Engin Altay: Vakıflar kullanılarak bir saadet zinciri mi kurulmuştur?
CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, AFAD ve Kızılay’a yapılan bağışlar ile bu paraların nereye aktarıldığının kuruşuna kadar açıklanmasını istedi.
ARTI GERÇEK- CHP Grup Başanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Altay’ın gündeminde AFAD ve Kızılay’a yapılan bağışlar, Başkentgaz-Kızılay skandalı ve vakıflara aktarılan paralar vardı.
Altay’ın konuşması şöyle:
"AFAD ve Ensar Vakfı’nın açıklamaları cevabını aradığımız hiçbir soruya yanıt niteliği taşımıyor. Biz ne AFAD ne de Kızılay’ın itibar kaybetmesini isteriz. Biz AFAD’ın ve 152 yıllık köklü bir geçmişe sahip Kızılay’ın kamu vicdanında haksız yere yargılanmasını da istemeyiz. Maalesef kamu vicdanında özellikle Kızılay’a güven ve itibarını kaybettiren Kızılay Başkanı’nın kendi açıklamalarıdır.
Kim ne dersin, kim hoplarsa hoplasın, kim zıplarsa zıplasın bir ülkede demokrasinin varlığından söz etmek için yönetenlerin şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkesine yatkın olması gerekir. Bir ülkede vatandaş gelirinden kesilen verginin, ödediği resmi harçların, yaptığı yardım ve bağışların nereye harcandığını bilmiyorsa, talep halinde bile bilgi verilmiyorsa o ülkede demokrasiden kimse söz edemez.
Eskiden hatırlarım gazetelerde yardım kampanyaları açılırdı, gazeteler bir iki sayfayı bu işe ayırırdı. Bin lira da 1 lira da verenin adını soyadını yazarlardı. Hem yardım veren hem yardımın ulaşacağı noktalar açısından hiçbir sorun olmazdı.
Şimdi bütün ısrarlarımıza rağmen kim yardım etti, kime yardım ediliyor bilmiyoruz.
AFAD, dün benim basın toplantımdan sonra bir açıklama yaptı. Fakat benim iddia ettiğim konu AFAD’ı yargılamak değil, 2 milyon TL’ye yakın bir çelişkiye işaret etmektir. Sayın Acun Ilıcalı muhteşem bir iş yaptı, 27 Ocak’ta tweet attı, toplanan paranın rakamını söylemesi ayrı bir şey, ‘dün gece 51 milyon TL olarak bildirilen yardım tutarımız tüm yapılan banka transferlerinin AFAD hesaplarına geçmesiyle birlikte 73 milyon TL’ye ulaştı’ dedi. Ve 29 Ocak’ta Sayın Ilıcalı’nın tweet’inden iki gün sonra AFAD, diyor ki ‘71 milyon yardım toplandı.’ Acun Ilıcalı banka hesap transferlerinin tamamlanmasından sonra 73 milyon AFAD hesaplarına girdi, diyor.
Ben ‘bu çelişkiyi ortadan kaldırmak lazım, bu ifadelerden birisi yanlış dedikten sonra AFAD dün gece 22.00’de apar topar bir basın açıklaması yapıyor. Eveliyor geveliyor ama burada çarpıcı bir husus var, hepsi hesaba girmemiştir diyor. 82 milyon liralının hesaplarına girdiğini söylüyor. 4 gün sonra 82 milyon diyor. Bence bu rakamı da revize edecek. Acun Ilıcalı dışında Elazığ ve Malatya depremleri için iki günde sadece AFAD’a 9 milyon para vatandaşlar tarafından aktarılmıştır.
‘AFAD İNTERNET SİTESİNE BAĞIŞÇILARI YAZMALI’
AFAD’n bu itham ya da kuşkudan kurtulmasının çok kolay bir yolu var. Eski zamanlarda olduğu gibi internet sitene kim ne verdiyse tek tek yazarsın. Para veren kendi ismini görür, para verip göremeyen benim param nerede der, bu mesele hallolur.
‘BEN BAHSE KONU MİLLETVEKİLİ DEĞİLİM’
AFAD bürokratlarının, bir hakaret yok ama, ‘bahse konu milletvekilinin bu yanlış anlamayı düzelteceğini umuyorum’ diye açıklamayı bitirmelerini de garipsedim. Ben bahse konu milletvekili değilim, benim adım Engin Altay, CHP Grup Başkanvekiliyim. Benimki iddia değil, çelişkiyi ortaya koydum. AFAD paraları iç etti, demedim.
‘KIZILAY DA İNTERNET SİTESİNE KÖR KURUŞU İŞLEMESİ LAZIM’
Kızılay’ın da tıpkı AFAD gibi kaba bilançoları değil internet sitesine herkesin verdiği kör kuruşu işlemesi lazım. Ve ayrıca Elazığ ve Malatya başta olmak üzere hangi kuruma, hangi valilik, kaymakamlık dahil hangi kişiye nakdi ya da ayni yardımları verdiğini kalem kalem sayfasına işlemesi lazım. Şeffaflık bunu gerektirir.
Danışmanlara 20-30 bin maaş vermekle Kızılay Kızılay olmaz. Kızılay gönüllülüktür. Bu kadar yüksek maaşla eşin dostun AKP yandaşlarının oralarda genel müdür, genel müdür yardımcısı olarak astronomik rakamlarla maaş alması bile kamu vicdanını yaralar.
