Paul Mason'dan 'yeni faşizm' üzerine notlar: 'Faşizmi Nasıl Durdururuz?'

Paul Mason'dan 'yeni faşizm' üzerine notlar: 'Faşizmi Nasıl Durdururuz?'
Merve Küçüksarp bu hafta, İngiliz gazeteci yazar Paul Mason'ın kaleme aldığı, Minotor Yayınları etiketiyle yayımlanan 'Faşizmi Nasıl Durdururuz’ kitabı üzerine yazdı.

Merve KÜÇÜKSARP


Britanyalı ödüllü gazeteci Paul Manson’ın kaleme aldığı ‘Faşizmi Nasıl Durdururuz’ isimli kitap, ‘Tarih, İdeoloji, Direniş’ alt başlığı ve Doğuş Çakan çevirisi ile Minotor Yayınları tarafından yayımlandı. Aynı zamanda ‘Apaydınlık Gelecek’, ‘Kapitalizm Sonrası’, ‘Çalışarak Yaşamak ya da Savaşarak Ölmek’ gibi kitapları da dilimize kazandırılan Manson bu eserinde, 21. Yüzyılda tezahür eden faşizmin, daha önce emsaline rastlanmayan tabiatını bütün boyutlarıyla anlatıyor ve demokrasinin gün be gün gerilediği günümüz koşullarıyla olan ilişkisini mercek altına alıyor. Faşizmin bu amansız yükselişini durdurmak için yapılması gerekenler konusunda okurları uyarıyor. Görülen o ki, biz insanlara ve bilhassa aktivistlere büyük ödevler düşüyor.

Paul Mason, kitabına ilginç bir giriş yaparak başlıyor. Nazilerin bugün dünyaya zaman makinesi ile geldikleri takdirde görecekleri tabloyu tasvir ediyor ve onların arzu ettiklerinin bile ötesinde bir dünya ile karşılaşacaklarını, faşizmin hükümranlığının son hızda devam ettiğini iddia ediyor. Mason savını desteklemek adına tüm dünyadaki faşist hareketlere örnekler veriyor. Müslümanlar dışındaki tüm belgesiz göçmenlere vatandaşlık veren bir yasa tasarısının meclisten geçtiği Hindistan, sınırında mültecilere yönelik şiddet ve gösterilerin vuku bulduğu Yunanistan; Yüksek Mahkeme Başkanını tehdit eden bir grup silahlı aşırı sağcı milisin yer aldığı Brezilya; bir neo-Nazi asker hücresinin ortaya çıktığı Almanya…

FAŞİZMİN AYAK SESLERİ İŞİTİLMİYOR!

Mason şuna da işaret ediyor, günümüzde artık Nazilerin zamanındaki gibi topla tüfekle faşizmi yaymaya da hacet yoktur. Farklı bir dünyanın kuralları geçer akçedir ve bu dünyada kitleler çoğu zaman kimsenin zorlamasına gerek kalmadan faşizmin gönüllü neferleri gibi davranırlar. Keza insanlar gitgide kendi mahallelerine hapsoldukları sosyal medyada yabancı ve göçmen düşmanlığı yapmakta, homofobik tavırlar sergilemekte ve liderlerine tapınacak kadar siyasi meselelerde fanatikleşmektedirler. Kadın düşmanlığı ve şiddet de ayyuka çıkmış durumdadır. Aşırı sağ ideolojik olarak yükselişe geçmiş, faşizm sona erdi diyen 1970li yılların kalemşörlerinin tahayyülünün ötesinde bir dünya ortaya çıkmıştır. Üstelik sağcısı solcusu herkesin bu dünyaya bir katkısı vardır. Mason’un deyişiyle faşizm kendi isteğiyle geri dönmüş, hatta döndürülmüştür.

Mason bu yeni yaratılan faşizmi de ayrıntılarıyla anlatıyor. Bunu yaparken tarihsel olarak 20. Yüzyılın ilk yarısında Avrupa’yı etkisi altına alan faşizmi de, onu doğuran koşulları ve sonuçları ile birlikte analiz ediyor. Bilhassa Almanya ve İtalya örneğinde, onun bugünkü faşizmden farklı kılan tabiatına ışık tutar ki bu iki ülkede de faşizm, Büyük Buhran ismi verilen, yüksek enflasyon ve işsizlik oranlarına sebep olan ekonomik krizden sonra insanların çaresizliklerinden ve umut arayışlarından faydalanarak yeşermiştir. Faşizan kadrolar kitlesel örgütlenerek ve elbette şiddet kullanarak parlementolara girmiş, demokratik sistemi işlevsiz hale getirmiştir. Mason'a göre, bugünkü faşizm her ne kadar o günkünden farklı olsa da, 2008 ekonomik krizi de benzer bir etki yaratarak dünyanın pek çok yerinde kitlelerin sağa doğru kaymasına sebep olmuştur.

