CHP MYK, Samsun'da toplandı: 'Süleyman Soylu dokunulmazlığı kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmeli'

CHP MYK, Samsun'da toplandı: 'Süleyman Soylu dokunulmazlığı kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmeli'
CHP MYK, 19 Mayıs dolayısıyla Özgür Özel başkanlığında, Samsun’da toplandı. CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasına ilişkin "Süleyman Soylu’nun dokunulmazlığı kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmeli" dedi.

Artı Gerçek - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Sözcüsü Deniz Yücel, Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili yaşanan gelişmelerle ilgili değerlendirmesinde “Bu olayların en kilit isimlerinden biri de bizim ‘suç işleri bakanı’ olarak nitelediğimiz Süleyman Soylu’dur. Süleyman Soylu’nun derhal dokunulmazlığının kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir” dedi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla dün Samsun’a geldi.

Burada kutlama ve yürüyüşlere katılan Özel, bugün ilk olarak Atakum Belediyesi’ni ziyaret etti. Özel, Samsun programının kapanışında ise CHP MYK’yi topladı.

Parti Sözücüsü Deniz Yücel, toplantı devam ederken açıklama yaparak gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İran halkına başsağlığı dileyen Yücel, tasarruf tedbirleri üzerinden iktidarı eleştirdi.

'SARAY İÇİN GÜNDE 15 MİLYON LİRA HARCAMA YAPILIYOR'

Açıklanan tasarruf tedbirlerine değinen Yücel, iktidarın seçim intikamını aldığını belirterek şunları söyledi:

“Tasarruf paketine baktığımızda alınan tedbirlerin geneli üç yıllık bir program haline getirilmiş. Yani 2027 kadar tasarruf tedbirleri uygulanacak. Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri zamanında yapılırsa 2028’de. Yani tasarruflar seçimden bir yıl öncesine kadar. En başta şunu açık ve kesin bir dille ifade edelim. Kamuda israfa son verilmeli, israfı sona erdirecek her türlü tedbir alınmalıdır. Bu konuda tavrımız açık ve net. Ancak kamuda tasarruf diye emekliye, işsize, işçiye bu ülkenin dar gelirli vatandaşlarına dayatılacak adı tasarruf özü hak ve hizmet gasbı olan her türlü uygulamanın da karşısındayız. İktidar mensupları şatafat içerisinde yaşıyor, saray için günde 15 milyon lira harcama yapılıyor.

'BUNUN ADI TASARRUF DEĞİL SEÇİM İNTİKAMI'

Diyanet İşleri Başkanı için adeta oto galerisi kuruluyor. Uçak inmeyen havaalanlarına dolarla ödeme garantisi veriliyor. Yüzlerce araç bu konvoylarla seçim kampanyaları yürütülüyor. AKP’den devralınan belediyelerdeki korkunç israf her gün belgeleriyle ortaya çıkılıyor. Ama bir tasarruf paketi açıklanıyor. Bu saydıklarımız hiçbirinden bahsedilmez. Tasarruf adı altında memurun ulaşım hakkına, lojman hakkına göz dikiliyor, binlerce işsiz gencin umudu yok ediliyor. Bu sözde tasarruf paketi bu haliyle çalışanın hakkına göz diken bir düzenlemeden başka bir şey değildir. Sarayların lambaları ışıl ışıl yanmaya devam edecek. Uçak sayıları, makam araçları azalmayacak ama emekçi servise binmeyecek, kamuda gençlere yer açılmayacak. Bunun adı tasarruf değil. Bunun adı seçim intikamı. Ekonomideki kötü gidişatın faturası yine emekçiye çıkarıldı.”

'ÜLKÜCÜ, AKP’Lİ, TARİKAT DALGASI YÜZÜNDEN 36 TUR BOYUNCA YARGITAY BAŞKANI’NI SEÇEMEDİ'

Gündemdeki ‘9. Yargı Paketi’ne ilişkin eleştiren Yücel, “Cumhurbaşkanı Erdoğan 30 Mayıs tarihinde Yargı Reformu Strateji belgesini açıkladı. Şatafatlı sözlerle süsleyip anlattığı bu strateji belgesinden hemen sonra adı yargı reform paketi olan ama içeriğinde reformun R’si dahi olmayan kanun teklifleri Meclis’e geldi. 2019’dan bugüne kadar tam 8 reformu paketini Meclis’e getirdiler.

Hiçbiri gerçek anlamda yargı reformu değildi. Çünkü AKP’nin amacı aslında yargı reformu yapmak değil, yargıyı ele geçirmek. Ya ülkücü, AKP’li, tarikat dalgası yüzünden 36 tur boyunca Yargıtay Başkanı’nı seçemedi” dedi.

‘BU OLAYLARIN EN KİLİT İSİMLERİNDEN BİRİ DE İÇİŞLERİ ESKİ BAKANI’

Ayhan Bora Kaplan soruşturmasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunan Yücel, “Emniyet teşkilatımızın mensuplarıyla çetelerin üst düzey bürokratların da adının karıştığı bir darbe yapılanmasından devlet içerisinde bir hesaplaşmadan bahsediliyor. Üç-beş sene öncesine kadar sokaklarda torbacılık yapan, sonradan çete liderliğine terfi eden biri nasıl olur da devletle bu denli üst düzeyli ilişki kurar, oralara sirayet eder. Emniyet teşkilatına yıllarca FETÖ’den referans almadan polis almazsanız, liyakati değil çeşitli tarikatları ve FETÖ referansını dikkate alırsanız netice böyle olur.

Ne yaparsanız yapın, dikiş tutmaz. Korkarız ki daha kötü günler bizi bekliyor. Bu olayların en kilit isimlerinden biri de İçişleri eski Bakanı. Bizim ‘suç işleri bakanı’ olarak nitelediğimiz Süleyman Soylu’dur. Yargıya, adalet mekanizmasına ve devlete hak ettiği itibar ve güven yeniden kazandırılmak istiyorsa Süleyman Soylu’nun derhal dokunulmazlığının kaldırılarak yargılama sürecine dahil edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. (ANKA)

Öne Çıkanlar