Gazeteci Aktar'dan yeni sürece ilişkin 'temkinli olma' vurgusu
Gazeteci Cengiz Aktar, yeni süreç için "Son derece temkinli olmak lazım" diye konuştu. Aktar "PKK, YPG silah bırakacak’ diyorlar. Abdullah Öcalan’ın ev hapsinden söz ediliyor. Bunlar dışında Kürt siyasi hareketinin talepleri konusunda bir adım yok" dedi.
Artı Gerçek - Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder, 28 Aralık'ta İmralı Adası'na giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşme sonrası Abdullah Öcalan’ın yaklaşımlarına dair 7 madde sıralandı. Maddeler arasında, Türk-Kürt kardeşliğini yeniden güçlendirmenin tarihi bir sorumluluk olduğu, tüm siyasi çevrelerin dar ve dönemsel hesaplara takılmadan inisiyatif alması vurgulandı. Ayrıca "Devir Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşlik devridir" denildi.
DEM Parti heyeti, görüşme sonrası Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin temsilcileriyle de bir araya gelmeye başladı. Görüşme turunun önümüzdeki hafta tamamlanması bekleniyor.
Gazeteci Cengiz Aktar, son süreçte yaşanan gelişmeler ile Abdullah Öcalan'ın verdiği mesajları değerlendirdi.
'TALEPLER KONUSUNDA BİR ADIM YOK'
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim 2024'de Meclis açılışında DEM Parti milletvekillerinin elini sıkması sonrası yaşanan tartışmalara dikkati çeken Aktar, "Son derece temkinli olmak lazım. Evet, bir şeyler oluyor ama sonunda ne olacak? Bu bizim için büyük bir soru işareti. Kimsenin bir şeyden haberi yok" dedi.
Türkiye'nin demokratik bir ülke olmadığını vurgulayan Aktar, "Türkiye’nin demokrasi ile ne alakası var. Faşist, gayri demokratik bir ülke ve rejim. Böyle bir rejimden tamamen demokratik tınılı bir kalıcı barış ve çözüm beklemek mümkün mü? Gayri demokratların demokratik bir siyasete evirildiği nerede görülmüş? Böyle bir şey var mı? Yok. Dünyada örneği yok” diye kaydetti.
Devlet ve AKP-MHP’nin sorunu sadece “silah bırakmak” üzerinden ele aldığını söyleyen Aktar, "PKK, YPG silah bırakacak’ diyorlar. Abdullah Öcalan’ın ev hapsinden söz ediliyor. Bunlar dışında Kürt siyasi hareketinin talepleri konusunda bir adım yok. Anadilde eğitim, Kürtçe ve lehçeleri ile bir gelişme yok. Cezaevindeki siyasetçilerin durumu ile ilgili bir adım yok. Demirtaş, Yüksekdağ ve Mızraklı ile ilgili olumlu bir söylem bile yok. Bir dolu insan daha var. Bunlar ile ilgili bir şey yapılacak mı? Genel af çıkacak mı? Hiçbir şey yok. Zaten kendisi de 'yok' diyor. Kendi seçmenine ‘Telaşlanmayın, böyle bir şey olmayacak’ diyor. Olmayan bir şeyin üzerinden, durumdan vazife çıkarmanın manası yok. Çok dikkat etmek lazım" ifadelerini kullandı.
Kürt siyasi hareketinin taleplerinin net olduğunu söyleyen Aktar, "Senelerdir aynı şeyler söyleniyor. Bunlar masada olacak mı olmayacak mı? Bir taraftan kayyım atıyor, bir yandan masaya dahil ediyor. Böyle bir diyalog olur mu? Benim aklım almıyor" dedi.
‘YPG NİYE SİLAH BIRAKSIN?’
Aktar, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılarına işaret ederek, "YPG silah bıraksın' diyor. 100 bin kişilik ordu silah bırakır mı? Ayrıca niye bıraksın? Ordunun yüzde 60’ı Arap zaten. Sadece Kürtler yok. Ankara ne diyor? ‘Bu orduyu lağvet’ diyor. Olur mu böyle şey? Ankara’ya güvenip mi lağvedecek? SMO denilen çapulcu sürüsü, çeteler hala saldırılarını sürdürüyor. Bunların Suriye’nin geleceği ile alakası yok. Bunlar Kürt, Özerk Yönetim düşmanı. Türkiye’nin güdümünde saldırıp duruyorlar. Böyle bir şey olabilir mi?” ifadelerini kullandı.
