'HDP’yi baraj altında bırakma talimatının iki nedeni var'
Erdoğan'ın HDP talimatının nedenlerini açıklayan Ahmet Türk partisinin oy oranıyla ilgili tahminlerde de bulundu.
24 Haziran seçimleri için sahada çalışma yürüten Kürt siyasetçi Ahmet Türk, HDP'nin baraj altında kalması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiği talimatı değerlendirdi. Talimatın iki nedeni olduğunu açıklayan Türk, "Bunlardan biri Kürt düşmanlığıdır diğeri de HDP’nin yüzde 10 barajını aştığını görüyor. Çünkü biz burada baraj altında kaldığımız zaman 70-80-90 milletvekili doğrudan doğruya AKP’nin hanesine geçecek" ifadesini kullandı.
Sandık güvenliğinin önemine de dikkat çeken Türk, "Tedbirler alınırsa inanıyorum ki yeni bir dönemin kapısı açılır. Bana göre bu iktidar gidicidir, seçimi kaybeder" dedi.
Özgür Paksoy ve Bilal Güldem sorularını yanıtlayan Ahmet Türk'ün Mezopotamya Ajansı'nda yer alan söyleşisinin bir bölümü şöyle:
"ERDOĞAN'IN ŞU ANKİ GÜCÜ YÜZDE 50'NİN ALTINDADIR"
Seçim maratonunda sona gelindi. Sahada seçim çalışmaları yürüttünüz. Seçim kampanyası nasıl geçti?
Önce sistem değişmesi konusunda ciddi bir refleksin olduğunu görüyoruz. İşte bazıları şu şekilde ifade ediyor. Bir dip dalganın geldiği hissediliyor. Hemen hemen bu herkeste var. Ben bu değişim konusunda ve bu sistemin gitmesinden çok umutluyum. Parlamento meclisinin farklı bir şekilde olması konusunda umutluyum.
Bana göre bu iktidar gidicidir. Seçimi kaybeder diye düşünüyorum. Bu ülkede herkesin kafasında bir soru var. Acaba hilelerle baş edebilir miyiz? Seçimlerde bazı hileler olabilir mi? Halk bu endişeyi taşıyor. Halkın en fazla sorduğu konu budur. Erdoğan’ın şu andaki gücü yüzde 50’nin altındadır. Ama bu hilelerle ilgili endişemiz var. Tüm muhalefet partilerinin bu konuda önlemler alması gerekiyor. Sandıklara sahip çıkması gerekiyor. O sandıklar seçim kurullarına gidene kadar sahip çıkmak lazım. Bu tedbirler alınırsa inanıyorum ki yeni bir dönemin kapısı açılır.
HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş başta olmak üzere birçok siyasetçi cezaevinde. Seçim çalışmaları zor olmadı mı?
En zor bir dönemde seçim çalışımlarını yürüttük. Zorluklarla karşı karşıya kaldık. Bu seçim çalışmalarını yürütebilecek çok önemli, güçlü kadrolarımız ve arkadaşlarımız içeridedirler. Cumhurbaşkanı adayımız Selahattin Demirtaş başta olmak üzere birçok milletvekili, belediye eş başkanlarımız ve kadrolarımız zindanlarda. Biz bu koşullarda siyaset yürütüyoruz. Bazen diyorum iktidar partisinde bu kadar kadro içeride olsaydı, parti diye bir şey kalmazdı.
Darmadağın olurdu. Ama buna rağmen bir inancımız, özgürlük, barış ve demokrasi özlemimiz var. Buna rağmen tüm arkadaşlarımız, yoldaşlarımız ve kadrolarımız en iyi şekilde çalışmaları yürütüyor. Bazı yerlerde boşluklar var, ancak böyle bir inancımız var ki, halkımız hemen bu boşlukları kapatıyor. Halkımız bilinçlidir ve görevini yerine getiriyor. Seçim günü de bu boşluğu dolduracak.
"HDP'Yİ BARAJ ALTINDA BIRAKMA TALİMATININ İKİ NEDENİ VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "HDP’yi baraj altında bırakın" talimatı ortaya çıktı. Burada neyi amaçlıyor?
Erdoğan’ın HDP’yi baraj altında bırakma talimatının iki nedeni var. Bunlardan biri Kürt düşmanlığıdır. Kürtlerin Ortadoğu’da hiçbir statüye sahip olmaması için çok güçlü bir şekilde Kürtlerin üzerine geliyor. Halkı sindirmeye çalışıyor. Siyasetten soğutmaya çalışıyor. Diğeri de HDP’nin yüzde 10 barajını aştığını görüyor. İktidarı parlamentoda sağlayacağı ve istediği güce kavuşmayacağını görüyor. Parlamento aritmetiğinin değişeceğini görüyor. Çünkü biz burada baraj altında kaldığımız zaman 70-80-90 milletvekili doğrudan doğruya AKP’nin hanesine geçecek. Bugüne kadar Kürt düşmanlığı üzerinde siyaseti geliştirdi. Zaten kafasında Kürtleri tatmin edecek bir formülün çıkmayacağını hep tartışıyorduk ve söylüyorduk.
