Sinema ve dizi sektöründeki tekelleşmeye karşı Sine-Sen'den açıklama: 'Çürümeye karşı gelin birlikte set çekelim'
Rekabet Kurulu'nun menajerlik ajansları ve yapım şirketlerine, rekabet kanunlarını ihlal etmek ve sektörde tekelleşmek suçlamalarıyla başlattığı soruşturmanın ardından konuya ilişkin Sinema Emekçileri Sendikası (Sine- Sen) da bir basın açıklaması yaptı.
Artı Gerçek - DİSK’e bağlı Sinema Emekçileri Sendikası (Sine-Sen) tarafından sinema, dizi sektöründe tekelleşme ve sömürüye karşı İstanbul Beyoğlu’nda bulunan Sine-Sen binasında basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını Sine-Sen adına Yönetim Kurulu üyesi Yeliz Vurgun okudu.
DENETİMSİZLİK HAK İHLALLERİNE NEDEN OLUYOR
Vurgun, sinema ve dizi sektöründe tekelleşmeye dikkati çekti. Vurgun, “Rekabet Kurulu’nun bazı yapım şirketleri ve cast ajanslarının tekel oluşturması hakkında başlattığı soruşturma sonrası birçok iddia ortaya atılmış ve magazinsel boyutu nedeniyle medyada geniş yer bulmuştur. Dizi sektörümüz, dünya çapında önemli bir yere sahip olmasına rağmen, özellikle çalışma bakanlığının yeterince denetim yapmaması sebebiyle, hak ihlallerinin en sık yaşandığı alan haline gelmiştir. Dünya dizi ihracatında 3. sırada olan ülkemizin, 2025 yılında ihraç gelirinin 1 milyar dolar olması beklenmektedir. Bu büyük gelirden pay alma yarışı içinde olan ve bugün birbirini suçlayan tekelleşmiş yapıların sadece bir konuda ortak olduklarını söyleyebiliriz. Bu büyük gelirin en önemli üreticisi olan film emekçilerinin haklarına çökmeleri konusunda hemfikirlerdir” dedi.
‘FİLM EMEKÇİLERİ TEKELCİ YAPILAR İLE KARŞI KARŞIYA BIRAKILMAKTA’
Film sektörünün dar bir kalıba sokulduğunu vurgulayan Vurgun, tekelci yapıların kendi kurdukları ilişki ağının bozulmaması için statükoya uygun davrandığını söyledi. Sektörde pek çok hak ihlali olduğunun altını çizen Vurgun, “Denetimsizlik sonucu adeta hukukun askıya alındığı setlerde her türlü zorlu süreçlere rağmen işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan film emekçileri, bu tekelci yapılarla karşı karşıya bırakılmakta, buna itiraz eden emekçiler ise, kara listeye alınıp adeta sektörün dışına itilmektedir. Tekelleşmeye karşıymış gibi yapan siyasi iktidarın bu konuda pek mahir olduğu TRT işlerine bakılarak görülebilir. Ayrıca, reyting sistemi ve politik sansür biçimleri ile sanatın ve ifade özgürlüğünün sınırlandırılması sonucunda tüm film sektörü dar bir kalıba sokulurken, tekelci yapılar kendi kurdukları ilişki ağının bozulmaması için statükoya uygun davranarak, sektörün yaratıcı dinamiklerini yok eden ve gelişimini engelleyen bir pozisyonu da üstlenmişlerdir. Bugün sektörün öncüsü olarak bilinen ve milyon dolarlar kazanan şirketler, tüm bu kirli ilişkilerden ve hak ihlallerinden azade değillerdir. Bu büyük zenginlik ve başarı hikayesinde film emekçilerinin hakları vardır. Hak ihlalleri vardır. Verilmeyen telifler, fazla mesailer ve ödenmeyen sigorta primleri vardır. Enflasyon altında bırakılan ücretler vardır. Haftalık ücret yerine, kanuna aykırı bölüm başı ücret dayatması vardır” diye belirtti.
‘TALEPLERİMİZ HAYATA GEÇİRİLMELİDİR’
Vurgun, sinema ve dizi sektöründeki tekelleşmeye ve emek sömürüsüne karşı Sine-Sen’de örgütlenme çağrısı yaptı. Vurgun, “Sendikamız bugüne kadar hak ihlallerinin önlenmesi konusunda Çalışma Bakanlığı’na birçok ihbar ve şikayette bulunmuş ve kamuoyunu bilgilendirmiştir. Bugün tekelleşme olarak gündeme yansıyan olaylar aslında denetimsizlik nedeniyle ortaya çıkan ve film emekçilerini mağdur eden sürecin bir yansımasıdır. Hem kanunlara hem de uluslararası normlara uygun olan bu taleplerimizin bir an önce hayata geçirilmesi önemlidir. Sinema emekçisi arkadaş, bu hukuksuzluğun, aymazlığın karşısında yalnız ve çaresiz değilsin, sinema emekçilerinin ilmek ilmek mücadele ile ördüğü DİSK Sine – Sen seninle. Tekelleşmeye, emek sömürüsüne, çürümeye karşı gelin birlikte set çekelim” diye konuştu.
Sine-Sen taleplerini şu şekilde sıraladı;
1) İş yeri ve çalışma süresi bakımından işverene bağlı olan emekçiler sigortalı çalıştırılmak zorundadır. Makbuz kesmeye zorlanması kabul edilemez.
2) Asıl işin, alt işverene taşere edilmesi yasalara aykırıdır. Sigorta primi gerçek ücretten yatırılmalıdır ve vergi kaçağına son verilmelidir.
3) Ücretler haftalık ödenmelidir. Film emekçilerine bölüm başı ücret ödenmesi kanunlara uygun değildir.
4) Bir işçiye, günde 11 saatten fazla çalışma yaptırılması yasaktır. Neredeyse tüm setler bu yasayı ihlal etmektedir.
5) Haftada 45 saatin üzerindeki çalışmalar için işçilerin rızası alınmalı ve fazla mesaisi ödenmelidir.
6) işçilerin emekli olabilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
7) Mobbing, taciz, ayrımcılık, cinsiyetçilik, çocuk emeği istismarına son verilmelidir.
8) Emekçilerin sömürülmesinin engellenmesi için gerekli olan grev ve toplu sözleşme hakkının önündeki engeller kaldırılmalıdır. 20 bin kişi olduğu tahmin edilen güzel sanatlar işkolu, 4 milyon işçinin bulunduğu 10. işkoluna bağlandığı için, film alanında faaliyet gösteren bir sendikanın %1’lik barajı aşması mümkün değildir.
9) Özellikle yapım ve cast şirketleri hakkındaki ihbarlar dikkate alınmalı en az yılda 1 kere denetlenmelidir. Tekelleşmelerine müsaade edilmemelidir.
10) Dizi ihracatından elde edilen büyük gelirin yine film sektörü için kullanılması ve özellikle emekçilerin lehine kullanılması sağlanmalıdır.
11) Telif hakları devredilemez olmalı ve ödemeler denetlenmelidir.
12) Yaratıcılığı ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan tüm sansür uygulamaları kaldırılmalıdır. Türkiye sinemasının özgünlüğü sağlanmalıdır.
13) Dizi süreleri en fazla 60 dakika olarak sınırlandırılmalıdır. RTÜK kuralları bu çerçevede revize edilmelidir. (KÜLTÜR SANAT)