'Toplumsal psikolojik sorunların tek nedeni ataerkil aile modeli’

'Toplumsal psikolojik sorunların tek nedeni ataerkil aile modeli’
Psikiyatri uzmanlarından Prof. Dr. Özcan Köknel'in toplumsal ve kişisel ruh sağlığına ilişkin tespitlerini aktardığı 'Bilgenin Aynası' kitabı yayımlandı.

ARTI GERÇEK- Türkiye'nin yetiştirdiği önemli psikiyatri uzmanlarından Prof. Dr. Özcan Köknel'in toplumsal ve kişisel ruh sağlığına ilişkin tespitlerini aktardığı "Bilgenin Aynası" isimli kitap Milliyet Gazetesi Muhabiri Mert İnan tarafından kaleme alındı. 

Köknel, Bilgenin Aynası’nda, Türkiye’de son zamanlarda gündemden düşmeyen cinsiyet eşitsizliği, istismar, kadına yönelik şiddet, aile içi sorunlar, cinsel istismar suçlarının ortaya çıkmasındaki temel nedenleri kapsamlı olarak masaya yatırırken, meselenin birinci aktörü olarak duygusal zeka ve empatiden yoksun Türk erkeğini gösteriyor. Çarpık namus anlayışının, psikolojik temelini de sorgulayan Köknel, toplumsal kaos ve şiddetin baş aktörününü ataerkil aile yapısının psikolojik yansıması olduğunu ortaya koyuyor. 

CİNSEL EĞİTİM MUTLAKA HAYATA GEÇİRİLMELİ

Okullarda mutlaka cinsel eğitim derslerinin verilmesi gerektiğini anlatan Köknel, kitapta "Cinsel eğitim, gençlik çağında cinsel yaşantı, karşı cinsle ilişki, kendi kendine doyum, cinsel içerikli düşler, kızlarda erdemliliğin önemi, kız-erkek arkadaşlığı, flört ve hastalıkları kapsar. Cinsel ilişkinin başlama yaşı, cinsel sorunlar ve çözüm yolları da cinsel eğitim ile açıklanabilir. Toplumsal yanlış kalıplar nedeniyle onlarca kız çocuğunun namus adına cinayete kurban gittiği bir ülkede cinsel eğitim mutlaka hayata geçirilmelidir" diyor. 

KADINA YÖNELİK BASKININ NEDENİ KATI KABA YETİŞTİRİLEN TÜRK ERKEĞİ

Prof.Dr. Köknel, kadına yönelik şiddet ve baskıların nedenine değinirken, "Meselenin birinci ve baş sorumlusu, etkisi artarak yayılan, sadece baba soyuna bağlı, baskıcı, katı, kaba yetiştirilen Türk erkek modeli. Türk erkeği empati kuramıyor. Bu ülkede kimlikli, kişilik sahibi, girişimci, güçlü kadınlara her alanda baskı yapılıyor. Buna karşın kadınlar anlayışlı, duyarlı, duygusal, fedakâr davranmaya, ev ve işyerinde üretken olmaya devam ediyor. Toplumda kadının simgesi ‘ana’, erkeğin simgesi ‘güç’ olarak yerleşmiş durumda. Kadını sadece anne gören bir çarpık zihniyet var. Çocuk yaşta başlık parası karşılığında evlendirilen binlerce kız çocuğumuz olduğunu biliyoruz. Toplumun geniş kesimi geçmişiyle övünerek dini referanslara atıf yapıyor ancak cinsiyet eşitsizliği, kadın hakları konusunda son derece ikircikli bir tutum sergiliyoruz" saptamalarını sıralıyor. 

MUTLULUĞA ERİŞMENİN TEK YOLU ERDEMLİ OLMAK

"İçimizdeki öfke neden dinmiyor? Gülmeyi unuttuk mu? Kafayı en çok nelere takıyoruz? Nasıl korkusuz ve mutlu olacağız? Biz melankolik bir toplum muyuz? Türkiye’nin ruhsal durumuna nasıl bir teşhis koyulabilir?" sorularına yanıt aranan kitapta, "Keyifli ve mutlu yaşamak, 'dolu dolu' yaşamaktır. Hayatınızın anlamsız olduğunu düşünüyor ve ‘dolu dolu yaşadım’ demenin formülünü arıyorsanız, bakış açınızı değiştirmeniz gerekiyor. Koşullarımız birdenbire değişmediğine göre, değişiklik bunlara bakışınızda, yorumlama biçiminizde olacaktır. Yaşam, mutluluğu arayış halidir. Mutluluk, insanın yaşadığı andan haz duyması, geçmişte haz duyduğu bir yaşantıyı anımsaması ya da gelecekte haz duyacağı bir yaşantıyı ümit etmesidir. Doğrunun, güzelin, iyinin aranması, elde edilmesi insanda mutluluk yaratır. Mutluluğa erişmenin tek yolu ise erdemdir" deniliyor.  

ÇOCUKLA KALİTELİ ZAMAN GEÇİRMEK BİLGİLİ AİLE OLMAK ÖNEMLİ

Ebeveynler için uyarı ve davranış modellerini de kapsamlı olarak ele alan Köknel'in ailelere uyarıları şöyle: "Yemek yerken çocuğun önüne tablet koyduğunuzda o çocuğun yemek yeme becerisi kazanmasını engellemiş olursunuz. Çocukla kaliteli zaman geçirmek, ilgili, bilgili aile olmak önemli. ‘Ne yapalım herkes tablet veya cep telefonu hediye ediyor’ diyerek kolaycılığa kaçıyoruz. Dolayısıyla çocuk meşgul olmadan yemek yeme beceresini kazanamıyor. Aileler kolaya kaçmamalı. Çocukların durmaması veya aşırı hareketli olmaları ilgi ve ilişki ihtiyacından kaynaklanır. Anne, baba, çocuklarına ilgi ve ilişki ihtiyacını karşılayacak zaman ve konsantrasyonu ortaya koyduğunda, evlatlarının ekran peşinde olmayacağını göreceklerdir. 3 yaş üzeri çocuklar için de aileleri uyarmalıyız. Günde 1 saati geçen ekran görüntülerini bu yaş üzerindeki çocuklara önermiyoruz."

Öne Çıkanlar