Nuri Bilge Ceylan davasında gerekçeli karar: 'Taşralı bir yazarın eserini izinsiz kullanarak hak ihlali yapıldığına..'
Artı Gerçek - Nuri Bilge Ceylan’ın 71. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye Ödülü için yarışan Ahlat Ağacı filminde Polat Onat’a ait “Su Katılmamış Taşralı” metnini izinsiz kullandığı gerekçesiyle açılan davada gerekçeli karar önceki gün açıklandı.
Kararda “eylemin niteliği, gerçekleşme şekli, mektubun film içinde kullandığı bölüm, mektubun filmin anlattığı hikayeye etkisinin büyük olması, bu sahneyi senaryodan çıkarttıklarında dramatik yapının zarar görecek olması, olay örgüsünün kırılmasına yol açacağı’’ndan, “esere tecavüzün tespitine'' ve maddi-manevi tazminat talebinin kabulüne karar verildiği belirtildi.
Cumhuriyet'ten Mehmet S. Aman'ın haberine göre; Buruk bir sevinç yaşadığı dile getiren, “Su Katılmamış Taşralı” metninin sahibi Onat, “Gönül isterdi ki dava sürecine gerek kalmadan, karşılıklı iyi niyetle, hakkaniyetli bir şekilde çözülebilseydi. Çünkü ’Taşralı genç bir yazarın yaşadığı sıkıntı ve çıkışsızlıkları’ anlatan önemli bir filmde, 'Taşralı bir yazarın eserini izinsiz kullanarak hak ihlali yapıldığının’ mahkeme kararıyla ispatlanması, acı bir çelişkiyi ve dahası tuhaf bir ironiyi barındırıyor” ifadelerini kullandı.
Mahkemenin verdiği kararın, ünlü metropol yazarlarının eserlerini kullanırken telif hususunda gösterilen titizlik ve hassasiyetin, ünsüz taşra yazarları için de aynen geçerli olması gerektiğini fiilen kanıtladığını belirten Onat, “Bu dava sonucu, dünyaca meşhur ve çok başarılı bir sanatçıyla, kendi taşrasında bile tanınmayan benim gibi başarısızlığa mahkûm bir yazarın, hukuk önünde eşit olduğu gibi oldukça ütopik bir idealin kimi zaman gerçekleşebileceğini ispatlaması yönünden ilginçti” ifadelerini kullanan Onat sözlerini şöyle sürdürdü:
"Netice itibariyle böylesi tatsız bir olayın öznelerinden birisi olmaktan hoşnut değilim. Süreç dâhilinde böyle bir konumda bulunmaya mecbur kaldım. Fakat en azından Ahlat Ağacı filminde hakkımda iddia edildiği gibi ‘Toplum önünde konuşmaktan korkan toy bir genç’ olmadığımı ortaya koymaktan memnunum. Haklı olduğum bir konuyu, herkes karşı olsa da ısrarla savunmayı, en az, edebiyat alanındaki mutlak sessizlik prensibim kadar değerli kabul ederim. Edebiyat hususunda münzevi bir anlayışı savunan taşralı bir yazarın, telif konusunda mevcut kanuni hakkını aramaktan kaçınacağı ön kabulünün yanlışlığını ispatlayabildiysem ne mutlu bana." (Kaynak)