Demirtaş: Bu kez kaybetmeye sabrımız yok

Demirtaş: Bu kez kaybetmeye sabrımız yok
Selahattin Demirtaş, Twitter hesabından bir açıklama yayınladı: Siyasi rakiplerimiz bizi iyi tanıyor ve biliyor. Umarım dostlarımız da tanıyıp bilmekte ama özellikle güvenmekte hataya düşmezler.

Artı Gerçek - Edirne F Tipi Cezaevi'nde Kasım 2016'dan bu yana tutuklu bulunan eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, Twitter hesabından seçimlere dair yeni bir açıklama yayınladı. "Ya başaracağız, ya başaracağız" başlığıyla yayınlanan paylaşım dizisinde Demirtaş, "Siyasi rakiplerimiz bizi iyi tanıyor ve biliyor. Umarım dostlarımız da tanıyıp bilmekte ama özellikle güvenmekte hataya düşmezler." diyerek seçim çağrısını yineledi.

'KENDİMİZE GÜVENİYORUZ'

"Yaptığımız her şeyin, yazıp çizdiğimiz her kelimenin, attığımız her adımın farkındayız, ne yaptığımızı iyi biliyoruz." diyen Demirtaş, "Bizim tercihimiz de halkımızın tercihi de aynı ve belli. Kararlıyız, kendimize güveniyoruz. Tüm dostlarımızın da buna göre konum almasında yarar var. Çünkü bu kez kaybetmeye sabrımız yok. An serkeftin an serkeftin (Ya başaracağız, ya başaracağız)" ifadelerini kullandı.

Demirtaş'ın, "Okumanız dileğiyle" notuyla yaptığı paylaşımların tamamı şöyle:

"Ya başaracağız, ya başaracağız.

Siyasette sağlam bir hat kurmak da kurulan kirli oyunları bozmak da çok katmanlı süreçlerdir.

Bilinç, bilgi, deneyim, irade ve inanç sahibi olmadan sağlam bir hat kurmak da etken olmak da kurulan kirli oyunları bozmak da.

Yeterli donanımda değilseniz çoğu zaman ava giderken avlanırsınız. Haklı olmanız, meşru isteklerinizin olması da durumu değiştirmez.

İster ulusal ister uluslararası siyaset arenasında olun, fark etmez.

Haklı olmanız başarmanız, kazanmanız için yeterli hatta ne yazık ki çoğu zaman gerekli bile değildir.

Makro siyaset

Devlet dahil sivil, siyasi tüm örgütlü yapılar bir yandan siyasete yön vermeye, siyaseti dizayn etmeye çalışırken diğer yandan ulusal ve uluslararası güçler, her türlü sızma ve manipülasyon yöntemlerini kullanarak bu örgütlü yapılara yön vermeye, onları dizayn etmeye çalışır.

Zaten makro siyaset dediğimiz şey, tüm bu güçlerin birbirlerini etkileme, dizayn etme, ele geçirme, yok etme çalışmalarıdır. Bir şekilde, bir kez bile öylesi çalışmaların içinde oldunuz mu, artık o dünyanın bir parçası, aktörü, figüranı veya piyonu haline gelmeniz kaçınılmazdır.

Makro siyasetin yapısı

Makro siyaset dünyası güç kavgalarından, ayak oyunlarından, komplo ve kumpaslardan oluşur. O alanda var olmak, ayakta kalmak istiyorsanız oyunu kurallarına göre oynamanız; ya kumpasçı olmanız veya kumpaslara karşı güç dengelerine yaslanıp ayakta kalmanız gerekir.

Bunları yapamayanlar o dünyadan dışlanırlar, acemi politikacı gibi görülüp tek lokmada yutulurlar veya ortadan kaldırılırlar. Sevseniz de sevmeseniz de makro siyasetin dünyası budur ve bu dünyanın “başarılı” karakterleri “büyük siyasi aktör” olarak öne çıkanlardır.

Mikro siyaset

Bir de mikro siyaset alanı var. Doğrudan halkla ilişki üzerinden kurulan, varlığını daha küçük ölçekli siyaset alanlarında yapılandıran ve makro siyasete göre daha temiz, sızmaya ve yönlendirmeye daha kapalı bir siyaset alanıdır bu.

Mikro siyaset alanının en büyük özelliği, makro siyaseti meşruiyetinin üretildiği alan olmasıdır. Yani makro siyaset alanının ürettiği her türlü kirli siyasi ilişkiler mikro alanda -yani halk iradesi alanında- temize çekilir, bütün pislikler burada yıkanır ve pirüpak olarak sahneye sürülür.

Bu temizlik süreçlerinin en önemli aşaması da seçimlerdir. Özetle makro siyasetin büyük, kirli, karanlık oyunları seçim denen çamaşır makinesinde yıkanır ve meşruiyeti elde edilmiş temiz siyaset olarak piyasaya sürülür.

Bizim gibi siyasetçileri doğru anlamak gerekir

Dolayısıyla seçimler yapılırken hele hele Türkiye gibi dünyanın en önemli ülkelerinden birinde, tarihinin en önemli seçimi yapılırken, ulusal ve uluslararası tüm güç odaklarının mikro alanı yani seçmen kitlelerini yönlendirmeye çalışması işin doğası gereğidir. Çünkü bu seçimlerde yapılacak temizlik bir hayli büyük çaplı olacak, bölgesel ve küresel güç dizilimini doğrudan etkileyecek sonuçları doğuracak.

Bizim gibi siyasetçiler yani makro siyaset dünyasına adapte olamamış, o dünyanın kirine pasına bulaşmayı kabul etmemiş, kimsenin “adamı” olmaya kabullenmemiş ve bu nedenle çok yönlü tasfiye girişimiyle karşı karşıya kalmış olanlar ise mikro siyaset alanında sadece halkın öz gücüne dayanarak ayakta kalmayı başarmışsa bunu doğru anlamak, iyi analiz etmek gerekir.

Kontrol altına alınamayacak bir güç

Şimdi, yaklaşan seçimlerde makro alan, halk iradesinde kendini temizlemeye hazırlanırken seçmen iradesini manipüle etmeye, yönlendirmeye ve bir şekilde desteğini almak zorunda. Bu desteği alamasa ya darbeci olarak ya da provokatör olarak sahneye çıktıkları da bilinmeyen bir durum değil.

Bu seçimlerde bir de mikro siyaset alanında halkın çıkarı, özgürlük hayalleri, beklenti ve isteklerinin yön verdiği, bunların gerçekleşmesi dışında hiçbir amacı, çıkarı olmayan bizim gibi siyasetçiler var.

İşte bu, bütün kirli hesapları, karanlık dengeleri alt üst edebilecek ve kontrol altına alınamayacak bir güçtür. Bu güç halkın saf iradesinin gücüdür. Halka aittir. Oyun da kurar oyun da bozar.

Siyasi rakiplerimiz bizi iyi tanıyor ve biliyor. Umarım dostlarımız da tanıyıp bilmekte ama özellikle güvenmekte hataya düşmezler. Çünkü yaptığımız her şeyin, yazıp çizdiğimiz her kelimenin, attığımız her adımın farkındayız, ne yaptığımızı iyi biliyoruz.

Halkımızın özgücü, örgütlü gücüyle birleşip her türlü makro siyaset komplosunu, kumpasını boşa çıkarabilecek niteliktedir. Herkesin bunu iyi anlaması ve ne yapmaya çalıştığımızı doğru değerlendirmesi gerekir.

Kaybetmeye sabrımız yok

Türkiye'de bir değişim başladı, başlıyor. Kendisi olarak yaşayamayan Kürtler ve Aleviler, sabahtan akşama çalıştığı halde geçinemeyenler, üniversite okumaya gidemeyenler, işsizler, çocuklarının yüzüne bakamaz hale getirilenler, ilk fırsatta ülkeyi terk etmek isteyenler, mutsuzlar, umutsuzlar, bizler bunun neresinde olacağız? En temel konu budur. Dışarıdan izleyip anlamaya mı çalışacağız içinde olup yön vermeye mi?

Bizim tercihimiz de halkımızın tercihi de aynı ve belli. Kararlıyız, kendimize güveniyoruz. Tüm dostlarımızın da buna göre konum almasında yarar var. Çünkü bu kez kaybetmeye sabrımız yok.

An serkeftin an serkeftin. *

* Ya başaracağız ya başaracağız."

(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar