Cihaner ve Böke'den CHP'ye Meclis'i boykot çağrısı

CHP'li Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner, kurultay öncesi delegelere yaptıkları çağrıda, parti politikalarını eleştirdi, 'Meclis çalışmalarından çekilme değerlendirilmeli' dedi.

Cihaner ve Böke'den CHP'ye Meclis'i boykot çağrısı

HABER MERKEZİ- CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner tarafından Kurultay öncesi delegelere, 'Kurultay ve gelecek için açık çağrı' başlığıyla yayınlanan metinde, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefet örgütlenmesi gerektiğini belirtilerek, "Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli" denildi.

gelecekicinbiz sitesinde yayınlanan ve CHP’nin kritik dönemeçlerdeki tavrının eleştirildiği açıklamada, Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday belirlenmesinden, savaş tezkerelerine ilişkin tutuma, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavırdan, Yenikapı mitingine ilişkin tutumun ‘siyasetsizleşme sürecinin kalıcı bir politik çizgi ve yönetim tarzı hali’ olarak nitelendi.

'BU ÇÖKÜŞ TARİHSEL BİR FIRSAT YARATIYOR'

"Partimizin 36. Olağan Kurultayının delegelerine, tüm CHP üyelerine ve Türkiye’ye çağrımızdır; Geçmişi biz kurduk, geleceği de biz inşa edelim" ifadeleriyle başlayan çağrı metninde, "Devletler, sınırlar, kurumlar, kimlikler, değerler alt üst oluyor. Yeni dünya düzeni; şiddet, terörizm, göç, iklim değişikliği, artan eşitsizlikler, emeğin kazanılmış haklarının geriletilmesi, kimlik siyasetinin ön plana çıkmasıyla dönemimize damga vurdu. Ancak bu hegemonya çöküyor. Egemenler bu çöküşü, otoriter rejimler inşa ederek ve aşırı sağı güçlendirerek ertelemeye çalışıyor. Bir yandan da bu çöküş, ezilenlerin ve sömürülenlerin, sol değerler etrafında örgütlenmesiyle daha eşit, daha özgür, daha demokratik bir geleceğin kurulması için de tarihsel bir fırsat yaratıyor" denildi.

'BU REJİMİN VAADİ DAHA FAZLA BASKI, YOKSULLUK, SAVAŞ'

"Bugün Türkiye’nin karşı karşıya olduğu eşitsizlik ve adaletsizlikler, Saray Rejimi’nin dayattığı neoliberal ekonomi anlayışı ve din istismarcısı siyasal İslam’ın tekçi, baskıcı dayatmasından kaynaklanıyor" denilen açıklamada, artık yapısal sınırlarına dayanan bu rejimin Türkiye'ye vaadinin, daha fazla hukuksuzluk, daha fazla baskı, daha fazla yoksulluk ve savaş olduğu ifade edildi.

'ANTİ-FAŞİST MÜCADELE' ÇAĞRISI

"Meclis işlevsizleştirilmiş, Anayasa fiilen yok edilmiş, parti genel başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları tutuklu. Ülkemizin nerede ise yarısı yerel yönetimlerde demokratik temsil hakkından yoksun kalmış durumda" denilen açıklamada, "Ancak umut büyük. Saray’ın, devletin bütün olanaklarını kullanarak Cumhuriyet devrimlerine saldırmasına ve baskısına rağmen toplumun tüm ilerici kesimleri, en somut örneklerini Gezi’de, "Hayır" iradesinde, Adalet Yürüyüşü’nde gördüğümüz bir karşı duruş sergiliyor; başta laiklik olmak üzere Cumhuriyet devrimlerinin kazanımlarını koruma iradesini gösteriyor. Gelinen noktada, bu iradenin, bir kurucu siyaset olarak inşa edilmesi sorumluluğu önümüzde duruyor. Bu siyaset, kapsayıcı bir sosyal demokrat programa ve anti-faşist mücadelenin gerektirdiği örgütlenmeye dayanmalı. Zamanın ruhu dünyayı ve Türkiye’yi sağ siyasetin değerleriyle okuyan değil, sosyal demokrasinin ilkeleri ışığında, sınıf temelli, emekten yana, kendi ideolojik çizgisi ve toplum talebi konusunda net bir sol siyaseti çağırıyor" ifadeleri kullanıldı.

'KURULTAY DELEGE SAYISI YARIŞINA İNDİRGENMEMELİ'

CHP'nin 36. Olağan Kurultayı'nın, önemli bir fırsat olduğu belirtilen açıklamada, "Bu nedenle Kurultay, genel başkan değişikliği, kişisel dayanışma ve delege sayısı yarışına indirgenmemeli. Kurultay, ülkenin sorunlarına dair partinin net bir siyasi çizgi ve tavır geliştirmesi için fikirlerin tartışıldığı bir zemine dönüştürülmeli. CHP’nin olağanüstü rejim karşısında her türlü meşru demokratik aracı kullanmakta kararlı, toplumsal muhalefetin enerjisini siyasete taşıyacak sosyal demokrat bir alternatifi Türkiye’nin önüne koyması tarihsel bir görevdir" denildi.

