Ercan Yılmaz: Devlet Kürt meselesini ortaya çıkaran sebepleri çözmeli
Süreç tartışmalarını Artı Gerçek’e değerlendiren İHD Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, "Devletin Kürt meselesini ortaya çıkaran sebepleri çözmesi gerekir. Kayyımlar, hasta mahpuslar, siyasetçilerin cezaevinde olması gibi. Sebepler ortadan kalkarsa sonuçlar da ortadan kalkacak" dedi.

Rojhat ABİ
DİYARBAKIR- MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim'de TBMM açılışında DEM Parti sıralarına el uzatması ile başlayan ve aradan beş ay geçmesine rağmen adı konulamayan sürece dair tartışmalar sürüyor. İmralı F Tipi Cezaevi'nde bulunan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile bugüne kadar üç görüşme gerçekleştirildi. İmralı’da PKK Lideri Abdullah Öcalan ile ilk görüşmeyi 23 Ekim 2024'te DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan yaptı. PKK Lideri Öcalan, 43 ay sonra yapılan bu ilk görüşmede "Tecrit devam ediyor. Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajını kamuoyu ile paylaştı.
İMRALI HEYETİ ÜÇÜNCÜ GÖRÜŞMEYE HAZIRLANIYOR
Bu görüşmenin ardından DEM Parti İmralı Heyeti sürecin yol haritasını oluşturmak için iki kez İmralı'ya giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Bu iki görüşmenin ardından Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nde (IKYB) üst düzey temaslarda bulunan İmralı Heyeti'nin önümüzdeki günlerde yeniden İmralı Adasına gitmesi ve bu ay içerisinde PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından sürece dair mesajların kamuoyu ile paylaşılması bekleniyor.
KAYYIM ATAMALARI, GÖZALTI VE TUTUKLAMALAR
Sürece devam ederken kayyım atamalarının sürmesi tartışma yaratıyor. 15 Şubat'ta DEM Partili Van Büyükşehir Belediyesine, 24 Şubat'ta ise Kağızman Belediyesine kayyım atandı. 31 Mart Yerel Seçimlerinden bu yana 10'u DEM Partili, 2’si CHP'li toplam 12 belediyeye kayyım atandı. İstanbul'da 'kent uzlaşı'na yönelik operasyonda 13 Şubat'ta belediye başkan yardımcıları ve meclis üyelerinin de aralarında bulunduğu 10 kişi tutuklanırken, HDK'ye yönelik operasyonda 21 Şubat'ta siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçıların da aralarında bulunduğu 30 kişinin tutuklanması tepki çekti.
'ABDULLAH ÖCALAN KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNDE KİLİT ÖNEME SAHİP'
Sürece ilişkin tartışmaları ve iktidarın uygulamalarını Artı Gerçek’e değerlendiren İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı Ercan Yılmaz, "İHD her zaman toplumsal barış talebini yüksek sesle dile getirmiştir. Geçen sene mart ayında henüz bu görüşmelerin hiçbiri yokken İHD Diyarbakır Şubesi, uluslararası katılımcıların da olduğu bir barış konferansı yaptı. Oradaki sonuç bildirgesinde talep şuydu: Silahların susması, Kürt meselesinin çözümünde aktör olan tüm kişilerin konuşabilmesi. Tabii ki burada Sayın Öcalan kastedildi. Çünkü Abdullah Öcalan'ın Kürt meselesinin çözümü konusunda çok kilit bir yere sahip olduğu bir gerçek. Kaldı ki 1993’ten bu yana zaten devlet (iktidarlar değişse bile) kalıcı bir barışın sağlanması için zaman zaman kendisiyle temaslarda bulunmuş. Özal döneminde ve daha sonra kamuoyunun gözleri önünde olan süreçlerin tamamını biliyoruz. Bir dönem belki bunu söylediğimiz için yargılanacağız da. Öcalan'ın kilit rolünden bahsetmek yargılama konusu da yapıldı çünkü bir dönem” dedi.
'KÜRT SORUNU PKK İLE BAŞLAMADI AMA PKK İLE SON BULABİLİR'
"Türkiye'nin Kürt sorunu PKK ile başlamadı ama PKK ile son bulabilir" değerlendirmesinde bulunan Yılmaz, şöyle devam etti:
“PKK ve onun lideriyle yapılacak olan mutabakat, toplumun tamamına yayılırsa bu mesele kalıcı bir şekilde sona erebilir. Ancak bu meseleye günlük konjonktürel, siyasi konjonktüre göre bir yaklaşım sürdürülürse yine silah bırakmanın Kürt meselesinin çözümü konusunda bir önemi olmayacaktır. Burada devletin Kürt meselesini ortaya çıkaran sebepleri çözmesi gerekir. Kayyım meselesi, hasta mahpuslar, siyasetçilerin cezaevinde olması, Selahattin Demirtaş'ın Figen Yüksekdağ’ın ve birçok milletvekilinin dokunulmazlıklarının kaldırılması; bunların tamamı Kürt meselesinin sonuçlarından biri. Biz diyoruz ki Kürt meselesini ortaya çıkaran sebepleri ortadan kaldırırsanız zaten bu sonuçlar da ortadan kalkacak."
'KÜRT MESELESİ ÇÖZÜLMEDEN TÜRKİYE DEMOKRATİKLEŞEMEZ'
Kürt meselesinin demokratik çözümü sağlanmadıkça Türkiye’nin demokratikleşemeyeceğini dile getiren Yılmaz, Kürt meselesinin demokratik çözümü için atılması gereken adımları şöyle sıraladı:
"Geçmişle yüzleşmek lazım. Kürtlerin kimliğinin resmi anlamda tanınması, anadilde eğitim hakkının önündeki engellerin ortadan kaldırılması, Kürtlerin yerel yönetimler başta olmak üzere kendilerini idari yapılanmada hissedebilmeleri sağlanmalı. Kürtlerin ve diğer tüm etnisitelerin Türkiye'de en az Türkler kadar eşit olması gerekiyor. ‘Türkiye demokratikleşirse Kürt meselesi çözülecek’ deniliyor ama buna katılmıyoruz. Türkiye'nin demokratikleşmemesinin önündeki en büyük engel zaten Kürt meselesi. Türkiye'de demokratik adımlar atılırken hep Kürtlere bir bariyer konuluyor. Bu her konuda böyle. Kürt meselesini uluslararası insan hakları hukukuna, evrensel standartlara göre çözdüğünüz zaman Türkiye demokratik bir ülke olma yoluna girebilir. AKP, geldiği günden bu yana birçok reform iddiasıyla ortaya çıktı. Alevilerle, Romanlarla, LGBTİ+’larla ilgili birçok konuda reform yapacağını iddia etti. Kürt meselesi de bunlardan biri. Kürt meselesini çözemediği için o diğer açımların hiçbiri sağlıklı ilerlemedi. O yüzden hâlâ tüm ötekilerin Türkiye'de kendini ait hissetmediği bir devlet yapısı var. Buradaki eşik Kürt meselesidir."
'ROJAVA'DA KÜRTLERİN KAZANIMLARINA SAYGI GÖSTERİLMELİ'
Kürt meselesinin çözümü için tüm kesimlerin elini taşın koyması, sorumluluk alması ve samimi davranması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Biz de heyet olarak (Amed Kent Koruma ve Dayanışma Platformu) Ankara'da Meclis'te bulunan siyasi partileri ziyaret ettik. Suriye'deki yeni düzeni ve Rojava bölgesinin göz ardı edilmemesi dahi birçok konuyu konuştuk. Çünkü aradaki sınır çok suni bir sınır. Nusaybin'le Kamışlo veya Suruç'la Kobani arasındaki sınır, yüz yıl önce egemenler tarafından kurulmuş sınırılardır. Şu an Türkiye'deki bütün Kürtlerin gözü kulağı Suriye'deki gelişmelerde. Çünkü orada 10 yıldan fazla devam eden bir savaş var ve yıllarca orada mücadele yürütmüş olan Kürtlerin elde etmiş oldukları kazanımlar var. Bu kazanımlara saygı gösterilmesi gerekiyor. Ancak ne yazık ki Türkiye'deki iktidar temsilcileri sürekli bir şekilde Suriye'ye parmak sallayarak bu meseleyi çözmek istiyor. Kürtlerin, bu meselede korku eşiğini aştığını bir birey olarak da çok rahat söyleyebilirim. Kürtler yaşayabilecekleri tüm olumsuzlukları yaşadı. 2015 yılından bu yana ilan edilen olağanüstü halle birlikte binlerce insan yaşamını yitirdi, binlerce insan hapishanelere girdi. Yine bir o kadar insan da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Binlerce kamu görevlisi görevinden ihraç edildi. Türkiye bu saatten sonra kendi eliyle yarattığı Kürt meselesini bir an önce çözmeli" diye konuştu.
'KAYYIM ATAMALARI SÜRECE DAİR UMUTSUZLUĞA NEDEN OLUYOR'
Kürt meselesinin demokratik çözümüne yönelik görüşmeler sürerken kayyım atamalarının devam etmesini de eleştiren Yılmaz, "Bu konuda insanlarda barış umudu var ama çok büyük de bir temkinli olma hali de var. Çünkü kötü sonuçlarla sonuçlanan süreçler var. Ve süreçler bozulduktan sonra çok çok daha ağır insan hakları ihlalleri yaşandı. Şimdi 2010-2015 sürecinde bir anda çözüm sürecinin sona ermesinden sonra yaklaşık 10 yıldır insan psikolojisinin kaldıramayacağı acılar yaşandı. Anayasada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde uluslararası tanımlanan haklar yüzlerce defa ihlal edildi. O yüzden buraya başlayacak ve her iki tarafın da açıklamalarında, özellikle DEM Parti Heyeti'nin ziyaretlerinden sonra tekrar İmralı'ya gidip Sayın Öcalan'la görüşeceği ve ondan sonra bir takvim ortaya çıkacağı söyleniyor. İktidar tarafından da açık olmasa bile bu şekilde dillendiriliyor. Ancak bir yandan da Kağızman’a, Van’a, Dersim’e kayyım atanması ki toplamda 12 tane belediyeye şimdiye kadar kayyım atandı. Bunlardan 2'si hariç 10 belediye DEM Partili belediyeler. Bu toplumda ciddi anlamda sürece dair bir umutsuzluğa neden oluyor” dedi.
'SÜRECİN KAZANANI YA DA KAYBEDİ OLMAYACAK'
İktidarın yıllardır kendi çizdiği çerçevede bir barış istediğine dikkat çeken Yılmaz, bunun kabul edilemez olduğunu söyledi. Kürt meselesi çözülmediği taktirde sorunun devam edeceğini belirten Yılmaz, “İktidar, ‘Barış olacaksa onun sınırlarını da ben çizerim’ yaklaşımıyla hareket ediyor. Bu kabul edilebilir bir şey değildir. Burada farklı gruplara, muhalefet partilerine, Türkiye'nin batısında faaliyet yürüten insanlara kulak vermeleri gerekir. Bu sürecin tam karşısında olan insanlar da olabilir ama onları da duymak gerekiyor. Siz devlet kibriyle hareket ediyor olabilirsiniz ama burada bir kazanan veya kaybeden yok. Barış süreci devletin kaybettiği anlamına gelmeyeceği gibi, örgütün de kaybettiği anlamına gelmez. Burada yeniden bir inşadan bahsediliyor ve yüzyıldan fazla bir süredir haklarını kullanamayan bir ulus söz konusu. Bu halka temel haklarının iadesinin sağlanması gerekiyor. Önümüzdeki döneme dair de kendini ait hissedebildiği bir devlet yapısının kurulması gerekiyor. Aksi takdirde buna benzer durumlar, Kürt meselesinin devamı, önümüzdeki yüzyıllara sirayeti devam edebilir" diye konuştu.