Kürt sorununu çözmek için veya Kürtleri kucaklamak için bir halkın hak ve hukukunu içselleştirmek lazım. Siz bunu içselleştirmediğiniz zaman zaten çözemezsiniz. Ama bu olmadı. Bunu başarıya ulaştırmak için çok çalıştık ve çabaladık, ama her zaman bu sorunu çözebilecek bir inanca sahip olmadık. Ama ne olursa olsun barış ve demokrasi için diyalog kurma ihtiyacı vardır.
Her şeye rağmen bizim görevimiz barışı, demokrasiyi ve adaletti savunmaktır ve bu konudaki söylemleri değerlendirmektir. Mevcut iktidarın Kürt sorununu çözmesini bir tarafa bırakalım, Kürtlerin tamamını sindirmeye yönelik çabalıyor. Sadece burada değil dünyanın neresinde Kürtler bir hak talebinde bulunduğunda herkesten önce onlar karşısına çıkıyor. Bu çok açığa çıktı. Bizim de demokratik siyaseti yapma alternatifimiz vardır ve biz siyaseti bir çerçevede yürütüyoruz.
"MAFYAVARİ BİR TARZ SÖZ KONUSU"
Suruç’ta yaşanan saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Suruç’taki olay gördüğümüz kadarıyla mafyavari bir tarz söz konusudur. Oradaki aile herkesçe biliniyor. Zorbalıkla insanların oyunu almaya çalışın bir yaklaşım var. İnsanlar da bunu kabul etmiyor. Bize söylenenlere göre, bütün ihalelerde parmağı olan bir milletvekili ve ailesi söz konusudur. Tefecilikten tutun birçok şeye bulaşmışlar. İktidarın güvencesi altında saldırıyorlar. Pervasız bir davranışın içindedirler. Daha hiçbir şey ortadan yokken, ilk dakikada "PKK-HDP milletvekilimizin kardeşini öldürdü" gibi bir açıklama gerçekten insanları şok eden bir açıklamadır. Yalan olur da bu kadar yalan ve iftira olmaz.
Olayın havarına koşan bir babanın ve yaralının işkenceyle öldürülmesi asla hiçbir yerde savunması mümkün olmayan bir durumdur. İktidar bunu bile gündeme getirmiyor. Hastanedeki infazdan bile söz etmediler. Yaşamını yitirenlere karşı en ufak bir açıklama bile yapılmadı ve aileye bile baş sağlığı dilemediler. Bu olayın gerçeğini ortaya çıkarılmasını itiyorsanız, buyurun insan hakları kurumları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini gönderin, şer ortaya çıksın. Her partiden temsili bir grubu meclisten çıkarın, gitsinler olayı araştırsınlar. Ama suçüstü yakalanmış telaşıyla farklı bir yere çevirmeye çalıştılar. Bunun tutmadığını görünce ağız değiştirmeye çalıştılar. Suçu örtbas etmeye çalıştılar. Ama bu suç örtbas edilmeyecek bir suçtur. Unutulmayacak bir suçtur.
"YÜZDE 10 İLA 14 ARASINDA SONUÇ ALACAĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM"
Erdoğan, her konuşmasında "Kandil operasyonu"nu tekrarlıyor. Sadece seçim propagandası mı?
Bir iki puan için her şey yapabilecek bir zihniyetle karşı karşıyayız. Kandil operasyonun bugünlerde dile getirilmesi, seçimler için bir hesaptır. Bunu sık sık dile getirilmesi için milliyetçi ve faşist kesimi elinde tutmaya yöneliktir. Özellikle Kandil operasyonuna böyle bakmak gerekiyor.
Seçim sonuçlarına dair bir öngörünüz var mı?
Eğer hileler engellenebilinirse yüzde 10 ila 14 arasında sonuç alacağımızı düşünüyorum. Seçimler için bir gün bile çok önemlidir. Seçimlere bir iki kala seçimi kendi lehine çevirebilmek için her türlü provokasyona karşı duyarlı olmak gerekiyor. Bunun hesabını yapmak lazım. Umut ediyoruz ki değişim ve dönüşümü sağlayacak bir sonuç alınır.
Sandık ve seçim güvenliğine dair kamuoyuna bir çağrınız var mı?
Oyları korumak yetmiyor. Sandıklara sahip çıkmak gerekiyor. Gerçekten hilelere meydan vermeyeceksiniz. Atadıkları sandık başkanları oldukça iktidardan yana olan kişilerdir. Sandıklar konusunda hassasiyet ve titizlik göstermek zorundayız. Sonuna kadar sandık başında bulunup, seçim kurularında sayım bitene kadar sonuçları takip etmek gerekiyor. Tutanaklara dikkat etmek gerekiyor. Sonuna kadar sahip çıkılmasa her farklı yöntemlere başvuracaklarını düşünüyorum.