kurtarıcı ve terapi aracı olmuştu. Grup, kendilerinden sonra gelen bütün gruplar için ilham kaynağı olmuşsa da, bunda en büyük pay sahibi Hetfield’dir kanımca. Gitar tutuşundan, şarkı söyleme stiline kadar birçok rock solistini etkilemiş bir müzikal pusuladır.

Hetfield’ın gruba kattıkları sadece bunlarla sınırlı değil. Metallica’nın krize girdiği 2000’li yıllarda, müthiş bir geri dönüşle gruba yeniden hayat vermesi ve konserlerde olağanüstü enerjisiyle seyirciyi coşturmasının yeri çok ayrıdır.

Metallica, bir garaj grubu olarak başladığı müzik hayatında, şimdi dünyanın en büyük heavy metal grubu. Bugün, 30 yılı aşkındır yapmış oldukları müzik halen ilgi görüyor ve kuşaktan kuşağa aktarılıyor.

Hetfield’in deyimiyle Metallica ailesi halen giderek büyüyor. '72 Seasons', isyan, kural tanımazlık ve müzik tutkusuyla grup tarihinin en yeni ve güçlü parçası.

Konsept albüm mantığının giderek öldüğü bir çağda bildikleri yoldan sapmayan veteran metalcilerin günümüz dünyasına bir cevabı… Özetle 72 Seasons albümüyle Metallica bir anlamda ‘Geleceğe Dönüyor’.

Öne Çıkanlar