Doğan Erbaş: Entegrasyon çözümün formülüdür, devleti de değiştirecektir

PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın demokratik entegrasyonla "Kürtlerin hukuk içine alınmasını" hedeflediğini belirten Doğan Erbaş, "Sayın Öcalan’ın başlattığı bu hamle devleti de değişmek zorunda bırakacaktır" dedi.

Doğan Erbaş: Entegrasyon çözümün formülüdür, devleti de değiştirecektir

Artı Gerçek- PKK Lideri Abdullah Öcalan, 'demokratik entegrasyon'u Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin 3 kilit kavramından biri olarak belirledi. Öcalan, 13 Ekim’de avukatları ile yaptığı son görüşmede "Demokratik entegrasyon hukuku inşa edilmelidir" mesajı verdi. Öcalan'ın PKK kongresine gönderdiği perspektifte de bu konuya geniş yer ayırmıştı. Öcalan, demokratik toplum inşası ve cumhuriyete entegre konusunda Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'ne (DEM Parti) önemli görevler düştüğünü belirtmişti.

DEM Parti Okulu, "demokratik entegrasyon" konusunda çalışmalara başladı. Komisyon, dünyadan örnekler ve entegrasyon yasalarına dair çalışmalara başladı. 25 ay süren tutukluluğun ardından tahliye edilen ve yeniden siyasi faaliyetlerine başlayan DEM Parti Okulu Eşsözcüsü ve hukukçu Doğan Erbaş, demokratik entegrasyon ve bu konuda yapılabilecek düzenlemeleri anlattı.

'TERÖRLE MÜCADELE KANUNUN TÜMÜYLE ORTADAN KALDIRILMASI GEREKİR'

Abdullah Öcalan son avukat görüşmesinde "demokratik entegrasyon hukuku inşa edilmelidir" mesajı verdi. Öcalan’ın işaret ettiği hukuksal aşama nedir?

"Geçiş süreci hukuku" diye isimlendirebileceğimiz, barışın sağlanmasına yönelik bazı acil düzenlemelerin hayata geçirilmesidir. Silahların bırakılmasından sonra, geçmişte silah kullanmış güçlerin siyasal ve toplumsal yaşama nasıl döneceklerine dair düzenlemeler yapılmalı. Acil olarak bunun yapılması gerekiyor. Meclis’te kurulan komisyonda bir tartışma var, fakat henüz netliğe kavuşmuş bir durum yok. Yine yurt dışında olanlar, cezaevinde bulunan tutuklular, Kobanê davasından tutuklu bulunanları kapsayacak şekilde İnfaz Yasası’nda bir düzenleme yapılmalı. Terörle Mücadele Kanunu’nda (TMK) kapsamlı bir düzenleme yapmak, hatta TMK’yi tümüyle kaldırmak. Bu hukuken tartışılabilir ve geçiş dönemi hukukunun en önemli başlıklarından biri olabilir. Artık bu aşamadan sonra devletin güvenlik politikalarını esas alan bir yaklaşımdan ziyade, barış ve özgürlük perspektifini ele alan bir yaklaşımın içerisinde olması gerekir. Dolayısıyla TMK’nin da tümüyle ortadan kaldırması gerekir. Bir de Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) yine benzer iyileştirmeler yapılmalı. Fakat bazı adımlar var ki, hiçbir düzenleme yapmadan da idari kararlarla da yapılacaklar var.

Nedir bunlar?

Tam bir işkence haline gelen, infaz erteleme sisteminin de sona ermesi gerekiyor. İdare ve Gözlem Kurulları'nın derhal lağvedilmesi gerekiyor. Bütün bunlar barışın sağlamasına yönelik adımlardır. Hukuki zeminden kastettiğimiz bu. Bir kez daha söyleyeyim; bu dönemi bir geçiş dönemi olarak ele alabiliriz. Geçiş döneminde yapılması gerekenler bunlar.

Geçiş sürecinde, kendini fesheden örgüt ile ilgili düzenlemede kapsam nasıl olmalı?

