Biat direnişe dönüştü

Kamuoyunun bildiği tarih itibarıyla üç belediye başkanının direnişi 18. güne ulaştı. Erdoğan'ın karizması hiç böyle çizilmemişti.

Biat direnişe dönüştü

ARTI GERÇEK- Her şey İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın 22 Eylül günü istifasıyla başladı. Aslında istifayı bir kaç gün önce CHP milletvekili Barış Yarkadaş twitter hesabından duyurmuştu.

Topbaş, AKP tarihinde görevinden istifa eden ilk belediye başkanı oldu. Kimse neden istifa ettiğini henüz tam olarak kavrayamamıştı. İstifa açıklamasındaki şu sözleri dikkat çekmişti:

İLGİLİ HABER: BURSA BELEDİYE BAŞKANINDAN DİRENME MESAJI

"Biliyoruz ki hata yaparsak telafisi zordur. Özellikle ifade etmek isterim ki hata ile ihanet, birbirine karıştırılmaması gerekir. İhanet edenler asla affedilemez. Asla affetme duygusunu gösteremeyiz. İnsan her şeyi affeder adam yerine konmamayı affetmez."

Bir kesim, Topbaş'ın istifa kararını kendisinin aldığını sanıyordu. Elbette gerçek kısa bir sürede ortaya çıktı. Topbaş'ın istifasını isteyen bizzat Erdoğan'dı. Ama ne hikmetse hiçbir AKP'li bunu kabul etmiyordu. Başbakan Binali Yıldırım bile Topbaş ile konuştuğunu ama istifa kararını neden aldığını bilmediğini söylüyordu.

Tabii kulisler hareketlendi. Ve yavaş yavaş Erdoğan'ın il başkanlarından sonra belediye başkanlarında da görevden alma operasyonu için düğmeye bastığı ortaya çıktı.

Topbaş'ın istifasını ilk duyuran CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, 3'ü büyükşehir olmak üzere 49 belediye başkanının daha topun ağzında olduğunu, İstanbul'daki 16 ilçe belediye başkanının malvarlığı ve ilişkilerinin de masaya yatırıldığını söylüyordu. Yarkadaş'a göre AKP, seçime kadar 2 bine yakın meclis üyesinden kurtulmaya çalışacaktı.

Ve Yarkadaş'ın dedikleri çıkmaya başladı.

İKİNCİ İSTİFA DÜZCE'DEN GELDİ

2 Ekim'de Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş yazılı bir açıklama ile istifa etti. Keleş, damadının 'FETÖ'den tutuklanması ve 2016 yılında 650 bin liraya aldığı makam arabası ile gündeme gelmişti. Keleş, ayrıca amcası, gelini, yeğeni ve kuzeninin de bulunduğu dokuz akrabasını belediyede üst düzey görevlere atımıştı. CHP'nin Adalet yürüyüşü sırasında konaklama yerine döktürdüğü gübre ile de tepki toplamıştı.

Keleş, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada şöyle diyordu:
"Ne yazık ki, biz Düzce’ye ve Düzcelilere hizmet etmek için gece gündüz çalışırken, birileri de beni ve benim üzerimden gönül verdiğim partimi yıpratmak için her türlü yalan, dedikodu ve iftiraları üretmekle meşgul oldular.

Şahsım ve yakınlarımla ilgili yürütülen bu çirkin kampanyanın partime ve kutsal davamıza daha fazla zarar vermemesi için, büyük bir heyecan ve istekle yürütmekte olduğum Belediye Başkanlığı görevimden istifa ediyorum.

Bilinmesini isterim ki; şahsıma, aileme, Düzcemiz’e, partimize ve davamıza zarar veren bu çirkin iftira ve karalama kampanyalarını yürütenlerle hem hukuk önünde, hem de mahşer gününde hesaplaşacağım."

Oysa herkes biliyordu ki Keleş bir hafta önce Ankara'ya çağrılmış ve istifası istenmişti.

GÖKÇEK GÜNDEME BOMBA GİBİ DÜŞTÜ

Aslında kulislerde hangi belediye başkanlarının istifasının istendiği alçak sesle de olsa konuşuluyordu ama Düzce belediye başkanının istifasını açıkladığı 2 Ekim akşamı Kanal D'nin haberlerinde Melih Gökçek'in adı gündeme düştü. Haberde açıkça "Erdoğan'ın Ankara, Bursa, Balıkesir, Uşak, Niğde ve Nevşehir belediye başkanlarının istifasını istediği" söyleniyordu. İstifalar için son tarih olarak da Şubat ayını işaret etmişti Erdoğan yani kongreler tamamlanana kadar.