Bugünkü faşizan atmosfer daha önce rastlanmamış, tabiri caizse içten pazarlıklı bir ideolojidir. Selefleri gibi kendini ilk bakışta açık etmemesi onun daha az tehlikeli olduğu anlamına gelmez. Aksine zaman zaman sağ popülist siyasetin ve otoriter muhafazakarlığın içine sızdığı için ve bu ideolojilerin söylemleri nispeten ılımlı göründüğü için yok edilmesi, baş edilmesi daha zordur. Halbuki şu bir tarihsel gerçektir ki, sağ popülist siyaset ve otoriter muhafazakarlık membaını faşist hareketlerden alırlar. Araçları da amaçları da benzerdir. Amaçları, ilk olarak var oldukları coğrafyadaki hukuki sistemi ve demokratik unsurları zayıflatmak, sol ve liberal cenahı saf dışı bırakmak, son raddede bir savaş ortaya çıkarmaktır. İnternet üzerindeki pek çok platform, sosyal medya ve iletişim araçları da faşist ideolojinin düşüncelerini, öfkesini bir yerden bir yere taşıyarak yayılmalarını sağlar. Zamanla ötekine dair düşmanlık internet yoluyla normalleştirilerek demokrasiyi güçsüzleştirir. Ve Mason, faşizmin iktidara gelmesinin en önemli sebebini, Marksist sol ve liberal solun neyle uğraştıklarını anlamayışları ve bu yüzden faşizme karşı etkili bir mücadele geliştirmemiş olmaları ile ilişkilendiriyor.

Mason bu yeni faşizmin kapitalizm ile nasıl ilişkili olduğunu da açıklıyor, keza onun kapitalist enstrümanlar ile gelişip evrime uğradığını ve dünyamızı istila ettiğini de…

“ ‘Bir zamanlar niçin meydana geldi?’ ile ‘Niçin tekrar meydana geliyor?’, oldukça farklı sorulardır. İkincisi bizden şu sorunun cevabını ister: Kapitalist sistemin kendisi yok olana kadar faşizmi defalarca mağlup etmek zorunda mı kalacağız? Korkarım ki cevap evet.”

Mason, kitapta faşizmin demokrasi ve insan hakları kadar dünyaya verdiği zararların da bir yekununu sunuyor. Şu, uğruna mücadele edilmesi gereken bir meseledir ki; eğer gereken önlemleri almazsak, artan karbon emisyonları durdurulmazsa, bu durum sıcaklıkların yükselmesine neden olacak ve çevreye önemli ölçüde zarar verecektir. Ve insanlık 20. Yüzyıldaki faşizme verdiği can kaybından daha vahim bir tablo işle karşı karşıya gelecektir. Tüm bunların önüne geçmek, sağlıklı bir demokrasi inşa etmek için mücadele ise, gruplar arası ideolojik ve kimlik farklarını bir kenara koyarak merkez sağın ve solun birleşmesi ve örgütlenmesi ile, çok sayıda insanın bilinçlenmesi, bu mücadelede aktif kılınması ile yapılmalıdır, ki Mason, eserin son bölümü olan ‘Direniş’te bunun nasıl olacağını ayrıntılarıyla açıklıyor.

Mason ‘Faşizm Nasıl Durdururuz’da 21. Yüzyılda ortaya çıkan bu yeni faşizmi etraflıca düşünmemizi ve karşı karşıya olduğumuz tehlikeyi hafife almamızı, onun milyonlarca sivil vatandaşın canını alan 20. Yüzyıl faşizmden daha masum ve zararsız olmadığını hatırlatıyor. Sağın yükselişinin yeni dünya ile ilişkisini açıklarken, her birimizin bu yükselişe –kimi zaman sosyal medyada yaptığımız bir paylaşım ile- nasıl yağ sürdüğümüzün de altını çiziyor ve bugün faşizmi durdurmak için biz yurttaşlara, aktivistlere ve siyasilere birtakım önerilerde bulunuyor. Hannah Arendt, William Reich ve Eric Fromm gibi düşünürlerin fikirlerinden alıntılar da yaparak bugünkü faşizmi eski dünya siyaset bilimi ile anlayamayacağımızı, yeni bir siyaset ortaya koymak gerektiğini belirtiyor.

Öne Çıkanlar