CHP'li Günaydın: İmamoğlu'nun adaylığına 'Hakkında dava var' diye karşı çıkılamaz
İmamoğlu'nun CHP genel başkanlığı adaylığına 'Hakkında dava var' gerekçesiyle karşı çıkılamayacağını söyleyen CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, genel başkanlık tartışmasının da isimler üzerine daraltmaktan vagçeilmesi gerektiğini söyledi.

Artı Gerçek - CHP Grup Başkanvekili ve Parti Meclisi Üyesi Gökhan Günaydın, seçimden sonra CHP'de başlayan 'liderlik' ve 'değişim' tartışmalarını değerlendirdi.
İmamoğlu'nun adaylığına “Hakkında dava varsa aday olamaz” gerekçesiyle karşı çıkılamayacağını söyleyen Günaydın “Kılıçdaroğlu artık milletvekili değil, hakkında dünya kadar fezleke var. Bunları davaya dönüştürüp siyasi yasak getirirlerse ne olacak? Aday olmasın mı diyeceğiz” ifadesini kullandı.
Günaydın ayrıca, “Bu parti Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ibaret değilse o halde genel başkanlık tartışmasını isimler üzerine daraltmaktan vazgeçmeli” dedi.
Sözcü'den Ruhat Mengi'ye konuşan Günaydın'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Şu anda öyle görünüyor ki Millet İttifakı tamamen dağılmış durumda, Ali Babacan Meclis'e CHP listelerinden giren 39 milletvekili için bile “Kimseye borcumuz yok” dedi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1994 yerel seçimlerini hatırlatmasından sonra “yerel seçimde işbirliği olabilir” açıklaması yaptılar. CHP tek başına seçime girerse illeri kazanabilir mi?
Millet İttifakı'nın bugün içinde bulunduğu duruma ilişkin saptamalarınızı genişletmemiz lazım. Öncelikle ifade edeyim ki “CHP'nin yüzde 25 oyunun içerisinde bizim yüzde 7-8 oyumuz var” laflarını yüreğim kan ağlayarak dinledim, herhalde parti yönetimi buna yönelik bir cevap verecektir. “Bu milletvekilleri anamızın ak sütü gibi helaldir” diyen birinin yüzde kaç oy aldığını görmek gerekir. Örneğin; Gelecek, Deva, Saadet partileri kendilerine teklif edildiği halde milletvekilliği seçiminde neden ayrı bir ittifakla kendi oylarını almadılar? Eğer yüzde 7-8 oyları var idiyse keşke bu teklife evet deselerdi ve bu oyu almalarını hep beraber görseydik.
Millet İttifakı dağılmış olduğuna göre, diyelim ki CHP yerel seçimlere tek başına gitti, sonuç ne olur?
Siyaset hem akılla, hem yürekle birlikte yapılır, duygudan arınmış bir siyaseti çok soğuk bulurum ama siyasette matematiği de unutmamak lazım. CHP'nin kazandığı ve şu anda başkanlarıyla yönetilen belediyelerin önemli bir bölümünde CHP dışındaki seçmenin de önemli katkısı vardır. İki tartışmayı bir arada yürütelim; birincisi; HDP dedi ki “Her yerde aday çıkaracağım”, HDP'nin bunu söylemesi “CHP'ye seçim kazandırmayacağım” anlamını da taşıyabilir, kuşkusuz partilerin kurumsal kararlarına hepimiz saygı duymak zorundayız. Soru tam da burada düğümlenir; hangi partinin seçmeni “kendi aklı ve yüreği başka bir yol gösteriyor iken” genel merkezinin işareti doğrultusunda davranır. Örneğin; Ekmelettin İhsanoğlu aday gösterildiğinde CHP seçmeninin önemli bir bölümü ona oy vermeyerek reaksiyonunu gösterdi. Benzer bir şekilde “Ben başka bir aday çıkartacağım” deyip seçimlere giren, yüzde 3-4'ten fazla oy alamayacağı belli olan partinin hedefinin “CHP'li belediye başkanına seçim kaybettirme” olduğunu bilen seçmen, alternatifin “AKP'li belediye başkanı olduğunu” görürse genel merkezi doğrultusunda mı oy kullanır, yoksa yerel seçimlerde sıkça görüldüğü gibi beğendiği belediye başkanına mı oy verir?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için “CHP genel başkan olmak istiyor, belediye başkan adayı olmayabilir” diyenler var, Kasım'da duruşması yapılacak davaları var, (bu arada konuştuğum bazı kişiler “genel başkan adaylığı için sizin de adınızın geçtiğini” söylediler), acaba Ekrem İmamoğlu nasıl bir karar verecek, hukukçu gözüyle ne yapması gerekir?
