CHP lideri Özel grup toplantısında konuştu: Dertleri Kürt sorunu değil, Erdoğan'ın seçilmesiymiş

CHP lideri Özgür Özel grup toplantısında partililere hitap etti.. Özel konuşmasında "Meğer asıl dertleri Kürt sorunu değil asıl dertleri Erdoğan'ın seçilmesiymiş" dedi.

Artı Gerçek - CHP Genel Başkanı Özgür Özel kayyım atamalarının ardından ilk grup toplantısında açıklamalarda bulundu.

Özgür Özel, konuşmasının başlangıcında vefatının 18. yıl dönümünde ziyaret ettiği CHP eski Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti eski başbakanlarından Bülent Ecevit'i andı.

Özel konuşmasında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Öcalan çağrısını yineleyerek "Sözlerimin arkasındayım" ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı işaret ederek "Bize göre tek seçenektir" ifadelerine değindi.

Özel Bahçeli'nin "ağzındaki baklayı çıkardığını" savundu.

Özel "Erdoğan'ın kürk sorunu vardır. Erdoğan'ın post sorunu vardır. Sırf Erdoğan için bir kez daha başkan seçilsin diye Öcalan'ı Meclis'e getirmekten bahsetmektedir" diye konuştu.

Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in tutuklanması ve yerine kayyım atanması da Özel'in gündemindeydi.

Özel, "Esenyurt üzerinden İstanbul'u İstanbul üzerinden Türkiye'yi kuşatmaya tenezzül ediyorlar" ifadesini kullandı.

Kayyımlara nerede olursa olsun karşı çıkılması gerektiğini vurgulayan Özel "Esenyurt'a üzülüyorsan Mardin'e de üzüleceksin. Mardin'e üzülüyorsan Esenyurt'a da üzüleceksin" diye konuştu.

Ahmet Özer hakkında Anadolu Ajansı ve TRT'nin yaptığı haberlere tepki gösteren Özel "TRT ve AA'nın alet edildiği üç yalan ve doğrusu var. bir Ahmet Özer, DEM'lidir. Yalan, 10 yıldır CHP'li. Remzi Kartal ile görüştü diyorlar. İddiadır. Kayıt yok. Ama iki AKP'li vekilin Kartal ile yemek yemişliği var, fotoğraf var. Üç, hesabına kaynağı belirsiz para geldi deniyor. Yalan, kızının kira bedeli o para" dedi.

Özel, Bahçeli'nin çıkışıyla kamuoyunun gündemine giren 'yeni çözüm süreci' tartışmaları için de "Bir büyük oyun var. Bugün o oyunun ne olduğu ortaya çıktı. 'Anayasayı değiştirsek fena mı olur? Erdoğan bir daha seçilse ne olur?'" ifadelerini kullandı.

'BİR BÜYÜK OYUN VAR'

Özel'in açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bu sabah tüm seçmenlere ulaşıp onlara sosyal demokrasinin ne olduğunu yoksulluğun etnisite tanımadığını ancak bu ayrımı yapanların halkı yoksul bıraktığını anlatmış ve hissettirmiş ve CHP'ye kulağı kapalı seçimle konuşmayı başarmış Bülent Ecevit'in huzurundaydık.

Geçen sene de Ecevit'in mezarına 81 il başkanımla birlikte gitmiştik. Ona CHP'yi birinci parti yapacağım demiştim bugün o sözü tutmanın onurunu taşıyorum. Bugün Mustafa Kemal Atatürk'ün partisi CHP Türkiye'nin birinci partisi.

Geçtiğimiz yıl buraya ilk çıktığımda diyabet hastası bebeklerin durumunu gündeme getirmiştim. Artık Türkiye'deki çocuklar hariç bütün dünyada çocuklara bir sensör takılıyor anneye babaya uyarı gidiyor.

İnsülin olması gerekiyorsa iğne oluyor. Bizim Sosyal Güvenlik Kurumumuz bununla ilgilenmiyor. Bakan çıkıp sorunu çözeceğiz demişti.

1 yıl geçti bebeklerin günde 10-12 kez parmakları deliniyor. Sayın Bakan sözünüzün tutulması bekleniyor.

'3 BÜYÜK SALDIRI VAR TÜRKİYE'YE'

Bir yılın sonunda kamp yapmak üzere Antalya'ya gidiyorduk ancak o sırada Esenyurt'un seçilmiş başkanına bir darbe girişimi başlayınca kampı iptal ettik.

Hiçbir partiye ait olmayan abonelik sistemiyle çalışan firmanın anketiyle CHP kah düşmüş kah çıkmış. Eylül ayında biraz düşmüş biz içine kapanıp da kurultay konuşunca. Yani biz kurultay delege dedikçe halk korkmuş 9 firmanın dokuzunda parti ekim ayında yine birinci parti olmuş. 3 büyük saldırı var Türkiye'ye ve CHP'ye.

Saldırılardan birincisi Meclis başkanını da alet ederek ittifak ortaklarını konuşturarak yeni anayasa tartışmaları. Cevabımız net oldu hem Kurtulmuş'a hem Erdoğan'a mevcut anayasa uymayandan anayasa yapılmaz dedik.

Dedik ki Gezi tutukları ailesine kavuşmadan, AİHM kararları uygulanmadan tam bir anayasal uyum olmadan bu kapıyı bir daha bu maksatla çalmayın dedik. Amaç yine anayasayı değiştirmek.

Amaç anayasa tartışmayı yeniden kendi gündemine almak. Biz emekli konuşuyoruz, biz yoksulluk, umutsuzluk konuşuyoruz.

Tam o gündem kapandı, toplum hayat pahalılığı altında ezilirken bu sefer '3. Dünya Savaşı'nı' konuşmaya, İsrail'in Türkiye'ye saldıracağını söylemeye geldik.

'KONUŞULMAYANI İFŞA ETTİK'

Biz asgari ücrete zam diyoruz. Asgari ücretin alım gücü düştü 10 bin liraya. Biz umutsuzluğu umuda çevirmeye çalışıyoruz. Aman dediler bunlar bütün anketlerde ileride.

Anayasa işi hem gündemi ele alacak hem de Tayyip Bey'in gönlünü yapacak. Sonra 3. Dünya Savaşı'nı konuşmaya, İsrail'in Türkiye'ye saldıracağını Meclis kürsüsünden söylemeye başladılar. Başta bazı liderlerin, bazı kıdemli siyasetçilerin de söylediği şey tecrübemiz sayesinde ortaya çıktı. Kapalı oturum yapılacak dedik. Eğer hak verirsek susacağız ve destek vereceğiz ama sen bunu siyaseten yapıyorsan; söylemediğini ifşa edeceğiz. Gördük ki orada hiçbir şey konuşulmadı. Konuşulmayanı ifşa ettik. millet bunun korkuyu örgütlemek için olduğunu anladı. Kanun teklifi vardı. Hepimizden 60 milyar toplayacaktı. bütçe var, koy lazımsa. yok senden benden alacak. niye aidat, aidiyet yaratsın diye. Maskelerini düşürdük. Şimdi o kapalı oturumu eleştiren yok.

'MEĞER ASIL DERTLERİ ERDOĞAN'IN SEÇİLMESİYMİŞ'

Tehlike büyük denirken o sırada savunma sanayii fonu teklif edilirken, TUSAŞ'a yapılan hain terör saldırsının hangi algıyı pekiştirdiğini ve örgütün hangi amaca hizmet etttiğini de aklımızda tutalım. PKK'nın bu eylemi kime yarıyor bunu kenara not edelim. PKK'yı ve bunları tanımak açısından. partimiz sürekli halkın gündemini konuşurken yeni bir saldırı ve hamle ülke gündemini meşgul etmeye başladı. Bahçeli önce el sıkıştı. Sonra Öcalan'ı kendi konuştuğu kürsüye davet etti. Bugün Bahçeli 'Sözümün arkasındayım' dedi. Esas bunu ömrüm boyunca saklayacağım aklındaki baklayı çıkarıyor. Birbiriyle huzura kavuşamayanlar, birbirleri ile bir arada yaşayamayanlar ayrımcılığı nasıl giderecek? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mı? Sayın Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, bize göre tek seçenektir diyor Bahçeli. Bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru değil midir diyor. Erdoğan'ın kürk sorunu vardır. bunlarca dost sorunu yoktur, Erdoğan'ın post sorunu vardır. Sırf Erdoğan geçmişte 'Balda tuz bulunmaz bir tek senden cumhurbaşkanı olmaz' dediği Erdoğan için bir kez daha başkan seçilsin diye Öcalan'ı Meclis'e getirmekten bahsetmektedir.

Meğer asıl dertleri Kürt sorunu değil asıl dertleri Erdoğan'ın seçilmesiymiş.

'İSTANBUL ÜZERİNDEN TÜRKİYE'Yİ KUŞATMAYA TENEZZÜL EDİYORLAR'

Yerel seçimlerde İstanbul'un en büyük ilçesine kayyum atıyorlar.

Bu sürecin tuzaklarla dolu bir süreç olduğunu bilelim. Kurduğu hiçbir tuzaktan sonuç alamayan iktidar yerel seçimlerde birinci parti olan partiye kayyım atadılar. Esenyurt üzerinden İstanbul'u İstanbul üzerinden Türkiye'yi kuşatmaya tenezzül ediyorlar.

Elimde Ahmet Özer tutuklamasıyla ilgili TRT ve AA'nın alet edildiği üç yalan ve doğrusu var. bir Ahmet Özer, DEM'lidir. Yalan, 10 yıldır CHP'li. Remzi Kartal ile görüştü diyorlar. İddiadır. Kayıt yok. Ama iki AKP'li vekilin Kartal ile yemek yemişliği var, fotoğraf var. Üç, hesabına kaynağı belirsiz para geldi deniyor. Yalan, kızının kira bedeli o para.

Esenyurt'a üzülüyorsan Mardin'e de üzüleceksin. Mardin'e üzülüyorsan Esenyurt'a da üzüleceksin.

