Erdoğan'dan kabine toplantısı sonrası açıklama: Zamların nedeni ekonomiden ziyade açgözlülük
Erdoğan, yılın ilk Kabine toplantısının ardından açıklama yaptı. Erdoğan, "Asgari ücretteki artış sebebi ile maliyet belki 2-3 birim artarken fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade açgözlülükten kaynaklandığı aşikardır" dedi.
Artı Gerçek- Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe'de toplandı. Yaklaşık 3 saat süren toplantı, yeni yılın ilk Kabine toplantısı olma özelliği taşıyor.
Erdoğan, toplantının ardından açıklamalarda bulundu. Erdoğan açıklamasında, TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verilerinin enflasyonla mücadelede doğru yolda olduklarını teyit ettiğini söyledi. Erdoğan, "Asgari ücretteki artış sebebi ile maliyet belki 2-3 birim artarken fiyatlara 5 birim, 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışının ekonomik sebeplerden ziyade açgözlülükten, tamahkarlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikardır" ifadelerini kullandı.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bölgesel gelişmeler bağlamında sancılı ve sarsıntılı yılı geride bıraktık. Yeni beklentiler ve büyük umutlarla 2025 yılına merhaba dedik. Yeni miladi yılın ülke, bölge ve dünyadaki tüm insanlar için hayırlara vesile olması için Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum. Son asrın en barbar soykırımlarından birini yaşayan Gazzeli kardeşlerimiz için 2025 senesinin ateşkese, huzura, barışa ve felaha vesile olmasını diliyorum. Türkiye olarak ilk günden beri kanın ve katliamın durması için tüm yolları deniyoruz.
Gazze'de barış umutlarını tekrar yeşertecek bir kapının aralanması için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Netice alıncaya kadar da buna devam edeceğiz. Galata Köprüsü'nde vücut bulan insanlık ittifakına tepki gösterenler insanlıktan nasibini almamış vicdan fukaralarıdır.
Biz şu ilahi müjdeye tüm kalbimizle iman ediyoruz, Allah sabredenlerle beraberdir. 61 yıllık Baas zulmünün ve 13 yıllık katliamların ardından Suriye'de nasıl inanç, iman, sabır kazanmışsa, inşallah Filistin'de de hak yolunu bulacak, adalet güneşi zulmün karanlığını delip geçecektir. 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen, toprak bütünlüğüne sahip Filistin Devleti mutlaka kurulacaktır.
'ENFLASYONDA ÇOK IYI BIR NOKTADAYIZ'
Enflasyon ve istihdamda da hamdolsun çok iyi bir noktadayız. TÜİK tarafından açıklanan son enflasyon verileri enflasyonla mücadelede doğru yolda olduğumuzu tekrar teyit etmiştir. Uyguladığımız politikalar sayesinde enflasyon Aralık'ta aylık bazda yüzde 1,03 olurken yıllık bazda yüzde 44,38'e gerilemiştir. Senelik enflasyon 2023 sonuna kıyasla 20 puan, 2024 Mayıs ayında zirve seviyesine göre 31 puan düşmüştür. Enflasyonda düşüş trendi inşallah 2025 senesinde daha da hızlanacaktır. Bununla ilgili çok kapsamlı bir yol haritası hazırladık. Buna göre, para politikasının enflasyona gecikmeli etkisi zamanla daha net görülecek. İkincisi, maliye politikası kanalı enflasyonla mücadeleye çok güçlü destek verecek. Üçüncüsü, bütçe imkanları elverdikçe yönetilen ve yönlendirilen fiyatları enflasyon hedefi ile uyumlu olarak belirleyeceğiz.
Dördüncüsü, dezenflasyonu sadece talep yönlü politikalarda değil gıda, konut ve enerji gibi birçok alanda arz yönlü tedbirlerle de destekleyeceğiz. Hayat pahalılığıyla ilgili milletimizin şikayet konularının en başında konut fiyatları ve kiralar geliyor. Bunda özellikle 6 Şubat depremleriyle beraber ortaya çıkan ilave konut talebinin şüphesiz etkisi var. Ancak belli başlı alanlarda sadece dönemsel etkilerle açıklanamayacak bir fırsatçılığın ve aşırı kâr hırsının olduğunu da müşahede ediyoruz. 2024 yılı içinde döviz kuru gibi mazeret olarak öne sürülen unsurlar stabil kaldığı hâlde bazı sektörlerde fahiş fiyatlamalar maalesef devam etti. Şöyle bir tabloya şahit oluyorsunuz: Enerji, yakıt, döviz kuru, işçilik maliyetlerinde oluşan farkla satılan ürün, sunulan hizmetin arasında bağ kopma noktasına gelmiş. İşçilik maliyetinde yaşanan artışla ürüne yansıyan fiyat farkı arasında da aynı şekilde kimi zaman uçurum oluşuyor. Mesela, asgari ücretteki artış sebebiyle maliyet belki 2-3 birim artarken bu artış bahane edilerek fiyatlara 5 birim 10 birim zam yapılabiliyor. Bu fiyatlama davranışın ekonomik sebeplerden ziyade aç gözlülükten, tamahkarlıktan ve vicdansızlıktan kaynaklandığı aşikardır.
