İmamoğlu'ndan kayyım tepkisi: 'Türkiye tek adamcı modelden kurtulmalı, bunun çözümü de sandıktır'
Artı Gerçek - Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, TBB Encümen toplantısı sonrası açıklama yaptı. Kayyım atamalarına tepki gösteren İmamoğlu, "Son 8 yıldır alınan kararlar ülkemizdeki keyfiliği gözler önüne çıkarmıştır. Son seçimlerde dahi iktidar baskısına rağmen, halkın seçimi iktidar yönünde olmamıştır. Artık gasp ederek yönetimleri almaktadırlar" dedi.
AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler'in kayyım açıklamasına yanıt veren İmamoğlu, "Yargının işi olan hususta irade beyan etmektedir" diye konuştu. "Birbirlerini denetleyen organlar yerine bir kişi tarafından herhangi bir denetime tabii olmayan bir sisteme geçilmiştir" diyen İmamoğlu, "Türkiye bu sistemden bir an önce kurtulmalıdır. Bunun çözümü de sandıktır" ifadelerini kullandı.
ALTI MADDELİK ÇAĞRI
Öte yandan İmamoğlu, altı maddelik çağrı yaptı:
1. Belediye başkanlığının sona ermesi, Meclis feshi, görevden alma gibi konulardaki usuller Anayasa ve Belediye Kanunu’nda bellidir. Daha sonra Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen istisna hükümlerine ihtiyaç bulunmamaktadır.
2. Masumiyet karinesi ceza hukukun en temel ilkelerinden birisidir. Bu ilkelere uygun hareket edilmelidir. Suç gibi ceza da bireysel olmalıdır. Tümden bir kuruma kayyım atanması, Meclisinin dahi kapatılması doğru değildir. Bu durum, Devlet geleneğimize, hizmetlerin devamlılığı ilkesine aykırılıklar içerir.
3. Olağanüstü koşullarda getirilmiş kayyım düzenlemesinin olağan dönemlerde de kullanılması uygulamasına son verilmelidir.
4. Belediye başkanlığının boşalması halinde, kayyım uygulaması dahil meclisin kendi üyeleri arasından başkan veya başkan vekili seçme uygulamasının kanunda belirtilen temel ilkeler çerçevesinde istisnasız sürdürülmesi gerekmektedir.
5. TBB olarak bu antidemokratik uygulamaların sona erdirilmesi amacıyla siyasi partilerle en güçlü şekilde istişareler yapılması için bugün itibariyle harekete geçiyoruz.
6. Ulusal ve uluslararası platformlarda izah edilemeyen uygulamalara meydan verilmemesi bakımdan kayyım düzenlemesinin kaldırılması ve seçim kanunlarının gözden geçirilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin harekete geçmesi, gerekmektedir.
'DEMOKRASİMİZ BİR KEZ DAHA DERİN BİR YARA ALMIŞTIR'
İmamoğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Hakkari ve Esenyurt Belediyelerinden sonra 4 Kasım 2024 tarihi itibarıyla Mardin Büyükşehir Belediyesi ile Batman ve Halfeti Belediyelerine de kayyım atandığı açıklanmıştır. Bu kararla bir kez daha hukukun temel ilkeleri, en temel insan hakları pervasızca çiğnenmiştir. Bugün demokrasimiz bir kez daha derin bir yara almıştır.
Anayasamıza göre mahalli idarelerin karar organları, kanunda gösterilen usulle ve seçmenler tarafından seçilerek oluşturulmakta, mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kaybetmeleri konusundaki denetim yargı yolu ile olmaktadır.
'HALK İRADESİNİ ORTADAN KALDIRMAKTADIR'
Anayasamızda İçişleri Bakanına verilen görevden uzaklaştırma tedbiri, yalnızca mahalli idare organlarının görevleri ile ilgili bir suç işlemeleri halinde kullanılabilecek istisnai bir yetki olarak sayılmıştır. Belediye Kanunu’nda da kayyım atamasına dayanak yapılan hükümde İçişleri Bakanına görevden alma yetkisi tanınmamıştır.
Ülkemizin imzalayarak yürürlüğe koyduğu ve Anayasamızın 90’ıncı maddesine göre kanun gücünde olan uluslararası anlaşmalar, yerel düzeyde seçilmiş temsilcilerin görev koşullarının, görevlerini serbestçe yerine getirilmesine emretmektedir.
1930 yılından bu yana elde ettiğimiz yerel yönetim tecrübesinin geliştirilerek ilerletilmesi ülkemiz menfaatinedir. Kayyım uygulaması yerel demokrasinin Anayasa ile teminat altına alınmış en önemli göstergesi olan halk iradesini ortadan kaldırmaktadır.
'KOMİSYONLARININ ÇALIŞMASI İMKANINI DA ORTADAN KALDIRMAKTADIR'
Bu uygulama sadece başkan ataması ile sınırlı olmayıp seçimle oluşan belediye meclisi, encümeni ve meclis komisyonlarının çalışması imkanını da ortadan kaldırmaktadır. Nitekim kayyım olarak atanan kişinin çağrısı olmadıkça belediye meclisi toplanamamaktadır. Meclisin, encümenin ve komisyonların görev ve yetkileri, encümenin atanmış memur üyeleri tarafından yürütülmektedir.