Aynı şeyi il valilikleri, ilçe kaymakamlıkları da internet sitelerinde nereye ne kadar para verdiklerini, ayni yardımları kamuoyu ile paylaşmaları gerekir.
Bunlar yapılmadığı sürece bu tür afetlere yardım yapma noktasında kafalarında bir kuşku hep oluşacaktır. Acaba verdiğim para doğru adrese gidiyor mu, kaygısını vatandaşlarımız taşıyacaklardır.
‘KIZILAY’IN HESAPLARI İNCELENMELİ’
Derhal Kızılay’ın bağımsız denetim kuruluşları tarafından hesaplarının incelemeye alınması lazım.
Daha önemlisi Kızılay ile vakıflar arasındaki ilişidir. ‘Bu vergi kaçırmak değil vergiden kaçınmak’ sözünün altına çok şey yatıyor. Ama şimdi Ensar Vakfı’nın yaptığı açıklamalardan da anlıyoruz ki, işin şekli bir parça daha farklı.
‘TÜM YARDIM VE BAĞIŞLAR HAYIR İŞLERİNE GİTMİŞ!’
Önce Kızılay’ın bilançolarında Kınık döneminden sonraki artışlara dikkat çekmekte fayda var. 2013-2014-2015 yıllarında 80, 70, 50 milyon TL yardım ve bağış geliri var. 2016 yılında 1 milyar 173 bin, 2017’de 2 milyar 261 milyon, 2018’de 3 milyar TL. 2018’de 3 milyara çıkan yardım ve bağış, aynı şekilde hayır işi diye bir yere gitmiş!
‘ENSAR, BENİM ARKAMDA ERDOĞAN VAR. DİYOR’
Bu bir transfer, aktarma istasyonu gibi. Eskiden Man adası vardı, şimdi Kızılay adası var. Nereye gitmiş açıklandı. Başkentgaz’dan alınan yardım Ensar Vakfı’na gitmiş diye biliyorduk, bugün Ensar’ın açıklamasından öğrendik, ‘TÜRGEV ile birlikte Türken diye bir vakfımız var, Amerika’da yurt yapıyoruz’ diyor. Ensar’ın bu açıklaması ‘üstüme gelmeyin benim arkamda Recep Tayyip Erdoğan var’ açıklamasıdır. Ben TÜRGEV’in partneriyim, diyor. TÜRGEV’in kimin olduğu belli.
Ensar Vakfı 1979’da kurulduğunda çok güzel çalışmaları da var. Ciddi samimi iyi niyetle kurulmuş. Ama şimdi Karaman yurdundaki tecavüz ile anılıyor.
Bir vakfımız daha var, TÜRGEV 1996’da kurulmuş. Sayın Erdoğan İstanbul’u yönetirken kurulmuş bir vakıf. O aile ile çok direkt ilişkili bir vakıf. Erdoğan ailesinin sevk ve irade ettiği bir vakıf.
Ensar Vakfı TÜRGEV Vakfı ile evlenmiş, Türken diye bir çocukları olmuş. Bütün kaynakları buraya aktarıyor.
TÜM AKÇELİ İŞLER ENSAR, TÜRGEV, TÜRKEN ÜZERİNDEN YÜRÜYOR
Türkiye Cumhuriyeti, hem FETÖ’nün yurtdışındaki eğitim kurumlarıyla mücadele etmek adına hem de yurtdışındaki Türklerin doğru eğitim alması amacıyla TBMM’de bir kanun çıkararak Maarif Vakfı’nı kurdu. Maarif Vakfı orta yerde dururken bütün bu akçeli işler Ensar, TÜRGEV ve Türken üzerinden yürütülüyor. Ben peşinen yargılıyor değilim, öğrenmek istiyorum.
Öğrenmek için 7 soruyu yürütmeye soruyorum:
1- Kızılay-Başkentgaz skandalı devletin dolandırıldığının bir işareti midir? Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın bu konuda bir yorumu olacak mıdır? Kızılay üzerinden devlet dolandırılmıştır?
2- Vakıflar kullanılarak bir saadet zinciri mi kurulmuştur?
3- Bu vakıflara bağış yapanlara devlet ihalelerinde ayrıcalık ve kayırmacılık yapılmakta mıdır?
4- Bu vakıflar artık bir paravan şirket mantığı ile mi kullanılmaktadır?
5- FETÖ ile mücadele, Maarif Vakfı ortada dururken Türken’e mi havale edilmiştir? O zaman TBMM’de Maarif Vakfı niçin kurulmuştur?
6- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evladının da yönetim kurulunda yer aldığı ABD merkezli Türken Vakfının bağışçıları kimlerdir?
7- Manhattan’da gökdelen inşa ettirmek ve boksör Muhammed Ali’nin çiftliğini satın almak için Türken Vakfı gerekli finansmanı nereden bulmuştur? Bağışlarla Muhammed Ali’nin çiftliğini satın almanın mantığı nedir?
‘KIZILAY BAŞKANI DERHAL İSTİFA ETMELİ’
Kızılay Başkanı ve yönetimi derhal istifa etmelidir. Kızılay özel denetim şirketince incelemeye alınmalıdır. Hazine ve Maliye Bakanlığı Kızılay üzerinde yapılan vergi kaçaklığıyla ilgili derhal inceleme başlatmalıdır. Kızılay’a yapılan her kör kuruşun, bağışçısının ismi yayınlanmalıdır. Hangi vakıflara hangi paraları aktardığını da aynı şekilde açıklamalıdır."