Foreign Policy: Erdoğan seçim sonuçlarına müdahale edebilir, uluslararası toplum somut tepki göstermeli
Foreign Policy, 14 Mayıs seçimlerini muhalefetin kazanabileceğini ama AKP'nin sonuçlarla oynama riski bulunduğunu yazdı. "Türkiye'nin demokrasisi tehlikede" denilen makalede, uluslararası gözlemcilere böyle bir durumda seslerini yükseltme çağrısı yapıldı.

Artı Gerçek - Dünya basınının Türkiye'deki 14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerine ilgisi sürüyor. ABD'nin önde gelen siyaset dergilerinden Foreign Policy, Türkiye'deki seçimleri muhalefetin kazanabileceğini ancak AKP'nin ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın sonuçlara müdahale etmek isteyebileceğini yazdı.
Makalede ABD'de Donald Trump'ın, Brezilya'da da Jair Bolsonaro'nun kaybettikleri seçimlerde yenilgiyi kabul etmedikleri hatırlatılarak sonuçlara saygı duyulması ve iktidarın barışçıl şekilde değişimi için uluslararası toplumun Türkiye'deki seçimleri dikkatli biçimde takip etmesi çağrısı yapıldı.
İnsan hakları kuruluşu Freedom House'un üst düzey araştırma direktörü Nate Schenkkan ile Avrupa-Avrasya programlarının yetkililerinden Aykut Garipoğlu'nun imzasını taşıyan makalede, "Türkiye'nin seçimleri ne özgür ne adil olacak ama muhalefet yine de kazanabilir" başlığı kullanıldı.
Makalede 14 Mayıs seçimlerinin Türkiye'de son yıllarda düzenlenecek en önemli seçimler olduğu belirtilirken, son 20 yılda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile AKP'nin ülkeyi otoriter bir yola soktuğu, muhalefetin bastırıldığı, denge denetim mekanizmalarının kaldırıldığı, medyanın kontrol altına alındığı, siyasi muhaliflerin hapse atıldığı ve sivil toplum üzerinde baskı uygulandığı tespitleri yer aldı.
'ERDOĞAN'IN SİYASİ KARİYERİNE SON VERİLEBİLİR'
"Eş zamanlı olarak düzenlenecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri, bu rotanın devam mı edeceğini yoksa kesintiye mi uğratılacağını belirleyecek" denilen makalede, "Erdoğan Türkiye'yi otoriterliğe doğru götürmüş olsa da, ülke siyaseti hâlâ rekabetçi ve çoğulcu" denildi. Ekonomik krizin ve depremlerin gölgesinde gidilen seçimler öncesinde muhalefetin bir dizi ankette önde göründüğüne dikkat çekilerek, "Türkiye'nin seçimleri özgür veya adil olmayacak ama yine de Erdoğan'ın siyasi kariyerine son verebilir" ifadeleri kullanıldı.
Makalede "Erdoğan ve partisi son 10 yılda seçimlere birden fazla defa müdahale etti ama bu her zaman başarıyla sonuçlanmadı" denilirken, 2014'teki Ankara belediye başkanlığı seçimlerinde muhalefetin öne geçmesiyle devlet ajansına veri akışının kesildiği, muhalefetin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı itirazın reddedildiği, cumhurbaşkanlığı sistemine sadece yüzde 51 oranında 'evet' oyuyla geçilen referandumda mühürsüz oyların sayıldığı, 2019'da da AKP'nin kaybettiği İstanbul seçimlerini yenilettiği hatırlatıldı.
'SONUCU ŞEKİLLENDİRME TAKTİKLERİ'
"Bu sene AKP, seçimin sonuçlarını şekillendirmek için çok sayıda taktiğe sahip" ifadelerini kullanan Foreign Policy, bunlara örnek olarak seçim yasasında yakın zamanda yapılan değişikliklere, muhalefet üzerindeki baskıya, ifade özgürlüğünün keyfi biçimde engellenmesine ve seçmenleri ikna etmek için kamu kaynaklarının kullanılmasına dikkat çekti. Dergi, YSK'nin yargıçlarının kura ile belirlenecek olduğunu, HDP'ye kapatma davası açıldığını ve Selahattin Demirtaş'ın popüler bir siyasetçi olarak hakkındaki AİHM kararlarına rağmen cezaevinde tutulduğunu, muhalefetin olası adaylarından biri olarak isminin telaffuz edildiği sırada da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na dava açıldığını yazdı. Eş zamanlı olarak seçime giden süreçte bir 'dezenformasyon' yasası çıkartıldığını da hatırlattı.
FOREIGN POLICY'YE GÖRE TEHLİKELER NE?
Makalede 14 Mayıs'ın Erdoğan için en kritik seçimlerden biri olduğu belirtilirken, muhalefet açısından olası riskler hakkında şu ifadeler kullanıldı:
"Bir tehlike şu ki, seçim gecesinde muhalefet -az farkla- öne geçebilir ve Erdoğan sandıktaki farkı kapatmak için YSK veya diğer kurumlardan medet umabilir. Bu, birçoklarının 2014'te Ankara'da, 2017'de de anayasa referandumunda uygulandığını, 2019'da da başarısız biçimde İstanbul'da denendiğini öne sürdüğü senaryo. Bir diğer tehlike ise muhalefetin kazanması ama Erdoğan'ın yenilgiyi kabullenmeyi reddederek iki taraf arasında daha önceden görülmemiş bir cepheleşme yaratması. Eğer seçim ikinci tura kalırsa bu riskler ortaya çıkacaktır. (Erdoğan ve Kılıçdaroğlu açık ara farkla en önemli adaylar olsa da, daha az tanınan iki siyasetçi de aday ve bir ilk tur zaferini engelleyebilirler.) İki tur arasında sadece hafta varken, ülkede bu tarihi seçimler öncesinde zaten gergin olan atmosfer aşırı derecede hararetlenebilir."
'SONUÇLARLA OYNAMAYA SOMUT TEPKİ GÖSTERİLMELİ'
Makalede, uluslararası toplumun bu nedenle Türkiye'de seçim gününden önce, o sırada ve sonrasında yaşanabilecek ihlalleri izlemek ve belgelemek için sahada bulunması gerektiği çağrısı yapılırken şu ifadeler dikkat çekti:
"Gözlemciler aynı zamanda, ihlalleri yaşanır yaşanmaz kamuoyu önünde kınamaya, seçim sonuçlarıyla oynamanın ve tartışmalı sonuç senaryosunda olası protestoları şiddet yoluyla bastırmanın -dış ilişkiler ve seçim ihlallerine müdahil olan yetkililere yaptırım bağlamında- somut sonuçlara yol açacağını Erdoğan ve AKP'ye açıkça anlatmaya hazır olmalı."
TRUMP VE BOLSONARO HATIRLATMASI
ABD'de ve Brezilya'da Trump ile Bolsonaro'nun seçim yenilgisini reddetmeye kalkışması sonrasında dünyanın seçim sonuçlarına saygı duyulmasına ve iktidarın barışçıl devrine yeniden dikkat gösterdiğini belirten makale, şu ifadelerle son buldu: "Uluslararası toplum Türkiye'de bunların ikisinin de sağlanmasını garanti etmeye dikkat etmeli. Ülkenin demokrasisi tehlikede." (DIŞ HABERLER)
Bloomberg: AKP'nin kampanyasına çaresizlik havası sızmış durumda