Avukat Deniz Özen: Yargıtay’ın onama kararı sonrası Can Atalay tahliye edilmeliydi

Avukat Deniz Özen: Yargıtay’ın onama kararı sonrası Can Atalay tahliye edilmeliydi
Tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay’ın avukatı Deniz Özen, Anayasa Mahkemesi’nin erteleme kararını değerlendirdi. Özen yaşananların hukuken kabul edilebilir bir yanının olmadığını söyledi.

Onur ÖNCÜ


İSTANBUL - Anayasa Mahkemesi, 14 Mayıs parlamento seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi (TİP) adına Hatay'dan milletvekili seçilen Gezi tutuklusu Can Atalay hakkındaki görüşmeyi ileri bir tarihe erteledi. Anayasa Mahkemesi'nin kararını Atalay'ın avukatı Deniz Özen Artı Gerçek'e değerlendirdi.

Özen, kararın kabul edilebilir bir yanının olmadığını belirterek, "Bugün itibari ile öğreniyoruz ki, Anayasa Mahkemesi üyesi yargıcın dosyaya hazırlanamadığı gerekçesiyle ek süre istediğini ve başvurunun incelenmesinin ertelendiğini duyduk. Bunun hukuken kabul edilebilir bir yanı yok. Bunun akılla mantıkla izahı mümkün değil. Bir buçuk yıldır cezaevinde olan Hatay halkının oylarıyla seçilmiş bir milletvekilinden bahsediyoruz. Can Atalay açısından bir hak ihlali süreci var ancak aynı zamanda Hatay halkının iradesinin gaspı söz konusu" dedi.

'HEM ATALAY HEM DE HATAYLILAR AÇISINDAN HAK İHLALİ VAR'

Can Atalay'ın tahliye edilmemesiyle birlikte hem Atalay’ın hem de Hatay halkının hak ihlaline uğradığını belirten Özen şunları söyledi.

"Şunu ifade etmemiz gerekiyor: Hatay dediğimiz yer 6 şubat depreminden en çok yara alan il. Ve bu insanlar milletvekillerini seçerken bu depremin yaralarını sarmak için de aynı zamanda milletvekili seçtiler. Kendileri için çalışacak, faaliyet yürütecek bir kişiyi seçtiler. On binlerce oy verildi Can Atalay'ın milletvekili seçilebilmesi için ve bugün itibari ile, seçimin üzerinden 6 ay geçmiş olmasına rağmen hala kendisi cezaevinden tahliye edilmedi. Dolayısıyla birincisi Can Atalay açısından gittikçe derinleşen hak ihlali var. Ve ikincisi, sayıları yüz bine varan Hataylının oyuyla seçilmiş olması nedeniyle depremin yaralarını sarmaya çalışan Hataylılar açısından çok ciddi bir hak ihlali var. Bunun kabul edilebilir bir yanı yok."

'SEÇİLMİŞ BİR MİLLETVEKİLİ CEZAEVİNDE TUTULAMAZ'

Milletvekili seçildikten hemen sonra tahliye edilmesi gerektiğinin altını çizen Özen, 6 ayda yaşanan hukuksuzluklara dikkati çekti.

"Anayasamızın 83. maddesi çok açık. Der ki, ‘bir kişi milletvekili seçildikten sonra, milletvekili seçilmeden önce ya da sonra işlediği iddia edilen bir suç nedeniyle soruşturulamaz, yargılanamaz, tutuklanamaz.’ Çok açık bir hükümdür bu. Anayasa hükmünün dışında Anayasa Mahkemesi'nin verdiği çok sayıda karar var. Ne yazık ki bu Türkiye'de ilk defa yaşanmıyor. Çok sayıda örnek var. Hatırlayacaksınız Mustafa Balbay, Leyla Güven, Sebahat Tuncel, Enis Berberoğlu, Ömer Faruk Gergerlioğlu örnekleri var. Bu kişilerin başvuruları Anayasa Mahkemesi’nin önüne geldiğinde, Anayasa Mahkemesi hep aynı yönde değerlendirme yaptı. Dedi ki, ‘Anayasa’nın 83. maddesi uyarınca milletvekili seçilen kişi yasama dokunulmazlığına kavuşmuştur. Ve bu kişinin cezaevinde tutulma olanağı yoktur.’ Bu Anayasal hakların ihlali anlamına gelir. Seçilmiş bir milletvekili Cezaevinde tutulamaz. Ve bunun bir istisnasının olmadığını söyledi Anayasa mahkemesi. Adalet Bakanının ya da çeşitli AKP'li üyelerin bahsettiği istisna hükmünün hangi suç tipini kapsadığı belli olmadığı için uygulanamayacağını söyledi anayasa mahkemesi ve bu tartışmaya nokta koymuştu… Artık yerleşik hale gelmiş bir içtihadı var bu konunun. Hatta Yargıtay ceza kurulu da Anayasa mahkemesinin bu kararları doğrultusunda kendi içtihadını değiştirdi ve Ahmet Şık açısından Cumhuriyet davasında milletvekili seçildikten sonra yargılamanın durmamış olmasını bir bozma sebebi saydı. Dolayısıyla Yargıtay'ın içtihadı açık, Anayasa Mahkemesi'nin içtihadı çok açık. Seçilmiş bir milletvekili cezaevinde tutulamaz. Can Atalay'ın 14 mayıs gecesi itibari ile cezaevinden tahliye edilmesi gerekiyordu. Bu olmadı. Milletvekili mazbatası verildikten sonra tahliye edilmesi gerekiyordu, bu olmadı. Yüksek Seçim Kurulu'nun kararı resmi gazetede yayımlandığı an itibari ile tahliye edilmesi gerekiyordu, bu olmadı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi bu dosyayı eline aldığı an itibari ile yargılamanın durmasına ve Can Atalay'ın tahliyesine karar vermesi gerekiyordu, bunu yapmadı. Onama kararını vermiş olmalarına rağmen gezi davasının esasına ilişkin onama kararı verildikten sonra dahi Can Atalay’ın tahliye edilmesi bir anayasal zorunluluktu çünkü yine bizim anayasamız diyor ki, ‘hakkında kesinleşmiş hüküm bulunsa dahi infazının sağlanması yani cezanın infazı milletvekili sıfatının sona ermesine bırakılır’ diyor. Dolayısıyla hakkında hüküm kesinleşmiş olmasına rağmen tahliye edilmesi gerekirdi, o da yapılmadı."

NE OLMUŞTU?

14 Mayıs genel seçimlerinde TİP'ten Hatay milletvekili seçilen ancak mazbatasını almasına rağmen tahliye edilmeyen Gezi Davası tutuklusu avukat Can Atalay'ın tahliye ve yargılamanın durması istemi, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından reddedilmişti. Atalay bunun üzerine, Anayasa Mahkemesi'ne 'hak ihlali' başvurusunda bulunmuştu.

Atalay'ın avukatları, milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazanan başvurucunun yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini belirtmişti.

Anayasa Mahkemesi'nin 5 Ekim'deki yapılan toplantısında, Atalay'ın başvurusunun Genel Kurul'a sevkine ve 12 Ekim tarihinde görüşülmesine karar verilmişti.

Öne Çıkanlar