Bu kararlara imza atan iktidar yüzünden Türkiye muasır medeniyet düzeninden kopmakta, totaliter rejimler ligine taşınmaktadır. Hukuktan uzaklaşarak atılan bu adımlar ülkemizi seçimli demokrasi olmaktan çıkarmaktadır. Ülkeyi yönetenler, seçilebiliyorlarsa bunu millet iradesi saymakta; seçilemiyorlarsa kayyımları devreye sokmaktadır.
Yaşananlar demokrasinin askıya alındığı darbe dönemlerini hatırlatmaktadır.
Bu kararların sonuçları salt siyasi değildir. Demokrasiden uzaklaşmak, dünyanın en kırılgan ekonomilerinden biri olmamıza yol açmaktadır. İşte bu yüzden emeklisinden öğrencisine herkes ağır bir geçim sıkıntısı içindedir. Gençlerimiz o yüzden umudu başka ülkelerde arıyor.
Söz verildiği halde kaldırılmayan mülakat sistemi nedeniyle, gençlerin alın teri emeği yok sayılıyor.
Ülkemiz kurumları çökmüş bir devlet, sınırları denetimsizce suçlulara dahi açık bir vatan haline ne acıdır ki getirilmiştir.
'DEMOKRASİNİN YOK EDİLMEYE ÇALIŞILDIĞI BİR SÜREÇ'
Sistematik hale gelen uygulamalarla, Demokrasinin en temel unsuru olan seçme ve seçilme hürriyeti yok edilmiştir. Tüm modern çağdaş devlet düzenlerinin kabul ettiği yerinden yönetim modelinin altının merkezi idare tarafından dinamitlendiği, Türkiye demokrasinin yok edilmeye çalışıldığı bir süreci yaşıyoruz.
Halkın demokratik usulle temsilcilerini belirlediği yerel seçimlerin üzerinden sadece 8 ay geçmiştir. Yerel yöneticiler belediyelerini nasıl yöneteceklerinin planını henüz yapmışlardır. Belediyeler bütçelerini ve beş yıllık stratejik planlarını yeni hazırlamışlar, belediyeyi yönetmeye yeni hazır hale gelmişlerdir.
Kayyım uygulaması ile yerel halkın vergileriyle, katkılarıyla oluşturulan bütçe, bu yetkinin meşru kullanıcısı yerel yönetici yerine, İçişleri Bakanlığının bir memuruna teslim edilmiştir.
Merkezi idare, belediyelerin hiyerarşik amirine dönüştürülmüştür. Son 8 yıldır alınan kararlar, yapılan uygulamalar ülkemizde keyfi vesayet yönetimini açığa çıkarmıştır.
'DEMOKRASİYE OLAN İNANCIMIZI SÜRDÜRECEĞİZ'
Merkezi hükümet, yerel yönetimleri idari ve mali olarak baskılamaktan sonuç alamamıştır. Belediye başkanlarımız ve meclis üyelerimiz tüm imkansızlıklara rağmen halka hizmet için canla başla çalışmaktadır. Son seçimlerle dahi iktidar baskısına rağmen halkın teveccühü iktidardan yana olmamıştır.
Artık merkezi hükümet, seçimle kazanamadığı belediyelerin yönetimini idari işlemle gasp etme yolunu seçmiştir.
Bilinmelidir ki, bizler seçimle iş başına gelmiş yerel yöneticiler olarak her türlü baskının, anti-demokratik uygulamanın, Belediye başkanlarına yönelik şafak operasyonlarının itibarsızlaştırma aracı olarak kullanması uygulanmasının kime yapılırsa yapılsın karşısında olacağız. Demokrasiye olan inancımızı sürdüreceğiz.
'TEK ADAMCI MODEL KABUL EDİLEBİLİR DEĞİLDİR'
Kayyım uygulaması ile sadece belediye başkanlarının yerine bir atama yapılmamakta, aynı zamanda belediye meclisleri ile belediye encümenin işleyişi de sekteye uğratılmaktadır. Halkın iradesiyle seçilmiş ve oluşmuş, birbirini denetleyen organların yerine, bir kişi tarafından herhangi bir denetime tabi tutulmaksızın ve hesap vermeyen bir yönetim modeline geçilmiştir.