ERDOĞAN: ŞU ANDA YOK AMA OLMAYACAĞI ANLAMINA GELMEZ

Başka bir zaman olsa Melih Gökçek, twitter hesabından Kanal D'yi yaylım ateşine tutardı. 2016 yılında da kendisinin görevden alınacağı iddia edilmişti. Ve Gökçek twitter hesabından tüm agresifliği ve tehditkar tavrıyla gürlemişti:

"Şimdi benim hakkımda akıllarınca algı yönetimi yapıp, benim görevden alınacağımı yaymaya çalışıyorlar. Hiçbir kaynak ve dayanak vermiyorlar. Son zamanlarda bazılarının ayaklarına bastım. Canları hayli acıdı. Bu kişiler, kripto FETO’cular. Vazifeleri, Türkiye’de FETO’cuları duman eden polis, savcı ve siyasetçileri ‘Millî Damarcı’ diyerek görevden uzaklaştırılmalarını sağlamak. Maalesef bunlar FETO karşıtı gibi görünüp, millî unsurlar hakkında algı yapma yöntemi kullanıyorlar. Başlarında eski bir istihbaratçı, müptezel bir avukat, birkaç beş para etmez gazeteci. Bir de soldan kiraladıkları bazı kalem ve sözcü. Yazan gazete Cumhuriyet. Konuşan solcu bir militan. Bak Castro, arkadaşların Ünsüz ve Çakan ışığa söyle, yakında size avcılık öğretenlerle beraber kapalı eğitim yapmaya başlarsınız. Bak, arkadaşınız Batı Trakyalı, şimdi içerde eğitime başladı. İftira ile adım atamazsınız. Bunlar size Gökçek nasihati. Demedi demeyin. Haddinizi bilin."

Bu kez öyle olmadı. Ertesi gün gazeteciler AKP sözcüsü Mahir Ünal'a Gökçek'in istifasının istenip istenmediğini sordular. Ünal, "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız sayın Melih Gökçek'in istifasının istendiğine dairi haberlerin hiçbirisi gerçeği yansıtmamaktadır" dedi.
Ardından aynı soru Cumhurbaşkanı Erdoğan'a soruldu. Onun yanıtı daha başkaydı:
"Şu anda öyle bir şey yok, olmayacak anlamına gelmez."

GÖKÇEK: ALGI OPERASYONU

Erdoğan'ın bu sözleri Melih Gökçek'e soruldu. Şer odaklarına ve fitne çabalarına asla izin vermeyeceğini belirten Gökçek, "Öyle bir hava meydana getiriyorlar ki her söylediğinizi bir yerlere çekerek algı operasyonu yapıyorlar" diyordu.i.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek olmanın herkesin görevi olduğunu da vurgularken "Çünkü sayın Erdoğan sadece Türkiye'nin değil ümmetin lideridir. Fitne peşinde olanlar boşa uğraşırlar" ifadesini kullanıyordu.

Erdoğan, bir günlük İran seyahatine çıkmıştı. Artık tüm gazetelerde, köşe yazılarında, internet sitelerinde kulisler çalkalanıyordu. Erdoğan'ın İran dönüşü Gökçek'in istifasını masasında istediği biliniyordu.

Ve Erdoğan'ın döndüğü gün gece yarısına doğru Gökçek soluğu 'Beştepe'de alıyordu. Sadece Gökçek de değil Erdoğan'ın istifasını istediği Balıkesir Belediye Başkanı Edip Uğur da Beştepe'deydi. Görüşme sonrası bir istifa açıklaması gelmedi. Gökçek, twitter hesabından "Külliyenin karşısına yapılacak müzeyle ilgili pojenin detaylarını sundum. Büyükşehir'in devam eden projeleri konusunda çeşitli bilgiler verdim. Kamuoyunun bilgisine" demekle yetindi.

Ve ardından sessizliğe gömüldü. Artık twitter aleminin agresif kralı yok olmuştu. Paylaştığı twitler sadece belediyenin yani kendisinin etkinlikleriydi. Kendisiyle ilgili yazılanlara verecek bir yanıtı kalmamıştı. Bir gün bile ayrı kalamadığı twitter'ını tam bir hafta açmadı bile.