'SİYASETSİZLEŞME POLİTİK ÇİZGİ HALİNE GELDİ'

Türkiye’de son dönemde olağanüstü koşulların derinleştiği her kritik dönemeçte muhalefetin tavrının, koşulların ağırlaşmasının önüne geçemediği ifade edilen açıklamada, "2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday belirlenmesi süreci, savaş tezkerelerine ilişkin geliştirilen tutum, dokunulmazlıkların kaldırılması sürecindeki tavır, Yenikapı mitingine ilişkin tutum, 16 Nisan referandumu gecesi gayrimeşru sonuç karşısında tepkisiz kalınması ve benzeri örneklerde tekrar tekrar yaşadığımız gibi bu ‘siyasetsizleşme’ süreci kalıcı bir politik çizgi ve yönetim tarzı haline getirildi" denildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

'MECLİS ÇALIŞMALARINDAN ÇEKİLME' ÖNERİSİ

Bu anlayışla; toplumsal muhalefetin en büyük örgütlü gücü ve öncüsü olan CHP, 'sürekli OHAL' rejimini normalleştirmeyen, gayrimeşru olanı meşrulaştırmayan, olağanüstü koşullara uygun olağanüstü bir muhalefeti örgütlemeli. Bugün olağanüstü koşullara rağmen, muhalefet olağan dönemin siyasi araçları ve yöntemlerine sıkışmış durumda. Bu doğrultuda, CHP, Meclis içindeki mücadeleyi bir siyasi tavırla birleştirmeden, ‘olağan dönemin yasama faaliyeti’ olarak sürdürme anlayışına son vermeli. OHAL rejimi sona erene, asgari demokratik bir ortama geçilene kadar ve adil, güvenli bir seçim ortamı sağlanana dek, Meclis’te aktif boykot, Meclis çalışmalarından çekilme ve benzeri demokratik araçlar parti kurullarında ciddi şekilde değerlendirilmeli.

Partimiz siyasal İslam ve neoliberalizme cepheden karşı çıkmaktan çekinmemeli. Bir kitle partisinin kapsayıcılığı, ‘ideolojik belirsizlik’ tuzağına düşmeden, temel ilkelerini net olarak tarif etmekten ve bu ilkelere dayalı bir gelecek hayalinde toplumu ortaklaştırmaktan geçer. CHP’nin kuracağı siyaset, AKP’nin dayattığı siyaseti toplumun iradesi sanan ve bu duruma uymak için kendisini değiştiren, kendi kimliğine yabancılaşan değil; kendisi olarak, mevcut düzeni değiştirmek iddiasında olmalı.

Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerlerinin savunulması, AKP’nin tanımladığı biçimiyle ‘muhafazakar hassasiyetler’, ‘güvenlik’, ‘millilik’, ‘konjonktür’ gibi gerekçelerle ihmal edilmemeli. Bu değerler tavizsiz biçimde sahiplenilmeli. Bu yaklaşımla, örneğin Kürt meselesinde, halkı, salt güvenlikçi baskı politikalarıyla terör arasına sıkıştırmayı reddeden, demokratik siyaset alanını genişleterek kalıcı toplumsal barışı sağlamakta kararlı sosyal demokrat bir çözüm çerçevesi ortaya konulmalı. Bu doğrultuda, Cumhuriyet devriminin temel ilkeleri ve sosyal demokrasinin evrensel değerleri olan; laiklik, özgürlük, demokrasi, eşitlik ve barış, kararlılıkla ve tavizsiz savunulmalı.

AKP faşizmi karşısında direnen toplumsal muhalefetin bütün ilerici unsurlarını siyasete ve partimize taşıyacak siyasi katılım mekanizmaları, meclisler/forumlar gibi yatay örgütlenme biçimleri kullanılmalı. Bu siyasi dönüşüm ve örgütlenmenin gereği olarak, parti adına kararlar parti kurullarında alınmalı, bu kurulların seçimleri demokratik biçimde yapılmalı. Belediyelerin ve genel merkezin örgüt seçimlerine açıktan/örtülü müdahalesi olmamalı, partinin kadroları blok değil çarşaf liste yöntemiyle belirlenmeli.

Bu değerler ışığında siyaset yapan bir CHP, Türkiye’nin de geleceğini değiştirecek. Ülkemizin birikimine güveniyoruz. Biliyoruz ki; milyonlar özgürlük, eşitlik, laiklik ve demokrasiyi ayağa kaldırmaya hazır. Şimdi sıra bizde. Kurultayımızda belirlenecek yönetim organlarımızın, tarif ettiğimiz doğrultuda oluşması için tüm partililerimizi beraber olmaya çağırıyoruz.

chp Selin Sayek Böke kemal kılıçdaroğlu kurultay ilhan cihaner