Sezer Arıcı'nın resimlerine dair üç fragman
İlker Cihan BİNER
Bir sanatçının fikirlerini ortaya koyma yordamı, dert edindiği meseleler, kurduğu bağlantılar ya da sanatsal üretiminin gittiği yol önemli. Asıl mesele duygunun, manzaranın anlaşılırlığı veya ortak dünyanın nasıl resmedildiği, yaratıldığı ile ilişkili.
Bu bağlantılarla beraber, Kairos Gallery tarafından temsil edilen Sezer Arıcı’nın resmettiği bedenleri üç grupta incelemek mümkün.
Eserler hafıza, melankoli ve özgürlük süreçlerine işaret ederek farklı estetik yönelimleri barındırıyor. Sanatçı çizdiği figürleri arafta konumlandırarak şiirsel dokunuşlarla yeniden biçimlendiriyor. Ama bu şiirselliğin detayları değiştiği için resimlere biraz daha incelikli bakmak gerek.
BELLEK ÇALIŞMALARI: GÜNDÜZ DÜŞLERİ
Beden doğrudan hafıza ile beraber yaşar. Yaşanan olaylar tenin yüzeyine kayıtlıdır. Bu açıdan bedenin hareket sahası geçmişten bağımsız değerlendirilmez. Sezer Arıcı 90’s day dream serisinde hafızasının derinlerine inmekten korkmuyor. Hem tuval hem de kağıt üzerine yaptığı çizimlerinde ele aldığı figürler hayal ile gerçeklik arasında köprü kuruyor.
Sanatçının cinsel arzularını da dışa vuran eserlerde bedenin bir parçası ya da tamamen arka yüzeyleri yer alıyor. Sezer Arıcı’nın bu serisinde resimlerde yer yer görülen siyah-beyazın karışımı ara rengin oluşumuna kapı açarak eserleri gri bir havaya sokuyor. Goethe’den beri biliyoruz ki; ara renkler kalp ile bağlantılı. O halde 90’s day dream sanatçının kalp atışları ve hafıza ilişkisini birbirine düğümlüyor.
YÜZEYSEL ŞİİRLER
Resim yalnızca tasvir etmekten ibaret değildir. Bir şeyleri görünür kılar.
Sezer Arıcı Yüzeysel Şiirler serisinde resimlerinde şiirsel yüzeyler yaratıyor. Yani bedenlerin görünmeyen, ele alınmayan yanlarına işaret ediyor.. Resmettiği figürler ikili cinsiyet rejimlerinin eşiğini aşmakla birlikte queer etkiler oluşturuyor.
Eserler geniş renk skalasıyla beraber, görünümleri kıpırtı yaratan şiirsel dokunuşlarla karşımızda. Bu açıdan sanatçının serisinde resimle şiir birbirine karışıyor. 'Yüzeysel Şiirler' için 'Yüzeyde Şiirler' denilebilir. Başka bir deyişle; yüzeyde olan, tene yayılan queer arzular.
SİYAH VE MELANKOLİ
Sezer Arıcı'nın eserleri romantizmden besleniyor. Way To Black, böyle bir perspektiften hüzün ve melankoliyle yoğruluyor. Zaten figürlerin hep uzaklara baktığı hemen anlaşılıyor.
Her ne kadar sanatçının duygu dünyası önemli olsa da, tuval ya da kağıt çizimlerde olay örgüleri yaratılıyor. Vazo-çiçek, göz-el, bakışlar… Hüzünlü çizimler aynı zamanda temasa işaret ediyor. Başkasının ya da figürün kendi bedenine dokunuşu bu dizinin konusu olarak görülebilir.
SON
Arıcı, kayıp, unutuş, melankoli gibi zor meselelere odaklanarak resimlerini çiziyor. Sanatçının zihin dünyasının kara güneşleri yaratım konusunda harekete geçmeye devam ederken estetik perspektifinin her fırsatta derinleştiğini söyleyebiliriz.