DEM Parti, İstanbul İl Kongresi’nde 'Kürt ve Türk ittifakı' vurgusu: Mustafa Kemal'i ne yapacaksınız?
DEM Parti İstanbul İl Örgütü, 3'üncü Olağan Kongresi’ni gerçekleştirdi. Arife Çınar ve Çınar Altan DEM Parti İstanbul İl eşbaşkanları seçildi. Bakırhan yaptığı konuşmada "Kürt ve Türk ittifakını savunmak suçsa 1920 ve Kurtuluş Savaşı’nda Kürtlere giden Mustafa Kemal’i ne yapacaksınız?" dedi.
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Örgütü, 3’üncü Olağan Kongresi’ni Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi'nde gerçekleştirdi. DEM Parti bayraklarıyla donatılan kongre salonuna, “Kayyımlar gidecek biz kalacağız”, “Büyük direneceğiz büyük kazanacağız”, “2025 yılını özgürlük yılı yapacağız”, “Genç başladık genç başaracağız”, “Örgütlü direneceğiz emek sömürüsüne son vereceğiz”,”Jin Jiyan Azadî”, “Demokratik yaşam için eşitlik adalet özgürlük”pankartları asıldı.
Kongreye, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan'ın yanı sıra siyasi parti temsilcileri, sivil toplum ve kadın örgütleri temsilcileri ile binlerce yurttaş katıldı.
Divan Eş Başkanlığı’na Çiçek Otlu ve Zeki İrmez, Divan üyeliğine Fatma Yılmaz ve Mercan Sarsılmaz, Divan’a ise Aylin Hacaloğlu, Mustafa Güler, Ünal Yusufoğlu, Satiye Ok, Şeval Çadırcı, Ayşe Karadağ, Mevlüt Akkoç, Asiye Kolçak ve mevcut il eş başkanları Murat Kalmaz ve Gonca Yangöz seçildi.
'AKP-MHP İKTİDARI YANLIŞ YOLDA YOL ALMAYA DEVAM EDİYOR'
Kongrede konuşan Bakırhan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Çok değerli kurum temsilcileri, siyasi parti temsilcileri, bizi yıllardır yalnız bırakmayan, bu günlere getiren değerli kadın arkadaşlar, değerli haklarımız emekçilerimiz hepinizi tek tek saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Kongremize hoş geldiniz. Aramızda olmayan Doğan Erbaş ve Halil Aksoy şahsında bütün arkadaşlara yoldaşlarıma selam saygı ve sevgilerimi iletiyorum. Tabii Cemal Kavak’ı anmadan olmaz. Tüm olanaksızlıklara rağmen bu partinin bugünlere gelmesini sağlayan ve yaşamını yitiren Cemal kavak yoldaşın şahsında bugüne kadar emek veren, değer katan, bedel ödeyen ama aramızda olmayan bütün saygı ve sevgiyle andığımızı, en baş köşede taşıdığımızı belirterek konuşmama başlamak istiyorum.
Hem dünya hem Orta Doğu hem de Türkiye tarihsel bir süreçten geçiyor. Bu tarihsel süreçte bütün ülkeler, bütün yönetimler bugüne kadar yapmış oldukları politikaları gözden geçirerek kendisini yeni döneme göre yeni gelişmelere göre şekillendirmeye çalıştığı süreçte maalesef Türkiye'de AKP-MHP iktidarı yine yanlış yolda yol almaya devam ediyor. Bakın biraz önce il eş başkanlarımızın da, divandaki arkadaşlarımız da söyledi. Dünya Orta Doğu yeniden yeniden şekillenirken bizimkiler hala yüzyıllık ret ve inkar politikalarını hayata geçiriyorlar. Türkiye’de Hakkari‘den başlayarak Türkiye’nin dört bir yanına kayyım atamaya devam ediyorlar. Yine alnının terinin karşılığını almak isteyen, bunun için direnen greve giden, insanca yaşam mücadelesi veren emekçiler darp ediliyor, emekçiler ve onların öncüleri tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Bu yetmiyor belediye eş başkanları hakkında soruşturmalar açılıyor. Yargı muhalifler üzerinde bir sopa olarak kullanılmaya devam ediyor. Kadınlar katlediliyor, kadınların katliamını önlemek için yasalar çıkarması gerekenler İstanbul Sözleşmesi’ni ortadan kaldırarak aslında bir nevi kadın katliamını meşrulaştıran bir anlayışla hareket ediyorlar.
