Duran Kalkan: 'Öcalan’ın mektubuna 8 Şubat’ta yanıt verdik'

PKK Yürütme Konseyi üyesi Kalkan çarpıcı açıklamalarda bulundu. Öcalan’ın kendilerine yolladığı mektupa 8 Şubat’ta yanıt verdiklerini söyleyen Kalkan, ‘Bize gelen bilgilere göre Öcalan’ın koşulları değişecekti, sözler tutulmadı’ dedi. Kalkan kongreyi 'sadece Öcalan’ın toplayabileceğini’ vurguladı.

Duran Kalkan: 'Öcalan’ın mektubuna 8 Şubat’ta yanıt verdik'

Artı Gerçek - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin çağrısının ardından PKK Lideri Abdullah Öcalan ile başlayan görüşmeler sonucu Öcalan, 27 Şubat'ta bir çağrı yaptı.

‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ başlığı ile yayınlanan metinde Öcalan, PKK’ye 'silah bırakma ve örgütü feshetme' çağrısında bulundu. Çağrının ardından kongrenin toplanabilmesi için PKK ve iktidar kanadından karşılıklı açıklamalar gelmeye devam ediyor.

Geçtiğimiz günlerde PKK Yürütme Konseyi üyesi Murat Karayılan, Bahçeli’nin ‘PKK derhan kongresini toplamalıdır’ açıklamasına karşın ‘kongreyi ancak Öcalan’ın toplayabileceğini’ söylemişti.

Benzer açıklamalar PKK Yürütme Konseyi üyesi Duran Kalkan’dan da geldi. Kalkan ayrıca ‘Öcalan’ın mektubuna 8 Şubat’ta cevap verdiklerini ve iktidar ile devletin verdiği sözleri tutmadığını’ söyledi.

‘ÖCALAN’IN MEKTUBUNA 8 ŞUBAT’TA YANIT VERDİK’

Medya Haber TV’de yayınlanan programın çözümünü yapan Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre Kalkan, şunları söyledi:

“19-20 günü (Öcalan’ın çağrısı) buluyor. Bize ulaşan şeyler bu konuda Şubat’ın ilk haftasında bir mektuptu Önder Apo’dan. Biz -sanıyorum 8 Şubat’tı- cevap verdik mektuba. Onun dışında bir de 27 Şubat günü kamuoyuna açık yayınlanan çağrı oldu. Onu dinledik, okuduk. Bunun dışında bize gelmiş herhangi bir şey yok.

‘SÖZ VAR PRATİK YOK’

İmralı heyeti belli çalışmalar yürüttü. İzliyoruz, takip ediyoruz. Belli bir tartışma var çeşitli biçimlerde. Farklı farklı içerikleri olan tartışmalar. Karşıt olanlar da var, kendine göre değerlendirmeye çalışanlar da var. Fakat sorunu gerçekte anlamaya çalışanlar da var. Bunun ötesinde bir şey var mı, şu an pratikleşmiş bir durum? Yok. Söz var, pratik yok. Türkiye cephesi açısından da partiler konuştular, temenni de bulunuyorlar, “Biz varız” diyorlar ama neye varlar, bu işi kim yapacak üstlenen yok. Neye var olduklarını açıklayan yok.

‘BİZ SAVAŞIN YÖNETİMİ OLABİLİRİZ, BARIŞI ANCAK ÖCALAN SAĞLAYABİLİR’

