DEM Parti'den Güven Park'ta kayyım açıklaması... Bakırhan: Mardin'de kayyımı engelleseydik İstanbul'a soruşturma açılmazdı
Kayyıma karşı başlatılan nöbette konuşan Tülay Hatimoğulları, "Provokatif yaklaşımlarına rağmen barış demekten vazgeçmeyeceğiz" dedi. Bakırhan ise Mardin'de kayyımı engelleseydik İstanbul'a soruşturma açılmazdı" diye konuştu.
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, partinin tüm belediye eş başkanları, belediye meclis üyeleri ve görevden alınan eş başkanlarla birlikte, kayyım kararlarını protesto etmek için Ankara’daki Güven Park’ta bir araya gelerek açıklama yaptı.
Açıklama öncesi partililer, park içinde yürüyüş düzenledi. Yürüyüş boyunca, “Kayyım talandır, direnmek yaşamaktır”, “Direne direne, direnişten zafere” sloganları atıldı. Yürüyüş esnasında alkış, zılgıt ile de kayyım atamasına tepki gösterildi. Kitle, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne dönük saldırılara da tepki gösterdi. Kitle sık sık, “Biji benxwedana Rojava” sloganı attı.
Açıklamada ilk olarak konuşan Tülay Hatimoğulları "Bizler kayyıma karşı, kayyım atanan her belediyemizde olduk. Değerli halkımızla birlikte kayyımlara, kayyım atanan yerellerden itirazımızı yükselttik; demokratik taleplerimizi, seçme ve seçilme hakkımızı bir kez daha talep ettik" dedi.
'SARAY’A SESLENMEK İÇİN TOPLANDIK'
Hatimoğulları şunları söyledi: “Bugün burada, bütün seçilmişlerimizle beraber, Ankara’nın göbeğinde kayyım atayan zihniyete, Saray’a ve iktidara seslenmek için toplandık. Türkiye’nin her yerinden, bütün seçilmişlerimizle birlikte, seçme ve seçilme hakkımıza bir kez daha Ankara’dan sahip çıkmak üzere buradayız.
Neden "seçme ve seçilme hakkı" diyorum? Çünkü kayyım gaspı, yurttaş olarak yıllar önce kazandığımız seçme ve seçilme hakkımızın elimizden alındığı bir rejimle karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor. Kayyım demek, bir siyasi darbe demektir. Kayyım demek, biraz önce altını kalın kalın çizdiğim üzere, başta Kürt seçmenler olmak üzere bizlerle dayanışma içinde olan bütün halklarımızın seçme ve seçilme hakkının elinden alınması demektir.
'KAYYIM OTORİTER REJİMİN BİR ÜRÜNÜDÜR'
Kayyım, ilk dönemlerde Kürt bölgelerinde, Kürdistan’da hayata geçirildi. Şimdi ise kayyım, aynı zamanda Esenyurt’ta ve Türkiye’nin dört bir yanında; hem muhalif belediyeler üzerinde hem de başka alanlarda, beğenmedikleri üniversite yönetimlerine ve yandaş olmayan şirketlere kayyım atama şeklinde zuhur etmiştir. Kayyım, bu iktidarın zorla bize dayattığı otoriter rejimin bir ürünüdür. Bunu asla kabul etmiyoruz.
Türkiye, erken dönemde seçme ve seçilme hakkını elde etmiş bir ülkedir. Bizler, bu hakkın bu şekilde elimizden alınmasına asla rıza göstermiyoruz, göstermeyeceğiz. En son Van’a atanan kayyım, çok önemli bir gün olan 15 Şubat’ta atanmıştır. 15 Şubat, Sayın Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği gündür. Bu tarihin özellikle seçilmesinin bir anlamı var ve biz bunun farkındayız.
Bugün Türkiye’de, 1 Ekim’den bu yana devam eden çeşitli görüşmeler süreci vardır. Van’a 15 Şubat’ta kayyım atanmasını, bu görüşmelere ve diyaloga verilmiş bir cevap olarak da değerlendirmekteyiz.
'İKTİDAR KENDİ VESAYET REJİMİNİ KURDU'
Rovanşist bir yaklaşım içindedir bu iktidar. İktidarın bu yaklaşımını bu kayyımcı anlayışını, siyasi darbe anlayışını burada Ankara’nın göbeğinde bütün Türkiye duysun; en sert şekilde kınıyoruz ve buna karşı mücadele etmeye hep beraber devam edeceğiz. Bu iktidar 'askeri vesayet rejimin kurtulacağız' diye geldi. 'Bu ülkeyi askeri vesayet rejimin kurtacağız' diye geldi ama bu iktidar askeri vesayet rejiminden bırakın kurtuladursun, kendi vesayet rejimini kurdu. Şu anda sarayın vesayet rejimi ile devam etmektedir iktidar. Bunu asla kabul etmeyiz.