Bu kamuoyunda tartışılıyor. Kendini fesheden örgütle ilgili bütün suçlar ortadan kalkmalı diye bir tartışma da var. Bu da yine geçiş dönemi hukukunun bir düzenlemesi olarak gündeme gelebilir. Bu konuda zaman zaman medyada iktidarın böyle bir hazırlık yaptığına dair kimi bilgiler geliyor olsa da, halihazırda ortada bir düzenleme henüz yok. Geçiş dönemi hukukunun belki de en önemli başlığı bu olabilir. Kendini fesheden örgütle ilgili hiçbir suç olmaz, bütün suçlar ortadan kalkar, bütün iddialar çöker. Gerek üyelik, gerek yardım, gerekse de örgüt propagandası diyebileceğimiz bütün "suçlar" ortadan kalkmalıdır. Bu yolda düzenleme yapılmalıdır.

'KÜRTLERİN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ YASAL VE ANAYASAL GÜVENCEYE ALINMALI'

"Demokratik entegrasyon" da bu aşamanın bir parçası mı?

İkinci başlık olarak demokratik entegrasyonu ele alabiliriz. "Özgürlük Yasaları" diye isimlendirilen katılımcı, özgürlükçü yeni bir anayasayı da içeren düzenlemeler yapılmalı. Sayın Öcalan’ın hukuki düzenlemelerden kast ettiği alanlardan biri de bu. Bu belki şu an gündeme gelmez ama ileride bunun da gündeme gelmesi gerekir. Bu konuda Meclis'in bir kurucu irade gibi hareket etmesi ve yeni bir anayasa düzenlemesi yapması gerekecek. Bunun önemi şurada: Sayın Öcalan’ın sık sık üzerinde durduğu ve yıllardır dile getirdiği "Kürtlerin hukuk içine alınması" meselesi. Yani iktidar değil, devlet değil, hukuk içine alınmasından bahsediyor.

Kürtlerin doğuştan gelen bütün temel hak ve özgürlüklerini yasal ve anayasal güvenceye alınmasından bahsediyor. Kürtlerin hukuk içine alınmasını kastediyor. Demokratik entegrasyon yasaları veya "özgürlük yasaları" derken kastedilenlerden biri bu. Bu ikinci başlığa bağlı olarak; yerel yönetim alanında da yerel demokrasiyi sağlayacak -sadece belediyeleri kastetmiyorum- düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Avrupa Yerel Özerlik Şartına Türkiye’nin koyduğu çekince var. Bunun kaldırılması gibi bir somut adım atılabilir. Yerel demokrasi de yine bu anlamda dile getirilecek düzenlemelerden birisidir.

'KOMİSYONUN, GAZETECİLERİN, BİLİM İNSANLARININ, İSTEYEN HERKESİN ÖCALAN İLE GÖRÜŞMESİ GEREKİYOR'

Abdullah Öcalan son görüşmede "umut ilkesi" olarak nitelendirdiği "umut hakkı"na da vurgu yaptı. “Umut ilkesi devletin atması gereken adımdır” dedi. "Umut hakkı"nın sağlanması, bahsettiğiniz yasal düzenlemeler arasında mı?

"Umut ilkesi" konusunda da adım atılması gerekir. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Çok uzun bir değerlendirme yapmaya ihtiyaç yok. Bugünlerde oldukça tartışılıyor. En son Bakanlar Komitesi’nin Eylül ayında açıkladığı karar var. Türkiye Anayasası'nın 90. maddesi var. Bu sadece Sayın Öcalan ile ilgili bir durum değil, bu kapsamdaki herkesi kapsayan bir düzenleme. Ayrıca hukukun gereğidir. Sayın Öcalan’ın bütün bu süreçle ilgili düzenlemeler konusunda ne kadar önemli bir yerde durduğunu söylemeye bile gerek yok. Barışın sağlanması, demokratik değişim ve dönüşümün sağlanması, demokratik toplum mekanizmalarının harekete geçirilmesi, yeniden inşa süreçlerinde ideolojik çizgi, siyasal program, örgütsel model... Bütün bu açılardan ne kadar önemli bir yerde durduğunu tartışmaya bile gerek yok. Dolayısıyla Sayın Öcalan’ın koşullarının bir an önce değiştirilmesi, düzeltilmesi, kamuoyunda da çokça dile getirildiği gibi özgür yaşar ve çalışır koşullarda olması gerektiği yönünde acil bir ihtiyaç var.

Örneğin son süreçte avukat görüşmesi bir düzeyde sağlanabiliyor. Henüz bir periyoda bağlanmış değil. Başlaması önemlidir. Ama avukat görüşmelerinin zaten yapılması gerekiyordu. Geldiğimiz aşama itibarıyla artık bu yetmiyor. Komisyonun, gazetecilerin, bilim insanlarının ve isteyen tüm herkesin Sayın Öcalan ile görüşmesi gerekiyor. Sayın Öcalan’ın bu süreçteki rolünü tamamıyla oynayabilmesi için bu düzenlemelerin de bir an önce yapılması gerekir.

'DEMOKRATİK ENTEGRASYON SİYASAL ÇÖZÜMÜN FORMÜLASYONUDUR'

Demokratik entegrasyon konusuna dönecek olursak, bu kavram neden süreç açısından "kilit" bir noktada duruyor?

Sayın Öcalan, sürecin 3 kilit kavramlarından söz etmişti; barış, demokratik toplum ve demokratik entegrasyon. Entegrasyon, Sayın Öcalan’ın aslında aynı kavram olarak ifade etmese de başka kavramlarla geçmişte de zaman zaman dile getirdiği düşüncenin siyasal çözüm fikrinin ifade edilmiş halidir. Yeni bir kavram gibi görünebilir. Ama Sayın Öcalan öteden beri Türkiye'de demokratik çözümünden, barış için müzakere yönteminden, birliktelikten, ortak yaşamdan, birlikte yaşamdan zaten söz ediyordu. Sayın Öcalan’ın entegrasyondan kastettiği; demokratik toplumla ve ulus devletin bir arada yaşama şartlarını yaratmaktır. Onun yasal, siyasal, hukuki zeminini yaratmaktır. Oligarşik cumhuriyette değil, anti demokratik cumhuriyette değil, hatta faşist cumhuriyette değil, demokratik bi cumhuriyette birleşmektir. Demokrasiye duyarlı hale getirilmiş Türk ulus devleti ile demokratik Kürt toplumunun bir arada yaşama ifadesidir. Ama Kürt toplumunun kendi kurumlarını da koruyarak, kendi iradesiyle komünal bir ağ oluşturarak, kimliğini koruyarak, kültürünü ve dilini koruyarak barış içinde bir arada yaşama ifadesidir. Demokratik entegrasyon, o nedenle siyasal çözümün formülasyonudur.

Entegrasyonun "içinde erime" ya da "asimilasyon" riski taşıyan bir formül olduğunu söyleyenler de var. Buna dair neler söylersiniz?

Entegre olmayı "içinde erimek", birleşmeyi "asimile olmak" gibi yorumlayan çevreler de var. Sayın Öcalan’ın entegrasyon yaklaşımının bu olmadığını bütün açıklığıyla tekrar tekrar belirtmek isterim. Özellikle Barış ve Demokratik Toplum Manifestosu'nda kamuoyuna da yansıdı içeriği. Sayın Öcalan’ın bir görüşmede, “Ben her şeyden vazgeçerim ama Kürtlüğümden asla vazgeçmem” dediğini de hatırlayalım. Entegrasyon yaklaşımını, entegrasyon anlayışını bütün bu tartışmalara birlikte ele almak gerekecek. Dolayısıyla bu sürecin de önemli kavramlarından birisidir. Tartışılacaktır, devam edecektir bu tartışmalar.

Abdullah Öcalan demokratik entegrasyon ile neyi hedefliyor?

Çözümü hedefliyor. Kürt halkının kendi varlığını koruyarak, demokratikleşmiş cumhuriyetle bir arada barış içinde yaşamasını hedefliyor. Tabii katmanlı bir kavram. Sadece Türkiye'de Kürt sorununun çözümünü de kapsamadığını belirtmek gerekir. Sayın Öcalan’ın öteden beri tarih ve toplum felsefesi anlamında üzerinde durduğu bir düşüncesi de var: Ortadoğu'da Kürt sorunu dahil benzer sorunların kaynağı, hegemonik sistemin ve kapitalist modernitenin halkları bölerek, bir yabancılaşma ve ayrışmaya yol açtığıdır. Entegrasyon da, bütün Türkiye halklarının, aynı zamanda Ortadoğu halklarının bir arada barış içinde yaşamasının formülü olarak üzerinde durmak gerekir. Böyle bütüncül bir yaklaşım içerisinde ele almak daha doğru olabilir. Kürt sorununun, demokratik siyasal çözümün güncel formülü, daha önce dile getirilen görüşlerin belki de en rafine olmuş halidir diyebiliriz.

Öcalan, entegrasyondan bahsederken devletin de demokratik dönüşümünün zorunlu olduğuna işaret ediyor. Şu aşamada devlette böylesi bir iradenin olduğundan bahsedilebilir miyiz?

Evet, bu çok önemli bir soru. Devletin şu anda bu aşamada buna hazır olmadığını söyleyebiliriz. Bir arayışın olduğunu gözlemlesek de Sayın Öcalan’ın belirttiği anlamda kapsamlı bir değişim ve dönüşüm içerisinde olduğunu söylememiz çok zor. Mümkün değil, doğru da değil.

'ÖCALAN'IN ALDIĞI KARARLAR DEVLETİ DE DEĞİŞMEK ZORUNDA BIRAKACAK'

Devlet kanadında bütünlüklü bir yaklaşım mı bu?

Sayın Öcalan bir görüşmede norm içi devlet ve norm dışı devlet diye bir kavram kullanıyor. Bunlar önemli. Yani bu konuda devlet içinde belki iki ana eğilimden söz etmek, iki farklı bakıştan söz etmek daha gerçekçi olabilir. Bir eğilim, biraz daha sorunu anlayan, sorunu çözmeye yönelik yaklaşım içerisinde olan eğilim. Bir de tabii bu yapıların dışında, zaman zaman provokatif yaklaşımlar içerisinde olan, sanki yeni bir süreç yokmuş gibi eskinin düşüncesiyle hareket eden bir eğilim var. Sayın Öcalan’ın norm dışı diye tarif ettiği yasa dışı, kendisini tarihsel, zihinsel ve ideolojik olarak bu toprakların sahibi gibi gören, bütün farklılıkları yok sayan, onları Türk kimliği içerisinde eritmek isteyen bir anlayış. Onlar da zaman zaman süreç içerisinde, belki yine önümüzdeki dönemde de kimi provokatif yaklaşımlar içerisinde olabilirler.

Ama sonuçta bir süreç başladı. Bütün sorunlarına rağmen, bütün eksik kalan yanlarına rağmen devletin de değişime uğramak zorunda kaldığını söyleyebiliriz. Sayın Öcalan'ın zaten siyaset yapma tarzının bir özelliğidir bu. Bazen öyle bir adım atar ki karşısındakini de adım atmaya zorlar. Silahlı mücadelenin kendi iradesiyle sona erdirilmesi, barışçıl siyasal mücadelenin stratejik bir yöntem haline getirilmesi, devletin elindeki “güvenlik” kaygısıyla geliştirilen bütün politikaların bir anda temelsiz kalmasına yol açtı. Bütün bu tabloyu ele aldığımızda Sayın Öcalan’ın başlattığı bu hamle tek taraflı aldığı bazı kararlar, zor olmasına rağmen devleti de değişmek zorunda bırakacaktır.

Öcalan'ın entegrasyon tanımında özellikle "pozitif" ya da "demokratik" kavramlarını kullanmasının nedeni nedir?

Kimi çevreler entegrasyonu asimilasyonla eş anlamda ele alıyor. Bu yüzden Sayın Öcalan da entegrasyonun asimilasyondan farkını ortaya koymak için "demokratik" ya da "pozitif" kavramlarını kullanıyor. Entegrasyonun kapsayıcılığı, entegrasyonun gerçek anlamını daha belirgin şekilde ortaya koymak için böyle tanımlamalar kullanıyor. Demokratik entegrasyon veya pozitif entegrasyon derken, kesinlikle asimilasyonist bir yaklaşım içerisinde olunmadığını, bir erime söz konusu olmadığını belirtiyor. Kürt halkının kendi özgün özgürlüğünü koruyarak ve örgütlülüğünü koruyarak, bu anını sonuna kadar sürdüreceğini özellikle belirtmek için bu ayrımları kullanıyor. Bunun başka bir anlamı yok.

'KOMİSYONUN DAHA HIZLI HAREKET ETMESİ GEREKECEK'

Meclis komisyonu Öcalan'ın işaret ettiği hukuki zemin konusunda nasıl bir rol oynayabilir?

Yıllardır pek çok çevre bu sorunun Meclis zemininde çözülmesi gerektiğini söylüyordu zaten. Sayın Öcalan da bunu söylüyordu. Her ne kadar oligarşik bir sistem içinde yaşıyorsak da, her ne kadar ağır aksak bir işleyişi de olsa parlamento sonuçta bir şekilde halkın iradesini taşıyan bir kurum. Bu yüzden komisyonun kurulması da başlı başına önemlidir. Fakat komisyon daha çok AKP'nin yaklaşımıyla ipe un seren, geciktiren ve oyalayan bir durum içerisine girdi. Komisyonun tarihi bir misyonu var. Türkiye'nin yüz yıllık en kadim, siyasal, hukuki ve idari pek çok boyutu olan Kürt sorununun çözümünde çok önemli bir rol oynayacak. Fakat daha hızlı hareket etmesi gerekecek. Gördüğümüz kadarıyla, yapılan tartışmalardan anladığımız kadarıyla komisyon, önümüzdeki günlerde bütün dinlemeleri de içerecek şekilde bir rapor hazırlayarak. Genel kurul sürecinde de Adalet Komisyonu gibi kimi ihtisas komisyonları devreye girecek. Özellikle sürecin hukuki boyutlarını ele alacaklar. Bu takvim biraz daha hızlanabilir mi? Önümüzdeki günlerde bunu göreceğiz.

Komisyonun Abdullah Öcalan ile görüşüp görüşmeyeceği tartışmaları gündemde. Tüm çağrılara rağmen bu konuda henüz bir netlik yok.

Bu tartışmanın kendisi bile son derece gereksiz. Kürt sorununun çözümünün konuşulduğu, bu kadar ciddi bir sorunun çözümünün konuşulduğu şartlarda bu tartışma yürütülmemelidir bile. Sayın Öcalan gibi bir aktörden, stratejik kararlar alan ve bunu uygulatabilen bir iradeden söz ediyoruz. Dolayısıyla Sayın Öcalan ile görüşülmemesi düşüncesi bile son derece gereksiz ve yararsız bir düşüncedir. Ama ben önümüzdeki günlerde Sayın Öcalan ile bir görüşme olacağını ve o görüşmenin de bütün bu konuştuklarımız kapsamında, son derece önemli sonuçlara yol açacağına inanlardanım. Bir dönüm noktası olacaktır. Kamuoyuna yansıdığı kadarda Sayın Öcalan’ın da çok ciddi ve kapsamlı bir hazırlık yaptığı da anlaşılıyor.

“Bütünsel hukuktan" ne anlamalıyız?

Bütünsel hukuktan anlamamız gereken şu: Türkiye'deki bütün bir iç hukukun uluslararası evrensel hukukla birleştirilmesi, ona uyumlu hale getirilmesidir. Bütüncül derken, yani bütün yasaların ve bütün düzenlemelerin evrensel çağdaş hukuk ilkelerine uyumlu hale getirilmesidir. Örneğin; umut hakkı. Umut hakkı, aynı zamanda evrensel hukuk ilkelerinden biridir. Bunun iç hukuk haline getirilmesi gerekecek.

Abdullah Öcalan'ın kongre perspektifinde "DEM Parti bir entegrasyon siyaseti yürütecek" diyor. DEM Parti’nin bu konuda nasıl bir hazırlığı veya çalışması var?

DEM Parti de sürecin başından itibaren Sayın Öcalan’ın işaret ettiği şekilde müzakereler yürütmeye çalışıyor. İktidar, devlet, başta ana muhalefet partisi olmak üzere tüm siyasi partilerle yürütüyor bu müzakereyi. Aynı zamanda sendikalar, sivil toplum örgütleri, başta Aleviler olmak üzere farklı inanç grupları gibi toplumsal muhalefet dinamikleri ve toplumun her kesimi ile yürütüyor. Ortak bir demokratik cephe yaratmaya çalışan bir mücadele yürütüyor.

Partimiz önümüzdeki günlerde bu çalışmayı daha da yoğunlaştıracaktır mutlaka. İlk başlarda yoğun halk toplantıları yapıldı. Bu toplantılarda, bu müzakere sürecinin bir parçasıydı. Bu çalışmalar devam edecektir. DEM Parti, Kürt sorununda demokratik siyasal çözümünün bu kadar yakınlaştığı dönemde mutlaka rolünü oynayacaktır. Elbette süreç düz bir hatta ilerlemeyecektir. Sayın Öcalan’ın da zaman zaman kendi kullandığı şöyle bir kavram var: "Sırat köprüsünde siyaset yapıyorum." Bir tarafta mücadele, bir tarafta müzakere, bir tarafta kaygılar, bir tarafta kaygıları gidermeye yönelik çalışmalar.

'YENİ BİR TARİH YAZMAK BÜYÜK BİR MÜCADELEYİ VE İNANCI GEREKTİRİYOR'

DEM Parti Okulu olarak entegrasyon konusunda çalışmalarınız var mı?

DEM Parti Okulu'nda 10 kişilik bir ekiple çalışma yürütüyoruz bu konuda. DEM Parti Okulu, yeni dönemin eğitim planlamasını yapıyor şu günlerde. Bu kapsamda önemi ve öne çıkması nedeniyle; demokratik entegrasyon, demokratik entegrasyon yasaları, entegrasyonun önemi gibi konularda bir dizi eğitim çalışması planlıyoruz. Bu eğitimleri merkez yöneticilerimiz, parlamento grubu üyelerimiz ve tüm yerel örgütlerimiz ile birlikte yapacağız.

İl ve ilçe yönetimleri, belediye yönetimlerimiz, danışmanlar, bütün parti yapısıyla daha sonra da üyelerle geniş katılımlı ve kapsamlı toplantılar yapacağız. Barış ve Demokratik Toplum Süreci'nin bütün başlıklarını ele alacağız, tartışacağız, görüşlerimizi açıklayacağız, dinleyeceğiz, sorular alacağız. Bu konuda hummalı bir çalışma içerisinde olacağız. Parti Okulu olarak tüm tarihsel ve güncel başlıkların tartışılmasını önemsiyoruz. Sadece kendi içimizde değil, Türkiye kamuoyuna da bu tartışmaları taşıracak çalışmalara ihtiyaç var. Parti olarak bu çalışmaları yürüteceğiz.

Yeni bir tarih yazmak, yeni bir dönem başlatmak büyük bir mücadeleyi ve inancı gerektiriyor. En önemlisi de örgütlenme çalışmalarını hızlandırmak gerekiyor. Demokratik toplum aslında örgütlenmedir. Demokratik toplum dediğimiz, kendi kurumlarını yaratmaktır, komünal ağlarını geliştirmektir. Bu sürecin buna uygun olduğunu düşünüyorum. Son bir yılda, zaman zaman hiçbir adım atılmadı gibi eleştiriler yapılıyor. Bazı açılardan doğru. Fakat örgütlenme anlamında; demokratik toplum örgütlenmesinin mekanizmalarını, kurumlarını yaratmak anlamında, bir yıl öncesine göre daha iyi şartlarda olduğumuza inanıyorum. Sayın Öcalan, 52 yıllık mücadele mirasını ortaya koyarak, büyük bir risk alarak, büyük bir sorumluluk alarak yeni bir süreç başlattı. Burada tehlikeleri, riskleri de görmek gerekecek. Barışa ve ortak yaşama inanarak, Sayın Öcalan’ın büyük tarihsel mirasının ortaya çıkardığı sonuçlara inanarak süreci yürütmeye çalışacağız. (MA)


PKK Lideri Abdullah Öcalan süreç komisyon entegrasyon kürt meselesi yasal anayasa Doğan Erbaş dem parti Terörle Mücadele Kanunu Türk Ceza Kanunu infaz yasası infaz erteleme