Ressam Naci Kalmukoğlu’nun tabloları aidat borcu için satılmış
Artı Gerçek - Apartman duvarlarına çizilmiş fresko tarzında resimleri konu alan bir doktora tezi çalışması nedeniyle gerçekleştirilen çalışmalar sırasında Ressam Naci Kalmukoğlu’nun Şişhane’deki Ferah Apartmanı için yaptığı iki yağlıboya tablonun yerinde kopyalarının asılı olduğu; tabloların orijinallerinin ise apartman sakinleri tarafından biriken aidat borcu için satıldığı ortaya çıktı.
Hürriyet’ten Emin Mert Kırarslan’ın haberine göre, Hacettepe Üniversitesi, Sanat Tarihi Bölümü'nde duvar resimli apartmanlar üzerine doktora tezi hazırlayan Muzaffer Karaaslan, Cumhuriyet döneminin ünlü ressamlarından Naci Kalmukoğlu’nun (Nikolaĭ Kalmykoff) Şişhane’deki Ferah Apartmanı için yaptığı iki tablonun yerinde baskıdan kopyalarının asılı olduğunu ortaya çıkardı.
Muzaffer Karaaslan tabloların akıbeti hakkında şu bilgileri paylaştı: “Kaybolan tarihi 2 duvar resmiyle ilgili apartman sakinlerinden aldığım bilgiye göre, yaklaşık 20-25 sene önce, aidatların ödenmediği gerekçesiyle orijinal resimler yerinden çıkarılıp apartman borçları yüzünden satılmış ve oraya baskı resimler konulmuş. Şu an Kalmukoğlu tablolarının nerede olduğunu kimse bilmiyor.”
NACİ KALMUKOĞLU KİMDİR?
Naci Kalmukoğlu 1896 yılında Harkof’da doğdu. Önceki adı Nikolaĭ Kalmykoff 'tur. Rus devrimi dolayısıyla, Harkof’ta sürdürdüğü eğitimini yarıda bırakarak 1920’de İstanbul’a gelip Türk vatandaşı olmuştur. Harkof’ta 4,5 yıl Güzel Sanatlar Akademisi’nde eğitim görmüştür. Natürmort, manzara resmi ve portrede ustalaşmış bir ressam olarak ünlendi. Türk yurttaşlığına geçtikten sonra geçimini sağlayabilmek için bir süre tiyatro dekorları yaptı. İstanbul’un büyük sinemalarında, otellerinde ve lokantalarında panolar, halkevi sahne dekorları ve İzmir Fuarı’nın pavyon resimleri çizerek hayatını devam ettirmiştir. Fausto Zonaro tarzında, akademik kurallara göre çalışan bir ressam olarak bilindi ve büyük boy resimlerinde fresko (duvar resmi) duygusu veren bir tarzda ürünler verdi.
Bir tür sanat yapma arayışına düşmeden daha çok herkesin beğeneceği bir resim tarzını seçmiştir. Kurtuluş yıllarından sonra Ankara Halkevi tiyatrosunda dekoratör olarak çalışmış, bu türden işler nedeniyle de uzun süre İstanbul’un sanat çevrelerinden uzak kalmıştır. Resim çocukluk tutkusu halinde devam ettiği için bir süre sonra Güzel Sanatlar Birliği’nin geleneksel sergilerine katıldı. Sanatçı kişiliği, resmi bir görevi olması nedeniyle, içinde yaşadığı dönemin beğenilerine uygun konu ve üsluplarda yaptığı resimler nedeniyle adı işlerinden sonra anılır olmuştur.
1928’de Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Berlin’e gönderilmiş olan sanatçı, ilk sergisini 1940’da Ankara’da açmıştır. Sanatçının yeteneği konusunda ancak ölümünden sonra resim sever dostları için yaptığı eserler ortaya çıktığında bilgi sahibi olunabilmiştir. Çok değişik üsluplarda resimleri bulunan sanatçı nü ve peyzajları ile ünlüdür. Sanatçı, bilinmeyen bir nedenle girdiği bunalım sonucu 1951 (bir başka kaynağa göre 1956) yılında Beyoğlu Parmakkapı Sokak’taki atölyesinin camından atlayarak ölmüştür. (KÜLTÜR SANAT)