Tek adamcı bu model kabul edilebilir değildir. Türkiye bu zihniyetten bir an evvel kurtulmalıdır. Bunun yolu da sandıktır. Milletin iradesidir. "
SORU/CEVAPLAR
(AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler'in açıklamaları):
Ak Parti Türkiye Büyük Millet Meclisi grup Başkan Vekili arkadaşın bu uygulamalar devam edecektir tavrı ve tarzı o kadar yakışıksız o kadar çirkin ki milletin iradesiyle oraya gelmiş bir milletvekilinin tümüyle normalde normal bir Akışta Yargının işi olan devletin işinin kurumlarının işi olan bir hususta irade beyan etmektir.
benim de şahsen yargılandığım bir davada hukuki karar vermesi için öngörülen bir hâkimin ilgili İBB Meclisi’nde bir sözcünün o hakemin niçin sürdüğü biliyoruz cümlesindeki cevap gibi. Birisi bu uygulamalar devam edecektir hükmünün iradesini ortaya koyuyor diğeri de hâkiminini sürdüğümüz biz biliyoruz sürdüm diyebilecek kadar şahsım devlete anlayışı ve ifadeleri ortaya çıkmaktadır. Bu söylemi kınıyorum hukuka aykırıdır kendi hukuki bilgisini ve görgüsünü gözden geçirmesi
Bence bugün harekete geçirdiğimiz hatta uzun yıllardır Türkiye belediyeler birliği kuruldu kuralı ilk kez böylesi güçlü bir hamleyi ortaya koyuyor. Bununla biter mi asla. Zaten siyasi partiler kendi haklarında hukuk mücadelesini ve aynı zamanda toplumu bilgilendirmeyi milleti bilgilendirmeyi sürecin bitmesi ile ilgili eylem planlarını yürütüyor. Başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere.
Ama aynı zamanda Türkiye Belediyeler Birliği olarak sadece toplanıp beyanda bulunmak değil bugün Türkiye’deki özellikle milletvekili olanlar başta olmak üzere partilerin bir çoğu ile ilgili irtibata geçilmiştir daha sonra da başka partilerle de irtibatta geçinme konusunda bir sınırımız olmayacaktır.
Meclis başkanı Numan kurtulmuş dönüşte görüşmek istediği fikrini bizimle paylaşmıştır.
(Hedef İmamoğlu mı?)
Benim zaten eylem planım bu Türkiye belediyeler Birliği’nin başına aday olmakla da başlattığımız eylem planımızı bundan sonra da nedir hukuksuzluğa karşı mücadele bu ülkede otoriter akla mücadele baskıcı davranışlara karşı mücadele. Milletimizin adil ve eşit ortamda yaşamasını sağlamak. Her bir ferdin kendisini huzur ve mutlu hissettiği bir ülke benim mücadelem bu.
meseleyi bir adaylık tarifiyle köşeye sıkıştırmaya çalışanlara ben Allah akıl versin diyorum. Ben zaten mücadelenin içerisindeyim ugrasmaya da devam ediyorum bundan sonra devam edeceğim.
Bu mücadelem bu bahsettiğim unsurlara karşı duran hukuki zemindeki prensipleri engelleyen kim kuruluş varsa onlara karşı dimdik ayakta ve en sert mücadelemi vermekten onlarla uğraşmakta kararlıyım.
(Esenyurtta belediye meclis üyelerinin belediyeye alınmaması):
Düşünsenize daha komik yerden başlayalım bir kayyum atanıyor sanki çok önemli bir iş yapılmış gibi çok gururlu ve keyifli bir iş yapılmış gibi bence utanmadan bunu ekleyeceğim bir fotoğraf çek çektirilip başına servis ediliyor. Ben bunu yapmam ben yapmam. Ben bürokrat değilim ama bunu yapmam öyle bir görevi alman yapmam birincisi bu.
İkincisi; geliyor ve uygulamaya bakar mısınız benim polisimi halkla milletle karşı karşıya getirmek için bütün hamleler yapılıyor yahu polisin orada Vatandaşı seçilmiş belediye meclis üyesi belediyeye sokmamak gibi bir bariyer oluşturmasının anlamı ne. Belediyedeki o barikat olmasa vatandaş elini kolunu sallayacak insani tepkisini koyacak barikat kurarak polisizi bu zor duruma düşüren yöneticileri kınıyorum. Bizim milli güvenlik unsurlarımızdan biri olan ayağına taş değmesin dediğimiz polisimizi vatandaşla niye karşı karşıya getiriyorsunuz. Seçilmiş meclis üyesini belediyeye sokmamak aklı kime ait? Bu akılsız akıl kime ait çok merak ediyorum.
Ben utançla Mısır’da bu görüntüleri gördükçe utançla basımı öne Eydim dünya huzurunda. Bunu kime anlatabilirsiniz Türkiye cumhuriyeti devletine bu yakışır mı. Polisi bu zor duruma düşürmek yöneticiye yakışır mı ister vali ister emniyet müdürü ister kaymakam olsun onlara sesleniyorum yarın utanacağınız başınıza öne yiyeceğiniz hayat boyu pişmanğınız işleri yapmayın.
Devletin aklı bu değil herhalde birileri bu mevcut durumdan kraldan fazla kralcı olma durumu var. Ayıptır yazıktır günahtır. Bırakın meclis şeyleri görevlerini yapsın bırakın bir hata yaptınız bırakın görevlerini yapsın. (HABER MERKEZİ)