'HDK TÜRKİYE DEMOKRASİSİNİN ÇALIŞMALARINA KATKI OLAN BİR KURUMDUR'
Konuşmasında HDK'ye yönelik operasyonu eleştiren Bakırhan şunları kaydetti:
"Yine daha birkaç gün önce HDK’ye büyük bir operasyon çekildi. HDK’de onlarca arkadaşımız yoldaşımız gözaltına alındı. 30 yol arkadaşımız tutuklandı, cezaevine gönderildi. Neymiş HDK terör örgütüymüş. 14 yıldır İstanbul’un merkezinde binası tabelası asılı bulunan, 14 yıl içerisinde Türkiye’de siyasetçilerin, akademisyenlerin katıldığı çalışmalara imza atan çok değerli çalışmalar yapan çözüm konusunda onlarca çalıştay yapılan HDK’nin terör örgütü olduğu bugün mü aklınıza geldi sizin? HDK, 14 yıldır İstanbul’un merkezinde tabelasıyla, binasıyla, çalışmalarıyla Türkiye demokrasisinin çalışmalarına katkı olan bir kurumdur. HDK terör örgütü değil ezilen Kürt kadınıdır, Alevidir, gençtir, direnen işçidir, 16 milyon emeklidir. HDK Kürttür, Türktür, Araptır, ezilenler ve emekçilerdir.
HDK’nin ne olduğunu öğrenmek istiyorsanız Esenyurt'taki emekçilere ezilenlere sorun, Çorlu’da Tekirdağ’da dinlenen işçilere sorun, 14 milyon lirayla geçinmek zorunda kalan emeklilere sorun, kadınlara sorun, umudunu çaldığınız gençlere sorun o zaman HDK’nin ne olduğunu kim olduğunu çok iyi görürsünüz.
Ne yapmış HDK? HDK Kürt ve Türk ittifakı için kent uzlaşısı yapmış. Büyük suçu buymuş?
Ne güzel Kürtlerin, Türklerin, bütün haklarının ve inançların bir arada yaşaması için bir çalışma yapmışsa dava açmak değil HDK‘nin önünde saygıyla inmek gerekiyor. 100 yıldır bu topraklarda Kürdü, Alevi diğer farklı inançları ayrıştırdınız, yok saydınız, yok etmeye çalıştınız. HDK yok ettiğiniz, yok saydığınız halkların ve inançların bahçesidir. HDK Türkiye’dir Türkiye’de yaşayan 85.000 insandır. Kürt ve Türk ittifakı için çalışmak ne zamandan beri suç olmuş,? Kürt ve Türk ittifakını savunmak suçsa 1920 ve onun öncesi Kurtuluş Savaşı’nda Kürtlere giden Mustafa Kemal’i ne yapacaksınız kurucu meclise ne diyeceksiniz. Lazistan mebusuna, Kürdistan mebusuna ne diyeceksiniz.
'GÜCÜ YETİYORSA O SAVCININ ESENYURT‘TA KARŞIMIZDA ADAY OLSUN'
Kürt ve Türk ittifaki bu toprakların olmazsa olmazıdır. En önemli sorunudur. HDK, bu ittifakı sağlamak için kavgasız, savaşsız, çatışmasız demokratik bir Türkiye zemini için ısrar etmiştir, etmeye devam edecek. Soruşturmalar, tutuklamalar bu yargı sopasıyla bu ülkenin en devrimci, en demokratik kurumunun krimanalize etmek doğru değil, buna asla izin vermeyiz. Ben HDK’liyim. biz HDK’liyiz, olmaya devam edeceğiz. Savcı beyefendi diyor ki Kürtler, Türkiyeli emekçiler ittifak yapamaz, uzlaşamaz. Yerel yönetimlerde iktidar olamaz. Allah aşkına bu bir savcının işi midir? Bir savcı mı bir karar verecek bizim kiminle yürüyeceğimize, kiminle ittifak yapacağımıza, kiminle Esenyurt yöneteceğimize savcı beyefendiye olacağız. Gücü yetiyorsa o savcının Esenyurt‘ta karşımızda aday olsun gelsin yarışalım.