'SERBEST PIYASA KURALSIZLIK DEMEK DEĞILDIR'
Serbest piyasa ilkeleri çerçevesinde 85 milyonun tamamının hakkını, hukukunu, çıkarını en üst düzeyde koruyacağız. Şunun bir defa çok iyi anlaşılması lazım. Serbest piyasa kuralsızlık demek değildir. Serbest piyasa başı bozukluk demek asla değildir. Denetimlerimizin amacı serbest piyasaya müdahale değil, işleyişin sağlıklı zeminde yürümesini temin etmektir. Burada şu hususu da söylemek mecburiyetindeyim, hayat pahalılığı ile mücadeleye vatandaşlarımızın da destek olması, katkı sunması sürecin başarısı açısından çok önemlidir. Vatandaş olarak en büyük kozumuz fırsatçılık yapanlara karşı satın almamama özgürlüğümüzü kullanmaktır.
Milli Mücadele ile Sevr'i yırtıp atmakla kalmadık aynı zamanda bu ülkeyi bir daha böyle bir travma ile karşı karşıya bırakmamak için yemin ettik. 2002'den bu yana bizim de temel hedefimiz, milletimizin bir daha asla beka sorunu yaşamamasıdır.
'YİNE BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ'
Terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak yakın gelecekteki en önemli önceliklerimizden biridir. Terörün ve şiddetin hüküm sürdüğü bir iklimde demokrasinin neşvünema bulması, gelişmesi, kendi ayakları üzerinde durması mümkün değildir. Arkasına terörü ve teröristi alarak siyaset olmaz, olamaz. Dünyanın hiçbir medeni ülkesi buna izin vermez. Terörün karanlık gölgesi ülkemiz siyasetinin üzerinden çekildikçe inşallah Türkiye daha sağlıklı, olgun, özgürlükçü zemine kavuşacaktır.
Komşumuz Suriye'de gerçekleşen epik devrimle hem bu ülkede hem bölgemizde artık yeni bir dönem başlamıştır. Yeni Suriye yönetiminin ülkenin toprak bütünlüğü, birliği temelinde bir Suriye inşa etmeye çalıştığını ve bunda da kararlı olduğunu görüyoruz. Bizim de samimi arzumuz, beklentimiz, politikamız bu yöndedir. Suriye'nin parçalanmasına, hangi kisveyle olursa olsun üniter yapısının bozulmasına rıza göstermeyiz. Bu konuda bir risk görürsek gerekli adımları süratle atarız. Suriye'deki ihtilafı ve DEAŞ tehdidini fırsata çevirip farklı hülyalar görenler son gelişmeler sonrasında bölgemizin kadim gerçekleriyle yüzleşmişlerdir. Bu gerçek bölgenin geleceğinde teröre yer olmadığıdır. Tercihini terörden ve şiddetten yana kullananları bekleyen tek akıbet silahlarıyla birlikte toprağa gömülmektedir. Açık söylüyorum, bunun önüne hiçbir güç geçemez. Türkiye, bekasını ve güvenliğini koruma noktasında nasıl tavizsiz bir iradeye sahip olduğunu pek çok kez göstermiştir. İş o raddeye varırsa yine bir gece ansızın gelebiliriz. Allah'a şükür bunu yapabilecek gücümüz, kapasitemiz ve kabiliyetimiz ziyadesiyle mevcuttur. Herkes hesabını buna göre yapmalıdır. Bilhassa sorumluluk mevkiinde olanlar ne provokasyonlara gelmeli ne de milleti provoke edecek cümleler kurmalıdır. Terör baronları adına milleti tehdit edenlere pabuç bırakmayacağımızı burada özellikle ifade etmek istiyorum. Kimi il ve ilçelerimizde açtıkları hendeklerle kantonculuk peşinde koşanları nasıl o çukurlara gömdüysek, bugün de aynı niyeti taşıyanlar çıkarsa bunun bedelini onlara misliyle ödetiriz.
Bölücü örgüt ve Suriye’deki uzantıları için çember daralıyor. Dün ve önceki gün de söyledim. Biz iktidar ve ittifak olarak terörsüz Türkiye hedefimizi öyle veya böyle ama mutlaka gerçekleştireceğiz. Bu konudaki hüsnüniyetimizi ve güçlü irademizi kamuoyumuzla paylaştık. Elbette bunu suhulet ve sükunetle olmasını temenni ederiz. Ama bu yol tıkanır veya dinamitlenirse işte o zaman devletimizin kadife eldivene sarılı demir yumruğunu kullanmaktan da çekinmeyiz. Sonuçta kardeşliğin kazanacağına, birliğin, beraberliğin ve huzurun kazanacağına yürekten inanıyoruz.
'2025 SENESİNİ ‘AİLE YILI’ İLAN ETMEYİ KARARLAŞTIRDIK'
Küresel şer odaklarının teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikaları herkesin malumu. LGBT meselesi bugün ailenin varlığına yönelik en ciddi tehlikelerin başında gelmektedir. 2023 yılında ülkemizdeki doğurganlık hızı 1,51 seviyesine gerilemiştir. Açıkça ifade etmek gerekirse bu durum alarm vericidir, Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir. Her fırsatta yaptığımız ‘en az 3 çocuk’ çağrısının ne kadar önemli olduğunu böylece tekrar görmüş oluyoruz. Toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini ‘Aile Yılı’ ilan etmeyi kararlaştırdık. Yıl boyunca Aile ve Sosyal Hizmetleri Bakanlığımız koordinasyonunda aile yapımızın korunması, güçlendirilmesi ve gelecek nesillere sağlam bir miras olarak aktarılması için kapsamlı çalışmalar yürüteceğiz.
İnternet ve dijital altyapımızı güçlendirecek yeni adım atıyoruz. Yerli ve milli 5G haberleşmesi projemiz kapsamında 5G ihalemizi 2025 senesi içinde yapacağız. 2026 yılında da ilk sinyalimizi almayı hedefliyoruz.” (ANKA)