Erdoğan’ın 'sır küpüm' dediği Hakan Fidan kabinede

Erdoğan’ın 'sır küpüm' dediği Hakan Fidan kabinede
Yeni kabinede MİT Başkanı Hakan Fidan da yer aldı. Fidan, görev süresince Oslo görüşmeleri, 7 Şubat MİT Krizi, MİT Tırları, 15 Temmuz darbe girişimi ve “Öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım” sözleriyle gündeme gelmişti.

ANKARA - “Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sır küpü. Türkiye'nin geleceğinin sır küpü.”

Bu sözler, KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı savunan dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait.

Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin ardından oluşturulan yeni kabinedeki en önemli isimlerden biri de MİT Başkanı Hakan Fidan.

Peki, Erdoğan’ın hakkında “sır küpüm” dediği Hakan Fidan kimdir? Görev sürecinde neler yaşandı? Hangi olaylarla gündeme geldi?

İSTİHBARAT ASTSUBAYI OLARAK GÖREV YAPTI

Hakan Fidan, 1968 yılında Ankara'da doğdu. 1986 yılında astsubay olarak mezun olup 2001 yılına kadar 15 yıl Türk Silahlı Kuvvetleri'nde muhabere istihbarat astsubayı olarak görev yaptı.

Mecburi hizmeti bittiğinde 2001 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ayrılarak Bilkent Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler alanında yüksek lisans ve doktora yaptı.

Daha sonra Büyükelçilik Siyasi ve Ekonomik Danışmanlığı, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi (TİKA) Başkanlığı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı (Dış politika ve uluslararası güvenlikten sorumlu) görevlerinin yanısıra Başbakanlık Özel Temsilciliği de görevlerinde bulundu.

Hakan Fidan, 17 Nisan 2009 tarihinde MİT Müsteşar Yardımcılığı'na atandı. 15 Haziran 2005 tarihinde MİT Müsteşarı olan Emre Taner'in yerine 25 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarı olarak atandı. Emre Taner yaş haddinden emekli olurken, Hakan Fidan 42 yaşında en genç yaşta müsteşar olan isim oldu.

DIŞARIDAN TEŞKİLATIN BAŞINA GELEN İKİNCİ İSİM

Fidan hakkında bir diğer önemli nokta ise, MİT Müsteşarlığı'na getirilen Sönmez Köksal'dan sonra dışarıdan teşkilatın başına gelen ikinci isim olması.

Hakan Fidan, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak genel seçimlerde milletvekili aday adayı olmak üzere 6 Ocak 2015 tarihinde Müsteşarlık görevinden istifa etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tepkisi üzerine, 9 Mart 2015 tarihinde 25. Dönem Milletvekili adaylığı için AKP’ye yaptığı başvuruyu geri çekti. Bu tarihten itibaren MİT Başkanlığı görevine devam etti.

Hakan Fidan’ın kariyerindeki en önemli görevlerden biri 2008-2009 döneminde merkezi Viyana’da bulunan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) yönetim kurulu üyeliği görevi.

Özellikle İran’ın tartışmalı nükleer enerji programıyla ilgili uluslararası müzakerelerinin yürütülmesiyle tanınan bu kurumdaki görevi sırasında Fidan, Türkiye’nin politikaları kapsamında İran konusunda ılımlı bir tavır izledi.

İSRAİL, İRAN YANLISI OLMAKLA SUÇLADI

Fidan’ı daha sonra İsrail ve ABD’nin hedefine getiren iddia da tam bu dönemde ortaya atıldı. Hakan Fidan’ın IAEA görevi sırasında müttefiklerden ulaşan bazı istihbarat bilgilerini İran tarafına aktardığı iddia edildi.

Fidan MİT Müsteşarı koltuğuna oturduktan yaklaşık üç ay sonra Ağustos 2010’da dönemin İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, Hakan Fidan’ı İran yanlısı olmakla suçladı ve Tahran’ın İsrail sırlarına ulaşmasından endişe duyduğunu dile getirdi.

Fidan ile tartışmalar sadece İsrail ile sınırlı kalmadı.

OSLO GÖRÜŞMELERİ VE “7 ŞUBAT MİT KRİZİ”

13 Eylül 2011'de Dicle Haber Ajansı'nın (DİHA) internet sitesinde bir ses kaydı yayınlandı. Birkaç saat sonra kaldırılan kayıtta, Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) temsilcileriyle Türkiye Devleti görevlileri arasında yapılan müzakerenin yer aldığı ileri sürüldü.

MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın, hem PKK Lideri Abdullah Öcalan'la hem de PKK temsilcileriyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla ve "özel temsilci" sıfatıyla görüştüğü iddia edildi.

Koordinatör ülke olan Norveç'in başkenti Oslo'da yapılan görüşmeye, dönemin Başbakanlık Müsteşar yardımcısı, MİT Müsteşarı Fidan, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, KCK'den Mustafa Karasu, PKK'li Sabri Ok ve Zübeyir Aydar'ın katıldığı belirtiliyordu.

7 Şubat 2012 tarihinde, Oslo görüşmelerine katılan Fidan, Afet Güneş ve eski MİT Müsteşarı Emre Taner, özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Sadrettin Sarıkaya tarafından, KCK operasyonunda şüpheli sıfatıyla ifadeye çağrıldı. Savcının, sorguda KCK yapılanmasında MİT'in rolü ile Oslo görüşmelerini soracağı iddia edildi.

Bunun ardından TBMM Adalet Komisyonu, Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda değişiklik içeren yasayı dokuz saat süren bir toplantının ardından bir gecede değiştirdi.

Değişiklik ile birlikte, MİT mensuplarının veya özel bir görevi gerçekleştirmek üzere Başbakan'ın görevlendirdiği kişilerin aleyhinde; görevlerini yerine getirirken, görevin niteliğinden doğan veya görevin ifası sırasında suç işledikleri iddiasıyla açılacak soruşturmalar Başbakan'ın iznine bağlandı.

MİT mensupları ifade vermeye gitmedi.

'TÜRKİYE'NİN GELECEĞİNİN SIR KÜPÜ'

Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan ile ilgili ifade kararı için soruşturma ile ilgili, "Benim malum nekahet dönemime rastlayan süreçti. Benim sır küpüm. Türkiye Cumhuriyeti devletinin sır küpü. Türkiye'nin geleceğinin sır küpü. Uluslararası alanda bu görevi yapanlar ajan olarak nitelendirilir. Operasyon yapacakları zaman görevlendirmeyle devlet adına giderler” dedi.

'İMRALI'YA DA, OSLO'YA DA GÖNDEREN BENİM'

Erdoğan ayrıca “Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Çin, Rusya, Batı ülkelerinin hepsinde var. İmralı'ya da gönderen benim, Oslo'ya da gönderen benim. Terör mücadelesinde başarılı olmamız lazım. Bunun için bazı bilgi alışverişlerine sahip olmamız lazım” diyerek Fidan’ı İmralı ve Oslo’ya kendisinin gönderdiğini kabul etti.

Fidan’ın ifadeye çağrılması AKP ile Gülen cemaati ilişkilerinin kopmaya başladığı olay olarak tanımlanıyor.

'FETÖ’nün 'Selam Tevhid' davasında yargılanan ve MİT Başkanı Hakan Fidan'ı ifadeye çağıran Sadrettin Sarıkaya'ya 11 yıl 3 ay hapis cezası verildi.

‘ADAM GÖNDERİR, FÜZE ATTIRIRIM’

Fidan ile tartışmalar süreç içerisinde de artmaya devam etti.

Suriye’de bulunan Süleyman Şah Türbesi’nde IŞİD tehdidinin yaşanmasının ardından müdahale tartışmaları yaşanırken, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın olduğu iddia edilen bir ses kaydı yayınlandı.

Davutoğlu'na ait olduğu iddia edilen ses, 2011 ve 2012 yıllarında Türkiye’nin cesur karar alması durumunda bu sürecin yaşanmayacağı belirtirken, Yaşar Güler'e ait olduğu iddia edilen ses ise o dönemlerde de mühimmat ve silah ihtiyacını vurguluyordu. Görüşmelerde MİT Müsteşarı Fidan’ın “Oralara 2 bine yakın TIR gönderdik” demesi dikkat çekiyordu.

Kaydın devamında müdahale için gerekçe arayışına girilirken, MİT Müsteşarı Fidan'a ait olduğu iddia edilen ses ise, “Şimdi bakın bakın komutanım, şimdi biz gerekçeyse gerekçeyi, ben öbür tarafa 4 tane adam gönderirim, 8 tane boş alana füze de attırırım. Problem değil o. Gerekçe üretilir” diyordu.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ses kayıtlarının sızdırılmasıyla ilgili soruşturma başlattı. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ise, ses kaydıyla ilgili olarak geçici yayın yasağı getirdi.