Kişilere ilişkin sözleri kişilere yöneltmek daha doğru olur anacak ben yıllar boyunca nasıl Sayın Genel Başkanımızı, Kemal Kılıçdaroğlu'nu tanıyor isem Ekrem İmamoğlu'nu da tanıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi'nde seçimle Beylikdüzü ilçe başkanı oldu, ön seçimle Beylikdüzü'nde belediye başkan adayı oldu, sonra orada AKP'li bir belediyeden ilçe belediyesini kazandı, sonra Büyükşehir Belediyesi'ne CHP üzerinden aday gösterildi ve bu seçimi de kazanarak Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Ekrem İmamoğlu'nun belirli görüşlerine katılmayabilirsiniz ama siyaseti bel altı vuruşlarla yapmaya çalışmak bir Cumhuriyet Halk Partiliye yakışmaz, kimseye yakışmaz. Ekrem İmamoğlu CHP'nin öz evladıdır, mücadelesini çabasını CHP içerisinde yapmaya devam edecektir. Ben onun adına konuşmaya yetkili değilim ama onu uzun yıllardır tanıyorum, Sayın Kılıçdaroğlunu'da uzun yıllardır tanıyorum, ne yapacaklarını, ne yapmayacaklarını bilirim, yanlış bir şey yaptıklarında ya da benim doğrularıma uygun bir şey yapmadıkları zaman fikrimi kendilerine açıkça söylerim ama birbirimize haksızlık yaparak, bel altı vuruşlarla siyaset yapmanın kimseye yakışmadığını ifade etmek isterim.
İMAMOĞLU'NA AÇILMIŞ DAVALAR VARSA BAŞKA ARKADAŞLARIMIZA DA AÇILABİLECEK DAVALAR VAR!
Aralık 2022'de Ekrem İmamoğlu ilk derece mahkemesinde siyasi yasak aldı, bu hiç şüphesiz bir kumpas davasıydı. Şu anda istinaf aşamasında, adli tatile girmek üzereyiz, adli tatil 1 Eylül'de sona erecek, o tarihten sonra da istinaf ve temyiz aşamasına bakacağız. İstinaf aşamasında bozulabilir ve ilk derece mahkemesine geri dönebilir, ya da bu istinaf aşamasında onanır ve temyize gidebilir. Şimdi ne yapacağız; Ekrem İmamoğlu hakkında bir dava var, bu dava adalete ve hukuka sığmaz ama böyle bir dava varsa bir yere aday olamaz deyip bunun arkasına mı sığınacağız? Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu 14 Mayıs 2023'ten bu yana milletvekili değil ve dokunulmazlığı yok, hakkında dünya kadar fezleke var. CHP Genel Başkanı'na bu adamlar fezleke düzenleyip, soruşturma açıp, bunu davaya dönüştürüp siyasi yasaklılık getirirlerse ne diyeceğiz? “Kemal Kılıçdaroğlu'na siyasi yasak getirdiler, o halde sıkıntı var, aday olmasın” mı diyeceğiz? Bu tür kumpas davalarına dayanışma içerisinde karşı çıkmak, siyasetle karşı çıkmak, hukuki mücadeleyi yapmak ve bu arkadaşlarımızı yalnız bırakmamak zorundayız, bu bize yakışan tavırdır.
Dolayısıyla “Ekrem İmamoğlu'nun davaları var” lafı, davaları olan başka arkadaşlarımızın olduğunu, başka arkadaşlarımıza da davalar açılabileceğini hatırlatmakla karşılanmış olsun izin verirseniz.
Sayın İmamoğlu, genel başkan olamazsa partiden mi ayrılır, yoksa tekrar İBB Başkan adayı olur mu?
Ekrem İmamoğlu, İstanbul'un Kurtuluş Günü'nde yaptığı konuşmada kendisine ceket aramadığını açıkça ifade etti, defalarca da söylüyor; “Ben dünyanın en önemli metropollerinden birinin belediye başkanıyım, en demokrat ve en başarılı olmak için de gayret ediyorum”. Peki, bunu söylemesi “CHP'de bir değişim olmak zorundadır” lafına engel midir? Kesinlikle engel değildir, çünkü şunu ifade ediyor; CHP'de bir değişim olmazsa, bu seçim yenilgisinin toplu muhasebesini yapmaz isek bu önümüzde bir seçim yenilgisini bize getirir. Dolayısıyla bunu “mış gibi” yaparak değil, MYK üyelerini değiştirerek değil, toplumun önünde bir özeleştiri sürecini samimi, şeffaf bir şekilde yürütmeliyiz ve olağan kurultay süreçlerine bu işi terk etmeliyiz.
Olağan kurultay sürecinde elbette delegeler aday gösterirse, kendisi de arzu ederse genel başkan adayı olabilir. Bu başka bir arkadaşımızın genel başkan adayı olamayacağını mı gösterir? Yani bu parti Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ibaret değilse o halde genel başkanlık tartışmasını isimler üzerine daraltmaktan vazgeçmeli, bunu bir ideoloji, partinin demokratikleşmesi, bir kadro yenilenmesi esası üzerinden konuşmaya başlamalıyız. Ekrem İmamoğlu Kasım ayında yapılacak CHP Olağan Kurultayı'nda genel başkanlığa aday olabilir, her CHP'li gibi onun da buna hakkı var ama kuşkusuz, buraya aday olduğunda İstanbul ne olacak sorusu ortadadır ve buna ilişkin bir yanıt verilecektir. (Kaynak)