'KÜRTLERİ ASLİ YURTTAŞ GÖRÜMÜYORSUNUZ'
Biz buradan bir kez daha diyoruz ki siz zaten Kürt bölgesine hizmet etmiyorsunuz. Kürt’ü asli yurttaş görmüyorsunuz. Kürt’ü asla ve asla kendini yönetebilir seçebilir seçilebilir olarak görmüyorsunuz. Ama aynı zamanda Kürt’ü hizmet edilmez olarak da görüyorsunuz. Bu bir işkence biçimidir ve bunu uyguluyorlar. Bunu kayyım aracılığıyla atadıkları valileriyle, kaymakamlarıyla uyguluyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Bu kayyımcı anlayışın başta bizim belediyelerde stajını yaptıkları bu kayyımcı anlayışını bütün Türkiye sathına yaptıklarını ifade ettim. Evet bütün Türkiye sathına yaymışlardır kayyımcı rejimi. Bunu Esenyurt Belediyesinde gördük. Bunu en son operasyon gerçekleştirdikleri kent uzlaşısında gördük.
Dün sabaha karşı bir operasyonla uyandık yine. Yine bir şafak operasyonu. Gözaltına alınanlar kimler? Halkların Demokratik Kongresi’ne emek vermiş ya da herhangi bir faaliyetine katılmış olan arkadaşlarımız gözaltına alındı. Buradan o yargıya bu aklı veren saraya bir kez daha sesleniyoruz; Halkların Demokratik Kongresi ve uzlaşı zemininde kurduğumuz her siyasi zemin her toplumsal zemin bizim onurumuzdur.
'ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ'
DEM Parti olarak yıllar yılıdır verdiğimiz barış mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Onların bütün provokatif yaklaşımlarına rağmen biz Türkiye’de onurlu bir barışın, demokratik bir zeminde inşası için mücadele etmeye, barış demeye, barış demeye, barış demeye hep beraber devam edeceğiz.”
'BİZ BARIŞI KONUŞURKEN İKTİDARIN MASASINDA KAYYIM VARMIŞ'
Hatimoğulları'nın ardından Bakırhan konuştu. Bakırhan, şunları söyledi:
"Kürtlerin iradesi bugün burada. Halklarımızın seçilmeleriyle bugün Türkiye'nin başkenti Ankara'da bir haksızlığı, hukuksuzluğu, bir darbeyi dile getiriyoruz. Eskiden çocuklar evcilik oynardı, bu hükümet de seçimcilik oynuyor. Evet biz barıştan yanayız. Ama bu iktidarın masasında yüzyıldır olan Kürt inkarı var. Biz günlerdir bu topraklara çözümü nasıl getiririzi konuşurken iktidarın masasında meğer Van kayyımı varmış. Türkiye halklarına soruyorum kim barıştan yana?
Seçimcilik oynayan bu iktidara, demokrasi vardır diyebilir miyiz? Van halkı sana oy vermeyecek, halklar yok diyecek sen siyasi kumpaslarla Kürdistan coğrafyasındaki halklarımızın iradesini gasp edeceksin. Bu hırsızlıktır. Çözüm ve barışı nasıl getiririz derken iktidarın masasında irade gaspı varmış. İradesi gasp edilen halk barış diyor, çözüm diyor. Biz karanlıklar bitsin diyoruz, onlar karanlık olsun diyor.
Öcalan, bu ülkeye barış gelsin, hiçbir inanç sınanmasın diyor. Biz de bunu destekliyoruz, çalışıyoruz. Ama karşımızda karanlık kayyumcu anlayış var. Bütün Türkiye çözüme dair konuşuyor ama iktidarın başı tek bir cümle etmiyor. Bu kayyımcı anlayışa rağmen barış, müzakere ve demokrasi diyeceğiz. Bu çözüm tartışmalarını barış sürecine evrilmesi için savunmaya devam edeceğiz."
DEM PARTİLİ HEYET MECLİS'E YÜRÜYOR
Açıklamaların ardından milletvekilleri ve belediye başkanlarından oluşan heyet Meclis'e yürüyor.
Ayrıntılar Geliyor...