Savcı efendi diyor ki Vanlılar Van’ı da yönetmez, Esenyurt‘u da yönetemez. Biz de diyoruz ki Vanlılar Van’ı da Esenyurt’u da yönetmeye devam edecek. Van direnişiyle, duruşuyla 14’te 14 yaparak sizlere en büyük mesajı vermişti. Sizler mesaj alamıyorsunuz. Sizlerin mesaj alma konusundan fikriniz geriden geliyor. İki dönemdir kayyım atadınız, Kürt halkı size sandıkta dersinizi verdi. Yetmedi üçüncü dönem tekrar kayyım atamak neyin nesi?
Tarihi tartışma gündemini yaşıyoruz. Bu tarihi günlerde Sayın Öcalan, İmralı cezaevinden tarihi bir çağrı yapacak. O tarihi çağrıda ekonomide adalet, demokratik ve bağımsız yargı, Kürtlerin anadili özgürce konuştuğu, iradelerin gasp edilmediği, Alevilerin eşit yurttaş olduğu, gençlerin ve kadınların katledilmediği, umutlarının çalınmadığı bir demokratik Türkiye düşüncesi ortaya konacaktır. Bir yol haritası ortaya konacaktır. Biz de bu tarihi çağrıyı önemsiyoruz. DEM Parti olarak, ilk günden bu yana bu tarihi çağrının arkasında olduğumuzu ve savunacağımız belirtmiştik. Şimdi bir tarihi çağrı var ama bazıları memnun değil. Kimileri diyor ki Kürtleri kandıracaklar. Nasıl kanacak bir halksa, onu da anlamadım. 100 yıldır yok sayılan, sürgün edilen, katledilen, açlıkla terbiye edilen bu halk kandırılmadı, bu günlere geldi. Türkiye’nin en büyük üçüncü zemini oldu. Siz merak etmeyin biz kandırılmayız. Bununla kaygılanacağınıza bu sürece destek verin. Biz kanacak bir halk değiliz. Biz kanacak bir parti değiliz. Biz kanacak halklar zemini değiliz. Sayın Öcalan’ın çağrısıyla birlikte bu beka, güvenlik dedikleri sığındıkları o liman da ortadan kalkacak. Sayın Öcalan çağrı yaptıktan sonra artık Türkiye’de demokrasi konuşulacak. Özgürlükler konuşulacak. Kimin yanında olduğu, kimin karşısında olduğu açığa çıkacak. Kimin yalan söylediği, kimin gerçekten inandığı ortaya çıkacak. Yapılacak tek şey var. Demokrasiyi de ekonomiyi de rayına sokacak Kürt sorunun demokratik yollarla çözülmesidir. Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Bundan kaçan kaybeder.”
YENİ EŞBAŞKANLAR BELLİ OLDU
Öte yandan Arife Çınar ve Çınar Altan DEM Parti İstanbul İl eşbaşkanları seçildi.
‘İSTANBUL’U BARIŞ KENTİ YAPACAĞIZ’
Seçilen eşbaşkanlardan Arife Çınar, “İstanbul halkların, inançların, farklı kimliklerin olduğu bir kent. Ama aynı zamanda yoksulluğun olduğu bir kent. Tabii bu yoksulluğun nedenini hepimiz bilmekteyiz. Hep birlikte örgütümüzü büyüterek, sizlerle birlikte İstanbul’da mücadelemize devam edeceğiz. İstanbul’u barış kenti yapacağız. Tüm toplumsal dinamiklerle temas içinde olacağız” dedi.
Çınar Altan da, şunları belirtti:
“Önümüzde tarihsel bir süreç var. Bu süreçte bir taraftan kayyım politikası uygulanıyor. Diğer yandan gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla baskı politikası uygulanıyor. Bizler kararlı gücümüzle mücadele edeceğiz. Hem örgütlü olacağız hem de bu sürecin öncüsü olacağız. Mutlaka kazanacağız.”
Kongre, çekilen halaylarla sona erdi. (HABER MERKEZİ)