Batman'da DEM Partili belediye meclis üyelerinden kayyım hakkında suç duyurusu
Artı Gerçek - Kayyım atanan Batman Belediyesi’ne girişleri engellenen DEM Partili meclis üyeleri, kayyım hakkında "Görevi kötüye kullanma" ve “Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi" suçlarından suç duyurusunda bulundu.
Kayyım atandıktan sonra belediyeye girişlerine izin verilmeyen Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nden (DEM Parti) seçilen Batman Belediyesi meclis üyeleri, talimatı veren kayyım Ekrem Canalp hakkında "Görevi kötüye kullanmak" ve “Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi” suçlarından suç duyurusunda bulundu. 35 meclis üyesinden oluşan DEM Parti grubu, kayyım hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yaptı.
Avukat Yunus Bağış'ın meclis üyeleri adına yaptığı başvuruda, mevzuata aykırı bir şekilde gerekçe gösterilmeden belediye eşbaşkan ve meclis üyelerinin aylık toplantıya girme taleplerinin kolluk tarafından engellendiğini belirtilerek, polisin emri, kayyımdan aldığını vurgulandı. Başvuruda, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 45'inci Maddesi'nin "Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle boşalması durumunda, vali tarafından belediye meclisinin on gün içinde toplanması sağlanır" düzenleme içerdiğini, bu düzenlemenin hangi gerekçe ile devre dışı bırakıldığının bilinmediğini kaydedildi. Başvuruda, 45'inci Madde yerine işletilen 46'ncı Madde'nin "Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle boşalması ve yeni belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılamaması durumunda, seçim yapılıncaya kadar belediye başkanlığına büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından görevlendirme yapılır" düzenlemesini içerdiğini hatırlattı. 45'inci Madde'nin yeni bir seçim öngördüğü, ancak 46'ncı Madde'nin ise bu konuda ayrıntılı bir açıklama içermediğinin altının çizildiği başvuruda, bu durumun mevzuat boşluğuna neden olduğunu kaydedildi.
Söz konusu mevzuat boşluğunun farklı uygulamalara sebebiyet verdiğini vurgulayan başvuruda, "Mevzuat açısından böyle bir boşluğun kanuni ifadelerle açıklanmaması çeşitli tartışmalara ve çeşitli belediyelerde farklı uygulamalara sebebiyet vermekte ve merkezi idare ile mahalli idare kavramları arasındaki ayrımı belirsizleştirmektedir. Anayasa'nın 127'nci Maddesi mahalli idareleri tanımlarken aynı zamanda mahalli idarelerin özerkliğini ve demokratik meşruiyetini de güvence altına almaktadır. Ancak belediyelere uygulanan kayyım atamaları, merkezi idarenin yerel yönetimlerin işleyişine doğrudan müdahale etmesine imkân tanıyarak bu anayasal ilkenin zayıflamasına neden olmaktadır" denildi.
DEMOKRASİ İHLALİ
Kayyım kararının hukuksuzluğuna değinilen başvuruda, "Mahalli idarelerin kendi yetki ve sorumlulukları ile hareket edebilmesi, halkın yerel düzeydeki iradesine dayalı olarak yönetilmesi demokratik bir devletin temel gereksinimidir. Ancak kayyım atamaları bu özerkliği sınırlandırarak mahalli idarelerin merkezi idarenin kontrolü altına girmesine yol açmaktadır. Dolayısıyla yerel yönetimlerin Anayasa'nın 127'nci Maddesi'yle güvence altına alınan özerkliği, yerel halkın iradesine dayalı olarak şekillenmiş bir yönetim yapısını ifade etmektedir. Bir belediye başkanının görevden alınması gerektiğinde bu işlemin hukuka uygun bir süreç içinde gerçekleşmesi ve belediye meclisinin kendi içinde yeni bir belediye başkanı seçmesi demokratik yönetim anlayışının bir gereğidir. Ancak kayyım uygulamaları, merkezi yönetimin yargı kararı olmaksızın seçilmiş belediye başkanlarının görevlerine son verilmesi ve belediye yönetimlerinin kendi atadığı kişilerle sürdürülmesi sonucunu doğurmaktadır. Bu durum yerel yönetimlerdeki demokrasi anlayışının ihlali anlamına gelmekte ve seçilmiş belediye meclislerinin görevini ifa edememesine neden olmaktadır" ifadelerine yer verildi.
SEÇME VE SEÇİLME HAKKINA SALDIRI
DEM Parti'nin 35 sandalyeyle temsil edildiği hatırlatılan başvuruda, şu ifadelere yer verildi: "Belediye meclis üyeleri seçimle iş başına gelen seçme ve seçilme hakkını kendilerine oy veren seçmenler adına kullanan dolayısıyla kamu adına hareket eden seçilmişler olarak tanımlanmakta olup bu seçilmişler, belediye meclisindeki görevleri sebebiyle yargılanabilmekte ve gerektiğinde görevden alınabilmektedir. Hal böyleyken meclis üyesi olarak görev yapmaktayken haklarında hiçbir soruşturma ve kovuşturma işlemleri yapılmadığı halde 04-05-06-07-08/11/2024 tariklerindeki aylık olağan belediye meclis toplantısına alınmama, seçmenin iradesinin engellenmesi ile seçme ve seçilme hakkının ağır bir ihlali anlamındadır ve işbu şikayet sonucundan başlatılacak soruşturma ile ilgili/ler hakkında derhal belirtilen suçlamalar ve savcılığın resen gözeteceği sair suçlar sonucu iddianame düzenlenerek kovuşturmaya geçilmeli ve açık yasaya aykırılık ortadan kaldırılmalıdır." (MA)
Türkiye'den ihraç edilen gıda ürünleri tehlikeli maddeler içerdiği için geri çevriliyor
Anket: Erdoğan'ın adaylığı için Anayasa değişikliğine yüzde 66.3 karşı
Erdoğan’ın korumalarının günlük masrafı 385 asgari ücrete denk