Renkler, varoluşsal kırılmalar ve estetik duyarlılık
İlker Cihan BİNER
Sanatçı Sibel Kocakaya’nın İsviçre’nin Bern şehrinde olan Galerie Bernhard Bischoff & Partner’deki solo sergisi 15 Ağustos-21 Eylül tarihleri arasında gerçekleşiyor. Ayrıca bu etkinliğe paralel olarak Videokunst.ch’de “Stating #3” adlı video çalışması gösterimde. Sanatçıyla çok boyutlu estetik pratiklerini konuştuk.
Renklerle ilişkiniz ne zaman başladı?
Renklerle ilişkim, 2022 yılında Basel’de davet edildiğim Walzwerk konuk sanatçı programı sırasında ortaya çıktı. Programda yer aldığım süreçte, sanatsal pratiğimde yeni bir malzeme olarak kullanmaya başladığım aliminyum tel örgünün güneş ışığının etkisiyle yüzeyde yarattğı renk kırılmalarını ve yansımalarını gözlemleyerek bu ilişki başladı.
Izabelle Reusser kimdir? Çalışmalarınıza katkısından bahseder misiniz?
Izabelle Reusser çalışmalarıma renk müdahaleleri yapan benim yarattığım İsviçre’li kurgusal
bir karakter. Benim sanatsal pratiğimde oluşan bir Alter ego. Önceki sanatsal sürecimde yalnızca siyah beyaz, yumuşak tonlarda çalışıyordum ve güçlü renklerin bir anda çalışmalarımda ortaya çıkmasıyla bende bu süreci tanımlayacak ve beni cesaretlendirecek bir oyuna ihtiyaç duydum. Izabelle, bitmiş çalışmalarıma yeni renk ve ışık katmanları eklememi sağlıyor. Bu iş birliği, gerçeklik ile kurgu arasındaki çizgileri bulanıklaştıran ve sanatsal pratiğimin yeni olasılıklarını keşfetmemi sağlayan yaratıcı bir
oyun ve performatif bir süreç.
Sergideki eserleriniz hangi açıdan performatif? Bu konumun renklerle ilişkisi nedir?
Yarattığım kurgusal karakter ile ürettiğim eserlerde; iki farklı süreç var. Siyah beyaz olarak başladığım resimlerimde ya da fotoğraf kurgusu ve enstalasyonlarımda, Izabelle üretimime renklerle ve ışık kurgularıyla müdahale edip çalışmalarımı tamamlıyor. Onu ortaya çıkarma ve onun müdahalesi aslında benim performans sürecim. Gerçeklik ve kurgu arasında bir ikilik ile burada farklı yaklaşımlar birbirini tamamlıyor. Bu ikililik serginin başlangıcında da yer alıyor.
Sergiyi kurarken nelere dikkat ettiniz? Özellikle mekanda vurgulamak istediğiniz bir tema var mıydı?
Galerie Bernhard Bischoff & Partner’deki “Chroma of Duality” adlı kişisel sergimdeki eserler, mimari formlar ve beden, renk ve ışığın kullanımı ile birlikte ortaya çıkıyor. Galeri mekanı üç alandan oluşuyor. Giriş kısmındaki alanda, rengin daha güçlü kullandığı ve mimari formların öne çıktığı resim, fotoğraf ve heykellerden oluşan bir seçki var. Mekanın diğer alanında ise beden ve mimari formların siyah-beyaz ve hafif renk müdahalelerinin oluşturduğu sadece yağlıboya resimler yer alırken, üçünce alanda ise rengin formlar üzerinde tekrar yoğunlaştığı bir resim ve fotoğraf serisi izleyicilere sunuluyor.
Görsel olarak renkler aracılığıyla bir müziğin kompozisyonunu duyabileceğimiz bir kurgu olurken, sergiye paralel VideoKunst.ch’de “Staging #3” adlı video yerleştirmem gösteriliyor. Buradaki video işimde ise; aliminum tel örgüden ürettiğim fütüristik tasarımın estetiğini çağrıştıran avangard bir mimari yapı modeli inşasını, Işık ve gölge etkileşimi ile birlikte ortamın sesini dijital olarak kompoze ederek, izleyiciye hem görsel ve hem de işitsel bir dünya sunuyorum.
Gelecek projelerinizden bahseder misiniz? Mesela bu sergi Türkiye’de görücüye çıkacak mı?
Gelecek sergi projeleri bu sene başvuruları yapılan ve yapılacak olan fuarların sonuçlarına bağlı olarak gelişecek. Bu sergiyi Türkiye’de göstermek için henüz bir plan yapılmadı. Bern’deki sergi bittikten sonra buna karar verilebilir.