ÖNE ÇIKAN ÜÇ BELEDİYE

Erdoğan'ın Ankara, Bursa, Balıkesir, Uşak, Niğde ve Nevşehir belediye başkanlarının istifasını istediği belirtilmişti ama öne çıkan üç belediye başkanı oldu: Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, Bursa Belediye Başkanı Recep Altepe...
Çünkü direniyorlardı...

Üç belediye başkanının Ankara'da buluştuğu ve ortak hareket etme kararı aldığı konuşuluyordu.
Bu arada Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur, sosyal medya hesabındaki "Belediye Başkanı" ibaresini sildi.

AKP'ye çok yakın belediye başkanları bile artık toto oynuyorlardı; 'yarın istifa edecek', 'anket yaptırıyor, süre istedi', 'ben istifa etmem görevden alsınlar dedi' türünde haberler yağmaya başlamıştı ki bir istifa haberi daha geldi.

ÜÇÜNCÜ İSTİFA NİĞDE'DEN

18 Ekim'de 'Erdoğan'ın listesinde' adı geçen Niğde belediye başkanı Faruk Akdoğan istifa etti. Akdoğan istifasını belediye çalışanlarına duyururken, "Bu görev bana tevdi edilirken nasıl heyecanlandıysak bugün de aynı heyecanla görevimden ayrılıyorum. Dünya fani, ölüm ani" diyordu.

NETİCESİ AĞIR OLUR

18 Ekim günü Erdoğan Polonya gezisi dönüşü uçakta gazetecilere artık açıkça isim veriyordu. Ve tabii bugüne dek kamuoyunu nasıl aldattıklarını da itiraf ediyordu. Ama artık işin o kısmıyla kimse ilgilenmiyordu:

"İstanbul’da, Kadir Topbaş Bey, Çevre ve Şehircilik Bakanımızın kendisiyle görüşmesine olumlu cevap verdi, istifasını o şekilde gönderdi. Ardından Düzce’yle, genel başkan yardımcımız görüştü, o da istifasını verdi. Niğde’nin de istifasını verdiğini duydum. Şu anda Balıkesir’e istifasını verme talebimiz iletildi. Hakeza Melih Bey’e, kendisine bu durum iletildi. Bursa aynı şekilde. Bursa’yla da yarın Sayın Başbakan veya ilgili genel başkan yardımcımız veya şahsım görüşeceğiz."
Gazetecilerin 'istifa etmezlerse' yönündeki sorusunu ise kestirip atıyordu: "Onun neticesi ağır olur."

Dün Nijeryali mevkidaşı ile yaptığı ortak açıklamada da aynı minvalde konuşuyordu Erdoğan:

"3 belediye başkanımız daha var. Onların da istifalarını en kısa zamanda vereceğine inanıyorum. İstifayı vermelerinin onlar da hazırlığı içindeler. Gereği ne ise yapılacaktır."

KARİZMA ÇİZİLDİ

Oysa Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, yurtdışındaydı ve bugün döndü. Ankara'ya değil Bursa'ya gideceğini söylüyordu havalimanında. Oldukça rahattı ve "işimizin başındayız" diyerek bir nevi rest çekiyordu.

İlk başta istifa haberlerini yalanlayan direneceğini yazan gazetelere dava açacağını söyleyen Balıkesir Belediye Başkanı'ndan da bir istifa emaresi gelmedi. Dün bir açıklama yapacağı söylendi. O açıklamada da "Bu işte vefa da vardır veda da" dedi.

Melih Gökçek ise dün Erdoğan'ın Nijerya Cumhurbaşkanı onuruna verdiği yemeğe katıldı ama istifasına dair tek bir açıklama yapmadı.

Yöntemi nasıl olacak hep birlikte göreceğiz ama söz konusu bu üç isim de kısa bir süre sonra seçimle geldikleri koltuklarında olmayacak. Erdoğan artık geri adım atmayacak. Muhtemelen de AKP tarihinde görülmemiş bir direnişle karşı karşıya kalmasını hiç affetmeyecek. Çünkü sadece kamuoyunun bildiği tarih itibarıyla 18 güne ulaşan bu direniş karizmasını çizdi bile.

erdoğan bİAT direniş