İlk kayyım atandığında yüzde 51 ile geldi Ahmet Türk son seçimde ise yüzde 57 ile. Ne seçmeni ikna etmişsiniz ne de Ahmet Türk'ün demokratik zırhı içine işlemiştir. Kayyım kararları siyasi kumpaslardır. bu milletin vicdanından dönmüştür. Ne yaparsanız yapın bu ülkenin gerçek gündemini unutturmaya izin vermeyeceğiz ve konuşacağız.

'KÜRTLERE ŞANTAJA DEVAM ETMEK İSTİYORLAR'

OHAL'de KHK ile kayyım atama yetkisi aldılar bugüne kadar 149 kayyım atadılar.

Siyasi sebepleri var. Alamadığı ili alıp ranta devam etmek için. Gidin gizin. Esenyurt kent suçları müzesi. 10 kat yerine 25 katlar, küçücük arsalara kocaman evler, altyapı korkunç ve Esenyurt'u o hale getirenler alıp talana devam etmek istiyor. Sayın Özer'in kimliği üstünden Kürtlere şantaja devam etmek istiyorlar.

Amaç Kürtlerle aramızı bozmak ya da bizi terör savunucusu göstermek.

Bir büyük oyun var. Bugün o oyunun ne olduğu ortaya çıktı. Anayasayı değiştirsek fena mı olur, Erdoğan bir daha seçilse ne olur. Bir al-vere girilmiş. Ya bir nihayete ermişler ya da tıkanmışlar. Şu anda ya şantajla ya da algı yönetimi ile karşı karşıyayız. Onların kitlesi Öcalan'a ip atınca da alkışlıyor, halı serince de alkışlıyor. MHP'den bahsediyorum. Milletin aklını, vicdanını küçümseyen bir yaklaşım var.

Bu sırada bizim şu oyuna gelmememiz lazım: CHP’nin alacağı pozisyon ne olursa olsun ya Kürtlerle arasını bozsun ya dönsün, terör destekçisi görünsün. Kürtlere saygılı olarak, demokrasiyi savunarak, eşit yurttaşlığı savunarak, terörü bitirmeyi hep beraber konuşarak Kürtleri de bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü savunan herkesi de gerçek ve demokratik bir standartta buluşturmak mümkündür. Bunun da adı CHP’dir. İki talebim var. Birincisi; uyanık olalım, akıllı olalım, oyuna gelmeyelim. Teröre destek gibi görüntülenecek görüntülere ya da vatandaşımızın vicdanını yaralayacak görüntülere çok aç, çok meraklı, bunun için çok hesaplı bir yandaş medya ordusu görevlendirilmiştir. Bilhassa tepki ve protesto haktır ancak karşı taraftaki polisler hepimizin evladıdır. O polisin bir annesi, bir evladı, bir kızı, bir oğlu, evde bekleyen bir eşi vardır. Verilen kanunsuz emir vardır. Onu koruyan bir Anayasa vardır ama uygulanmamaktadır. O polisin evine ekmek götürme mücadelesi vardır. O polis mobbinge uğramaktadır. Ve o polis akşam eve gidip çocuklarının yüzüne bakacaktır. O yüzden hiçbir protestonun bir tek polis evladımızı, bir jandarma erimizi inciterek yapılmaması gerekmektedir. Asla ve asla haklıyken haklı duruma düşmeyeceğiz. Buradan ‘Eylem yapmayacağız, sokağa çıkmayacağız, oyuna gelmeyeceğiz’ deyip oyuna gelmeme oyununa gelmeyeceğim. Hakkımızı arayacağız, tepkimizi göstereceğiz ancak demokratik sınırların dışına çıkmayacağız.

'MECLİSTE BİR SÜREÇ YÜRÜTÜLMESİNE SAHİP ÇIKIYORUZ'

İkinci talebim, sıkı duralım. Biz ne yaptığını bilen, bütün oyunlarına rağmen 31 Mart'ı kazanan, bugüne kadar birinci parti olan, eğer biz birliğimizi, bütünlüğümüzü, özgüvenimizi kaybetmezsek ilk seçimlerde iktidara gelecek olan, bu ülkenin yoksulunun, işsizinin, güvencesizinin, gençlerinin yüzünü güldürecek olan bizleriz. Kavgayı bitirecek olan, şehit annesinin yüzünü de güldürecek olan Kürt vatandaşımızın evladının da yüzünü güldürecek olan, kendisinin de yüzünü güldürecek olan bizleriz. Meclis’te bir süreç yürütülmesine, şeffaf samimi olunmasına, toplumsal mutabakat aranmasına sahip çıkıyoruz. Ne yaptığımızı biliyoruz. Ne Kürtleri ikinci sınıf görmeye, onları itmeye-kakmaya ne de diğer taraftan milli hassasiyetleri yaralamaya asla niyetimiz yoktur. Bunu ancak kendine güvenen, partisine güvenen, yöneticilerine güvenen, grubuna güvenen, genel başkanına güvenen Atatürk'ün partisi başarabilir. Bunu yapacağız.”

Öne Çıkanlar