'Hiçbir hukukçu AKP'nin anlattığı gibi anlamadı'
İnfial yaratan son KHK'nin 'Darbe girişimi ve terör eylemlerine’ müdahale eden sivillere ceza muafiyeti maddesini hukukçu Murat Önok değerlendirdi.
Emre ÜNSALLI
ARTI GERÇEK - Geçtiğimiz gün yayınlanan KHK’nin AKP’nin 'Halk Özel Harekatı' (HÖH) gibi paramiliter güçlerine dokunulmazlık getiren 121. Maddesiyle ilgili tartışmalar ve tepkiler artarak sürüyor.
Maddede yaralan ‘Darbe girişimi ve terör eylemlerine’ müdahale eden sivillere ceza muafiyeti’ ifadesiyle ilgili "İktidar aslında tam olarak ifade edememiş", "yapmak istemişte yapamamış" ve "almak istedikleri kararı düzenlemeye tam olarak yansıtamamışlar" gibi en iyi niyetli yorumlar. Başbakan Binali Yıldırım’ın "Hiçbir düzeltme yapılmayacak, dilinde falan da bir sorun yok" açıklamasıyla son buldu.
Başbakanın ‘dilinde falan bir sorun yok’ açıklamasıyla bir başka boyuta taşıdığı 121. maddeyi hukukçu Murat Önok, Artı Gerçek’e değerlendirdi. Önok'un sorularıma verdiği cevaplar şöyle:
- Başbakanın açıklamasına kadar tartışmalı maddeyle ilgili hükümet cephesinden çelişkili açıklamalar geliyordu. Bu tepkileri bir formüle etme çabası mıydı?
İki şey söyleyeyim. Bir objektif hukuki yorum, çıkardıkları kararnamenin 121. cezasızlık maddesini okuduğunuzda 15 ve 16 Temmuz'la sınırlıymış gibi bir sonuç çıkmıyor. Bunun nedeni, 15 Temmuz darbe ve devamı niteliğindeki eylemler diyor. Şimdi yakın geçmişe gidecek olursak 15 Temmuz’dan sonra meydana gelmiş bir çok olay için gerek Sayın Erdoğan, gerek Sayın Başbakan, gerekse 'AK Parti yetkilileri 15 Temmuz'un devamıdır' dedi. Öte yandan Burhan Kuzu’ya bakıyoruz, attığı twitte 15 Temmuz sonrasını da kapsayacağını açıkladı. AK Parti’den açıklama yapılana kadar yorum yapan hukukçulara bakıyoruz, hiç birisi 15-16 Temmuz'la sınırlı olarak anlamadı. Ben de öyle anlamadım. Dolayısıyla bu metni objektif olarak yorumladığınızda, öyle bir sınır göremiyorsunuz.
- İktidarın aklında böyle bir sınır var mıydı?
Olsun ya da olmasın ben şunu bilirim, eğer hakikatten aklınızdaki sınır buysa Meclis'e getirirsiniz. Yapacağınız yeni düzenlemede 15 ve 16 Temmuz tarihinde meydana gelen fiiller diye bir açıklık getirirsiniz. Bütün tartışmaları kapatırsınız. Eğer siz bu açıklığı hükmün kendisine koymazsanız sizin ne düşündüğünüz belirleyici olmaz.
Biz bir hukuki metni okurken esasen metnine bakarız. Objektif bir yorum yaparız. Yani iktidar aslında böyle yapmak istemişte yapamamış diyemeyiz. Belki iktidarın meramı muradı hakikatten 15-16 Temmuz’u kapsamaktı ama yaptıkları düzenlemede bunu yansıtamamışlar. Bu tabi en iyi niyetli yorum.
- Hükümetin bu kararnamelerine karşı bir yaptırım yok. Peki KHK’lere kim dur diyecek?
Anayasa Mahkemesi’nin eksikliği. Çok basit bir kural vardır hukukta, normlar hiyerarşisi… Hukukta en üstte Anayasa yer alır ve hiçbir düzenleme kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, yönetmelikler anayasaya aykırı olamaz. Tabi bu ilkenin bir değeri olması için buna iktidarın uyup uymadığını denetleyecek bir merci lazım onun adı da Anayasa Mahkemesi. Anayasa Mahkemesi’nin kuruluş amacı, tam da bu fonksiyonu icra etmektir. Maalesef bizim Anayasa Mahkememiz, OHAL döneminde çıkarılan KHK’lerin içeriğini denetleyemeyeceğini söyledi. Şimdi siz böyle dediğinizde ‘bir iktidar OHAL KHK’siyle istediği her konuyu düzenler, istediği her hükmü getirir, Anayasa’ya da aykırı olabilir ve biz buna gık çıkaramayız’ demiş olursunuz. Siz bunu dediğiniz zaman Anayasa’nın üstünlüğünün, hukuk devletinin hiç bir anlamı kalmaz. CHP bu KHK’yi de AYM’ye götürecek. Burada artık Anayasa Mahkemesi cesur davranıp hukuki görevini yapmalıdır.
- Başbakanın da açıklamasının ardından AİHM süreci devreye girecek gibi duruyor. AİHM'in bu yönde örnek bir kararı var mı?
AİHM’e gidersiniz ama orada sorun şu, hukuk yollarını tüketeceksiniz. O süreç bittikten sonra AİHM’e gideceksiniz. AİHM karar verecek, bu karar Avrupa Konseyi Bakanlar komitesine gidecek. Çünkü AİHM’in kararlarını icra edecek olan, infazını denetleyecek olan Avrupa konseyinin siyasi organı Bakanlar Komitesi… AİHM’de bununla ilgili geçmişte birçok örnek var ama 15 Temmuz sonrası yok.
- 121. maddede kastedilen ‘terör’ kavramı tam olarak ne ifade ediyor?
‘Kasten terör’ kavramındaki temel sorun şu; henüz yargı organları bile bir eylemin ne zaman terör eylemi olduğunu belirlemekte zorlanırken böyle bir düzenleme getirmek çok tehlikeli. Ben şöyle anlıyorum, hükümete karşı birçok siyasal başkaldırı hareketini terörle eş değer görüyorlar.
Ama buradaki temel sorun şu; dikkat edin bu hüküm düz vatandaşa bir mesaj veriyor. Yani bir terör eylemi varsa sen buna müdahaleyle vazifelisin ve yetkilisin. Şimdi hangi eylemin terör eylemi olduğu, hangi eylemin 15 Temmuz’un devamı niteliğinde olup olmadığının takdirini düz vatandaşa bırakabilir misin?
Diyelim ki KHK mağdurları toplandı Taksim’de, polis dağılın dedi, dağılmıyorlar. Vatandaş bizzat gidip dağıtabilecek mi? Mesela 15 Temmuz’la bağlantılı yargılanan bir kimse. Akrabası mahkeme önünde ‘adalet istiyorum, eşim suçsuz-babam suçsuz’ diye pankart açtı. Vatandaş gidip zorla müdahale edebilecek mi?
- Bu durum KHK’nın 121. Maddesi'ne de uyuyor...
Bence de uyuyor. Bir hukuk devletinde hakkı yerine getirecek olan devletin yetkili makamlarıdır. Eğer ben düz vatandaş olarak hakkı yerine getirmeye çalışırsam karşıdaki düz vatandaş bu sefer kendi hakkını bana karşı korumaya çalışır. Karşılıklı aşırılıklar olur bu sefer iş büyür vatandaş birbirini katleder hale gelir.