ERDOĞAN: BUNU BİLE YOUTUBE'A DÜŞÜRDÜLER

Ses kaydının ardından Diyarbakır’da düzenlenen mitingde konuşan Başbakan Erdoğan, konuşmasında, “Bu Pensilvanya ihanet içinde. YouTube'a bugün bir şey düşürdüler. Ulusal güvenliğimizle ilgili, Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili bir görüşme yapılıyor. Bunu bile YouTube'a düşürdüler. Bu ahlaksızlıktır, bu adiliktir, bu alçaklıktır, bu namussuzluktur” dedi.

Dışişlerinden yapılan açıklamada ise, “Görüşmelerin kamuoyuna servis edilmesi Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik alçakça bir saldırı, bir casusluk faaliyeti ve son derece ağır bir suçtur” denildi.

MİT TIRLARI’NIN DURDURULMASI

1 Ocak 2014'te Hatay Kırıkhan’da ve 19 Ocak 2014'te Adana Ceyhan’da Suriye'ye giden TIR’lar savcılık emriyle yapılan bir jandarma-polis operasyonuyla durduruldu.

Yetkililerden gelen ilk açıklamalar, TIR'lardaki malzemenin devlet sırrı olduğu yönünde oldu.

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olayın arkasında 'paralel yapının bulunduğunu' söyledi:

"Savcı, benim iznim, Adalet Bakanlığı'nın haberi olmadan böyle bir müdahalenin içine giremez. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın ne getirip ne götürdüğüne bakamaz. Bu, paralel yapılanmanın diğer bir versiyonudur. Kısa bir zaman önce atılan adımın devamıdır.”

Olayın hemen ardından ve sonrasında ilerleyen süreçlerde, TIR'ların durdurulması ile ilgili savcı, asker ve polisler hakkında soruşturma başlatıldı. Süreç içinde bazı savcı, asker ve polislerin görev yerleri değiştirildi, bazıları açığa alındı, bazıları ise tutuklandı.

29 Mayıs 2015'te Cumhuriyet gazetesi "İşte Erdoğan'ın yok dediği silahlar" manşetiyle çıktı. Haberde 19 Ocak 2014'te üç TIR'ın durdurulması operasyonundan fotoğraflar ve bilgiler paylaşıldı. Bu TIR'larla Suriye'deki gruplara silah ve cihatçı sevk edildiği iddia edildi. Kanıt olarak da savcılık dosyasından alındığını belirtilen görüntüler verildi.

Kısa süre sonra görüntülere yayın yasağı getirildi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'casusluk faaliyeti' diye tanımladığı habere tepki gösterdi ve "Bu casusluk faaliyetinin içine o gazete de girmiştir. Haberi yapan bedelini ağır ödeyecek" dedi.

Haberle ilgili dava açıldığını belirten Erdoğan, 'yapılanın Bayırbucak Türkmenlerine destek vermek olduğunu' söyledi ve haberle ilgili 'paralel yapıyı' suçladı.

ERDOĞAN'A BİLDİRİLMEDİ Mİ?

15 Temmuz 2016 darbe girişimi öncesi, Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli Binbaşı O.K., saat 14:30’da MİT’in merkezine giderek önce Kara Havacılık’tan 15 Temmuz akşamı kalkacak helikopterle Müsteşar Hakan Fidan’ın alınacağını bildirdi. MİT görevlilerinin sorgusu sırasında O.K. bunun bir darbe girişimi olabileceğini söyledi.

Bunun üzerine Hakan Fidan, karargâha giderek durumu Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’a aktardı. Ancak Akar’la yapılan toplantılarda 'darbe'den bahsedilmediği, yalnızca Hakan Fidan’a yönelik operasyonun gündeme getirildiği iddia edildi. Ne Hakan Fidan ne de Hulusi Akar'ın, yaşananları doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’a bildirmediği iddia edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbe yapılıyor” bilgisini MİT’ten ya da öteki istihbarat örgütlerinden değil “eniştesi”nden, Başbakanı Binali Yıldırım ise “yakınları”ndan, öğrendiğini söyledi. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar