Erdoğan'a karşı 4 partili ittifak önerisi
CHP, HDP, İYİ Parti, Saadet Partisi aynı konferansta buluştu. 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için ikinci turda ittifak önerisi geldi.
Fatma YÖRÜR
HABER MERKEZİ - İYİ Partili Nuri Okutan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ve Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun da katıldığı toplantıda, 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin ikinci turda ittifak önerisi yaptı.
TÜSES (Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı) ve Şişli Belediyesi tarafından düzenlenen "Bir Arada Yaşamanın ve Barışın İmkanlarını Aramak Ortadoğu Konferansı"nda konuşan İYİ Parti yöneticisi Nuri Okutan, Türkiye’de yaşayan hiç kimsenin dışlanamayacağına dikkat çekti ve "Hamasetle uğraşmak yerine gerçekleri görmeliyiz. Bizim anlayışımıza göre Türkiye önce kendisini kurtarmalı, sonra başkalarına yardım etmeye çalışmalı" dedi.
Okutan, içte ve dışta barışın sağlanamamasının kaynağı olarak AKP iktidarını gösterdi. 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hatırlatan Okutan "Meral Akşener aday olmasa, anketlere göre Erdoğan ilk turda bu seçimi alacak. Bizim önerimiz her partinin kendi adayı ile seçime girmesi ve ikinci turda en çok oyu alan muhalefet adayı etrafında birleşilmesidir" ifadelerini kullandı.
İYİ Partili yönetici "Bugün ülke çağdaş dünyadan kopartılmış, uygar dünya mekanizmalarından uzaklaşmaktadır. Ülkemizin en alt kümeye yuvarlanmasına izin vermeyelim. Biz ülkemiz uygar ve barış içerisinde olsun istiyoruz" diye konuştu.
"SEÇİMLERİN SONBAHARDA OLMA İHTİMALİ GÜÇLÜ"
Programın ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu İYİ Parti'nin teklifiyle ilgili gazetecilerinin sorularını yanıtladı. "Bugün bir 'Hayır' bloğu oluşuyor diyebilir miyiz?" şeklindeki soruya Karamollaoğlu, şöyle dedi:
"Yok demeyiz inşallah. Ben bunu blok diye nitelendirmenin karşısındayım. Türkiye kafi miktarda bloklaştı. Biz bunu bloklaşma diye değil de; Türkiye'nin melelerini birlikte mütala edebileceğimiz bir platform oluşuyor, bu güzel bir şey. Bunun içinde ümit ederdik ki AK Parti de bulunsun. Aslında Türkiye'de çok farklı kanaatlere ve fikirlere sahip olan, sadece siyasi partiler değil, düşünce kuruluşları da bir araya gelsin. Meseleleri birlikte mütalaa edelim. Elbette farklılıklarımız olacak, birbirimizi ikna edemeyeceğimiz konular olacak. Bunu tabii karşılamak lazım. Biz farklılıklarımızı değil, ittifak ettiğimiz konuları gündeme getirerek çözüm arayalım. Farklılıklarımız sürekli olarak gündeme getirilirse buradan müspet bir şey çıkmaz. İttifak ettiğimiz konuları bir defa bağlayalım ondan sonra da farklılıklarımızı görüşürüz."
Karamollaoğlu, "İttifak dediniz. Bu ittifak toplantılarının devamı gelecek mi, özellikle 2019 yılında?" şeklindeki soruyu ise şöyle cevaplandırdı:
"Bu platformu biz faydalı görüyoruz. Elbette bu tip konuları, iktidar partisinin de dahil olduğu çeşitli platformlarda ele almanın faydası oluğuna inanıyoruz. Siz, 'Çekişmeler olmasın, kutuplaşma olmasın, kaplaşma olmasın' diyorsanız bu mümkün. Ama hükümet, 'Oturup da aklı selimle meseleleri mütalaa ettiğimiz zaman bizim işimiz zora girer diye düşünürse, o zaman kamplaşmaya gider. O zaman çekişme doğar. Bu işe iktidarın öncülük etmesi icap eder. Ama ben bakıyorum iktidar kutuplaşmadan ümit arıyor gibi. Onu da doğru bulmuyorum."
Bir basın mensubunun "Erken seçim bekliyor musunuz?" sorusunu Karamollaoğlu, "Şahsen öyle bir şeçim bekliyoruz. Hükümetler sonbaharda seçime gitmeyi tercih eder. Çünkü tarımda ürünler alınmıştır, vatandaş en azından biraz daha rahattır. Baharda gittiğiniz zaman yokluğun zamanı, işler biraz daha zor. Bundan dolayı da sonbaharda en azından seçimlerin olma ihtimali güçlü. Tabi karar verecek biz olmadığımız için bekleyeceğiz, karar verildiği zaman da ona göre karar vereceğiz" diye yanıtladı.
"ANLAMLI BİR TEKLİF"
İYİ Parti'nin ittifak önerisine ilişkin görüşünü aldığımız CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger; "Böyle bir toplantıda bu anlamlı bir tekliftir. Biraraya gelip konuşuyor olmak umut verici. Ancak parti organlarında konuşmadan bu günden bir yorum yapmak zor. Konjonktür çok hızlı değişiyor. Yine de bu açıklamalar umut verici" dedi.
"TRUP’IN KUDÜS KARARI BARIŞA DARBE"
Konferansta konuşan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi sonrası yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
CHP lideri, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Doğu Kudüs'ü Filistin Devletinin başkenti olarak tanıma kararına ilişkin şunları söyledi: "Trump'ın Kudüs kararı Ortadoğu'da ağır aksak da olsa yürüyen barış görüşmelerine darbe vurmuştur. Ortadoğu'yu kana bulayarak kendi ülkesindeki sıkışıklığı gidermek akıllı bir politikacının başvurabileceği bir yol değildir. Trump, BM Güvenlik Konseyi kararlarını açıkça ihlal etmiş ABD'nin Ortadoğu barış sürecinde tarafsız bir arabulucu olmayacağını açıkça ortaya koymuştur. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın Doğu Kudüs'ü Filistin Devleti'nin başkenti olarak tanıma kararı önemli bir adımdır. Tarihi sorumluluğu da büyüktür...Ortadoğu'nun şu anki durumu hiç de iç açı değil. Şu anda etnik ve mezhep ayrımı ateşi Ortadoğu'nun ortasına düşmüş ve yayılarak herkesi yakmaktadır. Bölge yabancı müdahalelere maruz kalmaktadır. Ortadoğu, Ortadoğulu olmayan ülkelerin güç gösterisi sergiledikleri bir alana dönüşmüş durumda. Bölgede akan kan kardeş kanıdır. Bölge sorunlarına, bölge ülkeleri sabırla, sağ duyulu çabaları ile çözüm üretmek durumundalar. Bu süreci hiçbir ülke tek başına atlatamaz. Ortak akıl ile çözüm üretilmeliyiz" dedi.
Kılıçdaroğlu ayrıca, "Bizim dış politikamızda dostların çoğaltılması, düşmanların azaltılması vardır. Yurtta barış dünyada barış söylemi bugün içinde çok değerlidir." ifadesini kullandı.
'DEMİRTAŞ BURADA OLMALIYDI'
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen ise tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın konferansta bulunması gerektiğini belirterek başladı.
Bilgen, Ortadoğu'daki gelişmelerle ilgili ülkelerin öncelikle aynaya bakma ihtiyacı duyduğunu belirterek "Aynaya bakmak kendine olağanüstü güçler atfetmeyi engeller, gerçekçi olmayı sağlar." dedi.
"Yakın coğrafyamızı bilmediğimiz gibi öğrenmek de istemiyoruz." diyen Bilgen, Ortadoğu'nun bugünkü halinde iktidarın da rolüne dikkat çekerek, "Ortadoğu'nun bugünkü hali hesabı sorulması gereken bir haldir. Biz Ortadoğu'yu düşmanlara fatura ederek işin içinde çıkamayız. Ortadoğu'nun ne halde olduğunu konuştuğumuz kadar, sorunların çözümünü de konuşmak zorundayız. Mikro milliyetçiliklerle, iktidar hırsıyla bu sorun çözülmez. Bu sömürüyü sürdürmek isteyenler var. Buradan nasıl çıkarız, neleri ön plana alarak çıkarız buna dikkat çekmeliyiz. Kamplaşma, içeriden de destek alıyorsa sadece sorunu dış güçlerle ifade etmek yetmez. Önce aynaya bakmalıyız. Kerbela'dan bu yana kan dökülüyor. İktidar hırsıyla, güç hırsıyla hareket etmek, bu sorunu büyütüyor." dedi.
'TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ TEKTİPLEŞTİRME DEĞİL ÇOĞULCULUKTUR'
Bilgen konuşmasında ayrıca üç emiri hatırlatarak, "Çalmayacaksın, öldürmeyeceksin, yalan söylemeyeceksin" dedi ve bu üçünün Ortadoğu'da siyasi liderler tarafından uygulandığını anlattı.
"İğneyi kendimize batırırken acımasız olmalıyız. Bu coğrafya daha fazla yalan ve kan kaldırır noktada değil. Komşunuzdaki yangından medet umarak aslında rejim değişikliği adına orada şiddete destek sunmak yanlışlara neden oldu. Toprak bütünlüğü tektipleştirme değil çoğulculuktur. İmkanlarımızı kendimizin kullanabileceği imkanları sunmaktır. Masada Kürtlerin olmadığı her yaklaşım yangının büyümesine katkı sunar. Türkiye'nin itibarına katkı sunmaz. Fars için, Arap için, Türk için, Türkmen için caiz olan şey Kürtler için de haram olmasa gerekir. Ortadoğu’nun daha çok birleşmeye ihtiyacı var. HDP olarak yeni bölünmelerden, mikro milliyetçilikten medet umanlardan değiliz. Dolayısıyla dar tartışmalara girmeden platformları genişleterek çözümlerin konuşulmasını destekliyoruz." dedi.
'HÜKÜMET İÇİN FİLİSTİN SORUNU BİR İÇ POLİTİKA MALZEMESİ'
Kudüsle ilgili hükümetin tavrını eleştiren Bilgen, "Söylenen hiçbir şey neden inandırıcı değil. Yemen'de koleradan ölen çocukları anmadan Ortadoğu'yu konuşmak anlamlı değil. İktidar, Filistin sorununu bir uluslararası sorun değil iç politika malzemesi yapmaktadır. Dış politikayı algı ve söylem siyaseti sanan yaklaşımlarla bu sorun çözülmez. Biz bu coğrafyanın sorunlarını kendisinin çözebileceğine inanıyoruz. Yeter ki maceracılığı aktif dış politika sanmayın." dedi.
"Komşunuzdaki yangından medet ummak, orada rejim değişikliği hevesine kapılıp vesayet savaşına bir biçimde destek olmak büyük bir sorumluluk ve tarihi bir hatadır. Bu büyük yanlışın faturasını ödüyoruz. Dolayısıyla, bu talebi dar kalıplara sıkıştırmadan ele almak gerekiyor. Eğer Kürtler bir taleple çözümü başka yerde arıyorsa bunun sorumlusu bu coğrafyaları yönetenlerdir. Bu sorunları bu coğrafyaları yönetenler içeriden çözemiyorlarsa başka platformlarda çözüm geliştirmesi kaçınılmaz olur."