'ANKARA’NIN DEDİĞİ GİBİ OLMAYACAK'
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin statüsünün Türkiye tarafından kabul edilip edilmemesinin önemi olmadığını kaydeden Aktar, "Bu Ankara’nın işi değil ki. Şam’ın işi. Şam karar verecek. Masaya oturup konuşacaklar. Burada önemli olan Rojava yönetiminin masada olabilmesidir. Şu anda da masada değil ve bu normal bir şey de değil. Ancak Şam yönetimi ile konuşmaya başladılar. Bu nedenle Türkiye’nin kabul edip etmemesi çok önemli değil. Ancak Türkiye Şam yönetimi üzerinden baskı oluşturuyor. Bu baskılar sonucu Kürtler ile bir müddet konuşmadılar ama tekrar konuşmaya başladılar. ABD, İngiltere ve Fransa da devrede… Bir ara yol bulmaya çalışıyorlar. Orada, Ankara’nın dediği gibi olmayacak” diye belirtti.
Aktar, "Türkiye, bunu (Kuzey ve Doğu Suriye) güvenlik tehlikesi olarak görüyor. Ne alakası var diyenler olabilir. Bunlara hak veriyorum. Hiçbir alakası yok. Rojava tarafından Türkiye tarafından bir kurşun sıkılmadı bu güne kadar. Bir taş atılmadı. Ama Türkiye tam tersine algılıyor. Ayrıca batılılara da ‘Türkiye’nin meşru güvenlik endişeleri’ diye bir laf ortaya attılar ve kabul de ettirdiler. Kim gelse bunu papağan gibi tekrar ediyor. Nedir diye sorduğunda kimse yanıt vermiyor. Ne endişesi? Ancak unutmamak lazım; Türkiye’nin bu politikasında bir değişiklik olmayacak" şeklinde konuştu.
'ÖCALAN'IN MESAJLARI OLUMLU VE YAPICI'
Abdullah Öcalan’dan gelen mesajlara değinen Aktar, mesajların "iyi niyetli" olduğunu ifade etti. Aktar, "Kürt siyasetinin ne istediğini Türkiye biliyor. Açık, şeffaf bir biçimde dile getiriyorlar. Kürt siyasi hareketinin talepleri, Türkiye’nin demokrasisi ve geleceği açısından da önemli. Karşı tarafın ne vermeyeceğini de biliyoruz. Bu ateş ile su gibi. Bunlar bir araya nasıl gelecek? Bu ateş ile su bir araya gelir mi bilemiyorum" diye kaydetti.
Abdullah Öcalan’ın mesajlarının olumlu ve yapıcı olduğunu vurgulayan Aktar, devletin ve iktidarın mesajlarının olumlu olmadığını söyledi. Aktar, "Rejimin, devletin mesajları olumlu mu? Devletin mesajı ne? Devletin mesajını Devlet Bahçeli söylüyor. 'Süreç müreç yok' diyor. PKK, YPG silah bırakacak diyor. Başka? Bu kadar. Ondan sonra 'kardeşiz' diyorlar. Başka bir proje, plan, gelecek var mı? Sunduğu başka bir şey var mı?” diye sordu.
Kürt sorununun çözümü noktasında Meclis'in rolüne dikkati çeken Aktar, şunları söyledi: "Halı hazırdaki Meclis, rejimin kuklası durumunda. Orada el kaldıran ve indiren vekiller var. Ayrıca rejime dahil olmak için can atanlar da var. Bunların rejimin talepleri dışında ikinci bir politika üretebilirler mi? Söz konusu değil. Türkiye’deki yasama organı yürütmeye karşı kapı kulu. Saray’ın noteri. CHP de ne istediğini bilmiyor. Meclis deyip duruyor da ne istiyor?”
'TALEPLER KABUL EDİLMELİ'
Aktar, Kürt sorunun çözümü noktasında atılması gereken kimi adımlara dair ise şunları söyledi: "Ne yapılacağı belli; Çatışma-çözüm üzerine çalışanlar dile getiriyor. Ademi merkeziyetçilik gerekiyor. Anadilde eğitim gerekiyor. Kürt hareketinin, Kürtlerin talepleri bütün Türkiye’ye teşekkül etmesi gerekiyor. Suriye’deki Özerk Yönetimi’nin bir benzeri Türkiye’deki Kürtlere de uygulanabilir mi? Bu bir iddia. Keşke olsa. Nerede böyle bir akıl, nerede böyle bir vizyon... Böyle bir söz konusu olmaz. CHP zaten karşı çıkar. Federalizm deyip tepiniyorlar. Bu devletin DNA’sında, damarında, aklında ne var? Bunları tekrar tekrar hatırlamak lazım. Yoksa rüya görürüz. Yoksa hüsran ile bitebilir." (MA)