Biz ifade ettik. Önder Apo 27 Şubat çağrısını yaptıktan sonra 1 Mart’ta yönetimimiz Önder Apo’nun çağrılarına uyacağını ve uygulayacağını açıkladı kamuoyuna. Bunun önünü açmak için ateşkes ilan ettiğini belirtti. ...Bu çerçevede 3 hafta dolacak. Bizim cephemizden yapılmayan kalmadı. Başlangıç itibariyle yapılması öngürülenler yapıldı. Aslında Önder Apo’ya verilen mektupta da ifade edilmişti. Biz bunu 2013-14 sürecinde de Önder Apo’ya ifade etmiştik. Biz savaşın yönetimi olabiliriz, bir savaş yürütebiliriz ama barışın yönetimin olamayız. Barışı ancak Önder Apo sağlayabilir. Bu mektupta da aynı şeyi ifade ettik. Mektupta ifade ettiklerimizi 1 Mart açıklamasında olduğu gibi kamuoyuna da ifade ettik. Yani evet kongre yapılacaksa, PKK’nin feshi, silahın bırakılması tartışılacak, kararlaştırılacaksa bunu ancak ve ancak Önder Apo yapabilir dedik, başka kimse yapamaz.

‘BİZE GENEL BİLGİYE GÖRE ÖCALAN’IN KOŞULLARI DEĞİŞECEKTİ’

Bu anlamda çağrıdan önce de devlette biliyordu, Önder Apo’da biliyordu bizim tutumumuzu, durumumuzu. Ama karşı taraftan (devletten) hiçbir şey yapılmadı. Oysa bize gelen bilgiler Önder Apo’nun çağrısının yapıldığı hafta içinde İmralı’daki koşullarda değişiklik olacaktı. Önder Apo’nun özgür yaşar ve özgür çalışır koşullara kavuşması için adımlar atılacaktı. Bunu biliyoruz. Bunu bu süreci yürütenler de biliyor. Ama 20 gün geçti, değil İmralı’da koşulların değişmesi, İmralı hakkında, İmralı’da ne olup bittiğine dair bu 20 gündür hiç kimsenin, hiç birimizin haberi yok. Bu bakımdan Önder Apo çağrıyı yapınca, ‘Bir takım şeyler bizde yapacağız’ diyenler, yapmadılar. Hiçbir pratik adım atmadılar. İktidar, devlet çevreleri verdikleri sözün gereğini tutmadılar.

‘İKTİDAR SÖZ VERDİKLERİNİ YAPMADI’

Karşılıklı iradeler konuşacaktı. Bu çağrı başta iktidardan geldi, karşı taraftan geldi. Devlet Bahçeli’den ve AKP çevresinden. Halen görüşmeler oluyor, konuşmalar oluyor. Ne konuşuyorlar bilemiyoruz. Ama İmralı koşullarında herhangi bir değişiklik yok, Meclis’te her hangi bir faaliyet yok. Bu çağrıya karşı bir takım şeyler iktidar tarafından atılır şeyi vardı fakat hiçbir şey yapılmadı.

‘İKTİDAR OYALAMA İÇİNDE’

Örneğin komisyon oluşturma, yeni yasalar çıkarma deniliyordu, umut hakkından söz ediliyordu, ‘yasal-anayasal durum gözden geçirilecek’ deniyordu. Bu basit bir şey değil ki. Fakat bunlara dair hiçbir pratik, gelişme gözlenmiyor. Artık bilmem, falan zaman yapılabilinir, bayramdan sonra diyorlar. Mevcut durumda iktidarın oyalama içinde olduğu, hile yapar bir konumda olduğu görülüyor. Çünkü ilk hafta içinde yapacaklarına söz verdikleri şeyi yapmadılar. Bunu herkes bilmeli.

‘HER TÜRLÜ KRİZİN ALTINDA BU SAVAŞ VAR’

Evet biz söylüyoruz, biz de silahlı mücadeleyle Türkiye devleti yıkan, çökerten olamadık ama bütün krizlerin siyasi, ekonomik her türlü krizin altında bu savaş var.

SÜRECİN ORTAYA ÇIKIŞININ NEDENLERİ

Ta 90’lardan başlayıp, günümüze gelen 3’üncü Dünya Savaşı denilen süreç. Bu savaş evet Irak’ta, Kuveyt’te başladı. Irak savaşı olarak başladı, Körfez savaşıydı. Döndü dolaştı geldi Irak’ta rejimi yıktı, bilmem Mısır’da rejimi yıktı, Kuzey Afrika’nın birçok ülkesini yıktı. Döndü 7 Ekim 2023’ten itibaren Gazze savaşına dönüştü. Hamas’ı darbeledi, Gazze’yi katliamdan geçirdi. Oradan Lübnan’a, Hizbullah’a geldi, Lübnan Hizbullah’ını ezdi. Sonunda Şam’a geldi. Suriye Baas iktidarının da 2024 Aralık başında, ilk haftasında çöküşünü getirdi. Yani Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Arap sahasında oluşturulan ulus devlet sistemlerinin hepsi yıkıldı. Suriye’de Baas rejiminin yıkılışı bunu ilan etti. Bu ne demekti? Ortadoğu’daki bütün ulus devlet sistemlerinin yıkılacağı demekti. Geldi sıra Türkiye ve İran’a dayandı yani. İsrail’in kontrolünde Hindistan’dan Yunanistan’a uzanan, Doğu Akdeniz kıyılarından geçen enerji yolu örgütlüyorlar. Onun yol temizliği yapıldı ve sıra Türkiye’ye geldi, Kıbrıs’a geldi. Suriye’de Baas rejimi yıkılınca Türkiye telaşa düştü. Hizbullah yıkılınca Türkiye büyük bir telaş yaşadı. Umut ediyordu ‘Hizbullah yıkılmaz, İran destekler, İran- İsrail savaşı olur bende bundan yarar sağlarım’ diye Hizbullah ile İsrail arasındaki savaşı uzun süre tahrik etti aslında. Ama kısa sürede Hizbullah ezilince ve İran dayanamayınca, İran İsrail’le savaşmayınca, Suriye’deki baas yönetiminin dayanağı ortadan kalkınca bu sefer telaşa düştü. Ondan sonra ona nasıl dahil olurum arayışına girdi. Bu bir panik, telaş yarattı. Bir yandan Ortadoğu’daki ulus devlet statükoculuğunu yıkmayı ön gören Ortadoğu’nun yeni hegomonu olarak İsrail hegemonyasının Türkiye’yi tehdit eden şeyi, diğer yandan 10 yıl ‘Çöktürme Eylem Planı’ temelindeki saldırılara rağmen başarılı olamayan AKP pratiği, Türkiye’nin mevcut rejimi, Türkiye’nin durumu ciddi biçimde tehdit eder hale geldi.

(...)Bu sürecin –ki çoğu süreç de demiyor- ortaya çıkışının altında bunlar yatıyor, bunlar var yani.

(...)Nereden çıktı bu süreç, onu ifade ettim. Bu düzeyde Kürdistan da, Türkiye de artık savaşın merkezi. Türkiye eğer Önder Apo’nun çağrısının gereklerini yerine getirmez, Türkiye’nin demokratikleşmesi temelinde adımlar atmazsa, sonu ne olur bilemez ve bunu Kürtlerden ve PKK’den bilmemeli.

‘ÖCALAN’DAN BAŞKA KİMSE BU KARARI ÇIKARTAMAZ’

(...)Böyle hemen çok kolay karar alınır sanıyorlar. Gerçekten öyle bir şey yok. Bunu PKK de hiç kimse de yapamaz. PKK’nin kendisi yapamaz. Yapabilecek tek kişi Önder Apo’dur. Önder Apo’nun olmadığı, toplamadığı, yönlendirmediği, ikna etmediği bir PKK kongresinden silah bırakma, partiyi feshetme kararı çıkmaz. Ancak Önder Apo çıkarabilir.

GÜLER VE FİDAN İLE İLGİLİ ÇARPICI İDDİA

Kalkan, konuşmasında Savunma Bakanı Yaşar Güler ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile ilgili de çarpıcı bir iddiada bulundu: “Bence bu Savunma Bakanı Yaşar Güler ile Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu işi bozmaya çalışıyorlar. Suriye'ye geldiler, Irak’a gidiyorlar. Dünyayı fır dönüyorlar. Ne yaptıklarını biliyoruz. Bize bilgi geliyor.” (MA)